Irkçılık siyahileri sokakta dövmekle başlamıyor, çok daha sinsice hareket ediyor

Siyahilerin sizlerden farksız ve normal olduğunu kabul etmeme acziyeti fersah fersah önde gidiyor

ABD'de siyahi George Floyd'un polis gözaltısı sırasında nefessiz kalarak yaşamını yitirmesi kitlesel gösterilerin fitilini ateşledi (AFP)

Romanım Nina Is Not OK (Nina İyi Değil) 2017'de bir ödül için belirlenen uzun listeye alınmıştı. Ajansım haberi verdiğinde bir miktar dans ettim. "Anne bak! Bir çıkartmam oldu!" deme fırsatı 5 yaşında olduğum zamanki kadar cazip geldiği için bir ödüle aday gösterilmek benim için epey heyecan verici ve gurur okşayıcı bir tecrübeydi.

"Hangi ödül?" diye sorduğumda, "Jhalak Ödülü. BAME yazarlara verilen yeni bir ödül" yanıtını aldım. 2017'ye kadar BAME'nin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Araştırdım: Siyahi ve Asyalı Etnik Azınlık (Black and Asian Minority Ethnic).

Kitabımı nezaketsizce uzun listeden geri çektim. Beyaz olmayan yazarları desteklemek için bu ödülü hazırlayan Nikesh Shukla ve Sunny Singh'le doğrudan konuşup onlara ne hissettiğimi anlatmaya çalışmadım. Keşke kahve içmeye davet edip açıklasaydım ama çok utangaç ve beceriksizdim.

İtiraf etmek istemediğim gerçek şuydu ki küplere binmiştim. Bu ödülü düzenleyenlere değil de böyle bir işe ihtiyaç duyulmasına öfkeliydim. Birçok yapımcı ve eleştirmenin ten rengimi ya da sıradışı ismimi pek aşamadığı komedyenlikte çoktan 20 yılı geride bırakmış, şimdi onların da diğerlerinden farksız olduğunu öğrenmek üzere taptaze bir şekilde yayıncılık dünyasına adım atmıştım. Böyle olmayacağını varsayarak saflık ettim. Kendimi izah etmek üzere müdürün ofisine gönderildim. Başka bir deyişle, bu onuru hakir görme nedenime dair John Humphrys'le konuşmak için Today programına gitmem gerekti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kitabımı listeden çekme gerekçelerimi, boğalar izinde olduğu için züccaciye dükkanındaki malum sakarlık işi üstüne kalan filler bile o sabah yaptığımdan daha ikna edici bir biçimde anlatırdı. Programın bir diğer konuğu benim gibi uzun listeye girmiş olan, gerçek kahramanım Gary Younge'dı ve onunla karşıt görüşlerde olmak kalbimi kırdı. Röportaj sırasında elim ayağım birbirine dolandı. Keşke dürüstçe davranma ve "Takımın parçası sayılmak için bu ülkede kaç yıl yaşamak zorundayız?" diye haykırma cesaretim olsaydı.

Beni bu kadar öfkelendiren şey şuydu: Siyahiler, esmer tenliler ve diğer azınlıklar öylesine görmezden gelinmişti ki bir araya gelip birbirimizi ödüllendirmemiz gerekiyordu. Televizyon ve radyo endüstrisinde olduğu gibi sanatçılar ve yazarlar arasında da çeşitlilik var ama komisyon üyeleri, yapımcılar ve eleştirmenlerin büyük çoğunluğu hala beyaz.

Ülkemizde eğlence sektöründeki kişilerin meseleye adamakıllı ilgi gösterip önem vermesini sağlamak için geçen hafta ABD'de siyahi bir adamın öldürülmesi ve Siyahilerin Hayatı Önemlidir (Black Lives Matter) protestolarının yapılması gerekti. Twitter'da birçok beyaz sanatçı, konuşma değil dinleme zamanı olduğu için geçen hafta podcast'lerini rafa kaldırdıklarını açıkladı. Leigh Francis, çok izlenen gösterisi Bo'Selecta'da siyahi ünlülerle dalga geçme tarzından dolayı özür diledi! Sektörümüzün savunmacı bir şekilde "Eee, esmer tenli olmalarıyla ilgili program yapan birkaç komedyeni işe aldık ve gazetelerde çeşitliliğe dair makaleler de okuyoruz, daha ne istiyorsunuz?" demekten fazlasını yapması için ABD'deki dehşetin yaşanması gerekti.

Geçen yıl Ulusal Televizyon Ödülleri'yle ilgili bir heyette hakem oldum. En iyi komedi dalında hakemlik ediyordum ve hakem arkadaşlarıma bazılarının zaten favorisi olan The Big Narstie Show hakkında tutkulu bir savunma yaptım. Komedyen Mo Gilligan ve rapçi Big Narstie'nin sunduğu karmakarışık bir sohbet programı. (Nicelik incelemesi yapan Big Narstie adındaki kişiyle henüz tanışmadım ama umarım bir gün tanışırım). Her ikisi de siyahi ve başka kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptıkları için onlar adına mücadele ettim. Yaptıkları iş, komisyon üyelerinin genelde görmezden geldiği ve bu iki adamı gerçekten de seven genç, siyahi ve Asyalı işçi sınıfı izleyiciyi yakalamaktı. Şovun ruhu, gençliğimin anarşik komedi programı The Word'den farklı değil. Hakem arkadaşlarım, bu programın kazanması yönündeki tutkulu konuşmamı yapmama izin verdikten sonra isimsiz bir şekilde oylarımızı kullandık.

Mo Gilligan izleyicisinin kendisine ulaştığı kanal olan internette adını duyurdu ve öyle bir başarı elde etti ki televizyon da onu görmezden gelemedi. Siyahi komedyen Gina Yashere 1990'ların parlak bir genci olarak, sahne alma zorluğuyla nam salmış komedi kulüplerini kırıp geçirirken bense onun gösterilerinde rock konseri havası yaratmasını izleyen bir sahne acemisiydim. TV komisyon üyelerinin "Zaten Richard Blackwood'umuz var" diyerek onu reddettiği o günlerde Yashere'e platform sunacak bir sosyal medya yoktu. (Bu arada bu bir gerçek, spekülasyon değil. Bir TV kanalıyla yaptığı görüşmede Yashere'in yüzüne söylendi.)
 


Bu ülke Gina Yashere'i kaybetti. Bu bizim utancımız. Sadece "Mock the Week'in göstermelik siyahi yüzü" olduğu manzaradan ve sahip olduğu fazlaca komedi yeteneğinin yeterli olmadığına dair eleştirmenlerden gelen yorumlardan bıkıp usanınca ABD'ye taşındı. Hakkında The Guardian'da çıkan ve içinde "Afrika deneyimini yeterince derinlemesine araştırmıyor" ifadesi geçen bir eleştiri okumuştum. Bu eleştirmenin yanıtlaması gereken çok soru var. Twitter'da dilediği özür nerede kaldı? Yashere, Londra'da büyümüş biri. Hangi "Afrika deneyiminden" bahsediyorsun? Siyahi, esmer tenli ve meselenin farkında olan beyaz komedyenler olarak hepimiz bu eleştiriyi gördük ama kime şikayet edecektik? Öfkemizle nereye gidebilirdik?

Irkçılık siyahi halkı sokak ortasında dövmekle başlamadığı gibi orada da bitmiyor. Siyahilerin sizlerden farksız ve normal insanlar olduğunu kabul etmeme acziyeti bu insanları hırpalamaktan fersah fersah önde gidiyor. Mesele, bu insanların ne hakkında konuşmaları ya da konuşmamaları gerektiğini dikte etmenize izin veren o küstahlıktan kaynaklanıyor.

ABD'de Yashere bana "Fazlasıyla ırkçı ama en azından bunu yüzüne karşı yapıyorlar" dedi. Yashee, "Ama içeriden parçalara ayırma ve eğitme fırsatı var, ben de programımda bunu yapıyorum, siyahi yazarları işe alıp onlar için aslında önceden tanınmamış fırsatlar yaratıyorum" diye ekledi.

Geçen yıl Royal Television Society Program Ödülleri'ni sundum. Hakemlik yaptığım kategorinin kazananını açıklamak için zarfı açtım. Kazanan The Big Narstie Show'du. Çoğunluğu beyaz olan hakem heyeti gerçekten de beni dinlemişti. Olağanüstüydü. Yıllarca böyle şeyleri ortaya çıkarmaya çalışırken baştan savılmanın ya da görmezden gelinmenin yarattığı duygusal bir anı yaşıyordum. İnsanları dahil etmedikçe çok fazla yetenekten mahrum kalıyoruz.

 

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU