Erbil ile Bağdat arasında gerilen ipler bu kez kopma noktasına geldi

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ile Federal Irak Hükümeti, aralarındaki kadim sorunları çözemediler ve geçmişte zaman zaman kopma noktasına gelen ipler yeniden gerildi.

Şiilerin mutedil tarafları olmasa bu sefer ipler kopar aslında fakat dengeleri korumaya çalışan Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ve Hadi Amiri gibi isimler tansiyonu düşürecek gibi.

Irak Maliye Bakanlığı 29 Mayıs'ta aldığı bir kararla IKB'deki memur maaşlarının gönderilmeyeceğini ve 2025 için Erbil'in payına düşen tüm paranın gönderildiğini açıkladı.

Bu açıklama son birkaç haftadır yükselen tansiyonu iyice tırmandırdı ve ipleri kopma noktasına getirdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bağdat'ın bu kadar sert ve radikal karar almasına neden olan olay ise hiç şüphesiz ki IKB Başbakanı Mesrur Barzani'nin 17 Mayıs'ta başlayan ve bir haftadan fazla süren Washington ziyaretinde ABD'nin enerji devleri HKN ve WesternZagros ile imzaladığı 100 milyar doların üzerindeki anlaşmadır. 

Erbil'in ABD şirketleri ile imzaladığı bu anlaşma Bağdat'ın Erbil'e yönelik politikalarını ve tabi ki davranışlarını çok değiştirdi.

Bağdat, anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra bunun Irak Anayasasına aykırı olduğunu ve reddettiklerini açıkladı.

Tavırlarının ABD'ye değil Erbil'e karşı olduğunu vurgulamak için de bir açıklama daha yaparak ABD'li şirketlerin ülkedeki çalışmalarını memnuniyetle karşıladıklarını ancak bunun Bağdat üzerinden yapılması gerektiğini belirtmek zorunda kaldılar. 


Bağdat'ın Erbil'e yönelik sertleşen tutumunda İran etkisi

Irak Federal Hükümeti'nin, Irak Kürdistan Bölgesi'ne yönelik radikal bir şekilde değişen ve sertleşen tavrı ve adımları hiç şüphesiz ki İran çıkarlarıyla ile doğrudan bağlantılıdır.

Dolaylı değil doğrudan bağlantılı. Çünkü bu ABD'nin İran'a uyguladığı ambargoların bir parçasıdır. 

ABD, Irak'ın İran'dan aldığı enerjiyi kesmesini istiyor ve bu nedenle de 2018'den bu yana göz yumduğu doğalgaz ithalatının artık yapılamayacağını bildirdi.

Washington, Bağdat'ın İran'dan aldığı doğalgaza artık muafiyet tanımayacaklarını ve Irak'ın yeni seçenekler üzerinde durması gerektiğini resmi olarak aktardı. 

ABD, İran doğalgaz alternatif bulunması için de Bağdat ile koordinasyon içinde olacaklarını açıkladı.

İşte Irak Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar Bakanlığı ile imzalanan 100 milyar doların üzerindeki doğalgaz anlaşması da tam olarak İran doğalgazına alternatif olarak planlanmıştır. 

Bu gelişigüzel bir anlaşma değil ve İran'ın Bağdat üzerinden gösterdiği refleks de bu açıdan okunmalıdır.

İran, ABD'li şirketlerin Kürdistan Bölgesi'nde doğalgaz arama-çıkarma faaliyeti yürütmesini, Irak'ın ihtiyacını karşılayacak gazı üretmesini ve Iraklıların artık kendisine muhtaç olmayacak bir seviyeye gelmesini istemiyor. 

Yani bizim Bağdat ile Erbil arasındaki sertleşen açıklamaları ve adımları İran'ın buradaki çıkarları üzerinden okumamız gerekiyor.

İran, Irak üzerindeki belirleyici bir role sahip olan enerji kartını kaybetmek istemiyor.

Enerji kartının elinden çıkması demek askeri ve siyasi etkinin de kaybolmasını beraberinde getirecektir.

O yüzden bu kartın elinden çıkmasını istemiyor. 


KDP'nin Bağdat'a yönelik resti karşılık bulacaktır

Irak Maliye Bakanı Tayf Sami'nin Mekke'de hacda iken 29 Mayıs'ta imzaladığı kararname ile IKB memur maaşlarının gönderilmeyeceğini bildirmesi hükümeti kuran parti olan KDP için bardağı taşıran son damla oldu.

Buna karşı ilk açıklamayı yapan da KDP oldu ve 2 Haziran'da acil toplantı yaparak “ciddi bir tavır alacakları” tehdidinde bulundu.

KDP, maaşların bayrama kadar ödenmemesi halinde bu adımları hayata geçireceklerini de vurguladı.

KDP'nin atacağı adımın hükümetten çekilmek şeklinde olacağı genel bir kanaat.

KDP, bundan önce de 31 Mayıs'ta Kürt siyasi partileri Mesud Barzani'nin de hazır bulunacağı acil bir toplantıya çağırdı.

Bu çağrıya Yeni Nesil, Halk Cephesi (Lahor), Komel ve Yekgirtu katılmayacakları cevabını verdi. KYB diğer partiler ise katılıyor. 

KDP'nin inisiyatif alması ve Bağdat'a geri adım attırması her türlü hanesine artı olarak yazılacaktır.

Yani, IKB iç dengeleri açısından muhalefet partilerinin katılmaması KDP'nin elini zayıflatan değil güçlendiren bir sonuç doğuracaktır, çünkü bunların Irak hükümetinde de bir karşılıkları yok.

Irak hükümetinde KDP ve KYB, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkan Yardımcısı ve Bakanlar düzeyinde temsil ediliyor.

Dolayısıyla da KDP ile KYB'nin izleyeceği siyaset ve atacakları adımlar bu noktada önemlidir.


Şiilerin kendi içindeki parçalanmışlık Erbil'in elini güçlendiriyor

Irak'ta şu an Kürtler arasında olduğu gibi Şiiler arasında da büyük bir parçalanmışlık var.

Sadr, seçimleri boykot noktasındaki tavrını değiştirmedi.

Sadr'ın katılmaması Şiilerin hiç işine gelmez ve seçimlere katılımın düşük kalması zamanla systemin meşruiyetini de sorgular hale getirecektir. 

Şiiler arasında Sadr'ın “kan davalısı” olarak görülen Nuri Maliki bile, Şii lidere seçimlere katılması çağrısında bulundu ve onun katılmasının siyasi istikrar açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Yani Nuri Maliki tehlikenin hem farkında hem de bunu söylemekten çekinmiyor.

Öte yandan Sudani, İran'a karşı dengeli politikasını sürdürmek ve bölge ülkeleriyle de geliştirdiği iyi ilişkileri sonuca bağlamak istiyor.

Sudani, ABD'nin de rahatsız olmadığı bir isim.

Şiiler arasında Sudani-Sadr ve Hadi Amiri'nin de içinde olacağı bir koalisyon, radikal İran yanlısı Kays Haz Ali ve Ebul Ala Velayi gibi isimlerin direncini de kırabilecek güce erişebilir.

Hadi Amiri ve Sudani, Maliki'nin de siyaset dışı kalacağı bir formül geliştirebilirse Sadr'da tavrını değiştirmeye ikna edebilir.

Zira Maliki de seçimlere katılma noktasında henüz karar vermediğini söyleyerek böyle bir ihtimale kapı araladı. 

İşte Şiilerin içindeki bu parçalı durum Kürtlerin elini güçlendiriyor ve Şiilerin bu ılımlı kanadının KDP ve Erbil yönetiminin de razı olacağı modeli hayata geçirebileceği ihtimalini gündeme getiriyor. 

Netice olarak Erbil ile Bağdat arasında gerilen iplerin kopmayacağı ve Sudani ile Hadi Amiri gibi isimlerin buna ara bir formül bulacağı ifade edilebilir.

Ancak sonraki süreçler için İran'ın bölgeye dair politikaları, ABD'nin buradaki stratejik planları ve Kürtlerin gelecek tasavvurları belirleyici olacaktır. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU