Gazetecilik örgütlerinden ortak açıklama: Gazeteciliği boğamayacaksınız

Yapılan çağrı kapsamında ilk açıklama bugün Ankara’da yapıldı

Ankara Valiliği önünde yapılacağı duyurulan  basın açıklaması, izin verilmemesi üzerine Abdi İpekçi Parkı’nda yapıldı / Fotoğraf: Twitter

LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nde polisin şiddet uygulayarak gözaltına aldığı AFP muhabiri Bülent Kılıç'ın ardından başta Türkiye Gazeteciler Sendikası ve DİSK Basın-İş olmak üzere meslek örgütleri İzmir, Ankara ve İstanbul Valilikleri önüne eylem çağrısı yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

15 basın meslek örgütü, gazetecilere yönelik polis şiddetini protesto etmek için İstanbul, Ankara ve İzmir'de bir araya geldi.

Çağrı kapsamında ilk açıklama bugün Ankara’da yapıldı.

Ankara Valiliği önünde yapılacağı duyurulan  basın açıklaması, izin verilmemesi üzerine Abdi İpekçi Parkı’nda yapıldı.

Basın açıklamasına Ankaralı gazetecilerin yanı sıra yabancı gazeteciler de destek verdi. Ortak basın açıklaması metni TGS Ankara Şube Başkanı Esra Koçak Mayda tarafından okundu.

makinalar.jpg
Fotoğraf: Twitter @gsolaker

 

Basın açıklamasının ardından bütün gazeteciler kameralarını, fotoğraf makinelerini, mikrofonlarını, kalemlerini ve not defterlerini yere bırakarak gazetecilere yönelik baskılara ve saldırılara tepki gösterdiler.

İstanbul'da valilik önünde açıklama

İstanbul'da toplanan gazeteciler Türkiye Gazeteciler Sendikası önünden İstanbul Valiliği önüne, "Basın boğulamaz, özgür basın susturulamaz, nefes alamıyoruz" sloganları ile yürüdü.

İstanbul'daki eylemde ilk olarak saldırıya uğrayan Fotomuhabir Bülent Kılıç konuştu.

Bazı gazete ve televizyonların yaşanan saldırıyı haberleştiremediğini söyleyen Kılıç, "Bir doktor saldırıya uğradığında bütün hekimler karşı çıkıyor. Gazetecilerin de bunu yapabilmesi gerekiyor. Bir gazetecinin dövülmesine, ezilmesine sahip çıkılmayacak nokta neresi ben çok merak ediyorum" dedi.

Kılıç, "Bu bir gazetecilik davası, buna sahip çıkanlara çok teşekkür ederim. Burası Babıali, ilk basın kurumları burada kuruldu, burada bir araya geldiler, burada haksızlıklara karşı çıktılar" diye konuştu.

"Polisler hala görevdeyken nasıl kendinizi güvende hissedeceksiniz”

Boynuna basarak nefes almasını engelleyen polislerin hâlâ görevde olduğunu belirten Kılıç, "Hanginiz kendinizi gerçekten güvende hissedeceksiniz? Böyle bir şey bir daha başınıza gelebilir. Gelmemesi için bu cezasızlık durumun ortadan kalkması gerekiyor" dedi.

valilikk.jpg
İstanbul'daki eylemde gazeteciler fotoğraf makinelerini Valilik kapısının demir patmaklıklarına astılar / Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

 

Eylemde daha sonra hazırlanan ortak metin, Gazeteci Filiz Gazi tarafından paylaşıldı.

İzmir’de Hasan Tahsin Heykeli önünde eylem: Nefessiz bırakmaya çalıştıkları aynı zamanda halkın haber alma hakkı

Basın meslek örgütleri gazetecilere yönelik polis şiddetine karşı İzmir Konak’ta Gazeteci Hasan Tahsin Heykeli önünde bir araya geldi.

Açıklamada hem Bülent Kılıç'ın hem de diğer basın mensuplarının maruz kaldıkları polis şiddeti kınandı. Açıklamaya DİSK Ege Bölge Temsilciliği ve DİSK'e bağlı Genel İş Şubeleri de destek verdi.

Eylem "Nefes alamıyoruz", "Faşizme karşı omuz omuza", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Özgür basın susturulamaz" sloganları atıldı.

"Nefessiz bırakmaya çalıştıkları aynı zamanda halkın haber alma hakkıdır" denilen eylemde ortak metni kitle adına İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi okudu.

izmirde.jpg
İzmir'deki basın açıklaması Gazeteci Hasan Tahsin Anıtı önünde yapıldı / Fotoğraf: Twitter @CagriGruscu

 

Anayasa ile güvence altına alınan protesto hakkının fiilen yasaklanmış durumda olduğuna dikkat ortak çekilen açıklamada, “Geçim sıkıntısı yaşayan, haksızca işten atılan, mahallesine, ormanına, denizine sahip çıkmak isteyen, kimliklerine saldırılmasına karşı çıkan insanlar polis ve jandarma şiddetine uğruyor, seslerini duyuramıyor. İşte hakkını aramak için sokağa çıkan bu yurttaşları haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir” denildi.

Gazetecilerin mesleklerini yaparken ağır şiddetle karşı karşıya kaldıklarına vurgu yapılan açıklamada, gazetecilere dönük baskıların İçişleri Bakanlığının gösteriler sırasında polislerin görüntülerinin alınamayacağına yönelik genelgesi sonrası daha da tehlikeli bir hâl aldığına dikkat çekildi.

Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş,
Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Samsun Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği tarafından imzalanan ortak açıklama şöyle:

Gazeteciliği boğamayacaksınız!

Anayasa ile güvence altına alınan protesto hakkı fiilen yasaklanmış durumda. Geçim sıkıntısı yaşayan, haksızca işten atılan, mahallesine, ormanına, denizine sahip çıkmak isteyen, kimliklerine saldırılmasına karşı çıkan insanlar polis ve jandarma şiddetine uğruyor, seslerini duyuramıyor. İşte hakkını aramak için sokağa çıkan bu yurttaşları haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir.

Ancak meslektaşlarımız toplum adına görevlerini yürütürken ağır şiddetle karşı karşıya kalıyor. İçişleri Bakanlığının gösteriler sırasında polislerin görüntülerinin alınamayacağına yönelik yasadışı genelgesinin ardından, bu şiddet çok daha tehlikeli bir hâl almış durumda.

26 Haziran Cumartesi günü LGBTİ+ bireylerin ve onlara destek veren yurttaşların düzenlemek istediği onur yürüyüşüne müdahale eden güvenlik görevlileri, uygulanan şiddeti kayda almak isteyen AFP Fotomuhabiri Bülent Kılıç’ı yere yatırıp boyuna bastırarak nefessiz bırakmak istedi. Güçlükle “Nefes alamıyorum” diyebilen Bülent Kılıç ölümden döndü.

Amerika’da bir polis tarafından aynı yöntemle öldürülen George Floyd’un görüntüleri tüm dünyada infial yaratmışken, ülkemizdeki güvenlik güçlerinin bunu örnek alırcasına şiddet uygulaması hepimizi derinden endişelendirmektedir.

Aynı gün başka meslektaşlarımızın da işlerini yapmaları engellendi. Darp edilen, taciz edilen, çektikleri görüntüleri silmek zorunda bırakılan meslektaşlarımız oldu.

Kolluk güçleri bu kanun tanımaz uygulamaları ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir. Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın haber alma hakkıdır.

Bu şiddet dalgasının amacı medya çalışanlarını bezdirmek ve görevini yapmaktan uzak tutmak ise, bu amaca ulaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha, gür bir sesle haykırıyoruz.

Gazetecilik suç değildir ve bizler gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilere şiddet uygulanmasını kanıksamayacağız, asla kabul etmeyeceğiz!

Bu insanlık dışı yöntemlerde ısrar etmeyi düşünen memurları da uyarıyoruz: Cezasızlık zırhına güvenmeyin! Size bu kanunsuz emri verenlerle birlikte mutlaka yargılanırsınız!

Gazeteciliği boğmanıza izin vermeyeceğiz!

 

Independent Türkçe, Evrensel

DAHA FAZLA HABER OKU