Hatay'ın üstü su depolu altı su kovalı mahallesi

Depremin vurduğu Hatay'ın bir sorunu da su. Belediye "Şebeke suyunu bir sonraki çağrıya kadar içmeyin" dedi. Valilik bir gün sonra "Sıkıntı yok" dedi. 26 Şubat'ta ziyaret ettiğimiz Kırıkhan'ın Kurtuluş mahallesinde yaşayan iki aile ise dertli

İlimizde Sağlık Bakanlığı ve HATSU tarafından şehir şebekesi suyunun tahliller sonuçlanıncaya kadar içilmemesi önerildi. Acil içme suyu problemi ne yazık ki artarak sürmektedir. Paydaşlarla iletişime geçilmiş ve problemin çözümü için girişimlerimiz devam etmektedir."

Hatay Büyükşehir Belediyesi bu mesajı Twitter hesabından #hataydasuyok etiketiyle yayınladı.

Depremin vurduğu kentte durum vahim. Yaşamın geçer akçesi suya ulaşımda ciddi sıkıntı yaşanıyor.
 


İngiliz doktor ve din adamı William Bullein'in asırlar önce söylediği "Su çok iyi bir kuldur ama zalim bir efendidir" sözü boşuna değil.

Yokluğu zulüm, yokluğu sağlıksızlık, üstelik salgın hastalıklar için de bulunmaz nimet.

Sağlık Bakanlığı, deprem bölgesindeki musluk suyunun kirletilmiş olabileceğinden dolayı depremzedelerin şebeke suyunu kullanmadan önce yetkililerin uyarıları istikametinde hareket etmelerini istedi iki gün önce. 

DEÜ Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şimşek ise deprem sonrası yer altı suyuna yönelik uyarı yapıp su seviyesi veya kimyasında değişimler olabileceğini ifade ederek "Kesinlikle tüketilmemeli" dedi.

Hatay Büyükşehir Belediyesi'nin de açıklaması bu uyarılar doğrultusunda yapıldı.

Son olarak Hatay Valiliği, kent genelinde deprem sebebi ile meydana gelen şebeke arızalarının giderildiğini açıklayıp "Hijyen amacıyla şebeke suyunun kullanılmasında herhangi bir sorun bulunmamaktadır" mesajını duyurdu.
 


HATSU Genel Müdürlüğü ise "Tüm hemşehrilerimiz yaşadıkları bölgelere göre kontrol amaçlı yapılan su analiz raporlarına aşağıdaki linkten ulaşabilir." diyerek sosyal medyada hesabından hatsu.gov.tr/index.php?sayfa=duyuru_detay&duyuru_id=24 linkini paylaştı.

Yıkımın en çok etkilediği dört ilçeden biri: Kırıkhan

Kentte en büyük yıkım Antakya, Defne ve Samandağ'da görünse bile gözden ırakta kalan bir başka yer daha var: Kırıkhan.
 

hatay ev iç kırıkhan.jpg

Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde bazı binalar yıkıldı bazıları birbirine yaslandı / Fotoğraf: Dora Mengüç


İlçe İskenderun ve Antakya'dan sonra Hatay'ın en gelişmiş ilçesi, daha doğrusu ilçelerindendi.

Burada geçim kaynağının yüzde 60'ını tarım oluşturuyor, tarım arazilerinde şimdilik çok büyük sorun görünmese de toparlanmak zaman alacak.

Depremle birlikte tarım da sanayi de aksadı. İlçenin büyük kısmı enkaz halinde, geriye kalan binalar ise güç bela ayakta durabiliyor. 

Kırıkhan'a doğru yola çıkmamızın nedeni günler öncesinden alınmış bir randevuydu aslında. 

Kent genelinde baş gösteren su sıkıntısını çözebilmek için Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) afetin ikinci günü şehre gelmişti.

ASAT Genel Müdür Yardımcısı ve çevre mühendisi Osman Yıldız'ı arayınca bize ilçedeki su deposunu tarif ediyor.

Şubat'ın son günleri, ayın 26'sı.

Söylediği adrese gideceğiz birazdan.

Ancak çevrede olup bitenlere duyarsız kalmak mümkün görünmüyor.

Yunus Emre caddesinden geçerken sağlı sollu yıkılmış binaların yanında orta ve ağır hasarlı yapılar göze çarpıyor.
 

hatsuuuuu.jpg
ASAT Genel Müdür Yardımcı Osman Yıldız, Kırıkhan'da gerçekleştirdikleri çalışmaları anlatıyor / Fotoğraf: Burak Ütücü


Mahallenin adını sorunca "Kurtuluş" yanıtı alıyoruz. Bir anne-oğul ve üç kişilik çekirdek bir aileden başka kimse yok.

Çoğu mahalleyi ya terk etmiş ya sarsıntıda hayatını kaybetmiş. Depremin 20. gününde "Su yok" diyorlar.

Bölgeye tam da bu konuyu konuşmak için geldiğimizi söylüyoruz.

Tek dert su değil elbette: gelmeyen yardımlar, henüz devlet nazarında hasarlı olduğunu ispatlayamamış yarı yıkık binalar ve neredeyse Hatay'da uğradığımız her noktada dillendirilen çadır sorunu...

Çadır Kentler kuruluyor ama hayvancılık ve tarımla uğraşanlar mülklerini geride bırakıp çadır kentlere pek gitmek istemiyorlar.

Bunlar da var. Ayaküstü dertlerini dinleyip yarım saate yanlarına geleceğimizi söylüyoruz.

Sokaklar dar, enkazdan hareket edebilme kabiliyetimiz kısıtlı.

Belki yayan devam etsek gideceğimiz yere daha hızlı varacağız. Ancak aracı bırakabileceğimiz güvenli bir nokta bulabilmek çok güç.

"Hatay'da fay hattının geçtiği her nokta su kaynaklarına zarar vermişti"

ASAT çalışanları HATSU'ya (Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü) destek vermek için burada soluğu almış. Amaçları su şebekesini ayağa kaldırmak. Ama arama-kurtarma çalışmalarına da katılmışlar, hatta normalde su keşfi için kullandıkları akustik cihazlarla enkazların yanı başında canlı arama dinlemeler yapmışlar. "İkinci gün akşam buradaydık. Hemen gece AFAD ile bir diyalogdan sonra çarşamba sabahı HATSU merkezinden bir daire başkanı ile iletişime geçtik" diyor ASAT amiri Osman Yıldız.  

Bölgeye vardıklarında su şebekelerinde karşılaştıkları manzaranın en az binalardaki kadar kötü olduğunu anlatıyor.

Su üretim ve arıtma tesislerinin ciddi hasar aldığından bahsediyor, sonra çalışmalarını anlatıyor:

Hatay merkezdeki su üretim tesisleriyle, Kırıkhan ve Hassa'daki su üretim tesislerini 3-4 gün gibi bir sürede elektromekanik arızalarını gidererek su verilebilir noktaya getirdik. Bu fay hattının geçtiği her noktada su ve kanalizasyon hatları maalesef kopmuştu. (...) Burada ne boru ne bir başka şey kalmış. Binalar kalmamış. Bütün bu noktalar tek tek açıldı ve hayata geçirildi.

Peki ama aynı mahalledeki Bülent Gökçe neden depremin üstünden geçen 20. günde bir kovanın içine koyduğu suyla yıkanıp, temizlik ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalıyor?
 

hatay röp.jpg
Kırıkhan sakini Bülent Gökçe, depremin ilk gününden beri yaşadıklarını Independent Türkçe'ye anlattı / Fotoğraf: Dora Mengüç


Gökçe, yüzde 70 oranında engelli olduğunu söylüyor. Evini gösteriyor. Tek katlı taş ev dört bir yana dağılmış, geriye kalan ne varsa, onlar ayakta tutuyor müstakil yapıyı. Annesi bir köşede, arkasına enkazı almış bir sandalyenin üstünde oturuyor. Yerinden rahatsız. Bir eli bastonunda diğer eli sigarasında. İzah getirilmesini istercesine "Eve hasarlı değil dediler" diyor.
 

kırıkhanlı teyse.jpg
Suyu yok, ilacı yok, evi yok / Fotoğraf: Dora Mengüç


Kim söyledi bunu diye oğluna soruyoruz, "İnternette 'Hasarsız' yazıyor. Zaten hasarlı olanlara 10 bin lira para hemen yatmış. 'Hasarlı' yazmış olsalar para yatardı yani" diyor. Resmi kurumlara başvuru yapmadılar mı, çadırları neden hala yok? AFAD'ı aramadılar mı, belediyeye gitmediler mi, valiliğe başvurmadılar mı? Cep telefonunu çıkarıyor, kanıtlamak istercesine tüm girişimlerini bir bir anlatıyor Bülent Gökçe:

 Acil durum numarasını ikinci ayın 13'ünde aradım. Kaydımı oluşturdular. Ama ondan sonra bir şey çıkmadı yani.  Mesela dün aradım ben. Sonradan kendileri döndü bana iki saat sonra. Burada kayıtta belli. Kayıt oluşturacağız dediler. Tekrar oluşturdular. İşte bu saat oldu, bugün daha, hiçbir geri dönüş olmadı."

Evine bakıyoruz, kurtarabilecekleri eşyalarını çıkartabilmek için taşları ittiğini söylüyor. Annesi atılıyor birkaç metre öteden söze, 70'lerinde görünüyor: 

Başbakan (Cumhurbaşkanı) söylüyor ya... Gelsin gözüyle görsün. Vatandaşın çoğu haklı, haklı. Belediye ayarlarsa geliyor çadır. Diğerlerine yok. Dün üç yere gittim yok oğlum. İlacımı bile alamıyorum. Şeker ilacım, tansiyon haplarım, ağrı kesicilerim yok. Ben bunlarsız yaşayamam. Ah, oğlum. Su da yok! Oğlumla beraber depremden beri böyle sokaktayız." 

Kırıkhan Belediye Başkanı Ayhan Yavuz'un henüz bu mahalleye uğramadığını söylüyorlar, hem sitemkar hem şikayetçiler. Komşuları Bursa'ya gidip dönmüş. Şehirde büyük bir göç dalgası var. İmkanı olan büyük şehirlere, vaziyeti idare eden yakındaki kentlere gitmeye çabalarken yoksullar kalakalıyor olduğu yerde. "Neden ayrılmadınız?" diye sorduğumuzda "Oğlum bırakamazsın ki... Nereye gidebilecek, kimin yanına sığabileceksin?  Yağmurunu da yedik, güneşini de soğuğunu da" yanıtı vermelerinin sebebi biraz da bundan sebepli. 

"Bu kovadaki suyla duş alıyorum"

İşte tam da bu sözleri sarf ettikleri noktada taş çatlasa 10 litre alabilecek siyah bir kova takılıyor gözümüze.
 

hatay su.jpg
Kırıkhan'ın Kurtuluş mahallesinin üstü su deposu altı bir kova su, yetkililer suyu halka ulaştırmak için depremin ilk gününden beri çalışıyor / Fotoğraf: Dora Mengüç


"Bu ne?" diye soruyoruz, "Vallahi bu su ile duş alıyorum ben. Isıtıyorum burada" cevabını veriyor Bülent Gökçe. Annesi ne banyo yapabildiklerini ne tuvalete girebildiklerini hatırlatıyor, "İçme suyunu getiriyorlar ama tuvalet-banyo suyu yok" diyor yılgınca. 

"Vatandaşı bekletmek doğru olmaz"

ATSU ekipleri Hassa ve Kırıkhan'da yoğunlaştırmış çalışmalarını. İlk geldiklerinde su bulanık akıyormuş. Öyle diyorlar. Elin bile yıkanamayacağı ölçüde yani. ATSU Genel Müdür Yardımcısı Osman Yıldız, "Şu an tedbir amaçlı, insanlara diyoruz ki 'içmeyin, kullanma suyu olarak kullanabilirsiniz'. Ama bunun için artık daha fazla vatandaşı da bekletmez doğru olmaz" diye konuşuyor.  
 

su hatay.jpg
ATSU Genel Müdür Yardımcısı Osman Yıldız / Fotoğraf: Burak Ütücü


"Yerinde gelip vatandaşı dinleyerek, vatandaşın görüşleri doğrultusunda olması gerekiyor çalışmaların" mesajı veriyor Yıldız.

Yıldız, "Deprem öncesinde de buraya bir gün bir yere bir gün bir yere su veriliyormuş" diyor.

Boru hatlarının bazılarının asbestli olduğunu, bunların değiştirildiğine işaret ediyor. Hatay merkezdeki su üretim tesisleriyle, Kırıkhan ve Hassa'daki su üretim tesislerinin 3-4 gün gibi bir süre zarfında elektromekanik arızalarını giderildiğini söylüyor, belli noktalara seyyar çeşmeler kurduklarını anlatıyor. 

Hatta son çalışmalarını yerinde göstermek için "Haydi birkaç dakika yürüyelim de size göstereyim" diyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Zaten Kırıkhan'ın ismi haberlerde geçmiyor"

Kurtuluş Mahallesi'ne döndüğümüzde, bir başka aile karşılıyor bizi. Genç bir kadın, eşi asker. "Size lüks gelecek ama öyle değil, eşim tüm birikimiyle bu arabayı aldı, depremde tuz buz oldu. Kaskosunu da para çıkışmadığı için yaptıramamıştık. Sizce devlet bizim gibilere bir kolaylık sağlar mı?" diye soruyor.

Afetten kısmi hasar görmüş araçların zorunlu trafik sigortasının deprem olmasından dolayı karşılanacağı bir fısıltı gazetesinden ibaret. Yani böyle bir hasarı sigorta şirketleri karşılamıyor. Yine de belli olmaz. "Soracağız, takipçisi olacağız" diyoruz.

"Zaten Kırıkhan'ın haberlerde falan ismi bile geçmiyor" yanıtı veriyor genç kadın. Annesi ile babası giriyor söze, "İçme suyu geliyor ama şey yok… Şişeyle alıyoruz onu da yani..." diyorlar.

"Anlıyoruz" diyoruz kurtulmayı bekleyen Kurtuluş mahallesi sakinlerine. Ama esasen anlayamıyoruz. Üstünde su deposu, altında su kovası... Yardım bekliyor Kırıkhan'dakiler...

   

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU