Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, mayıs ayında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda boşalacak üyeliğin DEM Parti kontenjanından seçileceğinin konuşulduğunu belirterek "DEM Parti bu genişlemeyle, bu büyümeyle Cumhur İttifakı’nın üyesi olmuşken, Cumhur İttifakı da bünyesine DEM Parti’yi katacak kadar genişlemiş vaziyette. İşte tam da bu sebeple, Cumhur İttifakı’nın iktidardan düşmesi için artık elimizde yeni, geçerli bir sebebimiz vardır" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, siyasiler ve gençlerin hukuksuz yere cezaevinde tutulduğunu belirten Karamahmutoğlu, İsrail ve Suriye arasında yaşanan çatışmalara da değindi. Karamahmutoğlu, şunları söyledi:
Geçen haftanın en ağırlıklı, bizim için en önemli konuşulan gündemi; İsrail ile Türkiye arasında Suriye'de askeri bir çatışma yaşanabileceği olasılığının gerçekleşmiş olmasıydı ve ne yazık ki Türk medyasından ziyade yabancı medyada, dışarıda bu konu enine boyuna tartışıldı, konuşuldu. İsrail, kurulduğundan bu yana tarihinde ilk kez Türkiye'yi ikaz etme cüretini gösterebildi. Bunu Suriye üzerinden yaptı. İsrail, Suriye'nin daha da istikrarsızlaşması için Suriye'nin etnik ve dini farklılığını kullanmaya başlayan bir politika güdüyor. Dış politikada, bir perdeleme, bir karartma uygulanıyor. Meclis’ten kaçırılan bir dış politika güdülüyor. Kamuoyunun bilgisinden kaçırılan bir dış politika güdülüyor.
Yine son hafta dış politikada yaşadığımız, Türkiye açısından mevzi kaybettirici bir diğer husus; Kıbrıs Adası'ndaki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla tanınırcasına, ne yazık ki Türkistan’daki Türk Cumhuriyetleri tarafından - üstelik de Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyesi - tanınması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında bu Türk Cumhuriyetlerinin büyükelçilik açması faaliyeti oldu. Bilindiği gibi Avrupa Birliği'nin temsilcileri Türkistan’daydı. Onların ‘Orta Asya’ diye adlandırmak istedikleri bölgede, Türk Cumhuriyetleri ile yaptıkları toplantıda - bunlar Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan idi - ve bunlardan 12 milyar avroluk yardım, destek karşılığında büyükelçilik açması istendi. Oysa başlangıçta görüşmelerin konusu bu değildi, bu yoktu. Farklı bir iş birliği vardı. Fakat ne yazık ki Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan’ın talebi üzerine, oyun bozan bir tavır ve tutumu üzerine, Avrupa Birliği’nin mecbur kalmasıyla birlikte Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyesi olan bu Türk Cumhuriyetleri de Yunanistan’ın bu talebine rıza göstermek zorunda kalmış ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla tanınır şekilde oralarda büyükelçilikler açılmıştır.
“Türkiye’yi uyarmak ve uyandırmak istediği için hapsedildi”
Silivri'deki cezaevinde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın üç aydır haksız yere hapis yattığını belirten Karamahmutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
Burada arkadaşlarımız yeni tişörtler yapmışlar ‘Ümit Özdağ Özgürlük’ diye. Sokaklarda bunları çok göreceksiniz. Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutukluluğu, Silivri Mahpushanesi’nde alıkonularak siyasetten el çektirilmesi, üçüncü ayını dolduruyor. Artık kamuoyunda şu, hâkim bir kanaat haline gelmiş vaziyette; Ümit Özdağ, kaçak ve sığınmacı istilasına karşı Türkiye’yi uyardığı, Türkleri bilinçlendirdiği için 7,5 yıl hapis istemiyle hapishanede tutuklu bulunuyor. Bunun için cezaevine konmuş vaziyette. Türkiye’yi uyarmak ve uyandırmak istediği için özgürlüğü elinden alındı, tutuklandı, hapsedildi.
Mahpusluğunun üçüncü ayında, 7,5 yıl cezaevinde kalması isteniyor. Ümit Özdağ, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin ve onun politikalarının siyasi rakibi olduğu için tutuklandı, hapsedildi. Ümit Özdağ’ı fikren, siyaseten yenemeyenler, onu yargı kararlarıyla siyasi yasaklı hâle getirmeye çalışıyorlar. AKP hükümeti, Ümit Özdağ’ın muhalefet etme tarzından, siyaset üretmesinden çekindiği için Zafer Partisi’ni tutuklayıp cezaevine koydu. Gençlerin, öğrencilerin Ümit Hoca’sını hapsettikleri cezaevine, bir de çoğu öğrenci olan 300 genci tutuklayıp koydular. Üniversite öğrencileri, öğretmenleriyle birlikte aynı mahpushanede hapsedildi. Öğrencisinden öğretmenine kadar hapsedildiler. Çünkü saraya yanaşma olmayı reddettiler.
“PKK siyasetinin temsilcileri saraya yanaşınca makbul oluyor, meşruiyet kazanıyor”
AK Parti ve DEM Parti arasında yürütülen sürece ilişkin de konuşan Karamahmutoğlu, şunları söyledi:
Narko terör örgütü PKK siyasetinin temsilcileri bile saraya yanaşınca makbul oluyor, meşruiyet kazanıyor ve hüküm dağıtmaya başlıyorlar. Önümüzdeki mayıs ayında, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda boşalacak olan üyeliğin yerine yeni bir atama, tayin, belirleme yapılacak. Bu yeni belirlenecek üyenin, DEM Parti’ye verileceği, DEM Parti kontenjanından bunun seçileceği, artık kararlaştırılmış bir halde Ankara’da, siyasi koridorlarda kararlaştırıldığı konuşuluyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda DEM Parti’ye üyelik verilecek. Demek ki DEM Parti bu genişlemeyle, bu büyümeyle Cumhur İttifakı’nın üyesi olmuşken, Cumhur İttifakı da bünyesine DEM Parti’yi katacak kadar genişlemiş vaziyette. İşte tam da bu sebeple, Cumhur İttifakı’nın iktidardan düşmesi için artık elimizde yeni, geçerli bir sebebimiz vardır.
“Tüm bu yaşananlara rağmen Türk milleti karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmesin”
Karamahmutoğlu, iktidarın politikalarını eleştirerek şöyle konuştu:
Buradan hareketle dileğimiz, Türkiye’mizde uyutulmuş, uyuşturulmuş olan Türklüğün uyanması, titreyip kendine gelmesi için bu şımartılmış siyasal kitlenin saldırganlığından ders çıkartılmasıdır. Yargının siyasallaşması, hukukun araçsallaştırılması hem Türkiye ekonomisine hem de Türk milletine ve devletine en az bu terör kadar zarar vermektedir. Ancak yine de tüm bu yaşananlara rağmen, değerli arkadaşlar, Zafer Partisi siyasette var olduğundan bu yana gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz ki, tüm bu yaşananlara rağmen Türk milleti karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmesin. Biz yurtseverler, milliyetçiler, Atatürkçüler, tarihin doğru tarafında duruyoruz ve tarihin haklı tarafındayız.
Yakın zamana kadar protesto, eleştiri, muhalefet yalnızca siyasi eylemlerken, artık potansiyel tehditler olarak görülüyor ve kriminalize ediliyor. İşte 300 gencimiz, bu demokratik haklarını, bu yurttaşlık sorumluluğuyla kullandıkları için hükümetin şiddetiyle, hapishanelerde tutuldu. Geçen süre içerisinde 200’e yakını serbest bırakıldı, eğitimlerinden geri kaldılar, sınavlarından geri kaldılar ve yüzü aşkını hâlen daha cezaevlerinde tutuklu vaziyette.
ANKA