Koronavirüs nedeniyle cezaevlerinde af beklentisi yükseldi… İnfaz indirimi ne zaman hayata geçirilecek?

Cezaevindeki doluluk nedeniyle uzun süredir bir af beklentisi var. Özellikle yaşlı, hasta ve çocuklu kadınlara yönelik infaz indiriminin bir an önce hayata geçirilmesi isteniyor. CHP ve HDP, buna yönelik düzenleme yapılmasını talep etti

Koronavirüs nedeniyle af beklentisi yükseldi / Fotoğraf: AA

Koronavirüs birçok ülke gibi Türkiye’de de etkisini her geçen gün hissettiriyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre Türkiye’de hayatını kaybedenlerin sayısı 4 olurken, vaka sayısı da 359’a yükseldi.

Kimi ülkeler salgın nedeniyle dışarı çıkılmaması için uyarılar yaparken kimileri de olağanüstü hal ilan etti.

Koronavirüse karşı alınan tedbirler hayata geçirilirken tartışılan bir diğer konu da cezaevlerinde kalan tutukluların durumu. 

İran başta olmak üzere Bahreyn ve Amerika gibi ülkeler 10 binlerce tutukluyu serbest bıraktı.

Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de de 263 kapalı, 76 müstakil açık, dört çocuk eğitimevi, 9’u kadın kapalı, 7’si kadın açık ve 7’si de çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere 366 ceza infaz kurumu bulunuyor.
Cezaevlerinde 300 bin civarında tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Durum böyle olunca hasta, yaşlı ve çocuklu kadın tutukluların serbest bırakılma konusu yoğun tartışılan gündemlerin arasına girdi.

 

Cezaevinde koronavirüs tespit edilmesi halinde toplu yaşanılan alanda bu hastalık birçok kişiye bulaşabilir. Bu tehlike nedeniyle bir infaz indirimi yapılması gerektiği vurgulanıyor. Uzun süredir tartışılan bu konunda bir an önce yasal düzenleme yapılması gerektiği ifade ediliyor. 

Medyada yer alan haberlere göre, hükümet bu konuda hazırlık yapıyor. Terör suçluları başta olmak üzere bazı kategorideki tutuklu ve hükümlüler hariç diğer mahkumları ilgilendirecek bir yasal düzenleme üzerine çalışıldığı vurgulanıyor.

“Yaşlı, hasta ve çocuklu kadınlar ciddi risk altında”

Konu ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz siyasi parti temsilcileri, cezaevindeki duruma neşter vurulması gerektiğini kaydetti. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan yardımcısı Muharrem Erkek, hasta, yaşlı ve çocuklu kadınların tahliye edilmesine ilişkin bir düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi. 

Bu meseleyi hem Adalet Bakanlığı hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısı altında dillendirdiğini ifade eden Erkek, yasal bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. 

Mahkeme kararıyla kesinleşmiş bir hükümle tutuklu bulunan birini çıkarmanın kanuni düzenlemeyle mümkün olabileceğini belirten Erkek, “Yargı paketinin ivedilikle Meclis’e gelip görüşülmesi lazım. CHP olarak bu konuda her türlü desteği vereceğimiz söyledik” dedi.

Erkek, hem kendi içinde hem de dışarıdan içeriye girenlerin temaslarından dolayı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan yaklaşık 300 bin kişinin büyük risk altında olduğunu ifade etti.

Özellikle bebekli anneler, yaşlılar ve ağır risk altında olanlarla ilgili acil bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Erkek, şunları kaydetti:

CHP olarak biz bu çalışmaların hepsini yaptık. Adalet Bakanlığı’na bu konuda ivedi bir çalışma yapılırsa her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ilettik. Ama bizim tek başına bir şey yapma yetkimiz yok. Düzenlemeyle ilgili yapılabilecekler bellidir.

Konunun Meclis’te olağanüstü görüşülmesi gerektiğini belirten Erkek, CHP olarak düzenlemeye sonuna kadar destek vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.

“Devletin hastalıkla mücadele etme kapasitesini bilmiyoruz”

Mevzunun hapisten öte ciddi bir mesele olduğunu kaydeden İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, devletin insanları yerlerinden çıkarmaktan öte bulundukları yerde tutmak için uğraş verdiğini söyledi.

Ülkenin önemli gündem maddesinin sosyal izolasyon olduğunu belirten Ağıralioğlu, bununla amaç insanların yaşam şartlarını yavaşlatmak, evlerinde yaşayacak hale dönüştürmek, orada bu hadisenin ne kadar bize yayıldığını ve Türk toplumunun ne kadarının taşıyıcı ve hasta olduğunu ve ne kadarının bünyesinin kuvvetli olduğunu görebilecek bir süreç organize edildiğini kaydetti.

Devletin hastalıkla mücadele etme kapasitesinin ne olduğunu bilmediklerini söyleyen Ağıralioğlu, “Yani bizim korkumuz şu. Çok fazla yayılırsa yoğun bakım üniteleri, teknik ekipmanlar ve oksijen tüplerimiz yeterli olmazsa beraberinde gelebilecek panik havasını yönetemeyiz. Dolayısıyla herkesin evinde hapis olmasını istiyoruz. Herkes evine dönsün. İşini halletmek için dışarı çıkanlar hemen evine dönsün” diye konuştu.    

İçeridekiler çıksın ve dışarıdakiler içeri girsin gibi bir organizasyonun söz konusu olmadığını belirten Ağıralioğlu, insanların taşıyıcı olmasın diye evlere hapis edildiğini ve dışarı çıkarılması için bir gerekçenin olmadığını aktardı. 

“Hapistekilerin dışarıya çıkmasına gerek yok”

Problemin içerideki bakım şartlarıysa devletin bunun için önlem alması gerektiğini ifade eden Ağıralioğlu, “Devlet içerideki bakım şartlarını gözetebilir. Testler yapabilir. Şuan ihtiyacımız olan tek şey test sayısının çok artmasıdır. Mesela umreden gelenleri mecburi yurtlara hapis ediyoruz. Mevzu cezaevlerindekilerin hayat ve yaşam şartları ile ilgili genel bir sıkıntımız varsa devlet bunu ayrıca düşünsün” değerlendirmesinde bulundu.
Cezaevinde virüs bulaşma riskine karşı devletin gerekli tedbirleri alması gerektiğini kaydeden Ağıralioğlu, devamında şunları söyledi:

Ama konunun virüs nedeniyle dışarı çıkarılması ile bir alakası yok. Çünkü devlet haklı olarak dışarıdakileri içeriye sokmaya çalışıyor. Bize göre de mantığın öyle çalışması lazım. Türkiye’nin gönüllü açık cezaevi gibi olmazı lazım. En makulü bu. Eğer bu süreçte hassas davranamazsak ve süreci yönetemezsek çok daha hasarlı ve bedeller ödeyeceğiz. 15-20 gün herkesin evde hapis olması lazım. Hapistekilerin dışarıya çıkmasına gerek yok. Biz Türk toplumunu hapis etmeye çalışıyoruz.

“Hem hasta hem tutuklu artı risk teşkil ediyor”

Konunun uzmanı biri olarak söz konusu enfeksiyonun tüm dünyayı tehdit ettiğini dile getiren HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, İtalya örneğinde olduğu gibi gerekli önlemlerin alınmaması durumda çok vahim sonuçlarla karşı karşıya kalabileceklerini söyledi.

 

Böylesi pandemi ortamında göçmen, kışla ve cezaevlerinin risk grupları arasında olduğunu belirten Gergerlioğlu, “Birde bu risk grupları içerisinde hastaların durumu risk arz eder. Diyabet, kronik, tansiyon, ciğer ve kalp hastaları bunların birkaçıdır. Risk taşıması açısından hem hasta hem tutuklu kişiler artı risk teşkil eden bir durumda. Konu son derece önemli ve kamuoyunun bunu bilmesini istiyoruz” dedi.

Kapasitesinin çok üzerinde olan 400’e yakın cezaevinde 300 binden fazla kişinin kaldığını ifade eden Gergerlioğlu, hem insan hakları inceleme komisyonu hem de tutuklu ve yakınlarından aldığı bilgi doğrultusunda cezaevlerinde durumun son derece vahim olduğunu söyledi.

Cezaevlerinde son derece gayri insani durumlarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Gergerlioğlu, “Sıcak su çok yetersiz, normal su çok kesintili bir şekilde veriliyor. Kimi yerlerde 2-3 saat veriliyor. Sağlık sevkleri çok sıkıntılı. Bu aynı zamanda bağışıklık sistemine de etki ediyor. Birkaç cezaevinden gelmeye başladı hastalık haberleri, gelmemesi mümkün değil. Normal toplumda hastalık günde iki katına çıkıyorsa cezaevinden de haberler gelmeye başlar” ifadelerini kullandı.

“Hasta yaşlı ve çocuklu kadınların tahliye edilmesi gerekiyor”

800’den fazla 06 yaş arası bebekli anne, hamile kadın, son derece zor durumda 80-90 yaşında yaşlı hasta ve engellinin tahliye edilmesi gerektiğini ifade eden Gergerlioğlu, devamında şu ifadelere yer verdi:

Ağır suçlar hariç mahkumların tutuksuz yargılanmaları gerekir. Hükümlüler açısından genel af ve ceza indirimi aylardır konuşuluyor. İnsanlar büyük bir beklentide. Beklenti olduğu için değil gereklilik olduğu için yapılmalı. İnsanların orada kalmasını isteyenler olabilir ama şartlar kaldırmıyor artık. Mutlaka bir girişim yapılmalı. Birçok ülke tutukluları tahliye etti ve bu zor bir şey değil. Yurt dışı yasağı veya imza şartı gibi önlemler bu yapılabilir.

Toplumun büyük kesiminin panik halinde olduğunu belirten Gergerlioğlu, cezaevinde yakınları olan ailelerin çaresiz ve çocuklarının kapana kısılmış gibi hissettiklerini düşündüğünü sözlerine ekledi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU