Bilim insanları eşitliğin olmadığı bir toplumda yaşamanın çocukların beyninde yapısal değişimlere yol açtığını tespit etti. Bulgular, bu durumun bireysel zenginlikten bağımsız bir şekilde gerçekleştiğini gösteriyor.
Daha önceki çalışmalar kişisel refahın beyin gelişimini etkilediğine dair kanıtlar ortaya koymuştu.
Ancak King’s College London, Harvard ve York üniversitelerinden araştırmacılar ilk kez toplumsal eşitsizliği, gelişim sürecindeki beyin değişiklikleriyle ilişkilendirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bulguları hakemli dergi Nature Mental Health'te dün (30 Eylül) yayımlanan çalışmada, 9-10 yaşındaki 10 bin ABD'li çocuğun verileri incelendi. Ekip, geniş çaplı bir gelişimsel nörogörüntüleme kaynağı sunan Ergen Beyni Bilişsel Gelişimi (Adolescent Brain Cognitive Development / ABCD) çalışmasının verilerini kullandı.
Eşitsizliği, toplumda gelirin ne kadar eşit ölçüldüğünü puanlayarak hesapladılar. Tüm bireylerin aynı gelire sahip olduğu "mükemmel eşitlik" için 0, gelirin yalnızca bir kişide toplandığı en uç eşitsizlik için 1 puan verdiler.
New York, Connecticut, Kaliforniya ve Florida eşitsizliğin daha yüksek ve Utah, Wisconsin, Minnesota ve Vermont ise gelir farkının daha düşük olduğu eyaletler arasında yer alıyor.
Bilim insanları MR taramalarını analiz ederek korteksteki bölgelerin yüzey alanını ve kalınlığını inceledi. Bu bölgeler arasında hafıza, duygu, dikkat ve dil gibi yüksek bilişsel işlevlerle ilgili olanlar da vardı.
Araştırmada, sosyoekonomik eşitsizlik ve mahrumiyetin yüksek olduğu bölgelerde yaşayan çocuklarda, korteks yüzey alanının küçüldüğü ve beyin bölgeleri arasındaki bağlantıların değiştiği gözlemlendi.
Bu değişimlerin, çocuğun ekonomik durumundan bağımsız bir şekilde ortaya çıkması özellikle dikkat çekiciydi.
Makalenin yazarlarından Dr. Divyangana Rakesh, çalışmanın hane geliriyle değil, gelirin toplumda nasıl dağıldığıyla ilgili olduğunu söylüyor:
Hem varlıklı hem de düşük gelirli ailelerin çocuklarında nörogelişimsel değişimler olduğunu ve bunun sağlık üzerinde kalıcı bir etki yarattığını tespit ettik. Bu bulguların dünya genelinde de görülüp görülmediğini öğrenmek istiyoruz.
Çalışmada ayrıca sözkonusu değişikliklerin ruh sağlığı sorunlarıyla da bağlantılı olduğu saptandı.
MR taramalarından 6 ila 18 ay sonra, yani 10-11 yaşındaki çocuklarla yapılan ve depresyon ve anksiyeteye yönelik anketlerden elde edilen veriler analiz edildi.
Yüksek eşitsizliğe maruz kalan çocuklar, beyin değişiklikleriyle bağlantılı olarak daha fazla depresyon ve kaygı belirtisi gösterdi.
Çalışmanın bir diğer yazarı Prof. Kate Pickett "Makalemiz, eşitsizliği azaltmanın yalnızca ekonomik bir mesele olmadığını, aynı zamanda halk sağlığı açısından bir zorunluluk olduğunu vurguluyor" diyerek ekliyor:
Beynin duygu düzenleme ve dikkatle ilgili bölgelerinde gözlemlediğimiz değişiklikler, eşitsizliğin genç zihinlerin gelişimini doğrudan etkileyen, ruh sağlığı üzerinde kalıcı sonuçlar doğurabilen ve ömür boyu sürebilecek etkilere yol açan toksik bir sosyal ortam yarattığını gösteriyor.
Independent Türkçe, Guardian, Neuroscience News, Nature Mental Health
Derleyen: Büşra Ağaç