Foreign Affairs ekseni: Batmak ve rolü geri kazanmak

ABD savunmacı, gerileyici bir ruh hali içinde ve küresel bir rolün maliyetinden korkuyor gibi görünüyor

ABD içeride tehlikeli bir siyasi bölünmeden muzdarip / Fotoğraf: AP

Günümüz dünyasında düzen az, düzensizlik çok. Tek kutuplu Amerikan sistemi, ABD- SSCB'den oluşan iki kutuplu sistemden daha hızlı sona erdi.

Küresel düzensizlik aşamasında kristalleşmeye başlayan ise, görüntüsü ve kuralları henüz tamamlanmamış çok kutuplu bir sistem.

Dünya, koşullara göre rekabet eden, çatışan ve iş birliği yapan 5 büyük gücün, ABD, Çin, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık'nin tümünü kontrol edemeyeceği kadar kompleks ve çeşitli hale geldi.

Bu güçler dışarıda oynadıkları rol kadar içeride de sorunlar yaşıyorlar.


İmparatorluğunu kaybedip AB'den ayrıldıktan sonra Birleşik Krallık rolünü değiştirdi, hırsları geçmişteki deneyimi ve rolüne nazaran küçüldü.

AB ekonomik bir dev, ancak ABD olmadan askeri ve siyasi ağırlığı NATO içinde bile sınırlı. Dedikleri gibi o, "küresel bir güç değil, dünyadaki bir güç."

Rusya, petrol ve doğalgaza dayanan zayıf ekonomisinin izin verdiğinden daha fazla yurtdışına oynayan önemli bir askeri güç.

Çin, büyük bir askeri güç oluşturmak, siyasi, ticari ve finansal nüfuzunu "Bir Kuşak, Bir Yol" projesiyle üç kıtaya yaymak için muazzam ekonomik gücüyle hareket ediyor.

Büyük bir role sahip ve küresel liberal demokratik sistemin kurucusu olan ABD, kendi içinde tehlikeli bir siyasi bölünmeden muzdarip ve harici rolü nedeniyle de zorluklarla karşı karşıya.

Foreign Affairs dergisinin son kapağında yer alan, "Çürüme ve Düşüş: ABD yeniden dünyaya liderlik edebilir mi?" şeklindeki çok anlamlı manşet bunu yansıtıyor.

Dergi, birçok uzmanın katkı sağladığı bir eksenin makalelerinin yer aldığı bir dosya yayımladı.


Eksende yer alan uzmanların görüşleri doğal olarak farklı ve çeşitli. Ancak hepsi de tek bir noktadan yola çıkıyorlar; eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptıklarından ve ABD ile rolüne verdiği zarardan, Başkan Joe Biden'ın, "ABD liderliğe geri dönüyor" başlığı altındaki isteklerine, uygulama potansiyeline, yapması gerekenlere ve yapabileceklerine nasıl geçiş yapılabileceği.

Jessica Mathews bu konuda "Trump öncesine dönmek imkânsız" diye düşünüyor. Yapılabilecek en fazla şey;

Çin ile istikrarlı bir stratejik ilişki göstermek, Rusya'ya karşı kararlı olmak, küresel büyümeyi kazan-kazan çerçevesine koyan bir ekonomik politika izlemek, müttefiklerin ve dostların güvenini geri kazanmak.


Jonathan Kirshner, ABD'nin "pervasız ve aşırılık yanlısı komplo teorilerine inanan gruplarla Trump'ın uzun gölgesi altına, irrasyonellik aşamasına" girdiğine ve bugün, "Peloponez Savaşı'ndan sonraki Atina'ya ve 1930'lardaki Fransa'ya benzediğine" inanıyor.

Gevşekliğe doğru bir gerileme içinde olduğunu, bunun da onu, yapıcı, öngörülebilir ve güvenilir bir dış politika uygulayabilecek bir ülkeden, iç sosyal mücadelelerin tüketicisi olan bir ülkeye dönüştürdüğünü söylüyor.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Robert Kagan, ABD'nin "hoşlansa da hoşlanmasa da bir süper güç olduğu, Amerikalıların küresel rollerini kabul etmeleri gerektiği" konusunda ısrar ediyor.

Ona göre sorun, ABD'nin "siperleşme ile müdahale arasında gidip gelmesi. Kapıdan girerken bir ayağını kapının dışında tutması ve böylece müttefiklerinin kafasının karışmasına katkıda bulunması."

Kagan, Başkan Harry Truman döneminin dışişleri bakanı Dean Acheson'un şu sözüne atıfta bulunuyor;

ABD elinde silahla bir salonda oturup bekleyemez." Kagan'a göre "ABD, dünyada önde olmalı, onun güçlerinin bir kısmını oluşturmalı, bazı güçlerini caydırırken bazılarını da güçlendirmeli ve güç konumları yaratmalı.

Neden mi, çünkü "Amerikan dünya düzeninin alternatifi İsveç düzeni değil, kaos, aldatma, çatışma ve yanlış hesaplar dünyasıdır."


Robin Brigny, ABD'de ırk, din, bölge ve sınıfın oluşturduğu varoluşsal kimliğe bağlılığın hâkim olduğu aşiret siyasetini egemenliğinin altını çiziyor.

Son seçim kampanyasının "bir karşıt düşünceler rekabetinden ziyade kabileler arası bir savaş" gibi göründüğünü ifade ediyor.

Gideon Rose, "pragmatist bir dış politika" çağrısında bulunup Biden'dan "tarihten gerçek zamanlı olarak ders çıkarmasını" isteyerek dosyayı sonlandırıyor. Rose göre pragmatizm "gerçek Amerikan ideolojisidir."

Yönetimin çalışmalarının odak noktası "ilkeler değil, teoriler" olmalıdır. Anahtar, "gelecek için birden fazla alternatif senaryolar geliştirmek amacıyla farklı teorilerin çekişmesidir."


Mesele ABD'nin tek başına ne yaptığı değil, diğer güçlerin de Washington'un kafasını karıştıran stratejileri, teorileri ve uygulamaları var.

Saldırgan bir ruh hali içindeler ve harici rollerinin maliyetlerini üstlenmeye hazırlar. Buna karşılık ABD savunmacı, gerileyici bir ruh hali içinde ve küresel bir rolün maliyetinden korkuyor gibi görünüyor.

Biden, Soğuk Savaş dönemini yaşayan ve onun kavramlarından etkilenen nesilden bir uzman.

Barack Obama'nın başkan yardımcısı olan Biden yönetiminin "Obama'nın üçüncü dönemi" olacağına dair korkular var.  

Ama şartlar farklı. Obama, Başkan George Bush döneminde neo-muhafazakarların tehlikeli yükselişi ve Afganistan ile Irak'ta güç kullanımının ardından, ABD'nin "yumuşak bir iniş" sağlaması için geldi.

Biden ise, ABD'nin dünyadaki "liderlik rolünü" geri alması için başkanlığa geldi. Arzular ve gerçeklik arasındaki mesafe uzundur.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Independent Arabia

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU