Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in küçük oğlu Osman Gökçek, çocuk denilecek yaşlarda siyaset sahnesine çıkmıştı.
Karun gibi zenginliği, bilmem kaç dönüm içindeki malikanesi ve tüm bunları genç yaşta nasıl edindiği yönündeki iddia ve tartışmalar beni ilgilendirmiyor.
Para kazanma, servet yapma konusunda bir deha olduğunu varsayalım.
Yoksa Osman Gökçek gibi zenginlerin parası bizim gibi züğürtlerin çenesini yorar.
Osman Bey, "sahibi değilim" dediği Beyaz TV ekranlarında, önceden hazırlanmış olduğu anlaşılan çanak soruları soran sunucularıyla yaptığı ve muhalefete aklına geleni söylediği programlarla kendini iyice tanıttı.
Osman Bey, tek tabanca çıktığı bu programlarda, kocaman kartonlara yazılmış rakamlar, cümleler ve fotoğrafları kameraların gözüne sokarak kendince köpürttüğü konular üzerinden görülmemiş bir "muhalefet muhalifi" profili oluşturdu.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Partiyi, muhalefete karşı tek başıma kahramanca savunuyorum" mesajını verdiği TV programları sayesinde milletvekilliğinin altyapısını hazırladı.
Osman Gökçek bu çabaları sonucu listeye alındı ve 14 Mayıs 2023'de yapılan seçimlerde Ankara 2. bölgeden milletvekili seçildi.
Vekillikle yetinmeyeceği bilinen Osman Bey, şimdi de yeni hedeflere yelken açtı.
Görünen o ki Osman Gökçek'in hedefi Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak.
Bunun için "Erken çıkan çok yol alır" özdeyişine uygun davranıyor.
Yeni hedefine Mansur Yavaş üzerinden ulaşmaya çalışıyor.
Karton bardak, çöp poşeti, ceset torbası, tabut, kefen gibi malzemeler üzerinden Mansur Yavaş'ı yıpratma çalışmalarına başladı.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve AK Parti yönetimine, "En tehlikeli Cumhurbaşkanı adayı olan Mansur Yavaş'ı yıpratıyorum. Beni ABB Başkan adaylığına şimdiden düşünmeye başlayın" türünden bir mesaj veriyor.
Ama bir yandan da Mansur Yavaş gibi bir siyasetçiye, "Çamur at izi kalsın" sözünün asla uygulanamayacağı çok iyi biliyor.
Ankara'yı yüzde 60'dan fazla oy oranıyla kazanmış Mansur Bey'e hangi çamur atılırsa atılsın üstüne yapışmaz.
Çünkü AK Parti ve MHP dahil hemen her partinin seçmeninden oy almış ve güvenini kazanmış Mansur Yavaş'ın şaibeli işlere karışmayacağını herkes biliyor.
Bunu sadece Ankaralılar değil Mansur Bey'e içten içe destek olan Türkiye genelindeki sessiz çoğunluk da biliyor.
Şimdi gelelim Gökçek'in suçlamalarına.
Osman Bey son olarak, 45 milyon karton bardak ve 2 milyon çöp poşeti ihalesiyle ilgili şaibe iddialarını gündeme getirdi.
TBMM'de 7 Mayıs 2025'de basın toplantısı düzenleyen Gökçek, "Tabut, ceset torbası ve kefen derken şimdi bardak vurgunu ile karşı karşıyayız" dedi ve "45 milyon karton bardak nerede Mansur?" diye sordu.
Bu hitap şeklini duyan da sanır ki Mansur Yavaş, Osman'ın askerden ya da mahalleden arkadaşı.
Osman Gökçek çok ilginç bir kişilik.
Daha önceki (6 0cak 2025) basın toplantısına tabut, kefen ve ceset torbasıyla gelmişti.
Sonuncusuna ise üstüne bardaklar yerleştirilmiş Mansur Yavaş mankeniyle geldi.
Bunların dikkat çekeceği, milyonlarla ifade ettiği rakamların ilgi toplayacağı dolayısıyla iyi bir algı oluşturacağı hesabıyla hareket ediyor.
Hatta işin içine tırları bile katarak algıyı büyüttükçe büyütüyor.
Osman Bey bu gidişle Mansur Bey'in alışveriş yaptığı marketi bulup, "Mansur Yavaş 3 kilo çilek, 2 kilo erik, 2 kilo kayısı, 3 kilo elma, 2 kilo armut almış. Bunlar bir poşete sığmaz. Bunları kaç poşette taşıdı? Muhtarlıklara da dağıtmamış. Nerede bu meyveler?" derse hiç şaşırmam.
Espri bir yana, Osman Gökçek gol atayım derken, Mansur Yavaş'tan jeneriklik bir gol yedi.
Şöyle ki, şaibe iddialarını ortaya atan Osman Gökçek'e yanıt olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı (ABB) Başsavcılığa kendini ihbar etti.
Evet, ABB kendi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bunu yaparken de elindeki tüm belge ve bilgileri Ankara Başsavcılığı'na verdi.
"Lütfen beni araştırın, inceleyin" dedi.
Ayrıca, Gökçek'i ve AK Parti Ankara İl Başkanını da şahit olarak gösterdi.
ABB'nin bu adımından sonra Osman Gökçek'in yapacak bir hamlesi kalmadı.
O da durumu kurtarmak için Mansur Yavaş ve ABB hakkında suç duyurusunda bulundu, ama yediği golden sonra geçmiş olsun.
Çünkü şaibe iddialarıyla suçlanan bir kurumun kendi hakkında suç duyurusunda bulunması, elindeki belgeleri teslim etmesi ve iddia sahiplerini de şahit göstermesinin ne anlama geldiği bilinir.
Gerçekten bir şaibe olsa kendini niye ihbar etsin ki?
Önce Osman Gökçek'in Mezarlıklar Dairesi'nin 6 Şubat depremleri dönemindeki tabut, cenaze levazımatı, kefen vb. alımlarıyla ilgili iddialarına bakalım.
Belediyelerin hesap işlerinin denetimini yapan devlet kurumu Sayıştay, eğer bir suç tespit ederse suç duyurusunda bulunur.
Sayıştay, bu konuya ilişkin yaptığı denetimlerde şaibe içerecek hiçbir bulguya rastlamadı ve herhangi bir suç duyurusunda bulunmadı.
Ayrıca, belediye müfettişleri de incelemelerinde olağanüstü bir şey tespit etmedi.
Osman Gökçek'in sarıldığı diğer iddia olan karton bardak meselesi ise aslında 427 kalem muhtelif malzeme alımıyla bağlantılıdır.
Gökçek bu konuyla ilgili olarak da başka bir malzeme yok da sadece karton bardaklar alınmış gibi göstermeye çalışıyor.
Bardaklar ve çöp poşetleri sadece Karşıyaka mezarlığında kullanılıyormuş algısını oluşturuyor.
Malzemelerin ABB'ye bağlı ilçe mezarlıklarına gönderildiğini, muhtarlıklarda, derneklerde ve daire başkanlıklarında da kullanıldığını bilmezden geliyor.
Sadece 5 tırla teslim edilebileceği koli ölçüleriyle belirlenmesi mümkün olmasına rağmen, konuyu köpürtmek için malzemelerin 25 tırla taşındığını iddia etmektedir.
Bu konuda Sayıştay ne yapmış ona bakalım.
Sayıştay teftişi sırasında 427 kalem malzeme arasında sadece bardaklar yönünden bir milimlik kısalık tespit edilmiş, bu da ilgili firmaya tazmin ettirilmiş.
Sayıştay ayrıca ön raporunda bu alımlarla ilgili bir kamu zararı bildiriminde bulunmamış.
Yani Sayıştay konuyla ilgili herhangi bir suç tespit etmemiş ve suç duyurusunda bulunmamış.
Osman Gökçek'in kamuoyunun dikkatinden kaçtığını sandığı başka bir ayrıntı daha var.
O da Gökçek'in Ankara Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda gizli.
Yasalarla sıraladığı suçlamalarının 14'üncü maddesine bakıldığında "İhaleye Fesat Karıştırmak" suçlamasını (TCK 235 2/a-1) Mansur Yavaş'a değil Mansur Bey yıpranmasın diye istifa etmiş Mezarlıklar Daire Başkanına yöneltebilmektedir.
Mansur Yavaş'a ise 17 maddede "İhaleye fesat karıştırmak" değil, "İşlenmekte olan suçu yetkililere bildirmeme" suçlamasını (TCK 278/1) yöneltmektedir.
Mansur Yavaş ihaleye fesat karıştırmıştı?
Hani Malzeme alımı yapılan şirketlere de bakalım.
Bu firmaların, Mansur Yavaş'tan önceki dönemlerde de Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne iş yaptığı, ihalelerine girdiği ve 61'i pazarlıkla olmak üzere 89 ihale aldığı bilgisi var.
Mansur Bey'in olduğu son 6 yıllık dönemde ise 19'u açık, 5'i pazarlıkla olmak üzere 24 ihale aldığını öğreniyoruz.
Çoğu okuyucu "Gökçek, Mansur Yavaş'a karşı seçim kazanamayacağına göre, neden belediye başkan adayı olmak istiyor?" diye soracaktır.
Bu sorunun yanıtı çok basit:
Osman Bey, "iki dönem belediye başkanlığı yapıp bırakacağım" diyen Yavaş'ın son döneminde olduğunu bildiği için bu işe soyundu.
Mansur Bey'in katılmadığı bir seçimi kazanmanın kolay olduğunu düşünüyor.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish