HDP Sözcüsü Günay: Kürt halkına her gün saldırıp ardından ‘benim Kürt kardeşlerim’ diyemezsiniz

Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Günay, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde vaka sayısının düşük gösterilmesini için test yapılmadığını ileri sürdü

Ebru Günay / Fotoğraf: HDP Basın

Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, HDP’nin “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün toplumun tümünde bir heyecan dalgası yarattığı söyledi.

Gençlerin, kadınların, emekçilerin, yoksulların ve nefes alamayanlara nefes olduklarını söyleyen Günay, “Her geçen gün daha da despotlaşan AKP iktidarının zulüm siyasetine karşı sokaklara taştık, umudu alanlara taşıdık hep beraber. HDP kurulduğu günden bu yana yürüyüş halindedir. Türkiye’yi demokratikleştirmek için yola çıkmıştık” dedi.

“Erdoğan savunmayı saraya bağlamak istiyor”

Baro başkanlarının talebinin herkesin talebi olduğunu, bağımsız ve tarafsız bir yargının Türkiye’nin en temel ihtiyacı haline geldiğini ifade eden Günay, “Savunma yargının en temel ve önemli ayaklarından biridir. Yargıyı Saray’a bağlayan Erdoğan şimdi de savunmaya gözünü dikmiş, savunmayı saraya bağlamaya çalışıyor. İstiyor ki yargının her aşaması kendi kontrolünde olsun, hiçbir yerden en ufak bir itiraz gelmesin. Baroların yürüyüşü işte tam da bu adıma karşı çıkış ve buna karşı başlatılan bir karşı koyuştu” diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Demokratikleşmenin önündeki en büyük engel Kürtlere yönelik devlet politikasıdır”

Kürt sorununun anayasal haklar ile güvence altına alınacak şekilde çözüme kavuşturulmadığı müddetçe, diğer sorunların hiçbiri çözüme kavuşamayacağını savunan Günay, ülkede demokratikleşmenin önündeki en büyük engelin Kürtlere yönelik uygulanan devlet politikası olduğunu söyledi.

Kayyumların Kürt düşmanlığı yaparak Kürtçeye saldırdığını ifade eden Günay, devamında şunları söyledi:

Kayyum, seçme ve seçilme hakkının gaspıdır. Kayyum, Kürt düşmanlığıdır. Bunu bir çok kez söyledik, bir kez daha ifade ediyoruz. Kürtlere bunları reva görüp ardından ‘benim Kürt kardeşlerim’ diyemezsiniz. Kimse buna inanmaz artık. Çok söyledik ve bir kez daha söylüyoruz. Çözüm, Kürtlerin haklarının tanındığı demokratik bir anayasadan geçmektedir. Eşitlik ve evrensel hukuk normları temelinde yeni bir yaşamı, özgür bir yaşamı Hep Birlikte inşa etmeliyiz. Çözüm buradan geçer. 

Türkiye tarihinde yoksulluğun en geniş nüfusa yayıldığı dönemin AK Parti dönemi olduğunu iddia eden Günay’ın basın açıklamasında öne çıkan konu başlıkları şöyle:

AKP'nin, 18 yılın sonunda ülkeyi getirdiği yer; dünyadaki savaş deneyimlerinde bile görülmemiş bir yoksulluk düzeyidir. Türkiye tarihinde yoksulluğun bu kadar geniş bir nüfusa yayıldığı tek dönem var o da AKP dönemidir. Yoksulluğu kader ile açıklamanın yollarını arayan Saray rejimi, gündem değiştirmeye çalışsa da Türkiye halklarının ilk sorunu, temel sorunlarından biri yoksulluk ve işsizliktir.

“Yoksulluk kader değildir, HDP olarak yoksulluğu bitirmeye adayız”

Yoksulluk kader değildir. Ülkeyi yönetmeye başladığımız ilk yılda yoksulluk kalmayacak. Asgari gelir desteği, faturasız yaşam politikalarımızla HDP olarak yoksulluğu bitireceğiz. Ne 90'larda ne daha geçmişte bu kadar tabana yayılmış yoksul sayısına ulaşılmadı. Yandaşlar, rantçılardan oluşan kaymak, zengin takımı zenginlik ve israf içinde yaşadı. Ama milyonlar yoksulluk ile mücadele etmek zorunda.

“AKP’nin politikaları bir avuç yandaşı milyoner yaptı, 25 milyon insan açlık sınırında” 

DİSK’in verilerine göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapılması gereken harcama tutarı 2 bin 394 TL’dir. Yoksulluk sınırı ise 8 bin 282 TL olarak açıklandı.  AKP’nin ekonomi politikaları Türkiye’de bir avuç yandaşı milyoner yaptı ama karşısında ise 25 milyon açlık sınırında insan var etti. Bu tabloyu ifade etmek için Erdoğan’a 90’lardaki sözünü hatırlatmakta yarar var. Muhtemelen aynı yaklaşımla ülkeyi yönetmeye devam ediyordur: “Fakir çalmasını iyi beceremediği için fakirdir zengin de çalmasını iyi becerdiği için zengindir” sözleri bu ülkenin cumhurbaşkanına ait sözler. 

“Sel felaketinin sebebi iktidarın ranta dayalı yapılaşma politikasıdır”

Şiddetli yağışlar nedeniyle Bursa’da 5, İstanbul Esenyurt'ta 1 yurttaşımız hayatını kaybetti. Buradan ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz bir kez daha. Ranta, kâra, TOKİ’ye, betona, asfalta dayalı belediyecilik anlayışının sonucu bu felaketler ve can kayıpları yaşanmaya devam ediyor. Doğal akarsu kanallarının ve ormanların yok edilip betona çeviren ve her yeri potansiyel bir felaket alanı haline dönüştüren bir anlayış var. Planlama yaparken bir kentin bir mahallenin gelecek 50 yılını yüz yılını düşünmek zorundasınız. Ama iktidar kendisi ve kendi belediyeleri ile sınırlı olarak geleceği düşündüğü için yaşanan her can kaybından sorumludur. 

“Kürt illerinde vaka sayısını düşük göstermek için test yapmıyorlar”

Kovid-19 gündemimiz devam ediyor. Kovid-19 virüsü Türkiye’de can almaya devam ediyor. Tedbirler gevşetildiği için artık Sağlık Bakanlığı talimatı ile, bölgede özellikle Kürt illerinde hastaneye korona şüphesi ile giden kişilere bulgu gösterdiği halde test yapmak yerine önce tomografi ve kan tahlili gibi tanı ve tedavi ile çok da ilgisi olmayan yöntemlerle test yapılmamaya çalışılıyor. Eğer buralarda korona şüphesi olacağına dair bir bulgu varsa test yapılıyor. Test yapmamak için adeta vaka tespiti yapmamak için, vaka sayısını düşük tutmak için her türlü manevra yapılıyor."

 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU