Latin Amerika'nın 'sevimli ve öfkeli futbol ikonu' Maradona: Futbol ve siyasetin tehlikeli ilişkisi

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Deshakalyan Chowdhury/AFP

Futbol dünyasının Brezilyalı Pele ile birlikte tüm zamanların en iyi oyuncusu olarak kabul edilen Arjantinli futbol yıldızı Diego Armando Maradona, 60 yaşında kalp yetmezliğinden öldü.

Maradona, Buenos Aires'te beynindeki bir kan pıhtısından ötürü operasyon geçirmiş. Bu süre içerisinde Covid-19'a yakalanmasına rağmen atlatmıştı. Maradona'nın iyileşmesi beklenirken aniden vefat etti. 

Maradona'nın ölümü Arjantin'i ve dünyayı şok etti. Onun yasını tutmak için Arjantin'de ve dünyanın birçok ülkesinde vefat mesajları yayımlandı.

Avrupa, Latin Amerika ve Asya'da futbol maçları öncesi saygı duruşları gerçekleşti. Futbolcular Maradona'ya saygı duyan pankartlar ve t-shirtler taşıdı. Maradona, futbolun zeki ve sorunlu süper yıldızıydı.

Arjantin efsanesi, özellikle Latin Amerika'da hem sahadaki cesaretiyle hem de saha dışı politik aktivizmiyle hatırlandı.

Arjantinlililere göre; Maradona futbolsa ve futbol Arjantin ise, Maradona eşittir Arjantin'dir.
 

Maradona Juan Mabromata AFP.jpg
Fotoğraf: Juan Mabromata/AFP


Arjantin'i 1986'da Dünya Kupası şampiyonluğuna götüren futbol yıldızı Diego Maradona, tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olarak kabul edildi; saha içinde şampiyonluklar, saha dışı skandallar ve politik aktivizmle dolu bir hayat yaşadı.

Bu yüzden Maradona, sosyal, kültürel ve politik bir fenomendi.

Kusursuz top kontrolü; hızlı değişiklikleri ile top sürmesi, pas vermesi ve hücumdaki cüretkarlığı futbolun kendisiyle birlikte evrilmesine neden oluyordu.

1986 Dünya Kupası'nda İngiltere'ye karşı sergilediği efsanevi performansı, hem kişisel bir zafer hem de savaştan yenik çıkmış Arjantin için çok büyük bir galibiyetti.
 

Maradona Wikimedia.jpeg
Fotoğraf: Wikimedia 


Üstelik şampiyonayı 5 gol ve 5 asistle gol kralı olarak tamamladı. Buenos Aires'in kenar mahallesinin birinde fakir bir çocuk olarak büyüyen Maradona, Barcelona, Napoli, Sevilla ve tuttuğu takım Boca Juniors gibi dünyanın en saygın futbol takımlarında iz bıraktı. 

Maradona, Arjantin'in İngiltere'ye karşı başarısız bir savaşın ardından 1980'lerin ortalarında Arjantin'in ulusal güvenini kazanmasına tek başına yardım etti.

Bu bağlamda Meksika-86 dünya kupasında İngiltere'ye attığı 2 gol yüzünden, yaşadığı süre içerisinde İngilizlerin nefretini yakından hissetti.

Nitekim Maradona'da otobiyografisinde, "Sahada İngiliz ekibini mağlup etmek Arjantin'in mağlup olduğu savaşın intikamı almak olduğunu" söyledi ve şöyle dedi:

Bir futbol takımını değil, bir ülkeyi yenmek gibiydi.


Eğer politik sporculardan ilk 11 yapılsaydı; Maradona, on birin kaptanlığını yapıyor olurdu (Boksör Muhammed Ali ile birlikte).

Çünkü diğer birkaç büyük sporcudan daha politikti. En az kendisi kadar ünlü olan Pele ve Michael Jordan ile kıyaslanmayacak kadar fenomendi.

Çünkü bir futbolcu olarak bile Maradona bir politikacıydı. Topa her dokunduğunda, gecekondu mahallelerindeki yetersiz beslenen küçük çocukları, büyük güçlerle savaşan küçük adamı enkarne etti. 


Maradona-Fidel Castro dostluğu, Amerikan ve İngiliz karşıtlığının nedenleri

Maradona'nın siyasi eğilimleri ve siyasi aktivizmi yaşadıklarıyla ve geçmişiyle ancak açıklanabilir.

Maradona, Buenos Aires eyaletindeki Villa Fiorito işçi mahallesinde üç odalı bir evde yaşayan 10 kişilik bir ailede büyüdü.

Yaşadığı sürece nereden geldiğini unutmamıştı. Bu yüzden de jakoben ve emperyalist ilişkileri olan siyasi partilerden/akımlardan hep uzak durdu.

Genelde kendisini sol partiler/liderlerin yanında konumlandırdı. Ancak kendisi ne solcuydu; ne sağcıydı. Sadece dindar bir katolik ve sıkı bir milliyetçi ve anti-emperyalistti.
 

Maradona EFE.jpg
Fotoğraf: EFE


Maradona, uzun süredir Latin Amerika solunu destekledi. 4 ayrı Dünya Kupası'nda forma giyen futbolcu, Che Guevera, Fidel Castro, Hugo Chavez gibi, Latin Amerika'nın devrimci figürlerine verdiği destekle bilindi.

Özellikle ABD karşıtlığı bilinen, Politik olarak Arjantin'de Peronizme, Venezuela'da Hugo Chávez, Küba'da Fidel Castro'ya ve Latin Amerika'daki diğer solcu parti ve kişileri destekledi ve Latin Amerika'da bir yandan ezilenlerin savunuculuğunu yaparken, diğer yandan da sınıf çıkarlarını korudu.

Maradona'nın ailesi, Peronizm sonrası Arjantin ekonomisi çökerken, kırsal alanlardaki yoksullaşma nedeniyle Buenos Aires'in banliyölerine itilen ve yoksulluk içinde çalışmaya zorlanan kırsal göç/men dalgasının bir parçasıydı.

İşte bu geçmişteki ailevi ve kişisel zorluklar Maradona'nın eşitsizliğe karşı sert bir tutum almasına ve karakter koymasına neden oldu. Bu yüzden de kendisini solcu liderlere yakın buldu.

Kariyerinin başlangıcı, Mart 1976'da Peronist hükümeti deviren ve 30 bin işçi, genç ve entelektüeli öldüren ABD destekli bir askeri diktatörlüğün iktidarı ele geçirmesiyle aynı zamana denk geldi.

Askeri cunta, kısa bir süreliğine Maradona'yı askere aldı ve Merkez Komutanlığa yerleştirdi. Diktatör Jorge Videla, Maradona'yı şahsen tebrik etme fırsatı buldu.

Maradona yıllar sonra olayı şöyle anlattı:

1979'da Gençler Dünya kupasını kazanmış olmamıza rağmen, polis canavarı Videla saçımızı kestirip askerlik yaptırdı.


Maradona, Arjantin'e 1986 Dünya Kupası ve Napoli futbol kulübünün İtalya'nın Seri A liginde 2 şampiyonluk kazandırdı.

Asla kamu görevinde bulunmasa da, sahadaki başarısı, hayatından daha büyük kişiliği ve solcu liderlerle olan dostlukları onu 30 yılı aşkın süredir Arjantin'de ve Latin Amerika'da siyasi hayata bağladı. 
 

Maradona Ciao Tutti.jpg
Fotoğraf: Ciao Tutti


Bazıları, Maradona'nın uyuşturucu kullanımı ve yeraltı dünyasıyla bağlantılarını eksiklik ve kasten göz ardı edildiğini düşünse de; pek çok kişinin övgü konusu haline getiriyor.

Aksine, eksiklikleri ve zayıflıklarına rağmen onu çekici kılan şeyde buydu.

Belki de Maradona'yı futbol oyunun diğer harikalarından ayıran şey budur; sahada ve saha dışında eğlendirme yeteneği, ister futbol oynasın isterse politik açıklamalar yapsın, kalbini koluna takan o dinamo büyüklüğündeki korkusuz ve umursamaz figür olmasından kaynaklanıyordu.

1997'de jübile yaptıktan sonra, uyuşturucu bağımlılığı sorunları, ilişkileri ve para konusundaki husumetleri ve medya polemikleri hayatının son 20 yılına damgasını vurdu.

Aynı zamanda, Maradona'nın eşitsizliğe ve emperyalizme karşı açık sözlü görüşleri, ona uluslararası alanda geniş işçi, yoksul ve genç sınıfların sempatisini kazandırdı.

Saha dışında Maradona'dan nefret edenler onun her adımını küçümsemeye çalışırken, onu kadın düşmanı ve bir uyuşturucu bağımlısı olarak resmettiler.

Özellikle ABD ve İngiltere karşıtlığının getirdiği sportif, medyatik ve ekonomik kısıtlamalara rağmen bir şekilde gündem olmayı hep başardı.

Arjantinli yıldız, yakın arkadaşı ve siyasi modellerinden biri olan Küba lideri Fidel Castro ile aynı tarihte öldü.  

Maradona ile arkadaş olan Castro, oyuncuyu 2000 yılında aşırı dozda kokainden neredeyse ölmek üzereyken Maradona'yı Küba'da tedavi görmeye davet etti.

Maradona, uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak için Havana'da dört yıl geçirdiğinde, Komünist Küba'nın kurucu başkanı Fidel Castro ile arkadaşlığı iyice derinleşti.

Maradona Küba'da Castro, Venezuela'dan Hugo Chavez ve Bolivya'dan Evo Morales gibi Latin Amerika'daki solcu liderleri destekledi ve onlara daha geniş uluslararası destek bulmak için önemli rol oynadı.

Aslında Maradona Latin Amerika'nın solcu liderleri için bir propaganda aracıydı. Çünkü Maradona, söylediği her şey yankı uyandıracak türden bir adamdı.

Ve Fidel Castro gibi popülist liderler bu tür propaganda araçlarını memnuniyetle karşıladı. Maradona bunun farkındaydı veya değildi bilmiyoruz; ancak bunun için gönüllü ve cüretkar olduğu kesindi.
 

Maradona BBC.jpg
Fotoğraf: BBC 


Son zamanlarda Maradona, Latin Amerika soluna tamamen kendisini adadı. Brezilya, Arjantin ve Bolivya son başkanlık seçimlerinde solcu adayları açıktan destekledi.

2016 Brezilya ve 2019 Bolivya darbelerine karşı çıkmıştı. Küba'nın resmi anti-Amerikancılığı ona o kadar yakıştı ki adada bir doğum gününde 'Usame bin Ladin' kılığında bile görüldü.

Maradona koluna Castro dövmesi yaptırdı ve Fidel'i "Tanrı" ilan etti. (Otobiyografisinde, Castro ve Tanrı aynı adla paylaşıyor: "Sakal"). Ancak Maradona fakirler için endişelenmeye devam etti. Bu durum aslında onun doğal ruh haliydi.
 

Maradona Alfredo Tedeschi- Reuters.jpg
Fotoğraf: Tedeschi/Reuters


Maradona, eski ABD başkanı George W. Bush'un Arjantin'i ziyaret etme ihtimaline bile karşı çıktı. Maradona, "Bence Bush bir katil. Arjantin toprağına ayak basıp ona karşı yürüyüşe gideceğim" dedi.

Ayrıca bir TV programında "Amerika Birleşik Devletleri ile ilgili her şeyden nefret ettiğini ve kendisini ABD'nin Güney Amerika'daki bazı yeminli düşmanlarının yanında konumlandırdığını" söyledi;

Chávez'e inanıyorum, ben Chávista'yım. Fidel'in yaptığı her şey, Chavez'in yaptığı her şey, benim için en iyisi.


İşte bu yüzden Maradona hem Fidel Castro hem de Che Guevara'nın dövmelerini vücuduna yaptı.
 

Maradona che dövme reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters


Filistin davasını sahipleniyordu

Maradona, aynı zamanda İsrail'in Filistinlilere yönelik baskısının ve savaşın açık sözlü bir muhalifiydi.

ABD'nin Irak'a karşı savaşına karşı çıktı. Uluslararası ölçekte kitlesel protestoların ortasında, Arjantin'de "Stop Bush" yazan bir gömlekle yürüdü ve ABD başkanına "insan çöpü" dedi.
 

Maradona T.jpg
Fotoğraf: Twitter


Daha sonra 2003 yılında Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğullarından biri olan Saadi tarafından İtalya'daki kısa futbol kariyerine yardımcı olması için  teknik danışman olarak işe alındı.

Bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını destekledi ve İsrail'in 2014 İsrail-Gazze çatışması sırasında Gazze'ye yönelik askeri saldırılarını kınadı ve "İsrail'in Filistinlilere yaptığı utanç verici" dedi.

Ortadoğu kriziyle ilişkilerde Maradona kendisini ifade etmekten muaf tutulamazdı 1992'den '94'e kadar Cezayir Devlet Başkanı Ali Kafi ile Filistin halkı için savaşmak isteğini' ve desteğini ifade etti.
 

Maradona Mahmud Abbas.jpg
Maradona ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas / Fotoğraf: Twitter


Sık sık "¡Viva Palestina!" yazan  gömleklerle dolaştı. 2011-2012 sezonunda ise Al Wasl'ın teknik direktörü olarak Filistin davasının destekçisi olduğu söyledi.

Maradona, Filistin Milli Takımı ile uluslararası siyaset ve futbol kürsüsüne çıkmaya çok yakındı. Maradona Filistin futbol takımını ücretsiz çalıştırarak, Filistin gençlerini cesaretlendirmek ve Filistin milli takımını Asya Kupası'na götürmeyi düşündü.

Bunun için görüşmeleri sürüyordu. Ancak ömrü vefa etmedi. 
 

Maradona - EFE.jpg
Fotoğraf: EFE 


Dini olan, dindar futbolcu

Maradona dindar bir Katolik idi. Aynı zamanda marksist ve solcu hükümetlerin  anti-Amerikan, anti-emperyalist bir destekçisidir. Katoliklik ve Tanrı, birçok açıdan futbol kariyerinin büyük bir parçasıydı.

Maradona, "Tanrı beni iyi oynamamı sağlıyor. Bu yüzden sahaya çıktığımda her zaman haç işareti yapıyorum. Yapmazsam ona ihanet edeceğimi hissediyorum" demişti.

Aslında Katolik bir dindarın, Marksist veya Solcu hükümetleri desteklemesi kendi içerisinde bir çelişki gibi görünse de; anti-amerikancılık ve soğuk savaşla Güney Amerika'da varlığı artan ABD'nin ihraç ettiği evanjelizm ile Katolik kilisesi arasındaki rekabetten ötürü Maradona'da teo-politik ve anti-Amerikancı bir pozisyona kendisini konumlandırdı.

Maradona, kendi ülkesinde o kadar saygı görüyor ki hayranları kelimenin tam anlamıyla "Maradona Kilisesi"ni kurdu.

Iglesia Maradoniana, Arjantinli eski futbolcu Diego Maradona'nın taraftarları tarafından kurulmuş bir dindir.

Maradona dini 10 emir, 3 ritüel ve 150 binden fazla taraftara sahip. Maradona'nın doğumundan önceki ve sonraki zamanı takvim olarak belirliyor. Elbette bu gibi aşırı hayranlıkları Maradona'nın tasvip etmesi mümkün değildi.
 

Maradona - Juan Mabromata-AFP.jpg
Fotoğraf: Juan Mabromata/AFP 


Arjantin'de Maradona'ya tapan bu grup Rosario şehrinde ilk Maradona Kilisesi'ni kurdu. Kendilerine "Diegorian" adını veriyor.

Diegorianlar, Christmıs olarak Maradona'nın doğum günü olarak kabul ediyor. Dinin kutsal kitabı ise Maradona'nın hayatanını anlattığı "Ben Diego" isimli otobiyografisinde görüyorlar.

Futbol dinine inananların bir araya geldiği bu parodi din için  her yıl 30 Ekim kutsal gün sayılmaktadır. Maradona Kilisesi'ne göre,

Futbol bir dindir ve her dinin bir tanrısı olduğu gibi, futbolun da bir tanrısı vardır. Futbol tanrısı Arjantinlidir ve ismi Diego Armando Maradona'dır.


Kilisesi'nin sembolü ise D10S. Bu sembol, İspanyolcada tanrı anlamına gelen "dios" ile Maradona'nın 10 numaralı formasına atıf yapıyor. Üstelik Maradoniana Kilisesi'nde nikah kıyma hakkına da sahiptir.
 

Maradona  AFP.jpg
Bir hayranı Maradona'nın dövmesini yaptırıyor / Fotoğraf: AFP


Diego Maradona: Arjantin futbolu ikonunun saha dışı siyaseti

Diego Maradona, 15 yıldır dünya futboluna hakim oldu. Ayrıca futbol dışında çalkantılı bir siyasi hinterland elde etti. Küba ve Venezuela'daki komünist hükümetleri ve eski Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernández'i destekledi ve Arjantin eski sağcı Başkan Mauricio Macri'ye karşı çıktı.

Ondan önce, liberal ekonomik politikaları benimseyen Saúl Menem'in yakın bir arkadaşıydı. Aynı zamanda peronist başkan Duhalde'ye de karşıydı.

Maradona belki politikayı bilmiyor ya da gerçekten önemsemiyordu, lakin daha "popüler" görünen şeyi benimsiyordu.
 


Maradona'nın polemiğe girdiği kurumlardan biri de Vatikan'dı. Papa John Paul'a, "Fakirlere yardım etmek istiyorsa, Vatikan'daki altın tavanları satması gerektiğini" söyledi.

Bu yüzden kiliseye gitmekten Arjantinli Papa Francis olana kadar vazgeçti. 2000 yılında da, Papa 16. Benedikt'i serveti nedeniyle kınadı ve şöyle dedi:

Altın çatılı bir yerde yaşarken, çocukların pek çoğu aç.


Maradona, ABD'nin uyguladığı yaptırımlar karşısında Maduro'ya destek vermiş. Bolivya'nın yüksek rakım nedeniyle FIFA'nın maç yasağına karşı kampanyasına destek için 2008'de La Paz'da bir yardım maçında oynamış ve Bolivya başkanı Morales'in, danışmanı olmuştu.

FIFA daha sonra Bolivya'da futbol oynama yasağını kaldırmıştı.

Maradona, 40 yıldır madde bağımlılığı ile yaşayan ve yarı okuma yazma bilen bir gecekondu sakini olmasına rağmen iç/ön görülere, bilgeliğe, siyasi ve felsefi düşüncenin derinliğine sahipti.

Diego Maradona, tüm zamanların en iyi futbolcularından biriydi. Tabii ki, herkes gibi kendisinin de kişisel ve psikolojik kusurları vardı, buna şüphe yok.

Ancak Buenos Aires'in gecekondu mahallelerinden fakir bir adam olarak doğdu, kendisi gibi fakir olan ve sporu yoksulluktan kurtulmak için tek yol gören pek çok gencin hayallerini simgeliyordu.
 

Maradona @NapoliAndNaples.jpg
Fotoğraf: @NapoliAndNaples


Maradona, olmak istediği her şey olabilirdi, Latin Amerika'nın hatta dünyanın herhangi bir yerinde Cumhurbaşkanı bile olabilirdi. Ancak şöhretinin olumsuz tarafları hep eleştirildi. Peşini bırakmadı.

ABD, İngiltere ve Vatikan'ı açıktan eleştirmesine rağmen bir şekilde gündem oldu. Belki ciddiye alınmıyor gibi görünse de düşünceleri merak ediliyordu.

Savunduğu fikirler heyecan, eleştirileri rahatsızlık yaratıyordu. Pele ve Messi gibi isimlere FIFA ve UEFA gibi futbol kuruluşlarına karşı konuşmaktan mutluluk duyuyordu. Saha dışında da; saha içi kadar gösterişliydi.

Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez, bir futbolcu için eşi görülmemiş bir jest yaparak Maradona için üç günlük ulusal yas ilan etti.  

2016'da Hollanda'dan Johan Cruyff, 2014'te Portekiz'den Eusebio ve 2005'te Kuzey İrlanda'dan George Best gibi vefat eden başka büyük oyuncular da oldu.

Hepsi futbol oyunun efsaneleriydi ve ölümleri için yas tutuldu. Ancak Maradona ile aynı ölçüde değildi. Messi ve Ronaldo'da harika görülüyor ancak aynı sevgiye sahip değiller.

Dünyanın dört bir yanındaki taraftarlar, oyuncular ve antrenörler, Arjantinlilerin anılarını paylaşmak ve taziyelerini ifade etmek için sosyal medya da milyonlarca mesaj yazdı. 

Maradona gibi Arjantinli, Barcelonalı ve süper yetenek olan Messi de, yurttaşında uzun süredir futbolun zirvesinde yer alıyor; ancak mükemmelliği Maradona'nınkiyle karşılaştırıldığında neredeyse duygusuz ve mekanik.

Arjantinlilerin mizahından, gösterişinden, hatalarından, günahlarından ve ilişkilendirilebilirliğinden yoksun. Maradona için siyaset, futbol kadar hayatının bir parçasıydı ve bu, onu kitleler için sevimli ve sevecen bir kişilik yaptı.
 

Maradona Reutes.jpg
Fotoğraf: Reuters


Maradona, futbol dışındaki bir ses idi, günlük ve küresel meselelere daha fazla ilgi duydu ve genellikle fikirlerini dile getirmek için şöhretini kullandı.

Güney Amerika'daki solcu liderlere olan sevgisi, onun sağ kolunda Küba devrimci Che Guevera ve sol bacağında eski Küba başkanı Fidel Castro'nun dövmesini yapmasına neden oldu. 

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olan Diego Maradona, dünya çapında bir futbol yıldızından daha fazlası ve sporu aşan bir adamdı.

Dünyanın ihmal etmesi ve marjinalize edilmesine rağmen Maradona, bazıları için neredeyse bir tanrı ve bir umut figürü haline geldi.
 

Maradona Nacho Doce Reuters.jpg
Fotoğraf: Nacho Doce/Reuters


Maradona ikonunun gücü öyle ki, doğal nedenlerden ötürü ölümü bile, (onlarca yıllık madde bağımlılığından kaynaklanan kötü algısına rağmen) bir tür şehitlik gibi hisseden milyonlarca ciddi bir insan topluluğu var.

Arjantin'de Maradona her yerde, insanların kalbinde, insanların zihninde var. Siyasi kutubun hangi tarafında olursanız olun Maradona oradadır.

Meksika Dünya kupasında attığı goller, hem yeteneğin hem de hilebazlığın zaferi, Arjantin'in Falkland Adaları'ndaki (Arjantin'de Las Islas Malvinas olarak bilinen) İngiltere savaş yenilgisinin sersemlettiği bir zamanda Arjantin'e ilaç gibi geldi. 

Maçtan sonra Maradona basına, hedefe "un poco con la cabeza de Maradona y otro poco con la mano de Dios" (Biraz Maradona'nın kafası ve biraz da Tanrı'nın eliyle) ulaştığını söyledi. 

Böylece bu maç, yıllarca "Tanrı'nın eli" olarak damgalanmış oldu. İngiltere, ne hakemi ne de ölümünün ardından bile Maradona'yı affetmedi.

Maradona'nın otobiyografisi Yo Soy El Diego'da (Ben Diego'yum) ülkesinin intikamını alan bir savaşçı olduğunu hatırlattı.

Her nasılsa, Arjantin halkının çektiği her şey için İngiliz oyuncuları suçladık. Bunun çılgınca geldiğini biliyorum ama biz böyle hissettik. Bu duygu bizden daha güçlüydü: bayrağımızı, ölü çocukları, hayatta kalanları savunuyorduk.


İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El País'de  çıkan bir analizde, Maradona'yı "sömürge yönetiminin efsanevi kurtarıcısı General San Martin"den daha az önemli olmayan bir kahraman görecek kadar ileri gitti.
 

Maradona Art by Fabrizio Birimbelli.jpg
Resim: Fabrizio Birimbelli


Maradona, Tanrı'nın eli için neden "İngiltere'den asla özür dilemeyeceğini" açıklayarak Falkland savaşını işaret etti.

Bunun İngiliz Başbakanı Thatcher ve Falkland Savaşı'na bir tokat olduğu hissi bugün de devam ediyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "futbol tarihinin en jeopolitik maçı" olarak adlandırdığı bu maçta; Maradona, yalnızca geri kalmış ve kalkınamamış Küresel Güney'in sessizliğiyle ayakta durduğu için politik bir ikon değildi.

Aynı zamanda 1986'da sırtına Arjantinlileri aldı ve o şeytani 'sol eliyle' spor dünyasının çok ötesinde bir tarihe kendi bölümünü yazdı.

Tarihin en güçlü 10 sayısının, hem bir futbolcu hem de eski bir futbolcu olarak her zaman hayatının merkezine yerleştirdi. Maradona harika bir şampiyondu, ancak güçle flört etmeyi hiç beceremedi.

Dünyanın kusurlu kahramanı Maradona; Adios Diego!!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU