Van'ın Erciş ilçesinde bulunan Zilan Vadisi'nde, yapımı yıllardır büyük tartışmalara neden olan hidroelektrik santral (HES) projesi, bilirkişi raporlarında "ekosistemi çökerten vahşi bir uygulama" olarak nitelendirilse de mahkeme kararları ve yaşanan hayvan kayıplarına rağmen faaliyetlerini sürdürüyor. Proje, bölgedeki tüm canlı yaşamını ciddi şekilde tehdit ederken, yetkililerin "Ne yapalım, ölmüşse ölmüş" şeklindeki kayıtsız tutumu ise büyük tepki topluyor.
2014 yılında başlatılan proje, ilk günden bu yana bölge halkı, çiftçiler ve çevre örgütlerinin kararlı muhalefetiyle karşılaştı. Ancak devam eden yargı süreçlerine ve yasal itirazlara rağmen inşaatın tamamlanarak işletmeye alınması, vadide meydana gelen ekolojik tahribatın boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Güvenlik önlemsizliği: Hayvanlar can veriyor
Projenin en çarpıcı sonuçları, HES’in tahliye kanallarında ortaya çıkıyor. Kanal çevresine beton koruma veya sağlam tel örgü yapılmaması, ciddi bir güvenlik açığı oluşturuyor. Otlak alanlarında meydana gelen toprak kaymaları nedeniyle hayvanlar sık sık kanallara düşerek ölüyor.
Geçtiğimiz hafta bir çobanın eşeği kanala düşerek öldü. Bölge sakinleri, kısa süre önce bir kuzunun da kanala düştüğünü ve onu kurtarmaya çalışan çobanın yaralandığını aktarıyor. Köylülerin müdahalesiyle çoban ve kuzu kurtarılsa da olay, kanalların oluşturduğu tehlikeyi bir kez daha ortaya koyuyor.
Yaşanan ihlalleri HES yetkililerine bildiren köylüler, yetkililerin kendilerine verdiği yanıtı şöyle aktarıyor:
“Ne yapalım, ölmüşse ölmüş. Ne istiyorsunuz?”
Bir yurttaş ise tehlikenin boyutunu şu sözlerle dile getiriyor:
“Hayvanlarımız her gün risk altında. Sürekli toprak kayması oluyor, otlayan hayvanlar düşüp ölüyor. Peki ya bir insan düşerse? O zaman mı önlem alacaklar? Bu ihmalkârlık asla kabul edilemez.”
Kirlilik zinciri: Kirli su baraja ulaşıyor, balıklar ölüyor
HES projesinin bir diğer yıkıcı etkisi, su ekosisteminde kendini gösteriyor. Tahliye kanallarından sürekli olarak taşan topraklı ve kirli su, doğrudan Koçköprü Barajı’na karışıyor. Bu durum, barajdaki su kalitesini ciddi şekilde düşürerek ekosistemde zincirleme bir yıkıma yol açıyor.
Bölge halkı ve çevreciler, kirli suyun barajın doğal dengesini bozduğunu, balık popülasyonlarını olumsuz etkilediğini ve kitlesel balık ölümlerine neden olduğunu bildiriyor.
Ekoloji uzmanları, bu kirliliğin yalnızca yerel yaşamı değil, nehir boyunca ekosistemi de etkileyerek canlı yaşamını tehdit edebileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlar, toprak erozyonu ve kirli suyun uzun vadede tarım alanlarına ve içme suyuna kadar ulaşabileceğini, bunun bölge halkının yaşamını doğrudan etkileyen bir çevre felaketine dönüşebileceğini belirtiyor.
Bilirkişi raporu: Vahşi bir uygulama
HES projesine ilişkin, Danıştay 6’ncı Dairesi kararı doğrultusunda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim görevlilerinden oluşan uzman heyet tarafından 10 Ağustos 2022 tarihinde hazırlanan bilirkişi raporu, bölge halkı ve çevrecilerin dile getirdiği kaygıları ele aldı. Raporda, projenin vadide oluşturduğu tahribat detaylandırılırken, canlı yaşamı ve köy halkı üzerindeki etkiler de vurgulandı.
Bilirkişi, HES’in vadideki canlı yaşamını büyük ölçüde olumsuz etkilediğini, doğanın dengesini bozduğunu ve ekosistemde geri dönüşü zor tahribatlar meydana getirdiğini belirterek projeyi “vahşi bir uygulama” olarak nitelendirdi. Raporda, projenin hayvanlar ve bitkiler kadar bölgedeki köy halkının yaşamı ve geçim kaynakları üzerinde de ciddi etkiler yarattığı ifade edildi.
Raporda yer alan bu bulgulara rağmen HES inşaatının yargı süreçleri tamamlanmadan yürütülmesi ve projenin işletmeye açılması, raporun bulgularının uygulanmadığını ve bölgedeki ekolojik risklerin devam ettiğini gösteriyor.
Zilan Ekoloji Platformu Sözcüsü Mirbahattin Demir
Zilan Vadisi’nde HES projesine karşı mücadele 2014’ten beri sürüyor
Zilan Vadisi’nde HES projesine karşı yürütülen mücadele, 2014 yılından bu yana ekoloji örgütlerinin öncülüğünde sürüyor.
Zilan Ekoloji Platformu Sözcüsü Mirbahattin Demir, vadinin sadece Erciş’in değil, tüm Doğu Anadolu’nun en değerli doğal yaşam alanlarından biri olduğunu vurguladı.
Demir, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu vadiyi katletmek, yüzlerce yıllık su kaynaklarını, endemik bitkileri ve yaban hayatını yok etmek demektir. HES şirketi açıkça ihmalkâr davranıyor; hayvanların ölmesine, balıkların yok olmasına seyirci kalıyor. Bu kabul edilemez. Projeye karşı derhal harekete geçilmesini ve vadideki doğal yaşamın korunarak rehabilite edilmesini talep ediyoruz. Tüm ekosistemin korunması için yetkililerin acilen sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. HES projesinin durdurulması ve ekolojik dengeyi yeniden tesis edecek adımların atılması için hem hukuki hem de toplumsal mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Demir, Zilan HES’e karşı açılan dava sürecinde yaşanan hukuksuzluklara da dikkat çekerek, “Van 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği durdurma kararına rağmen firma, mahkeme kararını tanımayarak yeni bir ÇED düzenledi ve böylece açılan dava konusuz kaldı. Firma, projeye yeniden faaliyete devam etti” ifadelerini kullandı.
Bölgede yaşanan ekolojik tahribatın boyutlarına değinen Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İklim krizi ve küresel ısınma nedeniyle zaten yeterli su yok. Dere ekosistemi yok oluyor, tarım arazileri susuz kalıyor ve kalan az miktardaki su da şirket tarafından metallastırılıyor. Yetkili otoriteler de sürece seyirci kalıyor. Tahliye sifonlarından akıtılan sular 30-40 metreyi bulan devasa erozyon çukurları açıyor. Bu çukurlar, doğal yaşamdaki hayvan geçişlerini engelliyor ve insan ile evcil hayvanlar için ciddi bir ölüm riski oluşturuyor. Bu firmanın derhal mevzuata uygun hareket etmesi için hukuki zeminde mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Zilan Vadisi’ni korumak, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de sorumluluğudur.”
Ekolojist Menekşe Kızıldere
Ekolojistlerden uyarı: Zilan Vadisi hem ekosistem hem tarih için tehdit altında
Ekolojist Menekşe Kızıldere, Zilan Vadisi’ndeki HES projesinin yol açtığı tahribat ve uzun vadeli etkileri şöyle değerlendirdi:
“Bir vadiyi yok etmek, sadece birkaç ağacı veya hayvanı kaybetmek değildir. Zilan, binlerce yıldır akan suyu, zengin bitki örtüsü ve canlı çeşitliliğiyle eşsiz bir ekosistemdir. Vadideki toprak kaymaları yalnızca ekolojik zararlar yaratmakla kalmayıp, 1930’da yaşanan Zilan Katliamı’ndan kalan toplu mezarların tahrip olmasına ve katliamın tarihinin açığa çıkmasını engelleyebilir. Tüm vadi, Katliam’ın izlerini açığa çıkarmak ve korumak için acilen koruma altına alınmalıdır. 15 yılını dolduran HES projelerine ömür uzatma verilmemeli, vadide katliamla yüzleşilmeden hiçbir proje yürütülmemelidir.”
Kızıldere, tahliye kanallarında yaşanan toprak kaymaları ve hayvan ölümlerine de dikkat çekerek, HES projelerinin kısa vadeli enerji ihtiyacına hizmet ediyor gibi görünse de uzun vadede tarım, hayvancılık ve insan yaşamını doğrudan tehdit ettiğini belirtti:
“Zilan sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de suyudur. Bu tahribat durdurulmazsa, kayıp yalnızca Zilan halkının değil, tüm bölge halkının kaybı olacaktır.”
Suç duyurusunda bulunulacak
Zilan Ekoloji Platformu, Zilan Vadisi’ndeki HES projesinin tahliye kanallarında meydana gelen toprak kaymaları ve hayvan ölümleri nedeniyle suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Platform, “Tahliye kanallarında güvenlik önlemi bulunmuyor, toprak kaymaları devam ediyor ve canlı yaşamı sürekli risk altında. HES şirketi ve yetkililerin ihmali yüzünden hayvanlar hayatını kaybediyor, ekosistem ciddi şekilde zarar görüyor. Bu ihmalkârlığın soruşturulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Suç duyurusu kapsamında, HES projesinin faaliyetlerinin durdurulması ve vadideki doğal yaşamın korunması için resmi makamların önlem alması talep edilecek.
© The Independentturkish