"Enerji ve gıda dünyada büyük bir güç; ülkeler birbirinin sonunu getirecek aşamaya geldi"

"Sürdürülebilirlik çok önemli hale geldi" diyen Prof. Nâsır, "Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte şunu fark ettik, enerji ve gıda çok büyük bir silah haline geldi. Artık savaşların bile, enerji ve gıda üzerinde olabileceğini görebiliyoruz" dedi

Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden, günümüzdeki ihtiyaçların karşılanması. 

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Prof. Dr. Süphan Nâsır ile Independent Türkçe için sürdürebilirlik üzerine konuştuk.

Enerji ve gıda krizine bağlı olarak da sürdürülebilirlikle ilgili önlemlerin daha da farkına varılmaya başlandığını söyleyen Nâsır, "Enerji ve gıda dünyada büyük bir güç haline geldi. Artık savaşların bile, enerji ve gıda üzerinde olabileceğini görebiliyoruz" şeklinde konuştu.
 


Nâsır, Sürdürülebilir kalkınma ile hedeflenen gelecek nesiller gözetilerek, çevrenin ve doğal kaynakların bilinçli bir şekilde kullanılması, doğaya zarar vermeden ekonomik gelişmenin sağlanması olduğunu söyledi.

Nâsır, "Tabii burada bir paradoks da var ki ekonominin sürekli olarak gelişmesini sağlamak ama çevreye zarar vermeden yapabilmek pek mümkün olmuyor. Sürdürülebilir kalkınma kavramı, ekonomi ve çevreyle ilişki olduğu kadar aynı zamanda, toplum içindeki gelir dağılımı, refah seviyesi, eğitim, sağlık ve adalet gibi her alanda toplumu belli bir seviyeye getirmeyi de amaçlıyor" dedi. 


"Sürdürülebilirlik artık dünya için, olmazsa olmaz bir kavram"

Avrupa ülkelerinin, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaştan dolayı enerji sıkıntısı çektiğini söyleyen Nâsır, "Bu da onların üretimlerine yansıyor, fabrikaları kapanıyor. Bu kapanmalar dünyada tedarik zincirinin kırılmasına dolayısıyla da enflasyonun kontrol dışına çıkmasına neden olmakta. Onun dışında sağlık sistemiyle ilgili bile ciddi problemler yaşıyorlar. Artan enerji maliyetlerinden dolayı Almanya'da hastaneler kapanma eşiğine geldi. Pandemi öncesine kadar işletmelerin, markaların gönüllülük esaslı yaptıkları hükümetlerin çok da dile getirmedikleri sürdürülebilirlik kavramı artık dünya için, olmazsa olmaz bir kavram olarak karşımıza çıkıyor" ifadelerini kullandı. 
 

Prof. Dr. Süphan Nâsır (1).jpg
Prof. Dr. Süphan Nâsır / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Enerji ve gıdayla ülkeler birbirinin sonunu getirecek aşamaya geldi"

Pandemiyle birlikte dünyada tedarik zincirlerinin kırılması ve üstüne Ukrayna-Rusya arasındaki savaş ile birlikte enflasyonist bir ortama girdildiğine işaret eden Nâsır, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunların hepsini göz önüne aldığımızda ciddi anlamda önlemlerin alınması gerekiyor. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Bizler bu hiyerarşinin üst noktalarına kadar çıkmıştık. Ama şu anda Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alt seviyesindeyiz. Biz şu anda açlık çekmemek, güvenlik, ısınma ve barınma üzerine odaklanıyoruz.  Şu anda Türkiye ekonomisinde temel konuşulan konular barınma, enerji ve beslenme oldu. Artık bu ihtiyaçların karşılanması çok önemli hale geldi. O yüzden eğer bu dünyadaki kargaşa devam edecek olursa, enerji ve gıda ülkelerin birbirine kullanabileceği büyük bir silah haline gelecek. Konvansiyonel silahları kullanmaya da artık hiç gerek yok. Enerji ve gıdayla ülkeler birbirinin sonunu getirecek aşamaya geldi.


"Türkiye gıda enflasyonunda birinci çıktı"

Nâsır, "Türkiye gıda enflasyonunda birinci çıktı. Biz dünya sebze üretiminde dördüncü, meyve üretiminde beşincisiyiz. Fındık, üzüm, incir gibi kuru meyvelerin üretiminde ve ihracatında da Türkiye dünya birincisi. Ama gıda enflasyonunda birinciyiz. Bunun nedeni, bugüne kadar sürdürülebilir kalkınma amaçlarına  uyumlu hareket edilmemesinden kaynaklanıyor" dedi. 
 

Prof. Dr. Süphan Nâsır.jpg
Prof. Dr. Süphan Nâsır / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Sürdürülebilir bir tarım politikamız yok"

"Sürdürülebilir bir tarım politikamız yok" diyen Nâsır, şu bilgileri verdi:

Sürdürülebilirlik amaçlarından en önemlisi, yerel üretim ve kalkınmanın desteklenmesi. Yani biz eğer ürünleri tüketim yerlerinin yakınlarında üretirsek, böylelikle nakliye gibi maliyetler işin içine girmeyecek hem yerel halk ekonomik anlamda refaha ulaşacak, istihdam sağlanacak hem de bu tür ürünler daha kolay bir şekilde halka ulaşacak. Biz aslında sürdürülebilirliğin temel amaçlarından olan yerel üretim ve kalkınmayı destekliyor olsaydık, hem gıda enflasyonumuz bu kadar yüksek olmayacaktı hem de  daha az karbondioksit salımına sebep olacağımızdan dolayı çevreye daha az zarar verecektik. Dünya'ya ve ülkemize baktığımızda bir dönüm noktasındayız ama bu dönüm noktasında artık işin ciddiyetine varıp, hızlı önlemler alınması gerekiyor.

Eğer önlem alınmazsa, artık bazı şeyler için çok geç olacağını söyleyen Nâsır, "Yerel üretim ve yerel kalkınma önemli bir sürdürülebilir kalkınma amacı. Bizim için önemli olan sürdürülebilir bir tarım politikamızın olması, gıdaya kolay bir şekilde erişmek. Daha az karbondioksit salınımına sebep olmak ve çevreye daha az zarar vermek gibi noktalara dikkat etmemiz gerekiyor. Gıda ve enerji bugün olduğu kadar gelecekte de çok önemli olacak, savaş nedeni haline geleceğini de unutmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
 

 

2021'de küresel karbonsuzlaşma oranı yüzde 0,5 ile on yılı aşkın süredir en düşük seviyesinde gerçekleşti

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) emisyonları yüzde 43 azaltma hedefini belirlediği 2030 tarihi hızla yaklaşıyor.

Ekonomik dalgalanmalar ve enerji fiyatlarının yüksek olması nedeni ile karbonsuzlaşma konusundaki ilerleme son 12 ayda yavaşladı.

G20 üyelerinin enerjiyle bağlantılı CO2 emisyonlarını azaltma ve ekonomilerini karbonsuzlaşma oranını ortaya koyan Net Sıfır Ekonomi Endeksimize (NSEE) göre; 2021'de küresel karbonsuzlaşma oranı yüzde 0,5 ile on yılı aşkın süredir en düşük seviyesinde gerçekleşti. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU