Bilim insanları eski bir Anadolu yöntemiyle karıncaları kullanarak yoğurt yaptı.
Danimarkalı mikrobiyolog Leonie Jahn, Kopenhag'daki iki Michelin yıldızlı Alchemist restoranında Bulgarların eski bir yoğurt tarifiyle ilgili deneyler yapıldığını öğrendiğinde merakı uyanmış. Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinde 5. sırada yer alan Alchemist, kendini "kısmen bilim laboratuvarı" diye tanımlıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Danimarka Teknik Üniversitesi'nden Jahn, restoranda yapılan yoğurtların içine karınca konduğunu duyunca bu yöntemi derinlemesine araştırmaya karar vererek çeşitli kurumlardan araştırmacılarla işbirliği yaptı.
Münih Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Türkiye ve Bulgaristan yurttaşı Sevgi Mutlu Sirakova'yla iletişime geçince, "karınca yoğurdunun" bölgede çok eskiye dayanan bir geçmişi olduğunu öğrendi.
Bulguları hakemli dergi iScience'ta dün (3 Ekim) yayımlanan çalışmaya göre sütün fermente edilerek peynir ve yoğurt elde edilmesi yaklaşık 9 bin yıl öncesine, bugünkü Türkiye ve Bulgaristan'a dayanıyor.
Mutlu Sirakova yüksek lisans tezinde bu konuyu araştırırken, büyüdüğü Yeni Mahalle (Nova Mahala) köyünde yoğurt yapımında karıncaların kullanıldığını öğreniyor.
Yeni çalışmada Mutlu Sirakova, Jahn ve diğer bilim insanları, köyü ziyaret ederek bu tarifi denedi. Araştırmacılar 4 kırmızı orman karıncasını ılık süt dolu küçük bir kaba koydu. Kabı kapatıp karınca yuvasına gömdüler ve bir gece orada bıraktılar.
Ertesi gün kısmen katılaşmış karışımdan böcekleri çıkarıp tadına baktılar. Makaleye göre "hafif ekşimsi ve hafif otsu bir tada" sahipti.
Jahn ve ekibi, Danimarka'daki benzer bir orman karıncası türünü kullanarak laboratuvar ortamında bu süreci tekrarladı ve karıncaların neyi değiştirdiğini anlamaya çalıştı. Ekip, daha fazla enzim ve mikroorganizma salınması için bu sefer karıncaları ezdi.
Karıncaların salgıladığı çeşitli asit ve enzimlerin birlikte çalışarak sütü koyulaştırdığını tespit ettiler. Bunlar arasında karıncaların savunma mekanizması olarak ürettiği formik asit ve bağırsaklarında yaşayan bakterilerin ürettiği laktik ve asetik asit türleri de var.
Yoğurdun mayalanma sürecinde çeşitli mikroorganizmalar rol oynayabiliyor. Ancak araştırmacılar, 1900'lü yılların başında laboratuvarda yoğurt üretilmeye başlandığından beri genellikle sadece iki tür laktik asit bakterisi kullanıldığını söylüyor.
Sirakova "Çeşitliliği canlı tutmak son derece önemli" diyor.
Bilim insanları, sunduğu farklı bileşenlerden dolayı karınca yoğurdunun farklı bir tadı olduğunu söylüyor. Çalışmanın ortak yazarı Nabila Rodríguez Valerón şöyle diyor:
Bir mikroorganizma belirli bir aroma bileşiği üretir ancak örneğin karıncaların taşıdığı tüm mikroorganizmalar gibi birçok farklı bileşik kullanınca, ekşi maya, miso veya soya sosundaki gibi bir bileşim ortaya çıkıyor.
Alchemist'te servis edilen dondurma, mascarpone peyniri ve kokteyl gibi çeşitli ürünlerde bu yoğurt kullanılıyor. Çalışmanın yazarı Veronica Marie Sinotte, denediği kokteyl için "Kesinlikle inanılmaz" diyerek ekliyor:
Karıncaların verdiği asit limonumsu bir tat yaratıyor ama bu limondan daha karmaşık bir aroma.
Bilim insanları uygun koşullarda yapılmadığında sağlık riskleri yaratabileceği için bu tarifin evde denenmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
Ayrıca kırmızı orman karıncalarının nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olduğu için onları öldürmeyi yanlış bulduklarını da belirtiyorlar.
Sinotte, "Bu karıncalar ekosistemlerin önemli bir parçası" diyerek ekliyor:
Dolayısıyla, belki de bu karıncalardaki bakterilerden bazılarını toplayıp diğer yiyecekleri nasıl mayalayacaklarını görebileceğimizi düşünebiliriz.
Independent Türkçe, New York Times, CNN, iScience
Derleyen: Büşra Ağaç