Kıtaları aşan öfke dolu ABD balonu

ABD’de sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan çok büyük olan farklar, sessizlik ve baskı altında nefes darlığının devam etmesine neden oluyor

Fotoğraf: AP

Kendine has zamanlaması ile ABD zamanı, dünya genelinde insani coğrafyayı terk etmiyor.

Beyaz bir polisin diziyle boğazına bastırması sonucu boğulan siyah ABD’li gencin ölümü üzerine ABD’yi sarsan olayları farklı medya organları aracılığıyla bütün gözler ve kulaklar takip etti.

ABD’de polisin beyaz veya siyah şüpheli kişileri öldürmesi, sarsıcı ve şok edici bir haber değil çünkü sürekli tekrarlanan bir durum.

Hal böyleyken, bir markette sahte 20 dolarla ödeme yaptığı için polis tarafından tutuklanmak isterken öldürülen bir siyah gencin ölümü üzerine ABD neden bütün eyaletleri ve renkleri ile bu kadar büyük bir öfke ile sarsıldı?

Öfkeli tepkiler de çok geçmeden ırkçılık ve nefretle mücadele başlığı altında küresel bir dalgaya dönüştü.

Bu olayda ve kendisine gösterilen tepkilerin kaynağında eski ve yeni faktörler yatıyor.

ABD kuruluşundan beri yapısal olarak ırkçıydı.

Üniter kuzey ile ırkçı ve dışlayıcı güney arasındaki iç savaş, İngiltere’den bağımsız olduktan sonra doğan ABD kimliğinin oluşum sürecine kendi izlerini bıraktı.

Yeni kıtanın asıl sakinleri olan Kızılderililer, onlara tahsis edilmiş bölgelere yerleştirildiler.

Çiftlik ve fabrikalarda çalışacak iş makineleri olarak, Afrika kıtasından zorla ABD’ye getirtilen büyük siyahi gruplar ise bağımsızlıktan ve yeni devletin kurulmasından sonra yeni toplumun sistemleri üzerinde hiçbir etkisi ve izi olmayan bir bileşen olarak kaldılar.

Bu, hayatın tüm alanlarına uzanan ırkçı bir gerçekliği ortaya çıkardı. Buna rağmen siyahlar arasından bir azınlık, ayrımcılık duvarında bazı gedikler bularak buradan eğitim ve öğretim saflarına, mesleki faaliyetlere sızabildi.

20’nci yüzyılın başlangıcında ırkçılık ve ayrımcılığa direniş düşüncesi gelişti.

Bu mücadelede en büyük dönüm noktası, papaz Martin Luther King’in “Bir hayalim var” sloganlı devrimiydi.

King, siyahların Mahatma Gandhi'si idi ve siyah ABD’liler arasında farkındalık meşalesini yakmayı başarmıştı.

Bunun üzerine siyahlar, ırkçılığı kökleştiren kural ve gelenekleri yıkmak için harekete geçtiler ve altmışlı yılların ortasında bunları tamamen yıktılar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Martin Luther King de Mahatma Gandhi gibi başlattığı devrimin hem kurbanı hem de kahramanı oldu.

Hayaller, doğru ve gerçek arasındaki umut çemberidir. Özgürlük tartışmasız bir haktır.

Keza din ve ırk farkı gözetmeksizin tüm insanlar arasında olması gereken eşitlik de.

Vatandaşlık, devletlerin dayanaklarının yükseldiği temeldir. Barack Obama’nın ABD devletinin başkanlığına yükselmesi Martin Luther King’in hayalinin zirve noktasıydı.

ABD’de şiddeti, güvenlik güçleri ve diğer unsurlar uyguluyor; ama bedelini genellikle herkes ödüyor.

Beyazlar ve Latin kökenliler arasında farklı nedenlerle öldürülenlerin oranı siyahlardan daha çok.

ABD toplumu, etnik kompozisyonu, kültürü, yaşam tarzı ve değer sistemiyle yeni bir toplum.

Burada güç her yönüyle tezahür ediyor. Binalardan insanların bedenlerine ve aynı şekilde şiddete kadar her şey devasa boyutlarda.

Keza caddelerin genişliği, otomobillerin modelleri, pazarlar ve yollar. Kamusal yaşamda zayıflara acımayan itip kakışma, insanlar arasındaki genel davranış formatını oluşturuyor.

Suçlular acımasız ve polisler de diğerleri gibi bedel ödüyorlar. Onlar için her şüpheli potansiyel bir suçlu ve katil.

Daha eğitim döneminde akıllarına bu düşünce kazınıyor. Geçen yıl ABD’de polis tarafından öldürülenlerin sayısı bini aşmıştı.

Peki neden özellikle George Floyd’un öldürülmesi eyaletlerin çoğunda bu genel öfke patlamasını tetikledi?

Bir polisin diziyle Floyd’un boğazına bastırması, onun da nefes alabilmek için yalvarırken ölmesine dair görüntüler kuşkusuz sahneyi yoğun, trajik bir insani destan haline getirdi.

İnsani duyguların bir şeyi sembolleştirme konusunda büyük bir yeteneği vardır.

Floyd’un kısa cümlesi “Nefes alamıyorum” farklı ABD şehirlerinde binlerce kişinin düzenlediği gösteriler yoluyla durmaksızın patlayan bir mayına dönüştü.

Etnikler ve renkler sloganı, insanların içlerinde, sloganlarında ve boşlukta yükselen dev bir balona dönüştü.

Meydan ve caddelerde siyahlar, beyazlar, Latin Amerikalı ve Asyalılar birbirine karıştı.

Politikacılar ve medyacılar bu balona iğnelerini batırmakta yarıştı. Kendisinden sızan hayal kırıklıkları ve öfke kokuları arttı.

Korona pandemisi ile ikiye katlanan yoksulluk ve işsizlik, yakında düzenlenecek başkanlık ve kongre seçimleri balonun daha da büyümesine ve kendisine batırılan iğnelerin de artmasına yol açtı.

Öfke, etnik kökenlerin ve deri renginin ötesine geçti.

Genellikle matemlerde ağlayanların gözyaşları ve feryat figanları ölü için değil her birinin muzdarip olduğu, evinde ve işinde kendini kuşatan sorunlar veya hastalıklar içindir.

Tarihsel hatırlatmalar ise gerek ABD içinde gerekse de dışında balonu daha da şişiriyor.

Bir zamanlar birçok şehirde dikilmiş heykeller yıkılıyor. Çünkü öfke çekicinin, tarihin diktiği demir, bakır ve graniti dövebilecek kadar sert bir hafızası vardır.

Yoğun öfke dolu George Floyd balonu, sınırları aşarak dünyanın diğer kıtalarına ulaştı.

Bunun üzerine kitleler sokak ve meydanları doldurdu. Her biri göğsünü sıkıştıran hayal kırıklıkları ve sıkıntıları haykırdı.

Boğularak ölen George Floyd’un son sözü bir slogana dönüştü.

Belçika’da göstericiler, Kongo’yu özel mülkü sayan Kral İkinci Leopold’u hatırladılar ve ırkçılığın sembolü saydıkları eski heykelini tahrip ettiler.

ABD’de yaşanan ve dünyanın birçok bölgesine uzanan olaylar, boğulma kaynağına yakın ve uzak ülkelerde kitlelerin boğuluşunu ifade eden çok dalgalı bir sarsıntıya işaret ediyor.

Öfkeli ABD’li kara balonun şişmesini önümüzdeki başkanlık seçimleri mi durduracak?

Yoksa korona pandemisinin gerilemesi ve işgücü piyasasının eski etkinliğine dönmesi mi bu sınırlar ötesi küresel tepki salgınını hafifletecek?

ABD’de sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan çok büyük olan farklar, sessizlik ve baskı altında nefes darlığının devam etmesine neden oluyor.

Ancak, bilimsel ve siyasi araştırma merkezlerindeki bilimsel akıllar ve aydınlar, yaşananların üzerine eğilip incelemeye yoğunlaşacaktır.

Bu olayları aşmak ve toplumun güçlü bir akciğer ve ırkçılığın baskı yapmadığı bir boğaz ile nefes alabilmesi için rehabilite etmek amacıyla, kilit noktalardaki etkin güçleri seferber edecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU