Yeşil Hat'ın iki kenarında oluk oluk kan akıyor

Kırmızıya boyanan Yeşil Hat'ın her iki tarafında 'tarihi uzlaşmayı' desteklediği sırada yaptığı şeyin benzerini yapmak için ne bir arzusu ne de gücü var

Fotoğraf: Reuters

Nedenini bilmediğimiz bir şekilde 'Yeşil Hat'ın ötesi' olarak adlandırdığımız Arap köy ve şehirlerinde, her gün artan ölü sayısını artık sayamaz olduk!

Batı Şeria'nın kuzeyinde, merkezinde ve güneyinde şehit düşenlerin sayısı üzerinde de duramaz olduk.

Daha geçtiğimiz salı günü sadece birkaç saat içinde beş kişi şehit oldu.

Arap köylerinde ve şehirlerindeki suç neticesinde kaydedilen ölümler, kamuoyu tarafından İsrail'in Arap muhitindeki suçla mücadele politikasına bağlanıyor.

İsrailli yetkililer, Arap muhitinde uyguladıkları suçla mücadele politikalarının Yahudi muhitinde uyguladıklarından çok farklı olduğunu inkar etmiyor.

Diğer bir deyişle, şüphe uyandıran ısrarlı bir ihmalkarlık, şiddet olgusunun o kadar çok kötüleşmesine neden oldu ki, bu olgunun hafifletilmesi uzak bir ihtimal olarak görülüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sayıları 2 milyonu aşan ve tüm İsrail haritasına yayılan Arap kesiminde endişeyi daha da artıran şey, bu şiddet sorununu çözecek kişinin, İç Güvenlik Bakanlığı kendisine verilen ve bakanlığın adını Ulusal Güvenlik Bakanlığı olarak değiştirmek de dahil olmak üzere yetkileri genişletilen Ben-Gvir olması.

Ben-Gvir'in şu anki yetkisi, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da faaliyet gösteren sınır muhafızlarına kadar uzanıyor.

Sicilinde de görüldüğü üzere Ben Gvir'in kutsal yerlere ve burada ibadet edenlere saldırma hamleleri ve girişimleri var.

İşte bakın, daha resmi olarak göreve başlamadan önce, tıpkı resmi taç giyme töreninden önce yaptığı gibi Mescid-i Aksa'ya baskınlar düzenleme sözü veriyor!

Şimdiye kadar İsrailli yetkililer bu şiddet olgusuyla ilgili endişelerinden çok kez bahsettiler ve daha kim bilir ne zamana kadar bundan bahsedecekler ancak bunu azaltmak için elle tutulur hiçbir şey yapmıyorlar.


'1948 Filistinlilerinin' yani Yeşil Hat'ın arkasındakilerin, Netanyahu ve onun aşırı sağcı koalisyonunu yeniden iktidara getirmedeki doğrudan rollerinden ötürü, özellikle parti liderleri düzeyinde kendileriyle bir özeleştiri sürecine girmeleri gerekiyor.

Bu rolleri, kendilerine karşı yapılan ve yapılması planlanan şeylere karşı koyma güçlerini zayıflattı.

Umarız bu yaşananlardan ders çıkarırlar ve bu, daimi 'özgürlük ve eşitlik' sloganları altında mücadeleye devam etme kararlarına hizmet eder.


Hatalarına rağmen milyonlarca '1948 Filistinlileri', çıkarlarını korumalarını ve sorunlarını uygun gördükleri şekilde çözmelerini sağlayan hakiki meziyetlere sahiptir.

Netanyahu daha tahta çıkmadan Yeşil Hat'ın kırmızıya boyanan diğer tarafında, İsrail'in aşırı ırkçı sağcı aileler arasında bölünmesinin ardından bugünlerde çok fazla kan dökülüyor.

Gazze savaşlarının her meydanında oradaki Filistinliler toplu halde öldürülürken, Batı Şeria'da taksit taksit öldürülüyorlar.

Böylece ülkenin her iki bölgesindeki toplam şehit sayısı eşitleniyor ve en mütevazi tahminlere göre bununla birlikte tutuklu sayılarında da yüzlerce artış kaydediliyor!
 


Filistinliler, Haziran 1967'nin ilk gününden beri İsrail'de birbiri ardına gelen tüm hükümet modellerine alıştı. Gerginlik esas, geçici sakinlik istisnaydı.

İsrail'in Filistinlilere boyun eğdirmek ve davalarını ortadan kaldırmak için nefret içerikli ve ahlak dışı yatırımları için ne kadar harcama yaptığını saymaya kalksak, başkalarıyla yaptığı savaşlarda harcadığı her şeyden kat be kat fazlasını harcadığını görürüz.

Rüşvetler ve kolaylıklar olarak adlandırılan uygulamalar karşısında beyaz bayrağın kalktığını ya da temel hakların pazarlık konusu yapıldığını görmüyoruz.

Bu da şu denklemi güçlendiriyor: Filistinliler modern çağın en uzun işgali ile boğuşurken, İsrail de bir halk ve bir ulusa karşı en uzun savaşı veriyor.

Nasıl ki Filistinliler kararlılıkları ve hakiki direnişleri için bir bedel ödüyorsa, İsrail de işgali için bir bedel ödüyor.

İsrail'deki ılımlı ve tarafsız kişilere sorun. Zira bunu en açık açık söyleyecek olan onlardır.


Filistinlilerin -haklılar- İsraillilerle -haksızlar- paylaştığı ortak sorunun bir diğer boyutu da, dünyanın her iki taraftan da uzaklaşarak başka kaygılarla meşgul olmasıdır.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve peşi sıra insanlığın üstüne acımasızca gelen bütün yansımaların yanı sıra etkileri sadece Ukrayna sınırları içinde kalmayıp küresel bir boyuta ulaşan Avrupa'nın merkezindeki şiddetli savaşın ortasında Filistin-İsrail sorununu kim önemsesin ki?

'Filistin-İsrail barışının' sözde manevi babası ABD'ye gelince, bu meseleye sırtını dönmüş durumda.

Kırmızıya boyanan Yeşil Hat'ın her iki tarafında 'tarihi uzlaşmayı' desteklediği sırada yaptığı şeyin benzerini yapmak için ne bir arzusu ne de gücü var.

Tehlike kapılardan girerken, dünyanın bunu sadece arka bahçeyle sınırlı bir yangın olarak görmesi durumu daha riskli hale getiriyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU