Akademiden sonraki yaşam: Buğday üreten de var sahaf dükkanında çalışan da

KHK ile üniversiteden ihraç edildikten sonra kampüsten uzak farklı bir meslek yapan akademisyenlere yaşadıkları süreci Independent Türkçe'ye anlattı

Kolaj: Independent Türkçe

Onlar 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriyi imzaladıkları için Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversiteden ihraç edildiler.

Kamuoyunda "Barış İmzacısı" olarak bilinen Zeki Kanay, Nisan Kuyucu ve Ramazan Kurt yaşadıkları sürecin üstesinden gelmeyi başaran KHK'lı akademisyenlerden. Şu an kampüsten uzak, farklı bir meslek yapan akademisyenler, yaşadıkları süreci Independent Türkçe'ye anlattı.


"Bir insanın yaşadığı topraklarda güzel şeyler yapmaktan başka bir görevi yoktur"

Zeki Kanay, 54 yaşında. 23 yıl görev yaptığı akademiden 2017'de ihraç olan Barış İmzacısı Yrd. Doç. Dr. Zeki Kanay fakültede 'muhalif' olarak görüldüğünü anlattı.

Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı'nda görevliyken ihraç edilen Kanay, haberi akşam öğrendiğini ve kararın sürpriz olmadığını belirtti.

Daha önceden 'Barış Akademisyenleri' olarak hedef gösterildiklerini anlatarak zor bir süreç yaşadığını dile getirdi.
 

Zeki Kanay.JPG
Zeki Kanay, "Zorlukları toprakla aştım" diyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Yaşamını tarım yaparak geçiren Kanay, yerli tohumlarla, kimyasal kullanmadan patlıcan, biber, sarımsak, buğday üretiyor.

Diyarbakır'da yaşayan Kanay ayrıca Diyarbakır Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Başkanı ve Bağlar Belediyesi Meclis Üyesi olarak da görev yapıyor.

Bir kızı olan Kanay, akademiden sonraki yaşamını şu sözlerle anlattı:

Şu anda tarım yapıyorum. Kimyasal kullanmadan sebze, buğday üretiyorum. 2 yaz gece gündüz tarlada kaldım. Yerel tohumla ürettiğimiz fideleri halka ücretsiz dağıtıyoruz. Amaç yerel tohumlar kaybolmasın. Tarlalarda çalışmak isteyenlere tecrübelerimizi aktarıyoruz, yardımcı olmaya çalışıyorum.


Zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Kanay,  "İlk başlarda psikolojik sorunlar, zorluklar yaşadım bunları doğayla, toprakla aştım. 'Bir insanın yaşadığı topraklarda güzel şeyler yapmaktan başka bir görevi yoktur' sözünde olduğu gibi bu şiarla görev yaptım. Ben bu süreçten kazançlı çıktım. Mandela'nın, 'Ben hiçbir zaman kaybetmem; ya kazanırım ya da kaybettiğinde ders alırım' sözü vardır. Hayatım da bu şekilde oldu" şeklinde konuştu.


"Kapıyı açıp beni gördüğünde ücret vermekte zorlananlar oldu"

Nisan Kuyucu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Anabilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak görev alıyordu.

Hasta bir arkadaşıyla ilgilendiği sırada bir meslektaşının telefonuyla ihraç edildiğini öğrendi.

Kuyucu, 'Sudan çıkmış balığa dönüyor insan' sözleri yaşadığı süreci de özetliyor.

İnsan hakları örgütleriyle bağlantılı biri olduğunu anlatan Kuyucu, bir süre Birleşmiş Milletler'de, kadın örgütlerinde çalıştığını dile getirdi.

Akademinin daha özerk olduğunu belirten Kuyucu, yaptığı diğer işlere yeterince adapte olamadığını söyledi.
 

Nisan Kuyucu.jpg
Nisan Kuyucu, yaşadığı süreci "Sudan çıkmış balığa dönüyor insan" sözleriyle anlatıyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Ne yapayım diye düşünürken... Yemek yapmayı çok seviyordum. Bambaşka bir şey yapmak istedim" diyerek 2,5 yıldır arkadaşıyla birlikte işlettiği vegan kafenin nasıl açıldığını anlattı.

Hem işletmeci kısmında olan hem mutfakta çalışan Kuyucu, şöyle konuştu:

Yeni bir iş, tecrübem yoktu, zorlandığım konular oldu. Ancak çevremden destek gördüm. Bu süreçte bilerek, bilmeyerek öğrencilerle karşılaştığım zamanlar oldu. Paket servisi döneminde ben götürüyordum. Kapıyı açıp beni gördüğünde ücret vermekte zorlananlar oldu. Kafede 8 kişi çalışıyor. Tamamı kadın. Şimdi beni böyle biri olarak biliyorlar. Doktora tezini tamamlayamamış olmak beni üzdü, manevi olarak zorladı. Ama geri dönmeyeceğimin kararını verdim. Bu kararı vermek zor oldu. Kadın hakları, insan hakları örgütlerinde de görev alıyorum.


"Emeğimle var olmaya çalıştım. Bu durumu kabullendim"

Kamuoyunda "Barış İmzacısı" olduğu için ihraç edilen bir diğer isim Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde Araştırma Görevlisi olarak çalışan Ramazan Kurt.

Bildiriye attığı imza ardından uzaklaştırma alan ve hakkında haber yapılan Kurt, tehditler aldığını, odasının basılması sonrasında can güvenliği nedeniyle şehri terkettiğini anlattı.

Mahkemeye de taşınan süreç sonrası İstanbul'a gelen Kurt, üniversiteden ihraç olduğunu medyadan öğrendiğini söyledi.

Kurt, ilk tepkisini "Bekliyordum. Geri dönmeyeceğimin kararını vermiştim. Emeğimle var olmaya çalıştım. Bu durumu kabullendim" sözleriyle ifade etti.
 

Ramazan Kurt.JPG
Ramazan Kurt, içinde bulunduğu durumu "Enseyi karartmadan mücadele ediyorum" sözleriyle ifade ediyor / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

İstanbul'a göçü ardından arkadaşıyla sahaf dükkanı açan Kurt, üniversitede doktoraya da başladı.

Yaşadığı süreç ve özel hayatıyla birlikte maddi manevi zor günler yaşadığını dile getiren Kurt, şöyle konuştu:

Akademisyenlik ardından sahaflıkla birlikte ailemden, çevremden olumsuz dönüşler aldım. Dükkanı kapattım. İzmir'e taşınmayı düşündüm ama İstanbul'da daha mutlu olacağıma inandığım için vazgeçtim. Dükkanı bir daha açmadım. Arkadaşım Osmanlıca okuyan birini aradıklarını söyledi ve yanında sahaf dükkanında çalışmaya başladım. Şaşırmıştı. Bu süreçte intiharı düşündüğüm zamanlar da oldu. Var olan çocuğum kararı uygulamamı engelledi. Çevremdeki insanların meselesi beni meşgul ederdi, kendi derdime düşmek beni en çok rahatsız eden şey oldu. Toplumsal olaylara duyarlılığım vardı. Kendime verdiğim değer düştü. Ben de bu tahribatı bıraktı. Felsefe okumaktan uzaklaştım.


"Enseyi karartmadan mücadele ediyorum. Umutluyum"

Kurt, "Akademinden de umudumu yitirdim. Akademinden daha değerli gördüğüm sahaflıkta elime ne geçeceğini bilmemek, bilmediğim metinler okumak bana heyecan veriyor. Burada daha fazla keyif alıyorum" dedi.

"Bu ülkede bir hedef belirlemenin hayal kırıklığını büyütmekten ileri geçemeyeceğini düşünüyorum" şeklinde konuşan Kurt, "Çocuğum için elimden geleni yapıyorum. Yurtdışına gitme imkanım vardı, kabul etmedim. Baskın Oran'ın 'Kuyruğu dik tutmak' sözü vardır. Ben de bu şiarla hareket ediyorum. Enseyi karartmadan mücadele ediyorum. Hukuksuzluklar, baskılar ülke genelinde olumsuzluklar var. Bu toplumsal bir olgu. Sözümüz kesildi. Baki kalmayacak. Bunu biz değiştireceğiz. Umutluyum" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU