Savcı, "hukuka aykırı" görüşü bildirdi… İstanbul Sözleşmesi davasında gözler Danıştay'daki hakimlerde

Prof. Dr. Yazıcı'nın İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararına karşı açmış olduğu davada Danıştay Savcısı görüş bildirdi. Yazıcı, savcının "hukuka aykırı" görüşünün önemli olduğunu belirterek hakimlerin de aynı doğrultuda karar vermeleri gerektiğini söyledi

İstanbul Sözleşmesi davasında gözler Danıştay’daki hakimlerde / Fotoğraf: Twitter

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından iptal edilen İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nde" yeni bir gelişme yaşandı.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı'nın açmış olduğu davada Danıştay Savcısı görüş bildirdi. 

Yazıcı'nın paylaşımına göre Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nden cumhurbaşkanı kararı ile çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, kararın iptal edilmesi yönünde görüş belirtti. 

 

 

"Milletlerarası antlaşmalarda adım atma yetkisi TBMM'de"

Danıştay Savcısı'nın görüşü ne anlama geliyor? Bundan sonra ne olacak?

Konuya ilişkin Independent Türkçe'ye değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Serap Yazıcı, Danıştay Savcısı'nın görüşünün kendisinin açtığı davada dayandığı gerekçelerle paralel olduğunu söyledi.

Yazıcı, savcının da kendisi gibi milletlerarası bir antlaşmanın onaylanmasında uyulan usul ve yetki kuralları ne ise bunların geri alınmasında da aynı kurallara uyulması gerektiğine vurgu yaptığını kaydetti. 

"Anayasamız, milletlerarası bir antlaşmanın onaylanmasında ilk adımı atma yetkisini TBMM'ye tanıyor" diyen Yazıcı, "TBMM, bir milletlerarası antlaşmanın onaylanmasını uygun bulan kanunu kabul ettiği takdirde cumhurbaşkanı, anayasanın 104. maddesinin 11. fıkrası gereğince Türkiye Cumhuriyeti devleti adına o antlaşmayı onaylayabiliyor. Özetle anayasamız, cumhurbaşkanına TBMM kendisini yetkilendirmedikçe milletlerarası antlaşmaları kendiliğinden onaylama yetkisini sunmuyor" şeklinde konuştu. 

 

Serap Yazıcı
Serap Yazıcı / Fotoğraf: Twitter

 

"Cumhurbaşkanının sözleşmeden geri çekilmesi anayasaya aykırı"

"Yetkide ve usulde paralellik ilkesi, bir işlemin yapımında hangi organ yetkiliyse o işlemi geri alma ve kaldırma yetkisini de aynı organa ait olduğunu emrediyor" hatırlatmasında bulunan Yazıcı, şöyle devam etti: 

Keza bir işlemin yapımında izlenen usul kuralları ne ise o işlemin geri alınması ve kaldırılmasında da aynı usulün izlenmesini gerektiriyor. Bu ilkenin gereği olarak cumhurbaşkanının devlet adına bir sözleşmeden geri çekildiğini beyan etmesi, anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Çünkü TBMM, cumhurbaşkanına geri çekilmeyi uygun bulan bir kanunla geri çekilme yetkisi tanımadıkça cumhurbaşkanı bu yönde irade beyan edemeyecektir. Sayın Savcı da bu perspektifle 19 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı kararının Anayasaya ve hukuka aykırı olduğu yolunda görüş beyan ediyor.

"Türkiye, zamanını ve enerjisini boşa harcıyor"

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Yazıcı, "Cumhurbaşkanı hukukun uygunluğunu sağlamak için ‘yanlış yaptık, konu Meclis yoluyla halledilsin' der mi" sorusunu "Umarım bu yönde bir adım atmaz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi aile içi şiddetin önlenmesinde önemli hükümler içeriyor. Bazı çevrelerin maksatlı olarak tahrif ettiği gibi Türkiye'nin aile yapısını bozacak hiçbir hükme yer vermiyor. Ne yazık ki Türkiye, öylesine kutuplaşmış bir atmosfer içinde ki pek çok siyasi tartışma hukuki ve siyasi gerçekliğin tahrif edilmesi sonucunda ortaya çıkıyor. Türkiye, zamanını ve enerjisini boşa harcıyor. Nitekim bugün içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi koşullar, yanlış bir yolda yürüdüğümüzü ortaya koyuyor" diye yanıt verdi. 

 

İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararı sonrası birçok kesim protesto gösterilerinde bulundu
İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararı sonrası birçok kesim protesto gösterilerinde bulundu / Fotoğraf: Twitter

 

"Kadını bir gün hatırlayıp 364 gün unutursanız sorunlar çözülmez"

Sözleşmeden çıkmakla kadına yönelik şiddetin arttığını düşündüğünü ifade eden Yazıcı, "Çünkü bu sözleşmeden çıkmak, aslında Türkiye'yi yönetenlerin aile içi şiddeti ve kadına yönelik şiddeti önleyecek politikaları gündeminin dışında tuttuğu anlamına geliyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle kadının önemine dair birtakım nutuklar atılması, kadının sorunlarını çözmüyor" dedi ve ekledi: 

"Kadını bir gün hatırlayıp 364 gün unutursanız sorunlar çözülmez. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi kadar diğer hukuki tedbirlerin de alınması gerekir. Örneğin kadına karşı şiddet uygulayan; kadının ölümüne, ağır derecede yaralanmasına, herhangi bir mağduriyetine yol açan kişilerin iyi hal indiriminden yararlanmaması gerekir."

"Yapılması gereken hakimleri bağımsız bırakmaktır"

Karar sonrası sosyal medya hesabında "Ankara'da hakimler var diyebilmek ne güzel!" paylaşımına açıklık getiren Prof. Dr. Yazıcı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Aslında çok açık. Hakim hukuki bir uyuşmazlıkta o uyuşmazlığı hukukun temel ilkelerine ve kurallarına bağlı kalarak tarafsız ve bağımsız olarak çözen kişidir. Her şeye rağmen hukukun üstünlüğünden ayrılmamak için kararlılıkla hareket eden hakimlerimiz var. Bizim yapmamız gereken, hakimleri her türlü baskının dışında bağımsız bırakmak… Onları dosyalarıyla ve hukuk kurallarıyla baş başa bıraktığımızda hukukun üstünlüğüne dayanan yargı kararlarının alınacağına inanıyorum."

 

İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararı sonrası birçok kesim protesto gösterilerinde bulundu
İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararı sonrası birçok kesim protesto gösterilerinde bulundu / Fotoğraf: Twitter

 

Ne olmuştu? 

İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlandı.

45 ülke ve yine Avrupa Birliği tarafından imzalandı.

Sözleşmede, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ile devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini yer alıyor. 

Tam ismi "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" şeklinde. 

Ancak 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak biliniyor. Sözleşme, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi.

Türkiye, Mayıs 2011'de sözleşmeyi imzalayan ve Kasım 2011'de de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu.

Fakat 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı sonucunda Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi.

Karar ile birlikte Türkiye, 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle sözleşmeden resmen çekilmiş oldu.

Bu sürede devlete, kadınları her türlü şiddetten koruma görevi veren İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararına karşı birçok dava açıldı.

Ama Danıştay 10. Dairesi, bu davaları reddetmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) da bu kararı onamıştı.

Sonraki süreçlerde de sözleşmenin iptali kararına karşı Danıştay'a birçok yeni başvuru yapıldı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU