ABD, Lübnan'daki ayaklanmanın neresinde duruyor?

ABD’nin, halk ayaklanmalarının 17 Ekim’de patlak vermesinden bu yana Lübnan’daki gelişmelere ve Başbakan Saad Hariri’nin istifasına karşı net bir tutum benimsememesi Lübnan siyasi çevrelerinde birçok soru işaretini beraberinde getirdi

İstifa eden Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Parlamentodaki Müstakbel Bloğu’nun toplantısına başkanlık etti / Fotoğraf: Lübnan Ulusal Ajansı

Washington artık Hizbullah’ın halk ayaklanmasını ABD’nin finanse ettiği yönündeki suçlamalarına cevap vermiyor. Öte yandan, Hariri'ye bir teknokrat hükümete ve uzmanlara başkanlık etme pozisyonunu sürdürmesi için baskı yapıyor.

ABD, halk hareketini destekleyen konumunun dışında, herhangi bir pozisyonda baskı yapmadı. Özellikle Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun halk ayaklanmasının akabinde yaptığı açıklamaları olumsuz tepkiler doğurdu. Bu açıklamalar, Lübnan’ın iç işlerine müdahale ettiği gerekçesiyle ABD yönetimini suçlama kafesine koydu.

ABD’nin tutumu

ABD ve Beyrut'u nasıl okuyacak? Özellikle de Beyrut Büyükelçisi Elizabeth Richard’ın diplomatik tavrı ve ülkesinin konumunu açıklamada başarısız olduğu bir dönemde ABD'nin tutumu merak konusu. Güvenilir siyasi kaynaklar, iktidar güçlerine karşı sokaktaki sivil halk hareketinin bu ileri aşamasında, ABD’nin Lübnan'a yönelik temel politikasını Independent’a açıkladı. Siyasi kaynaklar Washington’un Lübnan politikasını 3 başlıkta özetledi.

Birincisi; Washington, Lübnan’da politik ve güvenlik istikrarının sağlanmasını ve halk ayaklanmasının şiddetli çatışmalara dönüşmesini istemiyor. Bu nedenle, güvenlik güçlerinin gösterilerin bastırılması operasyonuna dahil olmaması konusunda teşvik etti.

İkincisi; ABD, ifade özgürlüğüne ve barışçıl gösteri hakkına saygı duyma ve koruma taahhüdünden yola çıkarak göstericileri desteklemek konusunda isteklidir. Ancak ABD, göstericilere fon sağladığı yönündeki suçlamayı reddetti. Bu, gösterileri desteklemenin sadece maddi ve lojistik açıdan olmadığı ilkesine dayanıyor.

Üçüncüsü: ABD, Lübnan’daki mevcut rejimi devirmek istemiyor. Ancak, Hizbullah’ın Lübnan anayasal kurumları içindeki etkisinin genişlemesine karşı çıkıyor. Aynı zamanda sokakta ifade edilen Lübnan halkının seçimlerine saygı duyuyor ve saygı duyulması çağrısında bulunuyor. Öte yandan şeffaf, tarafsız ve bağımsız bir otoritenin yeniden yapılandırılması yoluyla yolsuzlukla mücadele etmesini ve yolsuzluğa karışanları sorumlu tutmasını talep ediyor. Bu da ekonomik krizin yüküyle yüzleşebilecek bağımsız ve uzman yüzlerle mümkün.

Teknokratik hükümet

Aynı kaynaklar, ABD yönetiminin teknokratik bir hükümetten yana olduğunu ifade ediyor. Böyle bir hükümeti yönetmek için ABD’nin Hariri'ye bel bağlamasına gelince, kaynaklar doğruluğundan emin olmamakla birlikte bunun nedeni olarak Hariri’nin parlamentodaki en büyük Sünni bloğun temsilcisi olmasını gösteriyorlar. Uluslararası toplumdaki konumuna ek olarak, özellikle 18 ay önce Paris Konferansındaki yatırım programı, ABD’nin, teknokrat hükümetin başına geçmesi konusunda Hariri’ye bel bağlamasında etkili olmuştur. Hariri, 11 milyar dolarlık eşi benzeri görülmemiş uluslararası finansal destek aldı. Bu durum, Hariri’nin sorumluluktan kaçmamasını ve sorumluluğunu yerine getirmesi için iktidarda kalmasını gerektiriyor.

Paris’te ABD-İngiliz-Fransız toplantısı

Bu iklimde ve Lübnan’daki mali ve ekonomik durumun patlamasıyla ilgili Batı toplumunda artan endişe altında Paris'te gerçekleştirilen toplantıya Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker ve İngiliz Dışişleri Ofisi Orta Doğu Direktörü Stephanie Alkag katıldı. Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanlığı temsilcisi Christophe Farneau’nun yanı sıra, Fransa Cumhurbaşkanlığındaki Ortadoğu sorumlusu Patrick Dorel ve konferansının uygulanmasını takip etmekten sorumlu olan Fransa'nın Özel Temsilcisi Pierre Dukan da Lübnan’ın çöküşe geçmesini önlemenin yollarını arama amacıyla düzenlenen toplantıda hazır bulundu. Yetkililer, Lübnanlıların gerekli reform programlarını uygulama yeterliliğine sahip, güvenilir bir hükümet kurulması aracılığıyla kendilerine yardım etmedikleri sürece Lübnan'a yardım edilmeyeceği konusunda fikir birliğine vardılar.

Resmi bir kaynak, bu toplantıda bir ABD diplomatının, Washington’un gösterilerde yer almadığını ve uluslararası desteğin verilmesinin Lübnan’ın reformları uygulamaya koymasına bağlı olduğunu vurguladığını aktardı.

Feltman ve şartlı destek

Aynı bağlamda, ABD’nin eski Lübnan Büyükelçisi Jeffrey Feltman toplantıda yaptığı konuşmada, “ABD'nin Hizbullah, Suriye ve İran'ın protestocuları itibarsızlaştırmasını kolaylaştıracak Lübnan siyasi kararlarına doğrudan müdahale etmesi akıllıca olmaz. Öte yandan çalışmalarımız bir sonraki Lübnan Başbakanı'nın seçilmesi olarak da görülmemeli” ifadelerini kullandı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Fatih Yılmaz

https://www.independentarabia.com/node/73276

DAHA FAZLA HABER OKU