Sürdürülebilir enerji aşamasına geçmek için Çin'in aşması gereken zorluklar

Çin, muazzam ekonomik ve sosyal girişimlerinde çeşitli zorluklarla karşı karşıya bulunuyor

Fotoğraf: Reuters

Uluslararası ekonominin büyümesi ve karbon emisyonlarını azaltma girişimleri içinde Çin'in politikaları esas teşkil ediyor, çünkü Çin dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve aynı zamanda en büyük karbon emisyonu yayıcısı.

2020 boyunca küresel karbon salınımının yüzde 30'undan fazlasını Çin oluşturdu.

Çin siyasetinin temellerinin iki önemli hareket ​​noktası var. Birincisi, küresel ısınmadaki sürekli artışı yavaşlatmak için sera gazı emisyonları azaltılmalı, ki bu 2015-Paris İklim Anlaşması'nın hedefi de budur.

İkincisi, 20'nci yüzyılın ortalarında kalkınmalarını gerçekleştiren büyük sanayileşmiş ülkelerin aksine, Çin hala gelişme aşamasında ve bu nedenle, şimdi iklim protokollerini de göz önünde bulunduran büyük ve geniş yatırımlar yapmak zorunda.


Çin kısa süre önce, 2025 yılına kadar ulusal gelir birimi başına emisyonları yıllık yüzde 18 azaltmayı amaçlayan bir sonraki 5 yıllık planını açıkladı.

Bu hedef, herhangi bir değişikliğe uğramadan daha önce açıklanan hedefle aynı olduğu için hayal kırıklığına uğrattı.

Yeni duyuru aynı zamanda şaşkınlık da uyandırdı, çünkü Devlet Başkanı Şi Cinping'in geçen eylül ayında yaptığı açıklamadan sonra geldi.

O sırada büyük bir memnuniyetle karşılanan bu açıklama, Çin'i 2060 yılına kadar sıfır emisyon yayan bir ülkeye dönüştürmeyi taahhüt ediyordu.


Yeni 5 yıllık planda açıklanan hedeflerin şu anda yapılmakta olanlarla uyumlu olduğu belirtiliyor. Çin'in şu anda yapmaya çalıştığı şey, fosil yakıt kaynaklarından (ham petrol, doğal gaz ve kömür) kaynaklanan emisyonları, güneş ve rüzgar enerjisi kullanarak yaklaşık üçte bir oranında azaltmak.

Halihazırda Çin'in önemli ölçüde gerçekleştirmeye çalıştığı hedef bu. Nitekim Çin'de temiz enerji tesisleri yapımı yıllık yüzde 12 oranında artıyor.

Çin'in planları, ekonomisinin ve endüstriyel tesislerinin genişlemesi nedeniyle "Paris İklim Anlaşması" kapsamında verdiği taahhütlere göre emisyonların 2030 yılında zirveye ulaşacağını ve önemli düşüşün bundan sonra başlayacağını gösteriyor.

Bu politika, bazı gözlemciler arasında soru işaretleri yarattığından, şu anda emisyon oranının 9,3 milyar metrik ton olduğu tahmin edilen Çin'in 2060 yılına kadar karbondioksit emisyonlarını tamamen nötrleyebileceğinden şüphe ediyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Çin, muazzam ekonomik ve sosyal girişimlerinde çeşitli zorluklarla karşı karşıya bulunuyor; Çin'in nüfusu 1,4 milyar ve her yıl yaklaşık yüzde 0,4 artıyor. Mevcut politikaları da iç yaşam standartlarını yükseltmeye odaklanıyor.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, diğer büyük ülkelerin aksine Çin'in, misyonu kalkınma ve genişlemeyi başlatmak olan bir ekonomik aşamadan geçerken aynı zamanda karbon emisyonunu azaltmaya çalışması gerekiyor.

Bu konuda da Çin liderliğinin önünde birçok zorluk bulunuyor, zira iklim değişikliği onun için her şeyden önce, kırsal kesime dağılmış ve yoğun bir iş gücüne sahip binlerce kömür madeninin kapatılması anlamına geliyor.


Çin ayrıca ABD'nin jeopolitik meydan okumasıyla da karşı karşıya. ABD'deki yönetim Cumhuriyetçi veya Demokrat olsun, Washington'un Çin'e karşı net yaklaşımı değişmiyor.

Farklılık gösteren belki de sadece uygulama yöntemleri. Bahsedilen yaklaşımın temelinde, Çin'in bilimsel ilerlemesine, özellikle de bilgisayar bilimi alanında, bir son vermeye çalışmak yer alıyor. İki dev arasındaki bu mücadele şu anda küresel statülerinde yatıyor.

Halihazırda bu mücadele, iki ülkenin şirketlerine diğer ülkede var olmaya veya ona açılmaya izin verip vermemekle cisim buluyor.


ABD, Çin'e yatırım yapan şirketlerine bazı teknolojilerin kullanımı veya transferi konusunda sıkı kısıtlamalar getirmeye başladı.

Washington ayrıca Çinli şirketlerin ABD'deki yatırımlarına da sıkı kısıtlamalar getirdi. Huawei şirketine açtığı savaş veya bazı şirketlerin ABD borsalarına kayıt olmasını engellemesi buna örnektir.

Tarihsel olarak; ekonomik çatışmalar genellikle ülkelerin silaha başvurmasına yol açar. Dahası, Hong Kong ve Tayvan meselelerinde de Washington ile Pekin arasında bir çatışmanın yaşanması ve tırmanmasına yönelik eski - yeni korkular var.

Öte yandan Washington'un Çin'in ekonomik ilerlemesini engelleme veya geciktirme çıkarı lehine tırmandırmanın devam etmesi, ilk etapta küresel ticaretin özgürlüğüne ve genişlemesine acı verici bir darbe indirecek, ikinci etapta da Çin'i doksanlı yıllardan beri benimsediği ekonomik açılım politikasında değişime zorlayacaktır.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU