Sayın Hong Kong göstericileri, Başkan Mao'nun desteği sizinle

Kimse göstericilerin Marksizmi savunduğunu iddia etmiyor, ancak devrimci idealizmleri doğrudan küçük kırmızı kitaptan geliyor

(Reuters)

Yeraltı metro istasyonlarındaki göz yaşartıcı gazın ve sınıra yığılan zırhlı personel taşıyıcıların kaos sahnelerinden bir an için geri çekilince, Hong Kong'un geleceğini kestirmeye yarayan grotesk bir tarihi ironi görülüyor.

Bu görüş Çin'de sapkın bir düşünce olarak görülse de son kanıtlar, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) başlangıçtaki ideolojisinin ve Başkan Mao Zedong'un göstericilerle ortak noktalarının, Çin hükümetiyle ortak noktalarından daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Kimse göstericilerin Marksizmi savunduğunu iddia etmese de, devrimci idealizmleri doğrudan Mao'nun küçük kırmızı kitabından geliyor.

Göstericilerin bir duvara çizdiği ve geçen hafta sosyal medya gönderilerinde yer alan bir grafiti doğrudan Mao'dan alıntıydı ve doğrudan Pekin'i hedef alıyordu.

Devrim, bir akşam yemeği vermek, makale yazmak, resim yapmak ya da nakış işlemek gibi zarif, yavaşça yapılan, ılımlı ve asil bir iş değildir. Devrim, bir sınıfın diğerini devirdiği bir şiddet eylemidir, bir başkaldırıdır.

Öğrenci lideri Edward Leung Tin-Kai tarafından icat edilen gösteri yürüyüşlerinde en çok duyulan Kantonca sloganlardan "Tzee-doi-ga-ming' (Zi-doy-ga-min - çn) zamanımızın devrimi anlamına geliyor. Devrimden söz etmekte tereddüt eden yerel politikacılar bile bunun önemini kabul ediyor.

Yasama Konseyi eski üyesi olan ve halihazırda Hong Kong Demokrat Partisi'nde Saymanlık görevi yürüten Sin Chung Kai, Yuen Long gösterisinde bana genç neslin artık "devrimci bir kalbe" sahip olduğuna inandığını, onların "sistemi değiştirmek istediğini" söyledi.

Mao baş devrimciydi ve aslen bir demokrasi savunucusuydu. İlk zamanlardaki ideolojisi, kırsal Çin'in sosyal adaletsizliğine karşı içgüdüsel bir muhalefet üzerine şekillenmişti. Daha sonra, Çan Kay Şek'in Milliyetçi hükümetini karakterize eden yaygın yolsuzluk, şiddetli baskı, eş-dost kapitalizmi ve çetelerle kurulan gizli ittifaklara karşı ahlaki bir tiksintiye kapılmıştı.

Pekin'in çıkarlarını savunan beyaz tişörtlü Triad çetelerinin demokrasi yanlısı göstericilere saldırılarının cezasız kaldığını görmenin son derece ironik olduğu 2019 Hong Kong'unda (o dönemle) bariz paralellikler var. Hong Kong Sivil İnsan Hakları organizatörü Jimmy Sham, dün yerel muhabirlere yaptığı açıklamada gösterilerin artık siyasi görüşlerle değil, "ahlaki değerler ve vicdanla ilgili" olduğunu söyledi.

Minxin Pei'nin Çin'in Eş-Dost Kapitalizmi (China's Crony Capitalism) kitabında açıkladığı üzere, Çin'in 1979 sonrası ekonomi politikası "yolsuzluk salgını, artan gelir eşitsizliği ve yükselen sosyal gerilimlerle karakterize olan ve yeni başlayan bir kleptokrasi" haline geldi. Pekin'in örtülü rızasıyla bir dizi güçlü şirket, çıkarları doğrultusunda Hong Kong'da ekonomiyi idare etmeyi sürdürüyor.

 

 

Hong Kong'da para konuşuyor. Cathay Pacific Airways gibi şirketlerin liderleri bu hafta Pekin'e çağrıldıktan sonra, hızlıca Carrie Lam'in zombi hükümetini desteklediklerini açıklayarak polisi övdü ve "şiddet içeren protestoları" kınadı. Hisse fiyatları ahlaki değerleri bastırırken, bu günlerde büyük iş adamları, Pekin'in ekonomik kudreti önünde diz çökmek için neredeyse her şeyi söyleyebilir.

Mao 1934'te “Devrimci savaş, kitlelerin savaşıdır” diye yazmıştı. Geçen pazar öğleden sonra ise kitleler bir kez daha seferber oldu. Siyah giyimli, sert şapkalarla, gözlüklerle ve yüz maskeleriyle donanmış radikaller tam kadro oradaydı. Üstelik bunlar sadece öncüler.

Sivil memurlar yürürken, bankacılar yürürken, avukatlar yürürken Pekin'in gösterileri Batı destekli radikal aşırılıkçıların işi diye nitelemesi ve reddetmesi samimi değil. 13 Ağustos'ta Kraliçe Elizabeth hastanesi doktorları polis şiddetine karşı gösteri düzenledi. Son protestolar üzerine öğretmenler, BT danışmanları ve sosyal hizmet görevlileriyle röportajlar yaptım. Küçük çocuklarını bebek arabasında iten ebeveynler ve tekerlekli sandalyeli birçok gösterici gördüm.

Onlar, siyasi ve ekonomik düzenin, polis teşkilatının zalimliğinin ve teşkilatın organize suçla (iddia edilen) işbirliğinin kitlesel reddini temsil ediyor. 1997'de kendilerine söz verilen demokrasinin, işlerin daha iyi bir hale gelmesi için tek yol olduğuna inanıyorlar.

Mao, "Düşmanın karşı çıktığı her şeyi desteklemeli, düşmanın desteklediği her şeye karşı çıkmalıyız" demişti. 80 yıl sonra Hong Konglular bu noktada duruyor.

Tarihi ironinin şaşırtıcı bir yönü de, Hong Kong'un bu boyuttaki gösterileri ve sivil huzursuzluğu en son 1967 isyanlarında yaşaması. Bu isyanlar büyük ölçüde Mao ve ÇKP'den ilham alıyor, onlardan cesaret buluyordu. Onlar da katı bir kapitalizm üzerine inşa edilmiş olan İngiliz kolonisini istikrarsızlaştırmaya çalışıyordu. Belki Mao günümüz gösterilerine sempati duyabilirdi. Ancak modern ÇKP kendisini eş-dost kapitalizmini ve statükoya uyumu her ne pahasına olursa olsun savunan, "dünün kuzusu bugünün kurdu" olarak buldu.

Mao 1938'de "Siyasi güç, silahın namlusunda büyür" yazmıştı. 2019 Ağustosunda, Hong Kong'daki herkes olayların bu boyuta ulaşmaması için dua ediyor.

Stuart Heaver, Hong Kong'ta yaşayan ve çalışan, Çin tarihine, kültürüne, siyasetine ve denizcilik ilişkilerine özel ilgi duyan, tam zamanlı serbest gazeteci ve yazardır. Son 5 yılda Pekin, Şanhay, Şiamen, Shenzhen ve Quanzhou dahil 17 Çin şehrinde muhabirlik yapmış, South China Morning Post ve Hong Kong Free Press dahil yerel ve uluslararası yayınlarda yazıları yayımlanmıştır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Mehmet Şahin

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU