İhtilaflı Keşmir bölgesinde yaşanan saldırının ardından Müslümanlar, radikal sağcı Hindular tarafından hedef alınıyor.
Hindistan'ın idaresindeki Cammu Keşmir'in Pahalgam bölgesinde 22 Nisan’da düzenlenen saldırıda 26 turist öldürülmüş, olayı Pakistan'da yasaklı Leşker-i Tayyibe (LET) örgütünün uzantısı olan Direniş Cephesi (TRF) üstlenmişti. Keşmir Direnişi diye de bilinen radikal İslamcı örgütten yapılan açıklamada, bölgedeki "demografik değişime" karşı çıkıldığı belirtilmişti.
New York Times (NYT), radikal sağcı Hindistan Başbakanı Narendra Modi liderliğindeki Hindistan Halk Partisi’nin (BJP) kontrolündeki eyaletlerde, Bangladeşlilere ve Myanmar’dan kaçan Arakanlı Müslümanların (Rohingya) hedef alındığını yazıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yerel medyadaki haberlerde, Karnataka ve Uttar Pradeş eyaletlerinde yaşanan olaylarda iki Müslümanın öldürüldüğü aktarılıyor. Saldırılar “nefret suçu” diye niteleniyor.
Uttar Pradeş'te 23 Nisan'da Müslüman bir restoran çalışanının vurularak öldürüldüğü, başka bir Müslümanın da yaralandığı belirtiliyor. Kendilerini radikal sağcı Hindu bir grubun üyesi olarak tanıtan kişilerin saldırıyı üstlendiği ifade ediliyor.
Karnataka'da bir Müslümanın ise “Pakistan yanlısı sloganlar” attığı gerekçesiyle linç edildiği aktarılıyor.
Müslüman nüfusunun yoğun olduğu Keşmir'de de güvenlik güçlerinin, 22 Nisan saldırısının faillerini ararken yaklaşık 2 bin kişiyi gözaltına aldığı belirtiliyor. Keşmir sakinleri, radikal sağcı grupların taciz ve şiddetine maruz kaldıklarını söylüyor.
Gucerat eyaletinde polisin düzenlediği baskınlarda 6 bin 500’e yakın “şüpheli Bangladeş vatandaşının” gözaltına alındığı ancak bunlardan yalnızca 450’sinin Bangladeşli kaçak göçmen olduğu bildiriliyor.
ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) Meenakshi Ganguly, Keşmir saldırısı sonrası büyüyen tehlikeye dikkat çekerek şu ifadeleri kullanıyor:
Pahalgam'daki saldırı korkunçtu ancak bu, keyfi tutuklamalar veya yargısız infazlar da dahil azınlıklara yönelik misillemeler için bir bahaneye dönüşmemeli. Radikal milliyetçi yayın ağları ve sosyal medya kullanıcıları nefreti körüklüyor.
Keşmir’deki saldırıyı düzenleyenlerin "Pakistan'dan geldiği" suçlamasında bulunan Hindistan, İndus Suları Anlaşması'nı askıya almış, Yeni Delhi'de görevli Pakistanlı müsteşarların bir hafta içinde ülkeyi terk etmelerini istemişti. Ayrıca Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetleri durdurulmuş, daha önce verilen tüm vizeler de iptal edilmişti.
Öte yandan Pakistan, suçlamaları reddederek Hindistan'ın İslamabad'daki diplomatik personel sayısına sınırlama getirmiş, İndus Suları Anlaşması'nın dışına çıkılarak nehirlere yapılacak müdahaleleri "savaş nedeni" sayacağını ilan etmiş, Hindistan'la her türlü ticareti askıya almış ve hava sahasını kapatmıştı.
1960'ta imzalanan anlaşma, İndus Nehri ve kollarında yer alan suyun iki ülke arasındaki kullanım koşullarını belirliyor. Hindistan, doğrudan çatışmaların yaşandığı dönemlerde bile bu anlaşmayı askıya almamıştı.
Independent Türkçe, New York Times, AA