"Tanrım Beni Başkan Yarat" kitabının yazarı Saltık: Siyaset bir meslek değil ama Türkiye'de öyle görülüyor

25 yıldır İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu birlikte hareket eden Yavuz Saltık, kaleme aldığı kitabında lider adaylarına yükselme konusunda ip uçları sunuyor. Saltık, "Akıllı kampanya yönetimi seçimin kaderini değiştirir" diyor

Yavuz Saltık - Ekrem İmamoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık, "Tanrım Beni Başkan Yarat" isimli bir kitaba imza attı. 

Daha önce kaleme aldığı kitaba eklemeler yaparak yeniden yayımladığını söyleyen Saltık, başkan adaylarının kampanyalarındaki tecrübeleri aktardığını savunuyor. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun önsöz yazdığı kitapta, siyasetçilerde bulunması gereken özellikler anlatılıyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yazar Saltık'a göre, pek çok kötü örnek yüzünden Türkiye'de siyaset zenginleşme aracı olarak görülüyor. 

Siyasetçilerin çok çalışkan, işini çok seven, sorun çözmekten mutluluk duyan, iletişimi kuvvetli ve de dürüst olmaları gerektiğinin altını çizen Saltık, sorularımızı cevapladı.

Daha önce yayınlanan bir kitabı yeniden piyasaya sunma ihtiyacını niye duydunuz?

Teori ve pratik bilgi her işte olduğu kadar siyasal iletişimde de önemlidir. Uzun yılların tecrübesi ile denenmiş teorik ve pratik bilgileri bu kitapta derledim. İlk baskısını 2009'da çıkardım ama yeni ve güçlü bir yayınevi değildi. O nedenle kitabın talihsiz bir serüveni oldu. Onun üzerine başında veya içinde bulunduğum başka kampanyaların da tecrübelerini ekleyerek yeni baskısını yapmak istedim. Doğrusu Karakarga Yayınları da bu konuda çok istekli davrandı. Biraz da o cesaretlendirdi.

"İmamoğlu'na siyasi yolculuğa başladığı günden beri destek veriyorum"

Görev aldığınız kampanyalar içinde İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun ki de var mıydı? Varsa bu kampanyadan ne gibi eklemeler oldu bu kitaba?

Başkan Ekrem İmamoğlu ile tanışıklığımız 25 yıldır devam ediyor. Ona siyasi yolculuğuna başladığı günden beri refakat ettim. Aklına vicdanına güvendiğim biri olarak tüm katkılarımı gönüllü yaptım. Belediye başkan adayı yapılmadığında yani aday adaylığı, ilçe başkanlığı, Beylikdüzü Başkan adaylığı… Her sürecinde ona destek olmak adına elimden geleni yaptım. Bazı konuşmalarını yazdım, toplantı notlarını aldım, bülten çıkardım, sunuculuk yaptım, insan kaynağı yönettim. O dönemde profesyonel olarak çalıştığım işten arta kalan tüm zamanlarımda onun siyasi yolculuğunda elden geldiğince destek oldum. Beylikdüzü Belediye Başkan adaylığı sürecinin her aşamasının içinde oldum. Son bir ay çalıştığım iş yerinden izin alarak onunla sokak sokak, kapı kapı gezdim. Bu bir kampanya yönetimi değil çok sevdiğim bir arkadaşıma omuz vermekti. İyi ki de öyle yapmışım. Ama İBB Başkanlık kampanyasını Necati Özkan yönetti. 

"Başkan adaylarının işlerini kolaylaştıran bir kitap"

Kitabınız, siyasete girecekler için bir tavsiyeler eseri midir?

Ben yazdım diye ‘en iyisi bu kitaptır' demem. Şüphesiz her derde deva sihirli bir değnek de değildir. Ama iddiayla söyleyebilirim ki bence başkan adayları ve seçim kampanyaları için işlerini kolaylaştıran ve ufuk veren bir başucu kitabıdır. Tabi okurlarsa:)

 

Kitap
"Tanrım Beni Başkan Yarat" kitabının yazarı Yavuz Saltık ile söyleşi / Fotoğraf: Twitter

 

"Yazılanların hepsi test edilmiş ve gözlenmiş bilgiler"

Neden bu kadar iddialısınız?

Aslında iddialı olan ben değilim. İddia kitabın içeriğindedir. Hemen hemen her dünya görüşünden insanlar tanıyan onların bir kısmına kampanya yapmış ve teoriyle pratiği birleştiren biri olarak tecrübelerden süzülerek gelen bilgilerim var kitapta. Orada ne yazıyorsa hepsi test edilmiş veya gözlemlenmiş bilgilerdir. Başkalarından duyduğumuz veya kitabi bilgiler değildir. İddia aslında kitabın içerdiği gerçekliktendir. 

O zaman kitaptan başkan adayları için en çarpıcı birkaç öneri alalım sizden?

Kitabı okumazsınız o zaman. Kitabın siyaset yapmak isteyen, başkan olmak isteyen herkes tarafından bir çırpıda okumasını istiyorum. 

"Siyaset sorunları çözmekten mutlu olan insanların işidir"

Bu kadar kampanyanın başında ya da içinde olmuş biri olarak sizce siyaset nedir?

Siyaset insanların, toplumun sorunlarına kafa yormayı seven veya o sorunları çözmekten mutlu olan insanların işidir. Bir tek istisna. O da yapılan her iş ve eylemde kamunun yüksek menfaatini gözetmek kaydı ile. Her meslek için söylenir mutlaka ama ben siyasete daha çok yakıştırırım. Siyaset severek yapılmadığında hiçbir anlamı olmaz.

 

Yavuz Saltık
Yavuz Saltık / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Türkiye'de siyaset meslek olarak algılanıyor"

Bizde siyaset biraz da meslek gibi algılanıyor. Bu doğru mudur?

Bence meslek değildir. Ama Türkiye de meslek olarak algılanıyor. Keşke öyle olmasaydı. Pek çok kötü örnek yüzünden Türkiye'de siyaset zenginleşme aracı olunca böyle sonuçları da oluyor. Bu vesile ile çok önemli bir konu olan, siyasetin finansmanı sorunu çözülmeli ve buna bağlı olarak siyasi partiler yasası bir an önce değişmelidir. 

Siyasal iletişim ile siyasal kampanya nedir, farkları nelerdir?

Siyasal iletişim, temelde insanları veya kitleleri inandığınız siyasi hedefe doğru bir ikna etme sürecidir. Siyasal kampanya ise; insanların, kitlelerin veya gurupların siyasi görüşünü farklı iletişim araçlarıyla etkilemeyi amaçlayan organizasyonun tamamıdır.

"Bazısı lider doğar, bazısı sonradan olur"

Başkan olunur mu, başkan doğulur mu?

Bazısı lider doğar, bazısı sonradan olur. Lider doğanlar ile sonradan olanların tamamı siyasal iletişimi bilerek veya bilmeyerek iyi kullanırlarsa bu liderlik kalıcı olur. Doğal olanı daha etkilidir. Ama sonradan geliştirileni daha takdir edilesidir. 

Liderlik mi, ekip çalışması mı?

Bunlar birbirlerinin muadili kavramlar değil. Bu iki sacayağından biri eksik olsa makine yürümez. Öyle lider yakalarsınız ki ekibini de sürükler. Ama öyle bir ekibiniz olur ki lideri ayaklandırır. Kendini geliştiren, sürekli öğrenen ve bu öğrenme sürecini kimliğinin önemli bir parçası haline getiren lidere de şapka çıkartılır. 

 

Yavuz Saltık
Yavuz Saltık / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Akıllı kampanya yönetimi seçimin kaderini değiştirebilir" 

Kamuoyu araştırmaları siyasal kampanya ve siyasal iletişimi nasıl etkiler?

Hiçbir direkt etkisi olmaz. Ama akıllı bir kampanya yöneticisi ve lideri araştırmaları doğru okur ve aksiyon alırsa seçimin kaderini değiştirebilir.  Araştırma kampanyalarda röntgen çekme işidir. Nasıl ki hiçbir hasta röntgen çekildiği için iyileşmiyorsa siyasal bir iletişim kampanyası da sadece araştırma yaptığınız için seçimi kazanmanıza neden olmaz.
 
Siyasete girecek bir insanın temel özelliği ne olmalıdır?

Bence çok çalışkan, işini çok seven, sorun çözmekten mutluluk duyan, iletişimi kuvvetli ve de dürüst olmalı. Dürüst olma kriterinin bu sıralamada yeri olmamalı ama Türkiye'de var maalesef. 

"Yerel yönetimler adil davranmak zorunda" 

Kitabınızda yerel yönetimlerin tarihsel dönüşümü üzerine bir bölüm var. Sizce yerel yönetimler son yıllarda nasıl bir değişim yaşadı?

1990'lı yılların başında yerel yönetimlerde fark yaratan hizmetler devreye alındı ama gelinen noktada Türkiye'de yerel yönetim alanında bilinmeyen veya yapılmayan bir hizmet yok artık. Parti farkı olmaksızın belediyeler hizmetleri az çok yapıyorlar. Bu alanda icat edilecek bir hizmet yok. Ama hizmetin nasıl yapıldığı önemli hale gelmeye başladı. Yeni dönemde artık insan odaklı hak temelli bir yerel yönetim anlayışının hakim olduğunu görüyoruz. Bu arada yerel yönetimler tüm hizmetleri vatandaşına dağıtırken eşit değil ama adil davranmak zorundadır.

Yerel yönetimlerin bu kadar merkezileşmesi ne gibi sorunlara yol açar?

İsmi yerel yönetim, yani yerinden yönetim. Yönetimleri merkezileştirmeyi amaçlayanlar ve destekleyenler bu kavramı anlamamış olanlardır. Yerel yönetimlerin yetkilerini merkezileştirmek eski model bir arabaya değmeyecek bir aksam yüklemek ve ondan performans beklemek gibidir. Hızlı ve etkin sonuç almayı amaçlıyorsak, insanların mutluluğunu önemsiyorsak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve etkin kılınması gerekiyor. Merkezileşmek yeni dünya düzenine yeni kuşağa aykırı bir kavram.

"Kibir ve egosu yoktur, dersine herkesten çok çalışır"

Kitabın önsözünü İmamoğlu yazdı. Uzun süreli bir tanışıklığınız var sanırım. Biraz Ekrem Bey'in liderliğinden ve başkanlığından bahsedebilir misiniz?

Başkan Ekrem İmamoğlu çok okur, çok çabuk öğrenir. Vefalıdır. Çok kere affeder. Kibir ve egosu yoktur. İç görüsü yüksektir. Sezileri inanılmaz kuvvetlidir. Ve dersine herkesten çok çalışır. Bir de onun kadar iyi not alan bir lider çok nadir gelir. Ayrıca çok iyi bir dinleyicidir. İcracıdır, yeniliklere çok açıktır. Yaparak ikna eder. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu yurtiçi ziyaretleri nedeniyle eleştiriyor. Sizce İmamoğlu neden eleştiriliyor?
 
Eleştirmek, yetkinlik gerektiren bir şey. Eğer bir konuda hakikaten yetkin iseniz eleştirmek en doğal hakkınız olabilir. Siyasette de eleştirmenin sınırı yok, kuralı yok, şartnamesi yok… Herkes birbirini eleştirebiliyor hali ile. Şunu ifade etmek isterim ki ideolojik körlük yaşayan birisi değilim. Ben siyasetin halkın çıkarları için ve halk için yapılması gerektiğine inananlardanım. Dolayısı ile Ekrem Başkanımızın yurtdışı veya yurtiçi seyahatlerini İstanbul ve İstanbullunun menfaatine, kentimizin daha yaşanabilir bir kent olması adına yaptığını not olarak kaydetmemiz gerek. Ekrem Başkanımız, şu ana kadar belediye başkanlarının yapmadığı açılımları yapıyor ve sadece İstanbul ile değil dünyanın diğer belediyeleri ile entegre olacak biçimde adımlar atıyor. Üstelik, apsayıcı ve kucaklayıcı bir dille yapıyor. Bir dünya şehri olan İstanbul'u yönetmenin gereği de budur aslında. Ancak siyaseti meslek olarak algılama anlayışımız belediye başkanlarını da belirli bir dairede düşünmemizi ve hareket etme alanlarının dar bir çerçevede olması gerektiğine inandırmaya çalışıyor bizi. 

İBB Başkanı ülkenin ve dünyanın her yerine gider ve her sorunda onun görüşüne başvurulur ve onun görüşleri de kamuoyunda yer bulur. Bu döneme ait şimdiki belediye başkanına özgü bir durum değildir. İBB tarihinde bu hep böyle olmuştur. Paris, Londra, Tokyo, New York, Moskova, Roma… Bu şehirlerin de büyükşehir belediye başkanlarına sürekli mikrofon uzatılır. Çünkü o şehirleri yöneten belediye başkanları ve onların her konudaki görüşleri önemlidir. Paris Belediye Başkanları sürekli cumhurbaşkanı oluyor mesela. Az bir şey mi?

"İstanbulluya hizmet etme derdinde"

İmamoğlu ile yıllarca yakın mesai harcadınız. İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı olma şansı var mı?

Aslında biz neredeyse 25 yıldır süregelen bir yönetimden İstanbul'un yönetimini devralma başarısı gösteren güzel ve güçlü bir ekibiz. Ekrem İmamoğlu ve ekibi seçildiği gün itibari ile siyasi kimliklerini ve partilerini bir kenara bırakarak İstanbulluya hizmet etmek için tüm enerjisi ile çalışıyor. Bunu da kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden ve herkese eşit mesafede durarak yapmayı başarıyor. Bunu da şu cümlesiyle anlatıyor sık sık. Ben İBB tarihinin en çalışkan ve en başarılı başkanı olmak istiyorum. Diğer yandan aslında bu sorduğunuz sorunun direkt muhatabı ben olmamakla beraber sadece İstanbul ve İstanbulluya odaklanmış güçlü bir ekip olduğumuzu söyleyebilirim. 
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU