Tahran'dan Soçi'ye Suriye'de tansiyon adım adım nasıl yükseldi? Bakanın söylediği yeni değil ama Suriyeliler yeni anladı

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamaları Suriye'de tansiyonu yükseltti. Tel Rıfat'a harekat beklenirken Esad denkleme girdi. Bakanlık ise açıklamanın yanlış anlaşıldığı görüşünde

Fotoğraf: AA

Suriye sorununa çözüm bulmak amacıyla Türkiye, Rusya ve İran arasında gerçekleştirilen toplantıların sonuncusu geçen ay Tahran'da yapılırken, Türk heyetinin çantasında Tel Rıfat operasyonunu detaylarına ilişkin bir dosya vardı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o toplantıda sarf ettiği "Tel Rıfat ve Münbiç terör yatağı haline dönüşmüştür. Terör örgütünün sığındığı bu limanları temizlemenin vakti çoktan gelmiştir. Astana ortaklarından beklentimiz Suriye'de istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarımıza samimi destek vermeleridir" şeklindeki sözler, konunun masaya geldiğini de gösteriyor.

Tel Rıfat harekatını bekleyen gazeteciler de sahayı terk etti

O güne kadar hala Tel Rıfat cephesinde hareketlilik yaşanıyor ve yerel kaynakların ifadesiyle operasyonun "sıfır saatinde" başlayacağı söyleniyordu. 

Bir ay öncesinden ana akım haber kanallarında çıkan kelli-felli yorumcular ve çalıştığı yerlerdeki unvanı 7 kelimeyi bulan gazeteciler ise alışılageldik bir şekilde yuvarlak tarihler verip operasyonu müjdeliyordu. 

Onlara göre "Operasyon 1 hafta içinde" başlayacaktı. Ya da en iyi ihtimalle "Hazırlıkların yüzde 90'ı bitmişti."


 

tahran-daki-zirveye-damga-vuran-kare-erdogan-i-15086629_5284_o.jpg
Birçok gazete, Tahran zirvesinde Putin'in Erdoğan'ı ayakta beklemesini öncelikli haber olarak verdi / Fotoğraf: Takvim

 

 

Tahran'da ayakta bekleyen Putin mesajını Esad'la verdi

Tahran zirvesinin ardından, hükümeti destekleyen sosyal medya kullanıcıları ile bu alanda tanınırlık kazanan gazetecilerin gündeminde, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı görüşme öncesi 1 dakika boyunca ayakta beklemesiydi. 

Kimileri Putin'in yüz hatlarına odaklanmış, ayakta beklemekten rahatsız olduğu sonucuna varmıştı. Ağırlıklı düşünce, Putin'in 2020'de Türk heyetini kapının önünde bekletmesinin ve devlet televizyonunda beklemeye ilişkin sayaç yayınlanmasının intikamıydı.

Bu ayın başında Soçi'de bir kez daha Erdoğan-Putin görüşmesi vardı ve bu görüşmede Putin, Türkiye'nin Suriye'deki sorunlarını Şam yönetimiyle birlikte çözme "tavsiyesi" verdi. 

Bu konu Soçi dönüşü Cumhurbaşkanlığı uçağında da konuşuldu. 

 

soci-zirvesi-erdogan-ve-putin-den-gorusme-oncesi-aciklama-1048551-5.jpg
Tahran zirvesinden kısa süre sonra Erdoğan ve Putin, bu kez Soçi'de bir araya geldi / Fotoğraf: AA

 

Bir gazetecinin sorusu üzerine Erdoğan, iki ülke istihbaratlarının görüştüğünü hatırlatarak "Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hâlâ orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözlerinden iki gün sonra, Hürriyet'ten Fatih Çekirge şunları yazdı: "Konu gelip iki ülke arasındaki görüşmelerin istihbarat seviyesinden daha yukarı çıkma ihtimaline dönüşebilir mi? Eğer teröre karşı ciddi bir sonuç olacaksa... Örneğin bakanlar düzeyinde de olsa bir temas kuvvetle muhtemeldir."

Çavuşoğlu, 10 ay önceki ayaküstü görüşmeyi hatırlattı

Bütün bunların ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "2023 ve Ötesinde Akil ve Müşfik Türk Diplomasisi" temasıyla yapılan 13. Büyükelçiler Konferansı'ndaki basın toplantısında, Erdoğan ile Esad arasında bir telefon görüşmesi olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine, birden 10 ay önce Suriyeli mevkidaşı Faysal Faysal Mikdat'la yaptığı ayaküstü görüşmeyi hatırladı ve şunları söyledi:

"Sonuçta orada da biraz önce söylediğimi söyledim. Suriye'nin tek çıkar yolu siyasi uzlaşı. Teröristlerin temizlenmesi lazım. Kim olursa olsun, adı ne olursa olsun...Diğer taraftan muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiğini, Türkiye olarak böyle bir durumda buna destek olabileceğimizi de söyledik."

Bu açıklama, Suriye kuzeyinde tansiyonun yükselmesine neden oldu. 

 

thumbs_b_c_ef6839a460c56c45ffef66df19c74a3f.jpg
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu / Fotoğraf: AA

 

Suriye içinde rahatsızlık

Suriye Milli Ordusu (SMO) çatısı altında faaliyet gösteren ve bütün desteğini Türkiye'den alan yerel askeri grupların komutanları dahi bu açıklamaya tepki gösterdi.

Türkiye'nin, IŞİD ya da YPG'ye karşı giriştiği askeri harekatlarla kontrol sağladığı bölgelerde Çavuşoğlu'nun açıklaması protesto edildi ve bu protestolar Suriye'de birçok bölgeye azılan Türk bayraklarının yakılmasına kadar vardı.

Protestoların bu seviyeye gelmesi SMO tarafından da tepkiyle karşılanıyor. 

SMO sözcüsü Yusuf Homud, "düşmanın fırsat aradığını" söyleyerek, "Halkın gösteri yapma ve sesini dünyaya duyurma hakkı var. Ama Türk Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları ile Türk bayrağını birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bu bayrak bir devletin bayrağı ve kanları savaşçılarımız kanıyla karışmış bir ordunun sancağıdır. Türk halkının sembolüne yapılan hakaret etmeyi kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı.

Özgür Suriye Ordusu kurucusu Riyad el Esad ise şunları söyledi:

"Suriye devrimi, karşılaştığı bütün zorluklara rağmen, ülkenin özgür insanları hedeflerine ulaşmak, terör çetelerini ve Esad'ı devirmek, Suriye'yi uluslararası işgalci terörist milislerden kurtarmak için çabalıyor. Bu katillerle aldatıcı veya zehirli bir anlaşmayı kabul etmeyecektir."

Aslında gerek Astana kapsamında gerekse de anayasa görüşmelerinde alınan pozisyon muhalifler ile rejimi aynı masaya oturtmak üzerine şekillenmişti.

Ancak Türkiye'nin dış politikada eksenini bir kez daha değiştirdiği süreçte yapılan bu açıklama, "Türkiye, Suriye'deki söylemlerini de terk mi ediyor" sorusunu beraberinde getirdi. 

Çok uzun bir süredir Suriye rejimi aleyhine hareket etmeyen ve Suriye kuzeyinde bir PKK koridoruna karşı hamleler yaparak aynı zamanda yeni bir göç akınını bertaraf etmeye çalışan Türkiye bunu eylem seviyesine çekmemişti.

 

Syrian-National-Army8.jpg
Açıklamaya tepki gösterenler arasında, Türkiye destekli SMO da var / Fotoğraf: AA

 

Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptı: Suriye halkının beklentileri doğrultusunda…

Suriye'deki protestoların ardından Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı.

Türkiye'nin, bu krize halkın meşru beklentileri doğrultusunda çözüm bulunması için en çok çaba harcayan ülke olduğunun belirtildiği açıklamada "Türkiye sahada ateşkesin muhafaza edilmesinde ve Astana ve Cenevre süreçleri vasıtasıyla Anayasa Komitesi'nin kurulmasında öncü rol oynamış, muhalefete ve Müzakere Heyetine siyasi süreçte tam destek vermiştir. Halihazırda, rejimin ayak sürümesi nedeniyle bu süreç ilerlememektedir. Sayın Bakanımızın dün ifade ettiği hususlar da buna işaret etmektedir. Türkiye, uluslararası toplumun tüm paydaşlarıyla işbirliği içinde bu ihtilafa Suriye halkının beklentileri doğrultusunda kalıcı bir çözüm bulunmasına yönelik çabalara güçlü katkı sağlamaya devam edecektir" denildi.

Dışişleri Bakanlığı, böylece Suriyelilerin konuyu "yanlış anladığının" mesajını vermiş oldu. Ancak, Türkiye'nin fiili askeri harekâtlarla kontrolü altına aldığı bölgelerdeki bu protestolar ve yine bu harekatlarda Türkiye'nin sahadaki askeri partneri olan askeri komutanlardan gelen açıklamalar sahada bir kırılmanın başladığını gösteriyor.

 

 

Son Şam Büyükelçisi Önhon: Siyasi irade oluştuğu görülüyor

Türkiye'nin Şam'da görev yapan son büyükelçisi Ömer Önhon, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Soçi dönüşünde yaptığı açıklamanın bir yol açtığını, Dışişleri Bakanı'nın basın toplantısında söylediklerinin de bu yolun genişletilmesi olduğu görüşünde.

Çavuşoğlu'nun açıklamasının yeni bir şey olmadığını dile getiren Önhon, "Türkiye'nin desteklediğini ve temel aldığını söylediği uluslararası kararlarda, üst düzey yetkililerce yapılan beyanlarda Türkiye'nin bu konularda söylediklerinin pek çoğu söyleniyordu. Ama eksik olan bunların söylem düzeyinde kalmasıydı. Şimdi bu söylemin eyleme geçirilmesi konusunda bir siyasi karar alındığı veya irade oluştuğu görülüyor" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamasına Suriye'den gelen tepkilerin kendisini şaşırtmadığını belirten Önhon, şunları kaydetti: 

"Bu kadar yıldır Esad'la savaşan muhaliflerden bir kısmı hayal kırıklığı yaşamış olabilirler. Bu tepkiler o hayal kırıklığının bir tezahürü. Sonuçta gerçek olan şu: Suriye'de eğer kalıcı bir barış ve istikrar sağlanacaksa bu nasıl olabilecek? Bu, bütün Suriyelilerin ortak paydalar üzerinde mutabık kalmasıyla mümkün olabilecek."
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU