Akit yazarı: Terör örgütleri varsa neden emniyet, savcılık ve mahkeme sürecinden sonra tutuklanmıyorlar?

"Protestolara karşı Boğaziçi ve çevresini aşırı düzeyde güvenlik çemberiyle kuşatarak tepkilerin büyütüldüğü ve yaygınlaştırıldığı aşikar"

Fotoğraf: Reuters

Akit gazetesi yazarı Kenan Alpay, Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasıyla başlayan eylemleri yazdı. İktidar tarafından eylemlerde terör örgütlerinin yer aldığına dair iddiaların dile getirildiğini ifade eden Alpay, “Neden emniyet, savcılık ve mahkeme sürecinden sonra tutuklanmıyorlar?” diye sordu.

Alpay bugünkü köşe yazısında eylemlere hükümetin yaklaşımını şöyle eleştirdi:

Protestolara karşı Boğaziçi ve çevresini aşırı düzeyde güvenlik çemberiyle kuşatarak tepkilerin büyütüldüğü ve yaygınlaştırıldığı aşikar. Bu tür güç gösterileri eylemi sonlandırmak ve eylemcileri toplumdan tecrit etmek üzere sarf edilen sert söylemler Hükümeti maksadına ulaştırmak bir tarafa ondan iyice uzaklaştırıyor. Sürekli protestolarda rol üstlendiği iddia edilen terör örgütlerinin provokasyonu üzerine beyanat veriliyor ancak gözaltına alınanlar ertesi sabah (doğal olarak) serbest bırakılıyor. Terör örgütleri var ve eylemleri bunlar organize ediyorsa neden emniyet, savcılık ve mahkeme sürecinden sonra tutuklanmıyorlar? Yok eğer protestolarda ortaya çıkan üç-beş aşırılık dolayısıyla gözaltı ve savcılık süreci işletiliyorsa topluma neden sistematik olarak korku veriliyor? Bu siyasal davranış modeli eski Türkiye modelidir ve yanlışlığı da zararlı sonuçları da defalarca tecrübe edilmiştir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İktidar ve çevresinin eylemcilere yönelik ifadelerini de eleştiren Alpay, şunları yazdı:

Terör ve ihanet gibi ahlaki ve hukuki açıdan mahiyet ve maliyetleri son derece ağır ithamlar maalesef çok sık kullanılıyor. Bir taraftan toplumun asaleti, cesareti, kahramanlığı vs. üzerine destanlar yazıp diğer taraftan ülke içinde sürekli ihanet ve terör odakları aramak derin bir yarılmaya işaret ediyor. Boğaziçi veya başka bir üniversitede yapılan protestolar yanlış olur, aşırı olur veya provokasyona açık olur, her zaman mümkündür. Ancak emniyet amirinden İçişleri Bakanı’na oradan iktidar ortağı partinin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı’na kadar bütün tecrübeli devlet adamlarına düşen rol sadece topluma kararlılık bildiren, muhatapları ilzam ve itham eden açıklamalar yapmak değildir. Makul bir çözüm için babacan bir tavır da lazımdır, (ölçüyü kaçırmış olsa bile) muhalefet eden muhataplara lisan-ı münasiple tavsiye yolunu da açık tutmak gerekir. Bu esneklik ve yumuşaklık toplum nezdinde zaaf değil bilakis kuşatıcı bir özgüvenin tezahürü olarak kabul görecektir. Kuşatıcılığı hedefleyen bu esnek ve yumuşak tarzı sadece Boğaziçi’ne değil esasen bütün protestolara karşı kuşanmak elzemdir. 

 

Akit, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU