CHP'li Atıcı'dan seçim değerlendirmesi: Özeleştiri mekanizması geliştirmek şart, "halk bizi anlamadı" diyenler halen ders almamış

"Başarısızlığın sorumlusunu sadece Kılıçdaroğlu'nu görenler işin kolayına kaçıyor, Millet İttifakı bileşenlerinin yani hepimizin kusuru var"

Fotoğraf: AA

Eski CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, 14 ve 28 Mayıs seçimleri ile ilgili bir değerlendirme yazısı kaleme aldı.

Atıcı, yazısında özeleştiri vurgusu yaparak, başarısızlığın kaynağının CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenmemesi gerektiğini belirtti.

Atıcı, 30 Mayıs'ta kaleme aldığı "Biz ne yaşadık?" başlıklı yazıda, "Millet İttifakı’nı destekleyenleri ağır bir şekilde yaralayan bu gerçeği kabul etmez ve çare aramazsak korkarım ki kaybetmeye devam ederiz" dedi.

Atıcı şunları kaydetti:

Devlet imkânlarının Erdoğan’ın kampanyası için kullanıldığı, sahte videolar kullanılarak halka muhalefet hakkında yalan söylendiği, basın/yayın organları aracılığıyla muhalefete karşı yaygın bir iftira kampanyası yapıldığı doğrudur ve ispatlanmıştır. Bunların hiçbiri ahlaki değerlerimizle örtüşmez. Ancak seçimi kaybetmemizin nedeni sadece bunlar değildir.

Bundan sonraki adımları daha güçlü atabilmek için sağlıklı bir özeleştiri mekanizması geliştirmek şarttır. Millet İttifakı bileşenleri içinde liderlik rolü üstlenen CHP’nin bu bağlamda masaya yatırması ve değerlendirmesi gereken konular vardır. Ancak bunu masada olan/olmayan tüm muhalif partilerin kendi ilke ve başlıkları doğrultusunda yapmaları gerekmektedir.

“Halk bizi anlamadı” diyenler halen ders almamış demektir. Başarısızlığın sorumlusu olarak sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nu görenler ise işin kolayına kaçıyor demektir. Bu başarısızlıkta Millet İttifakı bileşenlerinin ve destekçilerinin yani hepimizin kusuru vardır.

"Değişmesi gereken şey öncelikle 'yönetim anlayışı' olmalıdır"

Atıcı bugün kaleme aldığı "Değişim! Ama nasıl?" başlıklı yazıda ise, bir önceki yazısındaki tespitlerine atıfta bulunarak çözüm önerilerini sıraladı.

CHP'de kongre ve kurultay sürelerinin başlatılıp en geç sonbaharda tamamlanması gerektiğini belirten Atıcı, kurultayların yerel seçim sonrasına bırakılması fikrinin ağır sonuçlar doğurabileceğini kaydetti.

Atıcı şöyle devam etti:

Başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere bütün yöneticilerimiz, göreve devam etme arzusundalarsa örgütümüzün huzuruna çıkmalı ve güven tazelemeye çalışmalıdır. Yani görevi örgütümüzden talep etmeli ve takdiri onlara bırakmalıdır. 

CHP’de ciddi bir değişim olmadan yola devam etmenin imkânsız olduğunu örgütlerimizi tanıyan herkesin bildiğini düşünüyorum. Değişimden kastımın sadece A kişisi yerine B kişisinin gelmesi olmadığını baştan belirtmeliyim. Değişmesi gereken şey öncelikle “yönetim anlayışı” olmalıdır. 

Sadece Genel Başkan gitsin yerine falanca gelsin demek ne kadar yüzeysel bir yaklaşım ise, Genel Başkan kalsın yardımcıları değişsin demek de o kadar yüzeyseldir. Bu düşünce tarzı yaralarımıza pansuman bile olamaz. 

Önceki yazısında vurguladığı soruları da cevaplayan Atıcı şunları söyledi:

1. CHP öz gücüyle oylarını artırabildi mi?

2018 genel seçimlerinde oy oranımız yüzde 22,6’dır. 2023’te 4 farklı partiyi bünyemize alıp 5 parti olarak girdiğimiz seçimlerde oy oranımız yüzde 25,3’tür. Bu oran 2011 yılında tek başımıza aldığımız yüzde 25,9’dan bile daha düşüktür.

Çözüm: Partimiz gerektiğinde adil bir şekilde ittifak yapmalı ancak öz gücüyle oylarını artırmak üzere Sokak Örgütlenmesi (Öbek Çalışması) Projesini yurt genelinde uygulamalıdır.

2. Seçime CHP ile birlikte girilen partilere 38 milletvekilliği verilmesi seçmen tarafından nasıl yorumlandı?

Tabanımız ve seçmenimiz bu durumdan hiç hoşnut değil. CHP’ye verdiği oyların yerine gitmediğini hatta farklı ideolojilere hizmet ettiğini düşünüyor.

Çözüm: Oy oranı daha yüksek ve daha güçlü bir CHP yaratılmalı, böylece oy oranı daha düşük olan partiler, bizimle ittifak yapmak için gönüllü olmalıdır. Ancak bu durumda milletvekilliğinde adil bir paylaşım ortaya çıkabilir.

3. CHP’nin temel ilkeleriyle ağır sorunları olan kişilerin, ittifak partilerinin önerileriyle CHP listelerinden milletvekili seçimlerine girmeleri ve seçilmeleri CHP tabanını küstürdü mü?

Gerçek partililerimiz CHP’ye küsmez, ancak yöneticilere kızabilir. Kendini CHP’li hissetmeyip de mevcut iktidardan kurtulmak için bize oy vermek isteyenlerin vazgeçmiş olabileceklerini düşünüyorum.

Çözüm: Partimiz ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olmalı, hiçbir partiye benzemeye çalışmamalıdır. İlkelerimizle taban tabana zıt olan kişiler listelerimizde yer almamalıdır.

4. Depremzedelere bedelsiz ev verileceği, kredi kartı borçlarından faizin silineceği ve borcun 36 ay taksitlendirileceği, emeklilere kurban bayramında 15 bin TL para yatırılacağı gibi doğrudan sosyal devletin inşasına yönelik vaatlerimiz seçmende neden yeterince karşılık bulmadı?

Seçmenin bize olan güveninin yeterince olgunlaşmadığını düşünüyorum.

Çözüm: Seçmenin güvenini kazanmak için “kendimiz olmalıyız”. Ülkücülerle ülkücü, muhafazakârlarla muhafazakâr olmaya çalışmak seçmende güvensizlik yaratır. Demokrasi, kadın-erkek eşitliği, gençlere önem verme iddialarımızı önce kendi partimizde ve yönettiğimiz belediyelerde uygulamalı ve etrafa güven vermeliyiz.

5. Kemal Kılıçdaroğlu’nun vaatleri örgütlerimiz ve üyelerimiz tarafından seçmenlere yeterince anlatılabildi mi? 

Vaatlerin seçmene yeterince ulaştığını ve seçmenin ikna edilebildiğini düşünmüyorum. 

Çözüm: Aslında çok çalışkan olan örgütlerimize, özellikle de kadın üyelerimize sistemli, uzun soluklu, organize, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı yaratılmalıdır. Bunun için yukarıda belirttiğim Sokak Örgütlenmesi (Öbek Çalışması) çok uygundur.

6. Milletvekili adaylarının tamamının atama ile belirlenmiş olması, parti içi demokrasiyi önemseyen CHP tabanı tarafından tepkiyle karşılandı mı? Bu durumun saha çalışmalarına etkisi oldu mu? 

Hiç kuşkusuz ki bu durum tepkilere yol açmıştır. Başka partilere verilen kontenjanlara ek olarak, partiye verdikleri emek görece düşük olan kişilerin listede, üstelik de seçilebilir yerlerde olması ciddi tepkilere yol açmıştır. Bu durumun saha çalışmalarına yansımaması imkânsızdır. Buna rağmen örgütlerimiz ve seçmenlerimiz olağanüstü bir çalışma sergilemişlerdir.

Çözüm: Parti içi demokrasi amasız, fakatsız ve eksiksiz olarak uygulanmalıdır. Bunun için yaklaşık 3 yıl önce ağ sayfamızda yayınlamış olduğumuz Reform Hareketi Manifestosu gözden geçirilmiş ve özet hale getirilmiştir.

7. CHP Tabanının daha önce verdiği mesajlardan ders çıkararak, parti yönetimlerimiz öncelikle kendi evlatlarına yeterince sahip çıktı mı?

Bu konuda partililerimizin olumlu düşündükleri ve mutlu oldukları söylenemez. 

Çözüm: Her koşulda partimize destek olan ve emek harcayan evlatlarımıza hem yönetim kademelerinde hem de çalışma yaşamında açıkça destek olmalı ve bunu gelenek haline getirmeliyiz. Çaresiz bırakılan insanların önceliklerinin değişebileceğini unutmamalıyız. 

8. Sokak Örgütlenmesi Projesi (Öbek Çalışması) kapsamında yeterince ev ziyareti yapılıp, seçmenle gönül bağı kurulup güvenleri kazanıldı mı?

Bu proje arzu edilen şekilde uygulanamadı.

Çözüm: Seçim öncesinde 4 milyon civarında haneye yapılan ziyaretleri tekrarlamalı ve sayıyı artırmalıyız. Partimize ciddi şekilde oy kazandıracak olan bu projeye başta Genel Merkezimiz olmak üzere bütün yönetimler destek olmalıdır.

9. İkinci turda keskin milliyetçi söylemler işe yaradı mı?

Hayır, yaramadı. Yaramış olsaydı seçimi kazanmış olurduk.

Çözüm: Her ne olursa olsun altı okumuzla tanımlanmış olan ilkelerden vazgeçmemeliyiz. Aksi durumda seçmende güven bunalımı ortaya çıkar. Zaten yeterince ülkücü, milli görüşçü, sosyalist ya da liberal olduğunu iddia eden partiler var. Türkiye’nin güçlü bir sosyal demokrat partiye ihtiyacı vardır, bu partinin de adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Biz başka partilere benzemeye çalışmamalıyız. Asılları varken kimse benzerine yönelmeyecektir.

10. Sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri (özgürlük, eşitlik, adalet, dayanışma) Atatürk’ün bakış açısıyla özümsendi mi?

Keşke bu ilkeleri yeterince özümsemiş olabilseydik. O zaman seçmenin kafası karışmaz ve hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun başı sıkışınca çözümü bizde bulacağına inanırdı, tıpkı Almanya seçimlerinde oy kullanan muhafazakâr Türklerin sosyal demokrat bir parti olan SPD’ye inandığı gibi. 

Çözüm: Sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri, Atatürk ilkeleri ve Anadolu’nun kadim kültürü harmanlanarak bir CHP kültürü yaratılmalıdır. Bu kültür, tüzük ve yönetmeliklerde yazılı olmasa bile siyasetin her alanında kendini göstermelidir. Olaylar karşısında CHP’nin nasıl bir tutum alacağını herkes önceden tahmin edebilmelidir.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU