Cezayir ve Sudan ordusu harekete geçti ama generallerin gözden kaçırdığı bir şey mi var?

21. yüzyıl, Arap askerlerinin artık toplumun tek eğitimli, örgütlü ve disiplinli grubu olmadığını kanıtlıyor

Ordu komutanı olmak, Ortadoğu’da cumhurbaşkanı olmanın her zaman en kestirme yolu olmuştur. Sudan’daki ayaklanma bunun en son örneği.

1949’da Suriye’de Hüsnü Zaim’in önderlik ettiği ilk Arap askeri darbesinden bu yana, Ortadoğu’daki siyasi kurumlar askeri bir kampa benziyor. Generaller siyasi, ekonomik ve sosyal yapılara egemen oldu. Halk adına değil ordu adına yönetimdelerdi.

Bağımsızlık sonrasında Arap krallıklarının ve hanedanın çöküşü, ordunun sivil yönetim için yeni bir tehdit haline gelmesini hızlandırdı. Bu suçun bir kısmı Mısır’ın eski Başbakanı Cemal Abdünnasır’a ait. Abdünnasır; ulusun istikametini değiştirebilecek, yeni kimliğini şekillendirecek kahraman bir komutan imajı oluşturdu.

En azından Ortadoğulu komutanlar artık daha çok çalışmak zorundalar. Ordunun gerçekte neyin peşinde olduğunun farkında olan gençlerle karşı karşıyalar. Halklar başka ülkelerdeki ayaklanmalardan dersler çıkarıyor. Bununla birlikte askeriye de bunlardan bir isyanın nasıl bastırılabileceğini öğreniyor.

Sudan'daki Askeri Geçiş Konsey (TMC),  2011’deki Tahrir Meydanı ayaklanmasının ardından yönetime el koyan Mısır askeri cuntasına öykünerek oyunu kurallarına göre oynamayı seçti. Haftasonu TMC’nin başkanı olarak atanan General Abdulfettah el-Burhan, -Mısır'daki Tantavi gibi- 2 yıllık geçiş döneminin sonuna kadar Sudan cumhurbaşkanı olacak.

Müslüman Kardeşler'i 2013'te çekilmeye zorlayan Sisi’nin yöntemlerini General Ahmed Kayid Salih Cezayir'de uyguluyor.

Evet, farklı yolları kullanıyor olabilirler ama her ikisi de aynı yöne doğru gidiyor. İkisi de ordunun 1950 ve 1960’lardaki altın çağından kalan gücünü korumayı arzuluyor. O zamanlar generaller Mısır, Suriye, Irak, Libya, Sudan ve Cezayir'deki gerçek devrimcilerdi. Tıpkı bugünün gençleri gibi. Bir farkla; ellerindeki silahlar.

Ordu, Arap dünyasını modernleştirmede çok önemli bir rol oynadı, ancak baskıcı bir tahakküm sistemiyle sonuçlandı. Şu anda, ordunun yıllar içinde devreye soktuğu siyasi, ekonomik, sosyal ve dini sistemler çöküyor. Öyle görünüyor ki bunu en son fark eden kişi generaller.

21. yüzyıl, Arap askerlerinin artık toplumun tek eğitimli, örgütlü ve disiplinli grubu olmadığını kanıtlıyor. Teknolojinin ucuzlaşması ve sosyal medyanın kullanılmaya başlanması oyunun kurallarını değiştirdi. Gençler günlerini bilgisayarda geçirerek kendini eğitiyor ve artık sadece bir üniformanın bir kişiyi yetkili kılmak için yeterli olmadığının farkındalar.

Bu büyük bir değişimin en son aşaması. Rekabetçi serbest piyasa, çok ihtiyaç duyulan dış yatırımlar ve sol grupların devamlı baskısı (Mısır'daki “Kefaya” hareketi ve Tunus'taki işçi sendikaları da dahil) ile ordunun gücü azaldı.

Ayrıca, güçlü sivil siyasetçiler tarafından korunan yeni bir iş adamı sınıfı, ordunun çıkarlarını tehdit etmeye başladı.

2011’deki ayaklanmaların yol açtığı kaos ortamı generallere yeni bir ümit verdi. 2000’lerde kaybettikleri toprakları telafi etme şansını elde ettiler.

Cezayir'de generaller kendisini, Fransız işgaline karşı yapılan özgürleşme devriminin ülkedeki tek meşru savunucusu olarak görüyor. Sudan’daki generaller ise ülkenin İngiliz sömürgesi olmaktan kurtuluşunun tek koruyucusu...

Cezayir ve Hartum'daki ordu ve protestocular, şu anda 2 farklı yol arasında çıkmaza girmiş durumda.

20. yüzyıl, Ortadoğu’da askeri yönetimin nasıl başladığına dair bize bir fikir verdi; 21. yüzyıl nasıl bittiğini gösterebilir. Ama bir askeri yönetimin bitmesi asla sorunsuz olmuyor. Sadece 4 olay bir generalin iktidarına son verebilir: ölüm, başka bir askeri darbe, yabancı istilası veya halk ayaklanması.

Arap halklarının askeri darbeleri memnun ettiği günler geride kaldı. Görünen o ki bunu görmeyen tek kişi generaller.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Nezir Sümerkan

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU