Bülent Arınç vefatının yıl dönümünde Erbakan’ı anlattı: "Şahsiyetli dış politika", "Önce ahlak ve maneviyat" derdi; şimdi bunlara o kadar ihtiyaç var ki

Cumhurbaşkanlığı Yüksek istişare Konseyi Üyesi Bülent Arınç TV5 yayınında Erbakan ve Milli Görüş’ü anlattı

TV5’te Muhammed Vefa Özalp ve Bünyamin Güler’in sunduğu Ankara Bürosu programına katılan Cumhurbaşkanlığı Yüksek istişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, Milli Görüş hareketi, Necmettin Erbakan, AK Parti ve gündemdeki konular üzerine konuştu.Arınç, Osman Kavala'nın Hanrey Barkey'le olan görüşmesinin suç sayılmaması gerektiğini, Barkey'in AK Parti'nin kuruluş döneminde kendileri için muteber bir insan olduğunun altını çizdi.Arınç, bir kesimin de rövanş hazırlığı içerisinde olduğunu ifade etti

Fazilet Partisi’nin (FP) kapatılmasından sonra kurulan Saadet Partisi’ne gitmediklerini hatırlatan Arınç, “Şunu gördük; biz iktidar olmak, ülkeye hizmet etmek zorundayız. Bunu bu çizginin üzerinde giderek takip etmemiz mümkün değil. Fazilet Partisi’nden önce bende ve bazı arkadaşlarımızda böyle bir düşünce vardı. FP kapatılırsa biz de kendi gerekçelerimizle farklı bir parti kuralım dedik” ifadelerini kullandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha önce kendisine ANAP’tan teklifler geldiğini söyleyen Arınç, “Ben Milli Görüşçüyüm, hatta iddialı bir söz söyledim, ‘Erbakan Hoca ANAP’a gitse ben burada kalırım dedim” şeklinde konuştu. Program sunucularından Muhammed Vefa Özalp’ın “Siz ANAP’a değil AK Parti’ye gittiniz” demesi üzerine Arınç: “E oldu; tabi. Zaman değişirse mecellenin kuralları vardır. Mecellenin kuralları…” dedi.

"Ehliyet, liyakat ve vefa"

“Milli Görüşçülük benim için bir idealdir. Ceketi çıkarmaya, paltoyu çıkarmaya benzemez bu iş” diyen Arınç şunları söyledi:

Milli Görüş sadece ülke içerisindeki bir takım hedefler değil cihanşümul bir hedeftir.  Hocamız mesela ‘Şahsiyetli dış politika’ derdi, ‘Önce ahlak ve maneviyat’ derdi. Şimdi bunlara o kadar ihtiyaç var ki Türkiye’de. Önce ahlak ve maneviyat, liyakat, ehliyet… Bunları hocam çok düşündü. Hocamın işbaşına getirdiği insanlardan somut neticeler alırdınız. Bizde öyle insanlar var ki iyi zannediyoruz, iyi görüyoruz ama işine bakmıyoruz. O işi biliyor mu, yapıyor mu, hangi eserleri meydana getirmiş? Ehliyet ve liyakat… Ve vefa… Her şeyin başında.

“12 Eylül’de ‘gerçek ülkücüleri’ savundum”

12 Eylül sonrası ülkücü gençlerin avukatlığını yaptığını hatırlatan Arınç, “Onlar gerçek ülkücülerdi. Daha sonra Muhsin Bey ve yanında devam eden arkadaşlarımız gibi, onlarla da ilişkilerimiz çok iyidir. İnançlı olan, ahlaklı olan, ibadetli olan, vatana-millete sevdalı insanları ben savundum. Yoksa sabahtan akşama kadar kafayı çeken, başka kötü işlerin içinde olanlarla hiçbir zaman irtibat kurmadım. Bundan dolayı Allah’a hamdediyorum. İyi ki öyle bir şey yapmışım, o güzel insanları savunmuşum” ifadelerini kullandı.

"28 Şubat'tan önce hükümeti ANAP'la kurmak istedik, birileri devreye girdi"

28 Şubat öncesinde hükümeti Anavatan Partisi ile kurmak istediklerini belirten Arınç, “Onlarla daha iyi anlaşabileceğimizi düşündük. Her şey konuşuldu Manisa’da, bakanlıklar bile taksim edildi. O sırada Kurban Bayramı girdi, dediler ki Bayramdan sonra hükümeti açıklayalım. Bayramdan sonra iş bozuldu, birileri engel oldu. Kendisi de hayattadır daha güzel ifade eder de doğruyu ne kadar söyler bilmiyorum. DYP lideri Tansu Çiller’in bizim için “Bunlar PKK’dan bile daha tehlikeli” diyordu. Biz de kendimizi çok uzak görürdük ama kader bizi bir hükümette bir araya getirdi” ifadelerini kullandı.

Arınç’ın açıklamalarının satır başları şöyle:

Cumhurbaşkanı bu sistemden vazgeçmeyi düşünmez

Çok yeni bir sistem, ama bu sistemden vazgeçmeyi Cumhurbaşkanımız hiç düşünmez, biz de şimdi onu düşünmeden önümüzü görmeye çalışıyoruz. Bu sistemin mutlaka avantajları da vardır, dezavantajları da olmuştur. Önemli olan uygulamaya bakmak.

 

Yeni parti kuranlara hain demek yanlış

Yeni parti kuranlara hain demek çok yanlış olur. Bunu yapmamak lazım. Onların da bir hukuku var. Onlar bugüne kadar bizim hukukumuzu nasıl gözettiyse bizim de gözetmemiz lazım.

 

Barkey o dönem muteber bir adamdı

Twitter’da gördüm. Parkey arkası dönük oturuyor. Sağ tarafımda Washington Büyükelçimiz Namık Tan var. Türkiye’den gelen birkaç arkadaş daha var. Henry Barkey’in olduğuna bende kanaat getirdim. T24 yapmış o haberi. Burada benim bir suçum yok. Suç kabul edilirse. Büyükelçi yanımda, SETA’da konuşma yapıyorum. SETA’nın temsilcisi de orada. Eğer  Barkey tehlikeli bir adamsa onların davet etmemesi gerekir. Davet listesini ben hazırlamadım, SETA hazırladı.  Barkey bugün suçlanan bir adam ise ben onu 2013 yılında toplantıya geldiği zaman tanımadım ki, Refah Partisi döneminde Türkiye’ye geldi. Ben tanımazdım onu Dengir Fırat getirdi. Bize, Refah Partisi’nin Türkiye için şans olduğunu ama askeri müdahalenin buna müdahale edeceğini, hatta Anayasa Mahkemesi’ni o dönem kapatacağını bunun istihbaratını aldığının bunun için ne yapılacağını konuşuyordu. Bizim için muteber bir adamdır. AK Parti’nin kuruluşundan önce de Türkiye’ye geldi. O dönemde muteber bir insandı. AK Parti’nin kuruluşunu önemsiyordu. Hakkımızdaki önyargıların silinmesi gerektiğini de söylüyordu. Cumhurbaşkanımız daha o dönem milletvekili ve başbakan değilken batı ülkeleri ve ABD’de üst düzey ziyaretler yaptı. Bu bizim bir iftiharımızdır. Dış dünyanın bizim hakkımızdaki önyargılarını değiştirebilir miyiz diye gayret ettik. Barkey’de onlardan biriydi.”

Kavala ile görüşmemesi suç olarak gösterilmemeli

“Barkey’in Osman Kavala ile ne görüştüğünü ben bilmem. Osman Kavala ile hayatta hiç görüşmedik. Bir el sıkmamız da mümkün değil. Ama Henry Barkey’in onunla görüşmesi ve içeriğini bilmemekle beraber bir suç olarak gösterilmemesi gerekir. Nasıl bizim toplantımıza geldiği gibi bir suç değilse. Soros ile ilgili durumlar var. Tabii, bunlar benim kabul edemediğim şeyler. Soros bir ara Türkiye’de muteber biriydi. Açık Toplum Vakfı vardı. Bunun temsilcilerinden biri Can Peker’di.”

Dağa mı çıksın?

“Beraat etmiş, hakkında takipsizlik kararı verilmiş veya hakkında hiçbir dava açılmamış insanlar sadece ihraç edilmekle kalmadı. Yurtdışına yasağı var, pasaportlarına el kondu vs. şimdi böyle bir adamı düşünün iş arıyor ve iş bulamıyor. Kimse buna iş vermiyor. ‘Yurtdışına gideyim bari yurtdışında nevalemi çıkarayım, 3 tane çocuğum var, 5 tane bakmakla zorunlu olduğum insan var.’ Yurtdışına çıkamıyor. Ben de isyan ediyorum; Bu adam dağa mı çıksın? Bunlar da inançlı insanlar. Bir yargı kararına biz itibar etmeyeceksek neye itibar edeceğiz? Anayasanın o maddesi orda; Yargı kararları bütün kurumları bağlar diyor. Ben diyorum ki arkadaşlarıma dostlarıma, bu işle ilgili olanlara; En basit bir işi teklif ediyorum size. Beraat edenleri, takipsizlik kararı alanları veya soruşturma geçirmeyenleri görevlerine iade edin. Bu insanları tekrar topluma kazandırmamız lazım”

Açık olan Bankasya'ya para yatırmak neden suç olsun?

Kavurmacı’nın oğlu, şahsen de tanırım. 4 sene içeride yattı. Ceza verdiler 8 küsur sene, hemen hemen başa baş geldiği için çocuk çok da rahatsızlığına rağmen tahliye edildi. Çok ünlü bir haber sitesi var, başlığı şu: Onun damadı da tahliye edildi. Ya sen ne vicdansız bir insansın. Ne kadar ahlaktan nasipsiz bir insansın. Adam 4 sene içeride yattı ya. Arena’da gladyatör almış kılıcı adamı bastırmış yukarıdan gelecek işareti bekliyor. Bağırıyorlar “öldür, öldür” diye. Adaletin işi zor, Allah bakanımızın da hakimlerimizin de savcılarımızın da yardımcısı olsun.

“Adaletin zıddı zulümdür. Azı çoğu olmaz. Ayet-i Kerime; ‘Sizin bir topluluğa olan, bir kavme olan veya bir kişiye olan nefretiniz sizi adaletten ayırmasın.’ Biz bu adamları sevmiyoruz ama topluca bakamazsın. Babanın suçundan evladı suçlamak da mümkün değil. Suçta cezada şahsilik prensibi vardır. Bugün en zor hâkimlerimizin savcılarımızın işi. Yargıtay Allah onlardan razı olsun. Yargıtay’ımızda gerçek hukukçular var. Suçu sabit olmuşsa onamayı veriyorlar. Suçu sabit olmayana ise yine evrensel bir hukuk kuralı vardır; şüpheden sanık yararlanır. Son güne kadar açık olan Bankasya’daki hesap hareketliliği niye suç olsun? Son güne kadar aktif olan bir sendika üyeliği niye suç olsun? Silahlı terör örgütü olmanın suç unsurlarının olup olmadığına bakıyor Yargıtay. Ben onları selamlıyorum.

Bir kesim rövanş hazırlığı içerisinde

“Yargıtay bazı kararları bozmaya başladı. O bozmalar üzerinden şimdi yerel mahkemeler de daha isabetli kararlar vermeye başladı. Bu birilerinin hoşuna gitmiyor. Bir kesim istiyor ki onlar bir rövanş hazırlığı içerisinde ‘bize zamanında şöyle yapmışlardı biz de onların hepsine böyle yapacağız.’ Sana kim yaptıysa hesabını ondan sor. Günahsız bir insana niye bu kadar kinle bakıyorsun?”


Independent Türkçe, TV5 

DAHA FAZLA HABER OKU