Lübnan halk hareketi 100'ncü gününde siyasi elitleri zorluyor

Saad Hariri hükümetinin sokaklardaki eylemlerinin baskısı altında istifa etmesi, bir grup danışman aracılığıyla Diyab hükümetinin kapısından geri dönen bazı sembollerin ortaya çıkmasını sağladı

Fotoğraf: Reuters

Başkent Beyrut'un merkezinde 17 Ekim 2019’da Lübnan tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi, kitlesel ve gençlik dinamizmi oluşturan halk hareketinin başlamasından bu yana yaklaşık 100 gün geçti. Ancak mevcut koşullarda ülke, ‘hedeflerine ulaşma’ ve ‘yakın zamanda başarı elde edene kadar boşlukları sonlandırma’ yeteneğine dair büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Lübnan intifadası, başladıktan sonra, hızla iktidardaki siyasi sınıfı tehdit eden, toplumda yerleşik mezhepçi ve partizan dokunulmazlığa dayalı bir depreme dönüştü. Şu an ise Lübnan, liderleri oyunu yönetmede ustalaşmış mezhepsel temsilin ardındaki siperlere geri dönerek halk hareketinin üstesinden gelmek için bu koşulların etrafında dolaşmaya çalışıyor.

Sokaklar, din ve mezhep temelli kotalara dayalı olması dolayısıyla, Dr. Hasan Diyab başkanlığındaki yeni hükümeti reddederken, maruz kalınacak ilk zorluğun da hükümeti aşağı çekebileceği görünüyor. Bu partilerin hükümet yapısındaki hegemonyası devam ettikçe, son 3 buçuk aydır eylemcilerin gündeme getirdiği sloganlarla da yaşanan çekişme devam ediyor. Ancak bu zorluğa, son iki haftadır yaşanan gösteriler sonrasında milletvekillerinin parlamentoya ulaşmalarını sağlamak için otoriteye bağlı güçlerin hazırlıkları eşlik ediyor. Yaşanan gösteriler, en-Necme Meydanı’na girme girişimleri sonrasında güvenlik güçleri ve ordu arasında benzeri görülmemiş düzeyde şiddet patlamasına yol açarken, güven oturumu öncesinde 2020 bütçesini görüşmek ve onaylamak için 27-28 Ocak günlerinde yeni hükümetin de yer aldığı bir meclis oturumu gerçekleştirildi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri de ‘ordunun, milletvekillerinin meclise erişimini sağlayacak şekilde konuşlandırıldığından emin olmak’ ve ‘hükümet bakanlık bildirisini, derinleşen mali ve ekonomik krizle mücadele programını onaylar onaylamaz, tarihi belirlenecek olan hükümete güven oturumunu belirlemek’ amacıyla son günlerde Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile temaslarını sürdürüyor.

Saad Hariri hükümetinin sokaklardaki eylemlerinin baskısı altında istifa etmesi, bir grup danışman aracılığıyla Diyab hükümetinin kapısından geri dönen bazı sembollerin ortaya çıkmasını sağladı. Dahası, Hizbullah’ın müttefiklerinin ve etrafında dolaşan güçlerin oluşturduğu 8 Mart kuvvetleriyle sınırlı olan tek renkli bir hükümet ortaya çıktı. Ancak geçen cumartesi günü, başkent Beyrut’tan başlayarak parlamentonun yakınlarına kadar devam eden birçok protesto gösterisine tanık oldu. Eylemciler, geçen cuma günü de halk hareketinin 100. gününü kutlamak üzere bir araya geldiler.

Başarılar

Sokaklardaki halk hareketinin hangi çıplaklıkta gerçekleştiği göz ardı edilemez. Göstericiler hareketlerine her kesimden ve geniş katılımlı olduğu için İntifada diyor. İntifada'nın birçok faktörün birleşimi nedeniyle mezhepler arası bir özelliğe sahip olduğu kabul edilmiş bir durum. Aynı zamanda intifada, toplumun geniş bir kesiminin de mezhep kutuplaşması dışında ortaya çıkmasına olanak tanıdı. Bu intifada, gelecekte de rejimi, savaşlara neden olan ve itici bir müşteri sistemi kuran mezhep hastalığından kurtarmak için bir rol oynayabilir. Mezhepçiliğin ulus ötesi karakteri ise bir veya daha fazla bölgede tüm mezheplerin yoğunlaşması nedeniyle bu sıfata sahip oldu. Bu durum ise, güvenlik etkisine sahip olan otoriter güçlerin korku bariyerlerinin kırılmasına olanak tanıdı.

Halk hareketi, Hariri’yi istifaya iterken, hükümetin ganimet paylaşımına yönelmesi de tek başarı olmadı. İntifadanın ‘iktidarın yolsuzluk sembolüne dönüştürdüğü’ Özgür Yurtsever Hareket Başkanı Cibran Basil’in görevden alınması, iktidar bünyesindeki en güçlü ekiple ittifakı nedeniyle Basil’in kendisine verilen rolden de uzaklaşmasıyla sonuçlandı. Durum, Hizbullah’ı acı verici de olsa, iç politika oyununu gözden geçirmeye itti.

Basil’in iktidardaki ortakları tarafından terk edilmesi, iktidar ve halk hareketi arasında bir dönüm noktası oldu. Pazarlıkların ekonomik krizi derinleştirdiği siyasi çözüm güçleri, bölgelerde (ve hatta son yıllarda yararlar, dini ve mezhepsel söylemler yoluyla yandaşlarını seferber etmeyi başaran demir parti kitlesi saflarında) yayılan halk protestolarına katılmak için üslerini abalarından ayırmaktan kaçınmadı. Bu kısım da İsrail’e karşı direnişi dolayısıyla Hizbullah’ın çok sadık kitlesinin bir parçası haline geldi. Durum, İran bağımlılığı ve ganimet rekabeti için Hizbullah’ın bir parçası olarak gittikçe fakirleşen yoksullar için bölgesel stratejiye katılımı hakkında bazı soruları gündeme getirdi.

Diğer taraftan sarsıntılar, Hizbullah’ın geleneksel liderlerine yönelik baskılardan daha şiddetliydi. Zira bazı kesimler, partizan emirlere uymuyor, bazıları da partiden ayrılarak eylemcilere katılıyordu. Bununla birlikte bazı kitlelerin Hizbullah’tan ayrılma derecesi, yalnızca bu ayrılığın boyutunu belirleyen parlamento seçimlerinde görülecek.

Gençler ve kadınlar

Lübnan İntifadası'nın ilk haftalarında, mezhepsel kabuktan çıkmak ve geleneksel yöntemlerden tamamen farklı olan protesto hareketlerini güçlendirmek için yaratıcı yöntemler tasarlamak isteyen Lübnan gençleri büyük bir rol üstlendi. Genç eylemciler, Lübnan’ın karşılaştığı tüm dikenli meseleler hususunda sessiz bir diyalog yolu benimseyerek hareketlerini organize etmek ve sloganlar atmak için sosyal medya organlarına güvendi.

İntifada, örgütsel düzeyde olsun ya da mezhepsel çatışmalarda ayaklanmaya yol açabilecek kargaşaları ele alma açısından olsun, 1970’lerin ortalarında mezhepçi iç savaşı simgeleyen ve her türlü gerilimi ortadan kaldıran kadınların rolüne de pratik bir boyut kazandırdı. Bu boyut, annelerin Chyah ve Ayn er-Remmaneh bölgeleri arasında arasındaki tıkanıklıkta oynadıkları rol düzeyinde oldu.

İktidar denklemi sarsıntısı ve uluslararası konum

Siyasi düzeyde Lübnan intifadası, siyasi sınıfı değiştirmek üzere hükümetin devrilmesinden ve yeni seçim yasasıyla erken parlamento seçimleri sloganının yükseltilmesinden başlanarak iktidarın bütünlüğünü ve iktidar denklemini bozmayı başardı.

Sarsıntıların çoğu, (bazen eylemcilerin yolsuzluk ve kamu parası hırsızlığına karşı taleplerini benimsemeye ve mevcut denklemi etkileme hususunda sokağın etkinliğini inkar etmeye başvuran) Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Basil’in akımına karşı oldu. İktidardaki siyasi yoklama, Avn’ın eylemcileri bastırma ve yolları kesmelerini önleme amaçlı taleplerini reddettikleri için, başbakanlık ekibi ve ordu liderliği arasında bir tutarsızlığa yol açtı.

Hizbullah hususunda ise, 2018 yılındaki seçimlerde parlamento çoğunluğunu elde etmesini sağlayan koalisyonun, Avn’ın akımının zayıflamasına yol açacağı hissedildi. Daha sonra herkesin iktidardan çekilmesi için Cumhurbaşkanının ‘herkes derken, hepinizi kastediyoruz’ sloganı altında istifası talep edildi. Hizbullah, bu durumun, meşru bir örtü oluşturan anayasal kurumlar kapsamında, Lübnan içindeki etkisini sıkılaştırarak elde ettiği tüm başarıların devrilmesinde öncü olduğuna inanıyor. Başbakanlık ekibi ve Hizbullah’ın intifadanın sonlanmasına dair beklentileri, ‘eylemcilerin zaman içerisindeki yorgunluğu ve yolların kapanmasına karşı güç kullanımı’ neticesinde zarara uğradı, ters bir sonuç ortaya çıktı ve daha fazla Lübnanlı, büyük sektörlerin yolların kapatılmasından rahatsız olmasına rağmen, halk hareketine sempati duymaya başladı.

Eylemciler silah meselesini gündeme getirmiş olmasalar da Irak’ta daha önce patlak veren ve ardından İran’da yaşanan halk hareketlerinin de bir sonucu olarak Hizbullah’ın, ‘intifadanın olumsuz etkilerine’ dair şüpheleri arttı. ABD ve Tahran arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte bölgesel çerçevede odaklar, Lübnan’daki protesto tırmanışına yoğunlaştı. ‘Washington’un ‘direniş eksenini’ zayıflatma hedefiyle üç ülkenin hükümetlerine yönelik halk gazabından yararlandığına’ dair endişelerini ifade etmek isteyen Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, dış tarafların, halk hareketini ‘ekonomik taleplerinden caydırmak’ istediği uyarısında bulundu.

Bu şüphe hali, üç ülkedeki halk hareketinin Washington’dan aldığı desteğini ve uluslararası toplumun ‘gösterileri şiddetle bastırmaya karşı’ uyarılarını güçlendirdi. Bu durum, Hizbullah’ı, eylemcilerin çadırlarını yok etmek ve onları korkutmak için ‘Riyad es-Sulh ve Şehitler meydanlarındaki çatışmalarda yandaşlarını, Direniş Tugayı unsurlarını ve Emel Hareketi yandaşlarını’ kullanmaya itti. Ancak tepkiler, tersine döndü. Hizbullah’ın Hristiyan müttefikleriyle arasında hoşnutsuzluğa yol açtı.

Sırada ne var?

Onlarca intifada grubu, Cumhurbaşkanı Avn’ın talep ettiği gibi yönetimi müzakere eden ve eylemleri organize eden bir liderlik kurulmasını reddetmekte kararlı.

Halk hareketine katılan gruplar, son günlerde düzenlenen toplantılarında yüz günlük süreci değerlendirirken, parlamento sahasına girme hususunda ısrarlarının bir sonucu olarak da Beyrut’un merkezinde iki haftadır yaşanan şiddet eylemlerine yöneldi. Halkla mücadele kuvvetleri ise kuzey bölgelerden ve Bekaa’dan gelen eylemcileri dağıtmak için çeşitli baskı araçları kullandı.

Söz konusu gruplardan bir aktivist, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, yaşananların eylemcilerin değil halkın şiddeti olduğunu, çünkü eylemcilerin şiddetinin, büyük bir ifadeyi yansıttığını belirtti. Aktivist ayrıca, “Vatandaşlar, boğucu ekonomik kriz ortasında zorlu yaşam koşulları için maaş almak ya da tasarruf etmek üzere banka öncelerinde saatlerce beklerken, rejimin uygulamaları bir şiddet olarak kabul edilemez mi?” şeklinde konuştu.

İkinci intifada mı yoksa ikinci bir dalga mı?

Siyasi gözlemciler, Diyab hükümetinin kurulmasıyla iktidarın yeniden ortaya çıkmasının ardından intifadanın zayıfladığını, parıltısının ve etkisinin azaldığını söyledi. Gelecek aşamada geri çekilme yaşanacağını belirten gözlemciler, halk hareketi gruplarının ilk değerlendirmesine göre, yönetici sınıfın hala tepki beklediği sokak hazırlıklarının önceden tahmin edilmeyeceğini ifade etti. Gözlemciler, ulaşılan en önemli şeyin ise sokaklar ve otorite arasında çatışma denklemi olduğuna dikkati çekti.

Lübnan liderliği ise, intifadanın, yorgunluk ve ağır yaşamsal koşullar dolayısıyla gelecek aşamada bir gerilemeye tanık olabileceğine dikkati çekti. Lübnan’da rejim, protesto hareketlerini yok etme yolunca diğer ülkelerdeki gibi bir diktatörlük ortaya koymuyor. Bu çerçevede Lübnan liderliğinin gündeminde, günlük yerine haftalık eylem seçeneği kaldırılmadan kitleleri harekete geçirme yöntemleri ele alınıyor. Bu çerçevede liderlik, yaşamsal ve ekonomik taleplere odaklanmanın, bu talepleri netleştirmenin ve programlamanın en iyi durum olduğunu belirtti. Hükümet, gelecek aşamada vatandaşlara bankacılık uygulamalarında bir iyileşme sağlayamazsa, doların artışını engelleyemezse, temel malzemeleri güvence altına alamazsa, ekonomiyi göreceli olarak harekete geçiremezse, yolsuzluk ve israfla mücadele vaatlerinin uygulanmasını geciktirirse, ülkede iki veya üç ay içinde daha kapsamlı bir intifada patlak verecek. Bu yüzden parlamento ve hükümetin bu alanda ortaya koyduklarını takip etmek de doğal bir tepki sayılıyor.

Lübnan liderliğinden bir başka kaynak, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, farklı gruplar arasındaki değerlendirme toplantılarının, hükümetin kurulması sonrasında koşulların netleşmesi meselesini ele aldığını söyledi. Kaynak, hükümetin kurulması sonrasında oluşmuş yeni koşullara uygun adımların, intifadayı organize etmek için derinlemesine araştırmalar gerektirdiğini belirtti. Kaynak ayrıca, grupların bir önceki aşamadaki çalışmalarının, düzenleyici olmaktan daha çok, kısmen yaratıcı girişimlere dayalı lojistik sloganları ve adımları birleştirmekle sınırlı olduğunu ifade etti.

Aynı kaynak, intifadanın, parlamentonun bütçeyi onaylama oturumlarını engelleyebileceğini belirtirken, bütçenin engellenmesinin de eylemcilerin bir talebi olduğuna dikkati çekti. Kaynak ayrıca, eylemcilerin, hükümetin güvenini sağlamak için parlamentoya giden milletvekillerini engellemeye çalıştığını belirtti. Bu çerçevede aynı kaynak, halk ayaklanması bunu başarmış olsun ya da olmasın, hükümetin ‘gerekli olanı yerine getiremediği’ anlaşıldığında ikinci bir intifada dalgasının gelebileceğini vurguladı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

independentarabia.com/node/88931

DAHA FAZLA HABER OKU