“Kararlar çok sert ve birden uygulanmaya başlandı, bize süre verilmeliydi”

Suriyeli 50 yaşındaki Samiye: Burada yeni bir hayat kurmuştuk ama sanki savaşı yeniden yaşıyoruz, yeniden korku dolu günler yaşamaya başladık; kararlar birdenbire çıktı, bize hiç zaman verilmedi

Fotoğraf: AFP

Son günlerde çalışma izni olmayan, geçici koruma kimliği olmayan, farklı şehirlerde ait ikamet izni bulunan Suriyelilerin geri gönderilmesi Suriyeliler arasında büyük tedirginliğe yol açtı.

Özellikle Zeytinburnu, Fatih, Esenyurt, Bağcılar ve Esenler gibi Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı ilçelerde sıkı kontroller yapılıyor.

Sokakta, iş yerlerinde Suriyelileri kontrol eden polisler çalışma izni olmayan, ikametgahı başka şehirde olan ya da kaçak durumunda olanları tuttuğu gibi otobüslere bindirerek ikametlerinin olduğu şehre ya da Suriye’ye gönderiyor.

Kimine gönüllü gittiklerine dair kağıt imzalatıldığını söyleyen Suriyeliler var.

Türkçe bilmeyen ya da Türkçe konuşsa da Türkçe okuma yazma bilmeyen Suriyelilerin neye imza attıklarını bilmeden imzaya zorlandıkları iddiaları da mevcut.

Suriye’de evden çıktıkları zaman bir kurşuna ya da bir bombaya maruz kalma korkusu yaşıyorlardı.

Yıllardır kendilerine kucak açtığı için minnettar oldukları ve her daim dua ettiklerini söyledikleri Türkiye’de de şimdi sokağa çıktıklarında Suriye’ye geri gönderilme korkusu yaşıyorlar. 

Suriyeli 50 yaşındaki Samiye T., eşi ve çocuklarının bir haftadır işe gitmediklerini evden çıkmadıklarını söylüyor. Bunun ne kadar süreceğini merak ediyor.

Zira birkaç hafta daha işe gitmezlerse ev kirasını, faturaları ödeyemeyeceklerini, karınlarını nasıl doyuracaklarını düşündüğünü belirtiyor. Samiye T. , tam bir düzen kurmuşken yeniden başa dönmek, sıfırdan başlamanın kendilerini korkuttuğunu söylüyor:

Halep’te yaşıyorduk. Evimiz, bir düzenimiz vardı. Evimiz bombardımanda yıkıldı. geri döndüğümüzde her şeye sıfırdan başlayacağız. Ama orada da yeniden başlamak için bir düzen yok. Üstelik Halep Esed’in elinde gidersek askerlik çağına gelmiş erkek çocuklarımızı Esed zorla alacak. Muhaliflerin olduğu yere gidersek onlar alacak. Hangisi haklı bilemiyorum. Suriye’de artık güvenlik yok. Burada yeni bir hayat kurmuştuk ama sanki savaşı yeniden yaşıyoruz. Yeniden korku dolu günler yaşamaya başladık. Kararlar birdenbire çıktı ve uygulamaya başlandı. Bize hiç zaman verilmedi. Keşke bize biraz süre verilseydi.

Konuştuğum Suriyelilerin birçoğu benzer cümleler kuruyor:

“Kararlar birden çıktı ve uygulandı. Bize biraz zaman tanısalardı bir plan yapabilirdik.

İstanbul’da üniversite öğrencisi olan Mehmet S., kararların çok sert olduğunu söylüyor ve kuralları uygulamak için hem zaman hem de destek gerektiğini belirtiyor:

Türkiye’de yaşayan bütün insanlar kurallara uyumak zorunda. Ama son kararlar çok sert geldi çünkü tek bir günde Suriyelilerle ilgili üç karar çıktı ve bu kararları uygulayabilmek için en az 3 ay gerekiyor. Ayrıca bu yeni kuraları uygulamak için kimse yardım etmiyor. Özellikle Göç İdaresi’nde insan muamelesi hiç görmüyorlar sürekli oradaki polisler, memurlar Suriyelileri hor görüyorlar. Yani demek istediğim bu yeni kurallar doğru, herkes için daha iyi. Ama bunların uygulanması için Türk devletinin yardım etmesi lazım yoksa bu yapılanlar haksızlık olur.

“Kadınlar ve çocuklar sosyo-psikolojik destek aldıkları derneklere gidemiyor”

Üniversitede Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde okuyan Ragıt G. İstanbul’da Suriyeliler ile ilgili bir problem olduğunu kabul etmekle birlikte, çözümün ve uygulamanın çok ağır olduğunu belirtiyor:

Yaşadıkları bu süreç psikolojik açıdan çok ağır. Geçen hafta bir kaç aile ile görüştüm.. Korku içindelerdi. Evden çıkmıyorlardı. Ben bile bir üniversite öğrencisi olarak Türk vatandaşlığını aldığım halde çok huzursuzum. Sonumuz ne olacak diye düşünmeden edemiyorum. Tekrar savaşı yaşıyor gibiyim.

Suriyeli kadın ve çocuklara sosyo-psikolojik destek veren bir dernekte gönüllü olan Ragıt G., korkudan dışarı adım atamayan birçok Suriyeli kadının, sosyopsikolojik destek aldıkları, Türkçe öğrendikleri, meslek edinmek için devam ettikleri kurs, dernek ve vakıflara bile gitmemeye başladığını söylüyor. Halbuki bu kurs, dernek ve vakıfların Suriyeli çocuklara ve kadınlara sağladığı sosyo-psikolojik destek onların Türkiye’ye uyum sürecinde, entegrasyonlarında önemli rol oynuyor.  

Göç İdaresi yetkilileri suça karışanları, kaçak olanları yani geçici koruma belgesi olmayanları. Çalışma belgesi olmayanların gönderildiğini belirtiyor. Ancak apar topar uygulanan kararlar kurunun yanında yaşın da yanmasına yol açıyor. Bir aileden baba gittiğinde ailenin diğer fertleri ne yapacak? Kimliğini ya da belgesini evde unutan ya da kaybeden kişilerin yaşadıkları mağduriyet ne olacak? Kararların uygulama aşamasında itidalin elden bırakılmaması gerekiyor.

“Suriye’de savaş bitti, neden geri dönmüyorlar?”

Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesini isteyen birçok kişi artık orada savaş olmadığını ve geri dönebileceklerini iddia ediyor. Öncelikle Suriye’de savaşın bitmediğini güvenlik problemleri olduğunu belirtelim. Neden geri dönmediklerini ise görüştüğüm Suriyelilerden derlediklerimle anlatayım. Dönmüyorlar çünkü, ne geri döndüklerinde sığınabilecekleri bir evleri ne de her şeye yeniden başlayabilecekleri maddi ve manevi güçleri var… Bazı gerçekleri tekrar hatırlamakta fayda var. Suriye’de 8 yıl önce başlayan savaş hayatlarını kökten değiştirdi. Ülkelerinde daha fazla kalamayacaklarını anlayınca istemeye istemeye de olsa vatanlarını terk etmek zorunda kaldılar. Evlerini, işlerini, okullarını, mahallelerini, bahçelerini… Kısacası yıllardır kurdukları düzenleri bozulunca çareyi Türkiye’ye sığınmakta buldular.

O dönem açık kapı politikası uygulayarak kendilerini kabul eden Türkiye’de sığındılar. Türkiye’de ise yeni bir hayat kurmak hiç kolay olmadı. Yaşam şartları zordu. Hayat daha pahalıydı, üstelik dilini, kültürünü bilmedikleri bambaşka bir ülkede savaştan kaçmış olmanın verdiği ağır travma ile hayata tutunmaya çalıştılar. Bodrum katlarda küf kokulu evlere değerinin çok çok üstünde kiralar ödemek zorunda kaldılar. Evin babası iş bulmakta zorlandı, buldukları işlerde ise Türklere nazaran az ücrete çok çalıştılar. Çoğu ailede, ailenin küçük fertleri de okul yerine çalışmayı tercih etmek zorunda kaldı. Aradan geçen 8 yıl sonunda zor şartlardan geçerek yeniden bir hayat kurdular. Kimi iş kurdu, çocuklar okula başladı, Türkçe öğrendi. Bu süre zarfında Türkiye devleti onlara sağlık, eğitim, çalışma izni gibi birçok hak verdi. Ancak onlara hep geçici gözüyle bakıldığı için ciddi bir entegrasyon programı uygulanmadı. Ancak ne Suriye’de gerçekten savaş bitti ne de Suriyelilerin geri dönecek gücü kaldı. Birçok aile tabiri caizse tırnaklarıyla kazıyarak yeniden bir hayat kurdu Türkiye’de.

Şimdi ise yerel seçimlerde AK Parti’nin başta İstanbul ve Ankara’da yaşadığı hezimetin sorumlularından biri olarak görüldükleri için apar topar otobüslere bindirilip geri gönderiliyorlar. Çünkü seçim sonrası gerçekleştirilen anketlerden ve sokak röportajlarından çıkan sonuçlarda Suriyelilere işaret ediliyor.  

Konuştuğum Suriyelilerin büyük bölümü Suriyelilerin de bu süreçte hataları olduğunu, uyum konusunda sıkıntılar yaşadıklarını belirtiyor. 3.5 milyondan fazla kişinin göç ettiği ve ciddi entegrasyon politikalarının uygulanmadığı bir ülkede bu normal. Ancak bizzat görüştüğüm onlarca  Suriyeli'nin uyum için ciddi çaba sarf ettiklerine bizzat şahit oldum. Entegrasyon uluslararası literatürde de çift taraflı işleyen bir süreç olarak ifade ediliyor. Yani uyumu sadece tek taraflı olarak onlardan beklemek de bizim hatamız. Onların bu ülkede kalıcı olduğunu kabullenip entegrasyon politikalarına geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU