“Bir köy çocuğu olarak dünyaya gelmek, yaşamımı şekillendiren bir gerçeklik olmuştur. İçimdeki duyguyu hemen paylaşayım; dünyaya bir daha gelsem, yine bir köy çocuğu olarak yaşama başlamak isterdim.”
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu cümleyle başlıyor Ekrem İmamoğlu’nun çocukluk anılarını ve Cumhuriyet’in değerlerini anlattığı yazısı. O, köyde doğmuş bir çocuğun gözlerinden, yaşamı anlamayı, çalışkan olmayı, paylaşmayı ve ülkesine faydalı bir birey olmayı anlatıyor. Her cümlesinde hem kişisel geçmişine duyduğu sevgi, hem de bu geçmişin Cumhuriyet ile kurduğu güçlü bağ var.
Cevizli’den Yıldızlı’ya: Köyün kalbi
İmamoğlu’nun hikâyesi Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Cevizli köyünde başlıyor. Kalabalık bir ailenin parçası olarak, doğayla iç içe geçen bir çocukluk geçiriyor. Elektriği, yolu olmayan bir köyde; tarımın ve emeğin merkezde olduğu bir hayatın parçası olarak büyüyor.
Köyümüzün doğusundaki ve güneyindeki dağlardan gelen alüvyon, kumlu ve verimli topraklar oluşturmuştu... 4 yaşıma kadar annem ve babamla köyde en son yapılan küçük bir evde yaşamışız.
Daha sonra aile, ticari nedenlerle Trabzon-Akçaabat arasındaki sahil köyü Yıldızlı’ya taşınıyor. İmamoğlu için burası, çocukluğun oyunlarını, doğanın bereketini ve ailenin dayanışmasını daha da derinleştiren bir yer oluyor.
Yıldızlı köyü gerçekten bir ‘yıldız’ gibi parlayan muhteşem bir sahil köyüydü… Bu köydeki evimiz tek katlıydı. Daha sonra üç kat olacak olan evimize arazimizin içinden çıkarken dedeme ait kereste deposu ile atölyemiz ve babamın işyerine ait büyük bir inşaat malzemesi deposu vardı.
Çocuk yaşta ticaret, tarım, hayvancılık ve emeğin içinde büyüyen İmamoğlu, annesinin çabasına özellikle dikkat çekiyor:
Muhteşem emekçi kadın, canım annem; sabah erkenden inekleriyle güne başlar, tütün yetiştirmeye kadar evin ihtiyaçlarını karşılardı. Ticaret, üretim, imalat derken tarım, hayvancılık, çiftçilik ile çok çalışkan ve bereketli bir evde olmanın doyumsuz deneyimiyle muhteşem bir hayat okulunun içerisinde bulmuştum kendimi.
Yıldızlı köyü, onun için aynı zamanda imecenin, yardımlaşmanın ve doğayla uyumlu yaşamın simgesi. Köydeki imece usulü çalışmalar, çocuklar için oyuna dönüşürken büyükler için birliktelik ruhunun bir göstergesidir.
Kadın ve erkekler, yan yana tütün tarlalarını belleme işleminde tempolu ve uyumlu bir şekilde, adeta horon oynar gibi çalışırdı; bu, muhteşem bir tabloydu.
Cumhuriyetin ışığında eğitimle büyümek
Yıldızlı’da geçen çocukluk, sadece doğal güzelliklerle değil; aynı zamanda güçlü bir Cumhuriyet eğitimiyle şekillenmiş. İlkokul yıllarını anlatırken, Cumhuriyet'in sunduğu fırsat eşitliğini ve öğretmenlerin rolünü özel bir minnetle anıyor:
Kitap okumayı sevmek, İş Bankası’nın kapısında Kumbara dergisini almak için her ayın ilk haftası gidip beklemek, dükkânımıza gelen gazeteleri okuma alışkanlığı, tamamen güzel öğretmenimin bana kattığı değerli kazanımlardı.
Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan gelen sınıf arkadaşlarıyla olan arkadaşlıkları, küçük yaşta empati duygusunun gelişmesine vesile olmuş:
Okulumun hemen karşısında Çocuk Esirgeme Kurumu’nun olması ve sınıfımın öğrencilerinin bir kısmının oradan gelen yetim ve öksüz çocuklar olması, beni yaşama daha güçlü bağlıyor, sorumluluk hissimi artırıyor ve ‘çok çalışmalısın’ hissini kazandırıyordu.
Cumhuriyetin sporla buluşturduğu çocuklar
İzcilik, hentbol ve okul dışı etkinliklerle dolu bir çocukluk da İmamoğlu’nun anlatısında öne çıkıyor. İzcilikle birlikte şehir dışı kamplara gitmiş, hentbolla Türkiye turnuvalarına katılmış bir çocuk olarak, Cumhuriyet’in sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmiş.
11 yaşında önce Ankara’ya giderek Anıtkabir’i ziyaret ettik. Ardından İzmir’e geçtik, bir gece konaklayarak İzmir Fuarı’nı gezdik, sonra Aydın’a geçerek 1982’de bir hafta Aydın’da kaldık… O yıllarda ve o yaşta, Türkiye turu yapmak devri âlem gibiydi.
İmamoğlu’nun yazısı, köyde doğmuş bir çocuğun nasıl Cumhuriyet’in sunduğu eşitlik, eğitim ve sosyal fırsatlarla büyüyüp bugünkü birikimine ulaştığını anlatıyor.
Muhteşem bir çocukluk deneyimi yaşadım; eşit çocukların yaşadığı bir ülkede, farklı kentlerden çocukların bir arada olduğu muhteşem bir deneyim yaşama şansını elde etmiştim. Cumhuriyete, okuluma, öğretmenlerime ve öğrenci arkadaşlarıma ne kadar teşekkür etsem azdır.
Ve 23 Nisan...
İmamoğlu’nun yazısı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na yaklaşırken çocuklara seslenen bir mektup gibi sona eriyor. Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği bu bayramın, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in çocuklara verdiği değerin somut bir simgesi olduğunu vurguluyor:
Cumhuriyetimiz, çocuklarımıza fırsat eşitliğini, mutlu ve güvenli bir yaşamı, kaliteli ve ücretsiz bir eğitimi sağladığı müddetçe payidar kalacaktır. Dünyaya bir daha gelsem, yine bir köy çocuğu olarak yaşama başlamak isterdim.
Bayrak çağrısı
Silivri'de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, yaklaşan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle yurttaşlara anlamlı bir çağrıda bulundu. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, halkı Türkiye’nin dört bir yanında Türk Bayrağı’nı dalgalandırmaya davet etti:
Aziz milletim, çok değerli vatandaşlarım; bugün sizlere Silivri’deki hücremden önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum. Adalet, huzur, barış, eşitlik için; üreten, kazanan ve adil paylaşan bir ekonomi için; temiz bir çevre, bereketli topraklar için; demokrasimiz ve Cumhuriyetimiz için; fikri hür, vicdanı hür nesiller için; en önemlisi çocuklarımız ve gençlerimiz yani istikbalimiz için gelin hep birlikte 23 Nisan’dan 19 Mayıs’a evlerimizde, iş yerlerimizde, köylerimizde, kentlerimizde, arabalarımızda, cep telefonlarınızda yani her yerde… Ay yıldızlı şanlı Türk Bayrağımızı dalgalandıralım.
Cumhuriyet, Independent Türkçe