Süleymani suikastı sonrası ABD ile İran savaşa girer mi?

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, ABD'nin saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Süleymani'den geriye kalan ise sadece herkesin bildiği kırmızı taşlı yüzüğü değil aynı zamanda ülkesi ve bölgeyi bekleyen sıkıntılar gibi görünüyor

Kasım Süleymani, 2015 mart ayında Tahran'da Fotoğraf:  AP

ABD, İran'ın üst düzey komutanı Kasım Süleymani'yi öldürdü. 

Bir başka deyişle ülkenin ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney'den sonra en güçlü kişisini...

ABD ordusunda subay olarak görev yapmış, Ortadoğu araştırmacısı Andrew Exum'a göre tüm bu olup bitenler savaş ihtimaline filan işaret etmiyor. 

Zira Exum, yaşananların savaşın kendisi olduğunu düşünüyor. 

Süleymani sadece İran'da değil, Irak'ta, Lübnan'da, Suriye'de, Yemen'de güçlü bir isimdi. 

Hayatı orduda, cephelerde ve son dönemde ülke siyasetinde atılan adımların belirlenmesinde geçen 62 yaşındaki Süleymani, 8 yıllık İran-Irak savaşında sağ kalmayı başarmıştı. 

Ama yıllar sonra ABD'nin hedefi olmaktan kurtulamadı. 

ABD'nin Haşdi Şabi üslerine saldırısı sonrası, Bağdat Büyükelçiliği'ni basanlar duvara 'Kasım Süleymani liderimiz' yazdıktan birkaç gün sonra öldürüldü Kudüs Gücü Komutanı. 

Peki bu suikast ne manaya geliyor? 

Aslında 1959'da İran'daki darbede rol oynayan CIA'den, 1979'daki İran-ABD ilişkilerini ortadan kaldıran rehine olayına kadar iki başkent tarihleri boyunca pek çok gerilim yaşadı. 

2020'nin ilk günlerinin de tarihin bir köşesine yazılacağını düşünenlerin sayısı hayli fazla.

Independent Türkçe, Süleymani sonrasını ve herkesin merak ettiği sorunun yanıtını İran ve ABD uzmanları ile konuşup bulmaya çalıştı. 

O soru 'Süleymani sonrası ABD-İran savaşa girer mi?'

Elbette akıllarda sadece bu soru yok.

İki ülke bundan sonra nasıl bir politika izleyecek?

Denge politikasının terk edilmesi sonrası İran ve ABD'nin birbirinin ayağına sürekli basmaya başlayacağı yeni bir döneme mi giriliyor?

Trump'ın son hamlesinin şubat ayındaki azil süreci gündemini dağıtmak istemesiyle bir alakası olabilir mi? 

Gerilim, ABD ile İran'ın politik laboratuvarı haline dönüşen Irak'ta nelere gebe olacak?

İşte merak edilen bu sorulara, farklı bakış açılarıyla yanıtlar... 

Kim bu Kasım Süleymani?

Hemen herkesin üzerinde durduğu sadece askeri anlamda değil siyaseten de güçlü bir kişilik olduğu.

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) uzmanı Dr. Serhat Afacan da aynı kanatte.
 

C7475850-D426-4FFF-80DF-24E0B456A9BC_cx0_cy6_cw0_w1200_r1_s.jpg
Kasım Süleymani / Fotoğraf: AP


Akademik hayatı boyunca İran üzerine çalışan, ülkedeki toplumsal hareketleri ve güncel İran siyasetini takip eden Afacan, Kasım Süleymani'yi sembolik önemi reel öneminin önüne geçmiş bir şahsiyet olarak nitelendiriyor: 

Süleymani gerçekten etrafında oluşturulan mitoloji kadar güçlü bir karakter miydi? Bilemiyorum. Ama şurası gerçek. Süleymani, her yerde var, ABD Başkanı'na amiyane ifadeyle ayar veriyor. Cumhurbaşkanı Ruhani'yi, Dışişleri Bakanı Zarif'i by-pass edebiliyor, Beşar Esad'ı tutup Tahran'a getirebiliyor. Böyle önemi olan bir şahsiyet.

Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Strateijik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) araştırmacısı Arif Keskin İran doğumlu bir Ortadoğu uzmanı. 

Son saldırının İran'ın çok zayıf olduğu bir döneme denk getirildiğini söylüyor.

Zamanlamaya dikkat çekiyor.

O da Süleymani'nin ne kadar önemli bir figür olduğunu vurguluyor:

Irak'ı yapılandırdı. Irak işgali sonrası Irak'ın iç siyaseti Süleymani dizginliyordu. Kasım Süleymani'nin yerinin doldurulması çok zor.

Peki, 62 yaşındaki komutanın artık olmayışı İran'ın Ortadoğu'daki varlığını ne denli etkiler?

Süleymani'nin gerçekten bu denli bir ağırlığı var mıydı? 
 

AP_376480440685-Suleimani-1573869517.jpg
Hamaney ve Süleymani / Fotoğraf: AP


Serhat Afacan, bu soruya "Kudüs Güçleri'nin varlığı da, Ortadoğu'daki varlığı da Kasım Süleymani'ye bağlı değildi. Ama sembolik değeri açısından yerinin doldurulamayacağını söyleyebilirim"  yanıtı veriyor. 

İRAM Başkan Yardımcısı Hakkı Uygur da, Süleymani'nin son 25 yılda Ortadoğu politikalarında çok etkili olduğunu anımsatıyor.
 

53EEDE9F-26CA-4BE4-AD93-BA29B9FDB609_w1200_r1_s.jpg
Süleymani ve Zarif / Fotoğraf: Twitter


Öyle ki; kendi Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nı bile görmezden gelebilecek kadar İran'da siyasi kudrete sahip olduğunu söylüyor:

Özellikle Arap Baharı'nın ardından iyice ortaya çıktı. İran'ın Ortadoğu politikalarını belirleyen bir numaralı isimdi. Bölgesel konularda. Ruhani'ye danışmadan Hamaney ile direkt ilişkisi olan bir isimdi. Süleymani'nin bu varlığı nedeniyle hatırlarsınız İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif istifa etmişti. Çok etkili bir figürdü. 

"Bunun iki adım sonrası savaş"

Bir başka merak edilen soru, Süleymani sonrası bölgede İran ile ABD arasında bir savaş çıkıp çıkmayacağı. 
 

hakki-uygur.jpg
Hakkı Uygur / Fotoğraf: İRAM


Hakkı Uygur, İran'ın bu saldırıyı görmezlikten gelemeyeceğini, sadece Irak'ın değil Suriye'nin, hatta Afganistan'ın bile etkileneceğini belirtiyor: 

Afganistan'da da ABD varlığı var biliyorsunuz. ABD'nin Ortadoğu'daki varlığını geri çekmesi artık mümkün değil. ABD artık geniş sevkiyatlar yapacak. Bir adım değil ama iki üç adım sonrası bunun artık kapsamlı büyük bir savaş. 

İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Hasan Köni ise olup bitenleri, Trump'a yönelik azil soruşturması ile ilişkilendirenlerden.

Ona göre saldırının arkasında İsrail lobisi ve yeni muhafazakar tayfa var:

Neo-muhafazakarların geliştirdiği bir operasyondur. ABD Başkanı Trump tam soruşturma sırasında soruşturmayı üzerinden atıp seçimi almak ve İsrail lobisini de yanına çekmek için riskli bir operasyon düzenledi. Daha önce de ABD,  Devrim Muhafızları'nı terörist' ilan etmişti. Bu operasyon Ortadoğu'yu daha karmaşık hale getirecek. Bununla birlikte operasyon, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun konumunu da güçlendirecek. Dikkat edilmesi gereken; ABD tüm bunları yaparken Ruslara da haber vermedi. Bence bu Trump'ın kendi çıkarı için yaptığı bir girişim.
 

trump_suleymani_yi_vurdu_abd_de_ortalik_karisti_ulke_savasa_surukleniyor_h89805_7ec36.jpg
Fotoğraf: Reuters / AP


İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Emeritus Prof. Dr. İlter Turan ise Süleymani ile azil süreci arasında direkt bir bağ kurmuyor: 

Eğer böyle bir süreç olmasaydı acaba Trump yine böylesi bir icraata girişir miydi? Trump'ın iş görme biçimine bakıldığında buna 'Hayır' demek çok güç. Dolayısıyla azil süreci ilişkilendirilmesinin bu noktada -belki zamanlaması açısından Trump'ın işine gelse bile- temel saik ile çok alakalı olmayacağını düşünüyorum. 

'İntikam' diyen İran ne yanıt verecek?

Saldırının ardından İran'da yas var. 

Devletin en üst düzey makamlarından yapılan açıklamalarda öne çıkan ise 'intikam' vurgusu. 

Peki, İran nasıl bir yanıt verecek?
 

595f514eeb10bb5540ffa7d6.jpg
Prof. Dr. Hasan Köni / Fotoğraf: Hürriyet


Prof. Dr. Köni, "Ülkenin tüm gizli işlerini götüren adamı ortadan kaldırdılar, İran tüm gücünü kullanacaktır" tespiti yapıyor.

ABD elçiliklerinin hedef alınacağını, bunun da aslında hem ABD hem İsrail'in işine yarayacağını düşünüyor.

Dr. Serhat Afacan'a göre bir gerilim meydana gelecek ama o gerilimin gidişatını Süleymani'nin öldürülmesi değil İran'ın buna vereceği tepki belirleyecek.

TÜRKSAM'dan Arif Keskin ise İran ile ABD'nin 1979'dan bu yana en gergin ilişkisini yaşadığı kanaatinde:

Bu aslında 1979'dan sonra İran-ABD ilişkilerinde belki en zirve gerginlik olarak tanımlanabilir. Böyle üst düzey bir İranlı ABD'liler tarafından hiç öldürülmedi. Özellikle böyle üstlenilerek öldürülmedi. Mesele sahipleniliyor. Süleymani sadece bir komutan değildi. Aynı zamanda İran'ın bölgesel yayılmacılığını, siyasetini ve İran'ın yakın çevresindeki siyasetini belirleyen kişiydi. Simge bir isimdi.

İran-ABD ilişkilerinin bambaşka bir sayfaya taşındığını düşünüyor Keskin. 
 

cropped_content_arif-keskin-turkiye-iran-iliskileri-13-yilin-en-kotu-donemi_5eiMi4205y1eu2q.jpg
Arif Keskin / Fotoğraf: Röportaj Gazetesi


"İlişkiler zaten yok denecek kadar kötü değil miydi?" sorusuna 'dengeler' üzerinden yanıt veriyor:

İlişkilerde, Ortadoğu bölgesinde bir denge vardı. Bu denge gereği; Afganistan ve Irak'ta iki ülke ilişkileri birbirinin çıkarını pek fazla zedelemiyor, birbirlerinin ayaklarına basmıyordu. Dikkat ederseniz, Irak işgalinden sonra neredeyse Irak'ı bu iki ülke yönetiyordu. Bir benzeri Afganistan için de geçerliydi. Süleymani de zaten bu dönemin bir ürünüydü. Evet, İran'da 'ABD'ye ölüm' sloganları yankılanıyor, ABD İran'a ambago uyguluyordu ama birçok konuda ortak hareket ediliyordu. Artık Ortadoğu'daki denge siyaseti tamamen ortadan kalktı. Bundan sonraki süreç, Afganistan'dan Irak'a kadar ciddi karşı karşıya gelme durumları söz konusu olacak. Devrim Mufahızları bundan sonra IŞİD gibi açık hedef haline gelebilir alanda, böyle bir sürecin başlangıcını görüyorum.

"Karşılıklı darbe girişimleri olabilir"

İRAM Başkan Yardımcısı Hakkı Uygur, Irak'ta bir takım ABD'ye yakın yöneticilere suikast girişiminde bulunulabileceğini belirtiyor, hatta darbe girişimi ihtimaline işaret ediyor:

Askerlere yönelik bir takım girişimler olabilir. Askeri çatışma ihtimali dışında darbe girişimi ihtimali var. Bunu her iki taraf açısından da söylüyorum. ABD'de silahlı kuvvetlerin ikiye bölündüğünü düşünüyorum. Muhtemelen Irak'ta Haşdi Şabi bazı saldırılarda bulunacaktır. ABD'nin tepkisi Irak içinde de olabilir. İran'ın başka hedeflerine karşı saldırı devam edebilir. 

 

20-tr.jpg
Prof. Dr. İlter Turan / Fotoğraf: İstanbul Bilgi Üniversitesi

 

Prof. Turan ise İran'ın hemen bir cevap vermek yerine önce ciddi bir planlama yapacağı görüşünde:

Anlaşılıyor ki; ABD bu icraatı Trump'ın da bilgisi dahilinde yürütmüştür. Ben bu operasyonu bir miktar İran'a yüklenen Amerikan sefaretini işgal girişimine sert bir yanıt olarak okuyorum. Elbette bu bir tahriktir. Şu sırada, İran'ın acele bir cevap vermek yerine, planlayarak, ABD'nin hayatını Irak ve Suriye'de zorlaştıracaktır. ABD'ye zarar verecek faaliyetlere girişilecektir. 

Bölgedeki ABD askeri artacak mı?

Görüştüğümüz tüm uzmanlar ABD'nin askeri varlığını artıracağı konusunda hemfikir. 
 

Ekran Alıntısı.JPG
Dr. Serhat Afacan / Fotoğraf: İstanbul Medeniyet Üniversitesi


Dr. Serhat Afacan, ABD'nin bu anlamda bir taktik güttüğünü düşünüyor:

Trump, ABD askerini bölgeden çekip ABD'yi bölgeye daha fazla sokmak istiyor. Bu bir taktik  Suudi Arabistan ve İsrail gibi İran'ın ABD'ye çok yakın gördüğü ülkeler elbette risk altında olacaklar. Bu ülkelerin pozisyonları da belli sonuç itibarıyla. 2019 nisan ayında bu yolun taşları döşenmişti. Kasım Süleymani zaten yaptırım listesine alınmıştı. Bu kez birkaç ay önce Devrim Muhafızları ordusu terör örgütü ilan edilmişti. ABD'nin askeri hatta diplomatik personeli şu andan itibaren çok güvende değildir. 

ABD, Irak'taki vatandaşlarından bölgeyi acilen terk etmesini istiyor.

İran Hükümet Sözcüsü ABD'nin, Kasım Süleymani'yi öldürerek, kırmızı çizgiyi aştığını ve yakın zamanda kararlı bir yanıt alacağını belirtiyor.

ABD ile İran bilek güreşinde arena olarak Irak'ı kullanıyor.

Zaten çalkantılı bir süreç yaşayan Ortadoğu'da itidalli gerginlikten doğrudan çatışmaya hatta kimilerine göre savaşa doğru gidilen bir süreç yaşanıyor.

Sosyal medya savaşı da belirlemiyor belki ama Twitter'da şimdiden 125 binden fazla insanın "III. Dünya Savaşı" başlıklı etiket açıp, olup biteni savaşa benzettiği bir dönemden geçiliyor.

Ucu nereye varacak, onun yanıtını da yine zaman gösterecek.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU