HDP'li Sürücü cezaevinden gelen mektupları paylaştı: Çok su harcadın gerekçesiyle infaz yakıyorlar

HDP Milletvekili Ayşe Sürücü, "12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan vahşeti tüm dünya biliyor. Bugün yaşananlar o dönemi aratmıyor. 12 Eylül zihniyeti Türkiye cezaevlerinde devam ediyor" diye konuştu

Fotoğraf: AA

Cezaevlerinde bulunan kişilerin cezalarının bitmesine az süre kala yaptıkları koşullu salıverilme başvurularına çeşitli nedenlerle olumsuz yanıtlar veriliyor. HDP milletvekilleri Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarının tutuklulara yönelik tutumunu Meclis’te gündeme getirirken, bir yandan da cezaevlerinden hak ihlaline maruz kaldıklarını belirten kişilerden mektuplar almaya devam ediyor.

Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu'nun "iyi hal" değerlendirmesi sırasında keyfi sorular yönelttiğini belirtenlerin mektuplarına göre, tahliye edilmeme gerekçeleri kimi zaman "Çok su harcadın" kimi zaman ise "Kürtçe şarkı söyledin" oluyor.

Hiç evlenmemiş mahkuma "Eşini öldürdün" engeli

Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre; HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, cezaevlerinde bulunan kişilerin hak ihlaline maruz kaldıklarını belirten yüzlerce mektup aldığını, özellikle koşullu salıverilmesi gereken kişilere "saçma sapan gerekçeler" tebliğ edildiğini ve tahliyelerin engellendiğini söyledi. Sincan Kadın Cezaevi’nde tutuklu olan Rojda Erez’in kaleme aldığı mektubu aktaran Sürücü, şunları söyledi:

Rojda Erez’in koşullu salıverilme hakkı olmasına rağmen idari gözlem kurulu Erez ile alakalı olmayan bir adli suçu işlediği gerekçesiyle bu hakkı kullanmasının önüne geçiyor. Kurul Erez’e, ‘15 yıldır eşini öldürmekten içeridesin ve bir daha zarar verebilirsin’ gerekçesini sunuyor ve tahliyesi uygun görülmüyor. Halbuki Rojda Erez hayatında hiç evlenmemiş. Eşini öldürmek gerekçesiyle cezaevinde değil, siyasi bir mahpus. Rojda Erez bunun üzerine gözlem kuruluna tekrar başvuruda bulunuyor. ‘Ben hiç evlenmedim, bir adli dosya ile benim dosyam karışmış’ diyor. Karışmadığını belirtiyorlar. Bir diğer gerekçe olarak da ‘çok su harcadın’ bahanesiyle infaz yakıyorlar.

Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hanım Yıldırım'ın ise, koşullu salıverilme hakkı olmasına rağmen "Abisi FETÖ’den tutukludur" denilerek başvurusunun reddedildiğini ifade eden HDP’li Sürücü, "Böyle bir gerekçe olabilir mi? Suçun şahsiliği nerede?" dedi ve şöyle sözlerini sürdürdü:

Şu anda Türkiye cezaevlerindeki gözlem kurulları adeta keyfi bir şekilde infazları yakıyor, koşullu salıverilme hakkı olan mahpusların salıverilmesini engelliyorlar. Bunları da çok alakasız, olmayan gerekçelerle yapıyorlar. ‘Işıkları açık bıraktı’, ‘Arkadaşlarıyla sohbet ediyor’ gibi gerekçelerle infazlar yakılıyor. Adalet Bakanı, ‘hak ihlalleri yok’ diyor. Bu mektuplar benim Meclis’teki odama kadar geliyor.

thumbs_b_c_65958bb52ee4a88f4c89b8f4ec36b887.jpg
Ayşe Sürücü: Bunun 12 Eylül'den ne farkı var? Fotoğraf: AA

"12 Eylül zihniyeti Türkiye cezaevlerinde devam ediyor"

Marmara 7 No’lu Cezaevi’nde kalan bir mahkûm da HDP Meclis Grubu'na gönderdiği bir mektupta infaz başvurularının olumsuz sonuçlandığını anlattı. Mektubunda, "Gözünün üstünde göz var’ denilerek soruşturmalar açılıyor, açılan bu soruşturmalarla tahliyeler engelleniyor" ifadelerini kullanan kişi Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle haklarında disiplin soruşturması açıldığını, "slogan atmak" suçlamasıyla disiplin cezası verildiğini ve buna dayanarak da tahliyelere izin verilmediğini söyledi.

Cezaevlerinde tutuklu bulunanlara yönelik hak ihlallerinin her geçen gün arttığını, özellikle hasta tutuklulara yönelik Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) gerekli adımları atmadığını ifade eden HDP’li Sürücü, "Ben odama varıp cezaevinden mektup geldiğini gördüğümde, orada bir infaz yakma ya da hak ihlali olduğunu biliyorum. Çok su harcadı diye birinin infazının yakıldığını mektuplarda görünce çok kötü oluyorum. Bir insan 10 yıl cezaevinde kalmış ve böyle saçma bir gerekçeyle nasıl cezaevinde tutulur?" dedi. Sürücü sözlerini şöyle sürdürdü:

12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan vahşeti tüm dünya biliyor. Aslında şu an cezaevlerinde ona benzer bir uygulama var. Bugün yaşananlar o dönemi aratmıyor. 12 Eylül zihniyeti Türkiye cezaevlerinde devam ediyor. Yöntem değişti ama aynı zihniyetle hak ihlalleri sürüyor. Gözlem kurulları, basın açıklamasına katılıp mahkûm edilmiş insanlara ‘Pişman mısınız’ diye soruyor. ‘Pişman değilim’ yanıtı alınca infazlarını yakıyorlar. Bunun 12 Eylül döneminden ne farkı var?     

 

 

 

 

 

Gazete Duvar

DAHA FAZLA HABER OKU