Depremden hemen sonra bir çantayla yola çıktı, vinçle bir köye ulaştı: "İşçilerden baret bulup enkazlara girdim"

Gönüllü ordusunun bir üyesi de 21 yaşındaki paramedik Burcu Zübeyde Bal oldu. Bir çantayla çıktığı yolda karşılaştığı bir vinçle yardımın hiç ulaşmadığı bir köye gitti. Köy çocuklarının "perisi" oldu

Burcu Zübeyde Bal

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen depremler çok büyük bir alanda yıkım getirdi. 

Binlerce kişi öldü, yaralandı, evsiz kaldı…

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Deprem, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak tarihe kazındı.

Felaketin ardından yüzlerce gönüllü depremin hasar verdiği şehirlere adeta akın etti.

Kimi gıda taşıdı, kimi çadır götürdü. 

Çoğu gönüllü o şehirlere daha önce gitmemişti bile.

O gönüllülerden biri de 21 yaşındaki Burcu Zübeyde Bal. 

Bal, 2021'de ilk ve acil yardım bölümünden mezun oldu fizyoterapi eğitimi de aldı. 

"Kira ve faturalarımı ödemem gerekiyordu ama umursayamadım"

Mesaiyle çalıştığı işinden istifa etmişti ve günlük işlerde çalışıyordu. 

Deprem haberini aldığı gibi eve gitti ve o bölgede ne yapabileceğini araştırmaya başladığını söyleyen Bal, "Ay sonu kiramı ve faturalarımı ödemem gerekiyordu ama umursayamadım. 'En kötü ihtimale kredi çekerim' diye düşündüm. Ama oradaki insanlar çaresizdi" dedi. 

İlk yardım malzemeleriyle dolu bir çanta hazırladı. Küçük bir sırt çantasına da kendi eşyalarını koydu. Ailesini arayıp helalleşti ve yola çıktı.

"Ulaşım çok sıkıntılıydı" diyen Bal, Adana uçağına sabah binebildiğini söyledi.

Adana Havalimanı'ndan belediyenin araçlarıyla Hatay'a ulaştığını kaydeden Bal, kendisi gibi gönüllü bir vinç sahibiyle karşılaştığını ve onun aracıyla Hatay'ın bir köyüne gittiğini anlattı.

"Köye henüz hiçbir sağlık ekibi ulaşmamıştı" diyen Bal, "Enkazdan 2 sağ bir de cenaze çıkartabildik. Ambulans olmadığı için çantamdaki malzemeleri kullanarak enkazdan çıkarabildiklerimize gerekli müdahaleyi yaptım" şeklinde konuştu.

O gün artık hava kararmıştı ve enkazlarda çalışmak artık mümkün değildi.

Birkaç kişiye pansuman yaptıktan sonra Hatay'da kurulan sahra hastanesine gitti. 

 

Burcu Zübeyde Bal 2
Bal, köylerde çocuklarla da ilgilendi

 

"Sadece ekmek yedik"

"Hava çok soğuk olduğu için insanlar ateş yakmıştı. Herkes bir köşede ısınmaya çalışıyordu. Yiyecek yoktu. Yardımların çoğu henüz ulaşmamıştı. Ekmek bulabildik ve onunla açlığı bastırmaya çalıştım" diyen Bal, sonrasını şöyle anlattı:

"Ertesi gün ekipler ayrıldı ve köylere dağıldık. İlk hedefimiz yardımın hiç ulaşmadığı yerlerdi. Köylerdeki ihtiyaçları belirledik. İnsanların düzenli kullanması gereken medikal ilaçları listeledik. Onları temin ederek tekrar köye çıkıyorduk. Kadın olduğum için kadınların ve çocukların daha rahat edebilecekleri bir seçenekti. Kadınların özel durumları için yardımcı oldum, hamilelerimizle ilgilendim, çocukların pansumanlarını yaptım, oyunlar oynadım. Çikolata, süt gibi mutlu edebilecek şeylerle gönüllerini aldık. Ayakkabı bulup dağıttık. İnsanlar 'ayağıma olsun yeter, kadın ya da erkek ayakkabısı fark etmez' diyordu."

Çökeleğini vermek isteyen depremzede kadın

Bir köyde dağıtım yaptıktan sonra çıkacağımız esnada bir teyze yanıma geldi ve 'Kızım sen bana yardım ettin, bak benim de çökeleğim var onu sana vereyim' dedi. Elindekini de paylaşmak isteyen, sütünü, çayını ikram eden, o halde bile misafirperver Anadolu insanlarını gördüm. Bir köyde özel bir çocuğumuz vardı. Bazı ilaçlar için köye birden fazla kez gitmek durumunda kalmıştım. Beni her gördüğünde 'peri, peri geldi' diyordu. Mesleğimin hazzını sonuna kadar tattığım bir süreç oldu. Bir kalbe dokunmak, bir yara sarmak, binlerce dua almak ama şartlar gerçekten zordu."

Bal'ın tek pişmanlığı Hatay'ı daha önce görmemiş olmak.

"Benim kalbim Hatay'da kaldı" diyen Bal, "Gece enkazdan kurtardığımız gencecik bir kız vardı. İstanbul'a döndüğümde sosyal medyada kurtulduğu anın videosuna denk geldim. O an ki hislerimi anlatamam. Sonradan kolunun kesileceğini öğrendim. Henüz gencecik bir kız" şeklinde konuştu. 

Nasıl durabilirdim?

Dönmesine yakın hastalandığını, araç içinde ateşlendiğini de aktaran Bal, duygularını "Beni fark edip ambulansa aldılar. O anlara dair bir şey hatırlamıyorum. Sabah uyandığımda bana çalışmamam gerektiğini söylediler. Ama insanlar o haldeyken nasıl durup dinlenebilirsin ki" ifadelerini kullandı. 

Enkazlarda çalışırken de artçı depremlerin olduğunu ifade eden Bal, sözlerini şöyle noktaladı:

"O an enkaza girmeyecek işçilerden kafama bir baret alıp enkazlara girdim. Ölebilirim, biliyorum ama umurumda değildi. Bu benim görevimdi ve en fazla görev şehidi olurdum. Peki görev şehidi olana kadar kaç yaraya merhem olabilirim?"

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU