Güney Kore bugün sandık başına gidiyor. Ülkede 44 milyondan fazla kayıtlı seçmen bulunuyor. Kazanan adayın 5 yıl boyunca görev yapacağı başkanlık seçimleri, yüzde 34,74 ile ülke tarihindeki en yüksek ikinci erken oy kullanım oranına ulaştı.
2025 Güney Kore başkanlık seçimleri, aynı zamanda bir erken seçim. Mart 2027'de gerçekleştirilmesi planlanan seçimler, eski Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol'ün yalnızca altı saat sürmesine rağmen ülke genelinde büyük protestolara ve siyasi çalkantılara yol açan sıkıyönetim ilanının ardından yaşanan gelişmeler nedeniyle öne çekildi.
Yoon, sıkıyönetimin ardından meclis tarafından görevinden azledilmişti.
6 ay içinde 3 farklı lider
Anayasa Mahkemesi, 4 Nisan 2025'te Yoon'un görevden alınmasını onayladı ve yasal çerçeve gereği, 60 gün içinde yeni cumhurbaşkanının seçilmesi için takvim belirlendi. Bu süreçte Güney Kore, yaklaşık altı ay içinde üç farklı vekaleten lider gördü. Sonuncu isim ise, seçimlerden bir ay önce görev alan mevcut Eğitim Bakanı Lee Ju-ho oldu.
Güney Kore'de seçimler, Yoon'un sıkıyönetim ilanıyla başlayan siyasi çalkantılar zemininde şekilleniyor. Öte yandan, Yoon'un sıkıyönetim ilanı, vekillerin parlamento binasındaki ünlü direnişi ve sıkıyönetimi kaldırmaları Güney Kore siyasi tarihine geçen gelişmeler olsa da, Yoon görev süresini tamamlayamayan ilk lider değil. Hatta, Güney Kore'de liderlerin görev sürelerini dolduramamaları ülke siyasetinde alışıldık bir durum haline geldi.
Dolayısıyla bu erken seçim, hem Yoon'un yarattığı krizin ardından yeni bir yön bulma çabası hem de toplumsal gerginliği hafifletme arayışı olarak değerlendiriliyor.
ABD ve Güney Kore siyaseti
Öte yandan, Güney Kore siyaseti söz konusu olduğunda, ABD ve ABD'yle ilişkilerin de kritik düzeyde bir etkiye sahip olduğunu unutmamak gerekiyor. Güney Kore siyasetinde ABD, kuruluşundan bu yana ülkenin en etkili ‘siyasi taraflarından' biri konumunda.
Bu nedenle, Güney Kore'de seçim dendiğinde, iç siyasi dengeler kadar, dış politika ve güvenlik gibi başlıklar da belirleyici konumda.
ABD'nin Güney Kore siyaseti üzerindeki etkisini, Başkan Donald Trump'ın yeni dönem politikalarının yarattığı belirsizlik takip ediyor.
Trump yönetiminin müttefik politikasındaki öngörülemez adımları ve Güney Kore ürünlerine uygulanan yüzde 25'lik gümrük vergisi gibi hamleler, Seul açısından zorlayıcı bir dış çevre oluşturdu.
Kuzey Kore meselesi
Güney Kore, 1950-53 yılında yaşanan Kore savaşıyla birlikte, ABD öncülüğünde Birleşmiş Milletler'in (BM) doğrudan yardımıyla kurulmuş bir ülke. Kuzey Kore'deki sosyalist yapı, kendi dinamikleriyle ‘seçimler' gibi komplike süreçleri devre dışı bırakıp, savaşı salt bir ulusal güvenlik meselesi kapsamında ele almayı başarmış olsa da, Güney Kore, seçimler de dahil olmak üzere ülkenin bütün önemli siyasi dönüm noktalarında bu dengeyi hesaplamak zorunda.
Zira Kore Savaşı'nın ardından uzun süreli bir ateşkes yürürlükte olduğu halde, yarımadada henüz bir barış anlaşması imzalanmadı. Dolayısıyla bu iki ülke, hala ‘resmen' savaş halinde.
Bu nedenle, Kuzey Kore ile yaşanan gerilimler, seçim gündeminin de ana unsurlarından biri olarak görülüyor. 2024 yılı boyunca yarımada, balonlar ve İHA'larla gönderilen propaganda savaşlarına sahne oldu. Artan gerilimi, Kuzey Kore'nin Güney'le ‘bağlarını tamamen koparması' gibi yarımadanın geleceği açısından kritik gelişmeler takip etti.
Yani, Kore'nin yeni lideri, sıkıyönetimin yarattığı siyasi gerilim, Trump ABD'sinin öngörülemezliği ve Kuzey'le atılan köprüler ve nükleer tehdit gibi kriz başlıklarının kesişim noktasında göreve başlayacak.
Kimler yarışıyor?
Güney Kore'deki erken seçim yarışına katılan isimler şu şekilde:
Lee Jae-myung (Demokrat Parti – Merkez Sol): Güney Kore siyasetinde halkın içinden çıkıp zirveye ulaşan ender figürlerden biri olan 61 yaşındaki Lee Jae-myung, Demokrat Parti'nin lideri olarak 2025 seçimlerinin favorisi. Lee, 2022'deki başkanlık yarışında Yoon Suk Yeol'e çok küçük bir farkla yenilmişti, ancak bu kez yoğun kamuoyu desteğine sahip.
Lee fakir bir işçi ailesinin çocuğu olarak büyüdü; genç yaşta fabrikalarda çalıştı, hatta 13 yaşında geçirdiği iş kazasında kolundan kalıcı olarak sakat kaldı. Ancak bu zorluklar onun mücadele azmini kırmadı. Eğitimini dışarıdan tamamladı, hukuk fakültesini bitirdi ve insan hakları avukatı olarak adını duyurdu. Bu geçmişi, ona "emeğin içinden gelen halk adamı" sıfatını kazandırdı.
Lee'nin politikası, sosyal adalet ve refah temelli bir anlayışa dayanıyor. Siyasi sloganı: "Gerçek bir Kore Cumhuriyeti"... Lee, ülkesinin ekonomik ve siyasi gücünün tekellerden çıkıp halkla buluşmasını hedefliyor. Devasa yapay zeka yatırımları, haftada 4.5 günlük çalışma süresi, evrensel temel gelirin yeniden ele alınması, özellikle gençler ve dar gelirli aileler için istihdam ve sosyal güvence gibi halkçı vaatlere sahip.
Dış politikada, selefi Moon Jae-in gibi Kuzey Kore ile barışçıl diyalogu önceleyen bir çizgiye sahip, ancak ancak ABD ile ittifakı da siyasetinin ana unsurlarından biri olarak koruyor. Trump ABD'sine karşı ana önerisi ise, daha dengeli ve bağımsız bir dış politika.
Lee'nin karşılaştığı en büyük engel, geçmişte hakkındaki yolsuzluk iddiaları. Belediye başkanlığı döneminde bir arazi geliştirme projesinde özel yatırımcılara usulsüz avantajlar sağlamak, bir iç giyim şirketinden Kuzey Kore'ye yasa dışı olarak 8 milyon dolar transfer ettirmek, Gyeonggi Valiliği döneminde kamu fonlarını kişisel harcamaları için kullanmak, bir şirket yöneticisiyle ilişkisini inkar ederek seçim kanununu ihlal etmek gibi ciddi suçlamalarla karşı karşıya.
Lee ise iddiaların çoğunu siyasi bir komplo olarak nitelendirerek suçlamaları reddediyor. Bazı davalarda beraat etti veya yargı süreci devam ediyor. Başkan seçilmesi durumunda ise, Güney Kore yasalarına göre görev süresi boyunca dokunulmazlık kazanacak ve yargılamalar ertelenecek.
Kim Moon-soo (Halkın Gücü Partisi - Merkez Sağ): 71 yaşındaki Kim Moon-soo, siyasi tecrübesiyle öne çıkan bir başka güçlü aday. Muhafazakar Halkın Gücü Partisi'nin (PPP) temsilcisi olan Kim, daha önce Gyeonggi Eyaleti Valiliği ve Çalışma Bakanlığı görevlerinde bulundu. İş dünyasıyla iç içe geçmiş bir politik çizgiye sahip olan Kim, kendini ‘ekonominin başkanı' olarak tanıtıyor.
Kim'in önceliği ise piyasa odaklı kalkınma. Vergi indirimleriyle orta sınıfı rahatlatmak, özel sektör yatırımlarını teşvik etmek ve konut desteğiyle evlilik-doğurganlık oranını artırmak gibi hedeflere sahip. Kim örneğin, ‘3-3-3 Konut Programı' ile genç çiftlere evlilikten itibaren 9 yıla kadar devlet konutu desteği vaat ediyor. Sağlık alanında da mevcut sistemin yetersizliğini vurguluyor ve altı ayda yeni bir sistem kurma sözü veriyor.
İç politikada sertlikten yana. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, adalet sisteminin yeniden yapılandırılması gibi önerilerle hem yolsuzluğa hem de muhalif aday Lee Jae-myung'un geçmişine açık gönderme yapıyor.
Dış politikada geleneksel PPP çizgisinde ilerliyor: ABD ittifakını koşulsuz savunuyor, Kuzey Kore'ye karşı sert yaptırımları destekliyor ve Güney Kore'nin savunma bütçesini artırmak istiyor. Çin ile ilişkilerde ise sert mesajlar vererek, Pekin'in Kuzey Kore'ye verdiği desteği açıkça eleştiriyor.
Kim'in en büyük avantajı, deneyimi ve muhafazakâr tabanın sadakati. Ancak Yoon Suk Yeol'ün mirasını devralmakla suçlanması, seçim yarışında önündeki en önemli zorluklardan biri.
Lee Jun-seok (Reform Partisi – Genç Muhafazakar): Lee Jun-seok, Güney Kore siyasetinin genç, cesur ve sistem dışı figürü. Lee, 2024'te Reform Partisi'ni kurarak PPP'den kopan genç kadroları etrafında toplamayı başardı ve geleneksel sağ siyasetle genç kuşakların sorunlarını harmanlayan yenilikçi bir siyasi pozisyonda konumlandı.
En dikkat çekici vaadi, emeklilik sisteminde devrim. Lee, ‘yaşlanan nüfusun yükünü gençlerin omzundan almak' istiyor. Ayrıca, 19–34 yaş arası gençlere 50 milyon won'a kadar faizsiz kredi sunacak ‘Solid Start Fonu' ile gençlerin hayat kurma aşamasındaki yükünü hafifletmeyi hedefliyor.
Lee aynı zamanda Kadın ve Aile Bakanlığı'nı kapatmak, bakanlık sayısını azaltmak ve üç başbakan yardımcılığı sistemi kurmak, zorunlu askerlikte cinsiyet adaleti gibi önerileriyle kamuoyunda sıkça tartışma konusu oldu. Bu yapısal değişiklikler, genç erkekler arasında destek bulsa da, feminist grupların tepkisini çekti.
ABD ile işbirliği ve Kuzey Kore'ye karşı caydırıcılık gibi dış politikada klasik muhafazakar çizgiye yakın duran Lee, aynı anda ‘Çin'le pragmatik işbirliği' gibi kendine özgü yaklaşımlara da sahip.
38 yaşında, Harvard mezunu bir teknoloji uzmanı olarak Lee, sosyal medyayı ustalıkla kullanan, dijital kampanya yürüten, hızlı ve doğrudan konuşan bir lider profili çiziyor. Bu da onu geleneksel siyasetçilerin ötesinde konumlandırıyor.
"Erken seçim demokrasiyi erozyondan korumayacak"
Mevcut siyasi iklimi ve seçimlerin ardından olası senaryoları, Güney Kore'yi yakından takip eden, Harici yazarı gazeteci Mehmet Emre Öztürk'e sordum.
"Kim kazanırsa kazansın, seçmenlerin zihninde Güney Kore'de demokrasinin korunduğu bir seçim olmuş olacak" diyen Öztürk, seçimlerin 1987'de askeri vesayetten arınmış ve tam anayasal demokrasiye geçişin devamını yansıtacak bir dönemi ifade edeceğini söyledi.
Öztürk, Güney Kore siyasetinde daha önce görevden alınan başkanlar olsa da, Yoon'un askeri vesayeti arkasına almasının devlet refleksini tüm gücüyle harekete geçirdiği görüşünde:
Yoon'un görevden alınması Güney Kore siyasi tarihi için alışılmadık bir durum değil önceki muhafazakar başkan Park Geun-hye de (2013-2017), yolsuzluktan hüküm giyerek görevden alınmıştı. Fakat Yoon 1987 sonrası Anayasanın bağımsızlaştığı değerleri hiçe sayarak askeri vesayeti arkasına alıp bir otoriter rejim yoluna gitmeyi denedi. Yani anayasayı yok etmek istemesi, devlet refleksinin bir anda tüm gücüyle devreye girmesine yol açtı.
"Ancak erken seçim Güney Kore demokrasisini erozyondan korumayacaktır" öngörüsünde bulunan Öztürk, "çok dönemli başkanlıklara sahip yerleşik demokrasilerin bile erozyona yenik düşebilecek bir dönemden geçtiğini" hatırlatarak, "Şu an için Lee'nin seçimden galip ayrılacağına dair beklenti yüksek. Ancak Güney Kore'de hala geniş bir muhafazakar seçmen kitlesi söz konusu olacak. ABD'nin tek büyük ve koruyucu güç olduğunu savunan bu kitle siyaset üzerinde büyük etkiye sahip" ifadelerini kullandı.
"Son 40 yılın en büyük kutuplaşması"
ABD-Çin gerilimi ve yarımadadaki mevcut askeri tehdidin Güney Kore siyasetinde ‘güçlü başkanlık makamını' öne çıkardığını söyleyen Öztürk ayrıca şu değerlendirmelerde bulundu:
Güney Kore'de de ABD ile benzer şekilde üniter yürütme mantığının destekçileri var. Bunlar, Kuzey Kore ile sürekli bir savaş tehdidinin güçlü bir başkanlık makamını gerektirdiğini düşünüyor. Özellikle de ABD ile Çin arasındaki gerginliğin arttığı ve yarımadada barış ve güvenliğin son derece istikrarsız hale geldiği bir dönemde bunun daha da önemli olduğunu savunuyorlar.
Güney Kore'de son 40 yılın en büyük kutuplaşmasından bahsetmek abartı olmaz. Bir tarafta ABD tarafından açıkça desteklenen ve güç alan sağ muhafazakarlar diğer yanda ABD ile kendi ideolojik çerçevelerinde birleşmek isteyen sol liberal kesim var. Elbette yarımadada tansiyonun geleceğini seçimlerden sonra göreceğiz. Eğer Lee seçilirse aynı siyasi çizgide olduğu Moon Jae-in, Roh Moo-hyun ve Kim Dae-jun gibi Kuzey Kore ile temasları yeniden başlatabilir.
Bu durumu destekleyecek bir diğer faktör ise Donald Trump başkanlığı olacaktır. Trump bilindiği üzere 2018 Singapur Zirvesi ve ardından Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile samimi pozlar vermişti. Öyle ki Trump'ın yurtdışında asker barındırma ve bütçe ayırmaya olan şikayetlerini de göz önünde tutarsak Güney Kore'de bulan Amerika Birleşik Devletleri Kore Kuvvetleri (USFK) birliklerinin sayısının azaltılması ve Lee ile birlikte Demokrat Parti'nin OPCON yasası revizyonu (Kore Yarımadası'nda bir savaş durumunda ABD ordusundan bir generalin Güney Kore Silahlı Kuvvetlerinin kontrolünü üstlenmesini kapsayan anlaşma) ile Güney Kore savunma doktirinlerinde yeni bir sayfa açması beklenebilir.
"Lee Jae-myun için kolay bir dönem olmayacak"
Öztürk, seçimlerin favori adayı Lee Jae-myun'un zafer kazansa dahi başkanlığının kolay bir dönem olmayacağını vurgulayarak, "Başarısız darbe girişiminin başlıca hedefleri arasında Lee Jae-myung olmak üzere kilit siyasi muhalifleri tutuklamayı ve ortadan kaldırılma planları ortaya çıktı. Girişim başarılı olsaydı, Lee muhtemelen hapse atılırdı veya daha kötüsü olurdu. Raporlar, olası durumda birimlerin ‘vur yetkisi' ile görevlendirildiğini gösterdi. Lee, 2024 Ocak ayında Busan'da bıçaklı saldırıya uğramıştı. Mart ayında ulusal istihbarat yüksek suikast tehdidi nedeni ile kendisine özel korumalar tahsis etti. Durumun ciddiyeti Lee'nin seçim konuşmalarını kurşun geçirmez camlar ardından yapmasına kadar uzandı" açıklamasında bulundu.
Halkın Gücü Partisi'nin ise, muhalefeti Çin/Kuzey Kore yanlısı olmakla suçlama şeklindeki geleneksel kampanyasını sürdürdüğünü vurgulayan Öztürk, "Darbe girişiminde bulunan Yoon'un eski çalışma bakanı Kim Moon-soo muhafazakarların adayı. Bu bağlamda, Kim'e destek veren seçmenin çoğu, Yoon'un ülkeyi sıkıyönetimle kontrol etme girişimini de savunuyor" ifadelerini kullandı.
Öztürk, seçim arifesindeki mevcut problemlerin devam edeceğini savunarak, "Bu kutuplaşma ve siyasi bölünmeyi, ülkede artan enflasyon, barınma problemleri ve düşük doğum oranları gibi ciddi toplumsal problemler de takip edecek" ifadelerini kullandı.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish