Yeni Şafak yazarı: Yalan bazen caiz olabilir mi?

“Daha kötü olan bir şeyden kurtulabilmek için kötü olan yalanı söyleyebilir miyiz?”

Fotoğraf: YouTube

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı öğretim görevlisi ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Faruk Beşer, İslam’ın yasakladığı yalanın “bazen caiz olup olmayacağına” dair yazdı.

Beşer, bugünkü köşe yazısında “Yalanın her türlüsü kötüdür ve haramdır. Ama tutarlı olabilmek için bu konuda anlamamız gereken iki önemli meselemiz daha var” dedi ve şunları yazdı:

Birisi; kötülerden birini yapmak zorunda kaldığımızda daha az kötüyü tercih edip diğerinden kurtulmamız fıkhî bir kural ise, çünkü hedefimiz kötülüğün ortadan kaldırılmasıdır, hepsini kaldıramadığımız yerde kaldırabildiğimizi kaldırırız. Buna göre daha kötü olan bir şeyden kurtulabilmek için kötü olan yalanı söyleyebilir miyiz? Mesela, fıkıhçıların verdiği örnekle, birisi dik nefes yanımıza gelip, ‘beni sakla, öldürecekler’ dese ve biz de onu saklasak, ardından ellerinde silah olan kişiler koşar adım gelip heyecanla, filanı gördün mü diye sorsalar, gördüm şurada saklandı diyecek miyiz yoksa görmedim diye yalan mı söyleyeceğiz? Ya da burada daha kötü olan hangisidir? Yalan her halükârda her şeyden kötü müdür? Evet, yalanı takbih eden naslara bakarak böyle düşünenler burada bile yalan söylenmez, ancak tarizli/sezdirmeli bir ifade kullanılabilir derler. Mesela, onun saklandığı andan sonraki zamanı kastederek, bunca zamandır buradayım, kimseyi görmedim diyebilir, böylece hem yalandan kurtulur hem adamın hayatını kurtarır derler.

“İslam yalanı mutlak anlamda yasaklamıştır. Resulüllah (sa) ‘yalandan kurtulmanın yolu tarizli/sandırmalı ifadelerdir’ buyurmuş, yalana cevaz vermemiştir” diyen Beşer, fıkıhçıların şöyle dediğini aktardı:

Bir adamın haksız yere öldürülmesi, onu kurtarmak için yalan söylemekten çok daha büyük bir mefsedettir/günahtır, o halde burada yalan söyleyip adamın hayatını kurtarmak gerekir.

Beşer, bu şekilde ifade kullanan kişilerin şu delilleri öne sürdüğünü söyledi:

İki kötü ile karşı karşıya kalındığında hafifini seçip diğerinden kurtulmak, nasların bütün olarak ruhundan çıkarılan genel bir fıkıh kuralıdır. Bu kural ‘ehven-i şerreyn ihtiyar olunur’ diye ifade edilmiştir. Ayrıca Resulüllah Efendimiz (sa) buyurmuştur ki: ‘Şu üç yer dışındaki her yalan Ademoğlunun aleyhine yazılır: Hanımını memnun etmek için (ya da hanım kocasını memnun etmek için), araları bozuk iki kişinin arasını düzeltmek için ve savaşta düşmanı yanıltmak için’. Allah (cc) da canı söz konusu olduğunda kişinin kendini kurtarmak için takıyye yapmasına izin verir: ‘Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Bunu kim yaparsa Allah’la bir ilişiği kalmaz. Ama onlardan bir nevi takıyye ile korunursanız o başka’ (Âl-i İmran/3, 28) buyurur.

 

Yeni Şafak, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU