Tahir Elçi'nin eşi ve CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi ile CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ankara Milletvekili Okan Konuralp, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, bölge baroları başkanları, siyasi parti temsilcileri ve çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri Diyarbakır Adliyesi önünde toplandı, ardından Elçi’nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare önüne yürüdü.
Buradaki anma töreninde, Ahmet Kaya’nın "Diyarbakır Türküsü" ile Tahir Elçi'nin katledilmeden önce yaptığı son konuşmalar dinletildi.
Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, burada yaptığı açıklamada, hakikat ortaya çıkmadan adaletin tecelli etmeyeceğini ifade ederek, “Adalet olmadan barış olmaz. Cezasızlıkla mücadele, Tahir Elçi’nin bütün meslek hayatının omurgasını oluşturdu. Devletin yetkisini aşarak işlenen suçların açığa çıkarılması, faillerin yargılanması, bağımsız ve tarafsız bir yargının inşası için büyük bir emek verdi. Ne yazık ki bugün kendi cinayeti de aynı cezasızlık düzeninin karanlığı içinde bırakılmış durumdadır. Bu gerçek, ülkemizdeki cezasızlık kültürünün ne kadar derinleştiğinin acı çok açık bir göstergesidir” dedi.
"Tahir Elçi cinayetinin failleri etkili bir soruşturmayla ortaya çıkarılmalıdır"
Hakikatle yüzleşmeden barış, cezasızlıkla mücadele edilmeden adalet mümkün olmadığını aktaran Güleç, “Tahir Elçi cinayetinin failleri bulunmadığı, bu cinayetin tüm yönleriyle açığa çıkarılmadığı bir ülkede gerçek bir barış sürecinden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Diyarbakır Barosu olarak bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Tahir Elçi cinayetinin failleri etkili bir soruşturmayla ortaya çıkarılmalıdır. Cezasızlık politikasına son verilmeli, kamu görevlilerinin karıştığı tüm suçlar bağımsız bir adalet mekanizmasıyla soruşturulmalıdır. Yargı, siyasi müdahalelerden arındırılmalı, hukuk devletinin temel ilkeleri yeniden inşa edilmelidir. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için cesur bir toplumsal ve siyasal irade ortaya konulmalıdır” diye konuştu.
"Toplu mezarlar, faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, tutulmamış yaslar için buradayız"
Güleç’in ardından söz alan Tahir Elçi’nin Türkan Elçi de “10 yıl önce bir kuşluk vakti karanlığa gömülen bu sokak için buradayız” dedi ve şunları söyledi:
Ezan sesinin yükseldiği bu minarenin ayaklarına yalan dolandığı için buradayız. Yalana, dolana, riyaya bulanmadan bu minarenin hakka uzanan sesine inanan dürüst imanlılar için buradayız. Yalana, dolana, riyaya bulanmadan bu ülkenin her tarafını bir aile olarak görenler için buradayız. Şiddetsiz bir Türkiye temennisi ve bitti bitecek dediğimiz demokrasinin dirilme tasavvufu için buradayız. Toplu mezarlar, faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar, tutulmamış yaslar, babalarını görmeden büyüyen çocuklar, evlerde yas ve korku ile büyüyen sessiz öfkeler için buradayız. Bugün buradayız ve bu minarenin ayakların altındaki karanlıkta kaybolan failleri arıyoruz. Failleri kollayanlara, faillerin sırtını sıvazlayanlara, gündüzümüzü karartanlara, yuvamızı dağıtanlara, faili meçhul geleneğini besleyip başka cinayetlerin işlenmesine davetiye çıkaranlara soruyoruz. Failler nerede?
"Hakkımız olan adalet nerede?"
"Faili meçhul cinayetler başta olmak üzere geçmiş dönemde yaşanan hak ihlallerini anmadan barıştan söz edenlere seslendiğini" dile getiren Elçi, şöyle konuştu:
Hakkımız olan adalet nerede? Demokrasiye olan inancımıza balyoz indirenlere, seçme ve seçilme hakkımızı, ifade özgürlüğümüzü gasbedenlere soruyoruz. Demokrasi nerede? 'Failleri, karanlıkları, vicdanı, adaleti, hakkı, hukuku, özgürlüğü, demokrasiyi unutun, ölüleriniz gibi siz de susun' diyorlar. Bu kırık sokakta ve bir adım ötemizde isimleri dahi bilinmeyen, betonların altında yatan, yasları tutulmayan ölülerin kaçının kırkı, kaç kez çıktı? Soruyoruz. Müsebbiplerinin çıkmayan gıkını 10 yıldır durmaksızın soruyoruz. 'Ölülerinizi unutun, ölüleriniz gibi siz de susun' diyorlar. Başta faili meçhul cinayetler olmak üzere geçmiş dönemde yaşanan hak ihlallerini anmadan barıştan söz edenlere sesleniyoruz. Dünün dünde kalmadığını, bugünümüzün ve yarınlarımızın da dünün üzerine bina edileceğini, karanlık dünlerin aydınlatılmasının ahlaki, hukuki ve siyasal bir zorunluluk olduğunu hatırlatıyoruz. 'Karanlık dünleri unutun. Ölüleriniz gibi siz de susun' diyorlar. Biz her türlü baskıya, şedit dilin zulmüne rağmen devraldığımız tarihsel anlatılarımızın dileğiyle, kapanmayan yaralarımızın acısıyla, hiçbir güce dayanmamanın hafifliğiyle konuşuyoruz. Omuzlarımızda kayıplarımızın bıraktığı yükün ağırlığıyla sorguluyoruz.
"Günde beş kez imana seslenen bu kutsal mekanda biz de 10. kez göğe sesleniyoruz"
Bu sokaktan Madımak’a Ankara Garı'na, Suruç'a ve evde ölülerini bekleyenlere karanfil gönderiyoruz. Her geçen gün kapında karanfiller birikiyor. Bir inancın sesi olan bu minarenin menfur bir cinayetle anılmasından hicap duyuyoruz. Minarenin ayaklarına 10. kez karanfil bırakıyoruz. Bıraktığımız karanfiller minarenin ayaklarına değiyor. Karanfiller çoğaldıkça biz de çoğalıyoruz. Biz çoğaldıkça aydınlık yarınlar yaklaşıyor. Günde beş kez imana seslenen bu kutsal mekanda biz de 10. kez göğe sesleniyoruz. 'İsyana teşviktir seneidevriyede taşı öpen karanfil' diyor ve inancımıza su içirmeye devam ediyoruz.
"Şunu çok iyi biliyoruz ki adalet dilekle ve temenniyle gelmiyor"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise, 10 senedir ailesine sarılıp gönülden bir başsağlığı dileyemediklerini, 10 senedir huzurla bir anma etkinliği icra edemediklerini belirterek, şöyle konuştu:
Çünkü anmak için kabullenmek ve huzur gerekir. Biz cezasızlığı kabullenmedik, kabullenmeyeceğiz. Ne zaman ki başta ailesi olmak üzere tüm Türkiye Tahir Elçi cinayetinin gerçekte ne olduğunu öğrenir ve failleri hesabını verir, işte o zaman burada olacağız, bu sokakta bir anma etkinliği gerçekleştireceğiz. Sadece biz değil, dostları, arkadaşları konuşacak. Hatıralarını anlatacaklar. Belki ilk defa biraz tebessüm edeceğiz. O zaman anacağız. Ama şimdi mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü o geleneği Tahir Elçi başkanlarımızdan aldık biz. Şunu çok iyi biliyoruz ki adalet dilekle ve temenniyle gelmiyor. Adalet güçlü bir siyasi irade ve bağımsız bir yargıyla gelir ancak.
Tahir Elçi'nin hayatı boyunca barış, hukukun üstünlüğü, insan hakları mücadelesi verdiğini söyleyen Sağkan, şunları kaydetti:
Tahir Başkan'dan ve onun gibi bu mücadeleyi veren ve bedel ödeyen tüm meslektaşlarımızın izinden bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğiz. Ne zaman ki cezasızlık bu topraklarda son bulacak, biz o zaman ancak görevimizi tamamlamış olacağız. Barışa dair küçücük bir adım atıldığında ona nasıl koşarak bu toplumun gittiğini çok yakın zamandaki gelişmelerden görüyoruz. Ancak barış sadece söylemle değil, hukukun üstünlüğüyle, demokrasiye saygıyla, cezasızlıkla mücadeleyle ve insan hakları temelinde yükselen bir demokrasiyle ancak kalıcı olabilir. Tahir Elçi de tam işte bu mücadeleyi veriyordu. Bu mücadeleyi verdiği için hedef gösterilmişti. Anısına saygıyla mücadelesini kaldığı yerden bir adım bile geri atmadan devam ettireceğimizi ifade ediyor, rahmet ve saygıyla tekrar ve tekrar anıyorum.
Anma programı, konuşmaların ardından Elçi’nin öldürüldüğü yere karanfiller bırakılmasıyla son buldu.
ANKA