Üniversite sayısı arttı ama sınıflar homojenleşti... Artan maliyetler nedeniyle gençler üniversite için başka kente gidemiyor

Üniversite sayısının artması, maliyetlerin yükselmesi ve "şehir dışına gidene kadar burada özele gitsin" anlayışı nedeniyle özellikle büyükşehirlerde yaşayan gençler, okumak için eskiye oranla başka şehirlere daha az gidiyor

Gençlerin yaşadıkları illerdeki üniversitelere yönelmesi sınıflarda eskiden daha yaygın olarak farklı illerden öğrenci çeşitliliğini azalttı / Fotoğraf: anadolu.edu.tr

Türkiye'de 2022 yılı itibariyle üniversite sayısı 208'e ulaştı. Bunun 129'u devlet, 75'i ise vakıf üniversitesi.

Neredeyse her ilde üniversite bulunuyor ve buralarda okuyan öğrenci sayısı 8 milyona ulaştı.

Üniversitede eğitim alma imkanı geçmişe göre çok daha kolay.

Geçmişte üniversiteler ve askerlik memleketlerinden ilk defa çıkan gençlerin farklı yörelerden yaşıtlarıyla ilk defa tanıştığı yerlerdi.

Bu sayede farklı kentlerde kültürlere, yaşam biçimlerine dair bilgileri sadece kitaplardan değil, bizzat tanıştıkları yeni arkadaşları sayesinde öğrenirlerdi.

Üniversitelerin yaygınlaşması ve beraberinde hayat pahalılığı gençlerin ve ailelerin tercihlerinde değişikliğe neden oldu.

Gençler ve aileleri alanlarında önde gelen üniversiteler ve bölümler değilse şehir dışındakiler yerine daha çok kendi kentleri veya yakınlardaki üniversiteleri tercih eder hale geldi.

Bu eğilim özellikle büyükşehirlerde yaşayan öğrenciler arasında daha fazla.

Aileleri çocuklarını çok gerekmedikçe veya gidilen yer bilinen bir üniversite değilse daha küçük şehirlere eğitim amaçlı göndermiyor.

 

289826125_10159397146052732_6734534934752258233_n.jpg
Prof. Dr. Serap Durusoy / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Büyükşehirlerden geçmişe göre çok daha az öğrenci gelmeye başladı"

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Durusoy bu değişime dikkati çekenlerden. 

Eskiye oranla büyük şehirlerden çok daha az öğrencinin okullarına gelmeye başladığını söyleyen Durusoy, "Daha önceleri öğrenci yelpazemiz çok  genişti. Türkiye'nin dört bir yanından gelen öğrencilerimiz vardı. Kültürel farklılık ve gelir profili de çok çeşitlilik göstermiyordu" dedi.

Orta gelir grubu içerisinde yer alan ailelere sahip gençlerin de okullarını tercih ettiğini vurgulayan Durusoy, "Ancak 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 8 bin 130 lira ve yoksulluk sınırının ise 26 bin 483 Türk lirasına ulaşması ve orta gelir grubunun kaybolması haliyle bu kesimin eğitim masraflarını karşılamasını da zorlaştırıyor. Tabii ki Bolu, Ankara ve İstanbul arasında kalan bir şehir olduğu için öğrencilerimiz çoğunlukla Ankara ve İstanbul gibi yakın illerden geliyordu. Bu sayı özellikle 2009 depreminden sonra azalmaya başladı. Ancak pandemiyle birlikte azalma iyice hissedildi" diye konuştu. 

 

üniversite1.jpg
Artan üniversite sayısı üniversitelilerin tercihlerinde değişimlere yol açtı / Fotoğraf: AA

 

Büyükşehirlerde üniversiteyi kazanamayanlar kent dışı yerine özellere yöneliyor

Durusoy'a göre bu değişimde özel ve devlet üniversitelerinin artması etkili oldu. 

"Daha önceleri yaşadığı ilde üniversite olmayan gençler, mecburen şehir dışında öğrenim görüyordu" diyen Durusoy, "Ayrıca büyükşehirlerdeki üniversiteleri kazamayacak potansiyeli olan gençler de şehir dışındaki üniversiteleri tercih etmek zorunda kalıyordu. Fakat özel üniversitelerin artması şehir dışında yer alan üniversitelerin tercihini azalttı" ifadelerini kullandı. 

Tercih farklılaşmasında konut ve kira fiyatlarındaki artışın büyük rolü olduğunu kaydeden Durusoy, "Çünkü konut ve kira fiyatlarındaki yükseliş yalnızca büyük şehirlerde değil, küçük şehirlerde de yaşamayı zorlaştırdı. Özellikle büyük şehirlerde artan konut fiyatları yakın illerin değerini de artırdı. Şehir dışında öğrenim görmenin getirdiği maliyet doğal olarak ikamet edilen ildeki özel üniversitelere olan talebi de artırıyor" şeklinde konuştu. 

 

 

üniversiteliler.jpg
Belli üniversitelerde yabancı öğrenci sayısında ciddi artış görülüyor /  / Fotoğraf: anadolu.edu.tr

 

Boş kalan üniversite kontenjanları yabancı öğrencilerle doldurulmaya çalışılıyor

Bu durumun yeni açılan kamu üniversitelerinin pek çok bölümlerinde kontenjanların dolmaması ya da doluluk oranlarındaki düşüş nedeniyle bölümlerin kapanmasına yol açtığını da kaydeden Durusoy, sözlerini şöyle tamamladı:

Üniversiteler ise bu kapanmaların önüne geçmek için yabancı uyruklu öğrenci sayısında artışa gidiyor. Diğer yandan öğrenim giderini karşılayamayan pek çok lisans öğrencisi 4 yıllık eğitimini tamamlamadan ön lisans diplomasını alarak hemen iş hayatına atılmayı tercih ediyor. Kuşkusuz bu kararlarında emek piyasasında yaşanılan zorluklar ve iş bulamama kaygısı da etkili oluyor.

 

cemzorlu.jpg
Cem Zorlu / Fotoğraf: Twitter@CemZorlu

 

"Sınıflarda eskiye oranla farklı illerden gelen öğrenci çeşitliliği azaldı"

Konuya dair görüşlerini sorduğumuz Konya'daki Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Cem Zorlu da Durusoy'un tespitlerine hak verdi.

Konya'ya İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerden gelen öğrenci sayısında azalma olup olmadığına dair elinde bir istatistiki veri olmadığını, bunun araştırılması gerektiğini kaydeden Zorlu, şunları söyledi:

Fakat şöyle bir genel bir durum var. Seksenli yıllarda üniversite öğrencisiydim. O zaman bizim 200 kişilik sınıfta Türkiye'nin her ilinden öğrenci vardı. Şimdi doğal olarak her ilde bir üniversite olduğundan dolayı öncelikle çok vasıflı, marka değeri yüksek üniversiteleri kazanma ihtimali olanlar hariç herkes kendi ilindeki veya yakınlarındaki üniversiteleri tercih eder hale geldi. Örneğin bizim üniversitemizdeki Konyalılık oranı yüzde 40'lara çıktı. Tabii ki yine şehir dışından özellikle doğu ve güneydoğu illerinden çok öğrenci geliyor ama eskiden çeşitlilik daha fazlaydı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU