Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM’de Yeni Yol Grup toplantısında konuştu. TBMM Genel Kurulu'nun önümüzdeki hafta kesintisiz bir şekilde 2026 bütçe kanun teklifini görüşeceğini hatırlatan Babacan, "Bütçedeki ödenmesi planlanan faiz rakamına şöyle bir bakalım. İşte o zaman hükümetin kimin derdiyle dertlendiğini açık bir şekilde görürsünüz. Faiz lobileriyle mi dertleniyorlar? Yoksa fakir fukaranın, garip gurebanın derdiyle mi dertleniyorlar" diye sordu. Babacan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"2025 bütçesinde 2 trilyon 53 milyar olan faiz ödemeleri 2026 bütçesinde 2 trilyon 742 milyar liraya çıkartıldı. Bu 2 trilyon 700 milyarlık faiz ödeneğine karşı bütçede sosyal yardımlara ne kadarlık bir rakam ayrılmış? 2026 bütçesine sadece 917 milyar. Yani sosyal yardımların tam 3 misli faiz ödeneği var bu 2026 bütçesinde. Başka bir ifadeyle toplumun en çok ihtiyaç duyan kesimlerine ayrılan ödenek zaten parası olup da faize yatıranlara ödenecek rakamın sadece üçte bir. Ülkemiz sosyal devlet olmaktan her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor. Yoksulluk artıyor, fakir fukaralık diz boyu. Emeklimiz, asgari ücretlimiz sadakaya, fitreye muhtaç oldu. Diyanet'in fetvası var. 'Kiramızı ödeyemez haldeyiz' diyorlar. Sokağa atılmaktan korkuyorlar. Ülkemizin yarınları tutulmayan vaatlerle kararıyor.
Türkiye'de şu anda 16 milyondan fazla emeklimiz var ama maaşı 25 bin liranın üzerinde olan sadece 640 bin kişi var. Yıl sonu yaklaşırken asgari ücret hesapları da artık gündemde. Daha rakam masaya gelmeden hedefler, projeksiyonlar şöyle açtığınızda televizyonları, internet sitelerini artık sürekli asgari ücret konuşuluyor. Ve rakamlar havada uçuşuyor. Söyledik, söylüyoruz. Bakın bu yılın başında, 2025 başında asgari ücret ilk defa gerçekleşen insanların yaşadığı enflasyon oranında değil, beklenen enflasyon oranına göre belirlendi. Beklenen enflasyon dediğimiz iktidardakilerin yazdığı bir rakam. Tahmin olarak ortaya koyduğu bir beklenti sadece. İşçimizin enflasyondan doğan hakkı yüzde 45 civarındayken bu sene başında sadece yüzde 31 artış yapıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Asgari ücretteki artışın en az yüzde 50 olması lazım"
Asgari ücretlimizin geçen seneden yüzde 15'lik bir alacağı var. Az önce açıklanan kasım enflasyonundan sonra artık kesinleşti. Bu yılın enflasyonu da yüzde 30'un üstünde olacak. 'Yüzde 30 küsur' diyorlar ama bakıyorsunuz konut enflasyonu yüzde 50, eğitimde yüzde 66 bugün açıklanan rakamlar. Geçen seneden 15 alacak var mı? İşçimiz alacağı var. Bu senede enflasyon yüzde 30 civarında bitecek mi? 30. 15'e 30 eklediğin kaç etti? 45. Pazartesi günü açıklandı, 'Ekonomi yüzde 3.7 büyüdü' diyorlar. Büyümeden de demek ki asgari ücretlerimizin bir refah payı var. Yüzde 5'te en azından oradan bir refah payı gelmesi lazım asgari ücretimize. 45'e 5'te refah payını ekleyin 50. Hesap çok basit. Geçen seneden alacak 15. Bu senenin enflasyonu 30, 5'te refah payı yüzde 50 ediyor. Bunun haricinde yapılan her hesap kul hakkı doğurur. Yani asgari ücretteki artışın en az yüzde 50 olması lazım. Çok basit hesap. Yüzde 50'den az bir artış hakka da vicdana da sığmaz. Şunu da vurgulamak isterim ki bu yüzde 50 hesabı TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarından hareket ederek yapılmış bir hesap. Peki TÜİK'in rakamlarına güveniyor muyuz? Çünkü TÜİK artık şeffaf değil. Eskiden açıkladığı ürün fiyatlarını TÜİK artık açıklamıyor. Enflasyonun rakamı budur. İsterseniz inanın diyor. Biz ne diyoruz? Doğru hesaptan kaçmaz. Bakın arazam da verilmediği için açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark nasıl açılmış durumda. Yıl başında arttıkları asgari ücret ancak kıl payı açlık sınırını yakalamışken hemen ocak ayından itibaren makas oluşmaya başladı ve açlık sınırı şu anda 30 bine yaklaşmışken asgari ücret 22 bin lira. Halbuki temmuzda verilecek ara zamla bu makasın tekrar kapatılması gerekirdi. Yapmadılar.
"İnfaz yasamız yamalı bohçaya dönmesinden biz de rahatsızız"
Uzunca bir süredir kamuoyunda büyük bir beklentiye dönüşen 11.Yargı paketi bugün TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak. 31 Temmuz 2023 tarihinde Covid salgını nedeniyle yapılan yasal düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, bu eşitsizliğin giderilmesi gerektiğini defalarca ifade etmiştik. Ancak, bu yargı paketinde de 'infazda eşitlik' ilkesini tam anlamıyla sağlayacak bir düzenleme göremedik. Bu kürsüden bir kez daha iktidara sesleniyorum: Eğer hakkıyla bir düzenleme yapmak istiyorsanız 'Anayasal düzene karşı kalkışma suçu' dışında kalan suçlar arasında ayrım yapmayın, infazda eşitliği böyle sağlayın. 11.Yargı paketinin komisyon ve genel kurul çalışmaları sırasında eksik bırakılan hususları tamamlayın ve başından bu yana dile getirdiğimiz cezada adalet, infazda eşitli' ilkelerini teklifin metnine de ruhuna da hakim kılın. Bu yönde atacağınız adımlara arkadaşlarımız destek vereceklerdir. Öte yandan, hepimiz gayet iyi biliyoruz ki infaz yasamız yamalı bohçaya dönmesinden biz de rahatsızız, yeni bir infaz yasası yapmak ve bunu tüm paydaşlarıyla görüşerek Meclis'ten bir uzlaşı ile çıkarmak 28. Dönem parlamentosunun görevleri arasında olmalıdır
ANKA