Kiminle uyuduğunuza da nasıl uyuduğunuza da dikkat edin!

Uyurgezerler, uyurken kalkıp dolaşmalarıyla tanınır. Ancak uç noktadaki bazı örnekler kendilerine zarar verebiliyor; hatta cinayet bile işliyor! Dikkat "uyurgezerlik" sağlık dosyamız uykunuzu kaçırabilir…

Fotoğraf: Pixabay

Bir uyurgezer geceleri uyurken yatakta oturabiliyor ya da konuşabiliyor, dolapları, çekmeceleri karıştırabiliyor… Başta tedirgin edici görünse de zararsız bir "uyurgezerin" garip davranışları komik bile geliyor.

Ancak hepsi bu kadar değil! Bazı uyurgezerler karmaşık davranışlarında bir hayli ileri gidebiliyor. Mesela, uyurken yataktan kalkıp mutfakta ne bulursa yemek ya da arabasına binip çevrede dolaşmak ve hatta çok daha kötüsü cinayet işlemek gibi…

Evet, kimi uyurgezerlerin uyku halindeyken anormal hareket kabiliyeti insanı hem hayrete düşürüyor, hem de fazlasıyla korkutuyor... Tüm bunlar insanın aklını karıştırıyor!

Gelin hep birlikte uyurgezerlik nedir, ne değildir ve bir uyurgezer neler yapabilir, bu sağlık dosyamızda mercek altına alalım…

Birine "ayakta uyuyorsun" ya da "uyurgezer gibisin" dendiğinde, mecazen o kişinin enerjisinin düşük olduğu kastedilir. Gerçekte ise uyurgezerlik bir kişinin gece uyurken anormal davranışlar sergilemesine neden olan bir tür rahatsızlıktır.

Uyurgezerlik parasomni olarak bilinen, uyku bozukluğu davranışları kategorisinde yer alır. Sık yaşanmaması halinde genelde iyi huylu, nadiren tedavi gerektiren bir uyarılma bozukluğu olarak görülür.

Dünyada yüzde 2 ila 3 oranında parasomnisi olan uyurgezer olduğu sanılıyor. Türkiye'de uyurgezer oranına ilişkin kesin bir veri bulunmuyor. Çocuklarda yetişkinlerden daha yaygın görülüyor. 


Dudak uçuklatan uyurgezer cinayetleri…

Filmlerde veya animasyonlardaki tasvirlerinin aksine uyurgezerler, gözleri kapalı halde ve kollarını ileri uzatmış şekilde dolaşmıyorlar. Ancak günlük hayatta sıradan görünen bazı uyurgezerler gerçekten de geceleri çok ürkütücü olabiliyor.

Tabi bunlar çok ileri vakalarda görülüyor ve açıkçası gece uykusu sırasında dudak uçuklatan canilikler yapabiliyorlar. Ne ilginçtir ki günümüzde cinayet davalarında, uyurgezerlik savunması yapılabiliyor.

Sahiden de uykumuzda birini öldürüp, bundan haberimiz olmayabilir mi?

Çok tuhaf bir soru ama yanıtı daha acayip. Bilim insanları ve avukatlar bazı cinayet davalarında buna "evet" dediler.

Birinin şiddet içeren hareketler uygulayıp uyanması gerçekten çok garip! Dünyanın gördüğü unutulmaz vakaları incelediğinizde, bu insanların adeta uykularında başka bir hayata geçiş yaptığını iddia edebiliriz.

Durumun ciddiyetini kavramak için gerçekten korku filmlerini aratmayan birkaç vakadan kısaca bahsetmekte fayda var.

Öncelikle bilinen en garip "uyurgezer cinayeti" davası 177 yıl önce Amerika'da görülmüş. Albert Tirrell isimli adam, uğruna karısı ve çocuklarını terk ettiği Boston genelevlerinden çalışan Maria Ann Bickford'ı vahşice katletmiş. 
 

Albert Tirrell Wikipedia.jpg
Albert Tirrell / Görsel: Wikipedia

 

İddiaya göre Albert, Maria'ya o kadar aşıkmış ki, onun için sadece ailesini terk etmemiş, bir de genelev yakınlarına taşınmış. Sonra da işi bırakması için Maria'ya ısrar etmiş.

Sonuç çok vahim; 27 Ekim 1845 günü Albert, genç kadını son kez ziyarete gittiğinde bir ekmek bıçağıyla boğazını kesmiş. Dahası, genelevi de üç ayrı yerden ateşe vermiş.

Olay yargıya intikal ettiğinde Albert'ın avukatlığını o zamanın ünlü hukukçularından Rufus Choate üstlenmiş. Ve ünlü avukat müvekkilinin savunmasında, yakınlarınca bilinen uyurgezerlik rahatsızlığına dikkat çekmiş.

Jüri de ona inanmış ve beraat etmiş. Böylece Albert Tirrell'in davası, Amerikan tarihinde uyurgezerliğin bir cinayet kovuşturmasına karşı bir savunma olarak başarıyla kullanıldığı ilk dava olmuş.

Mahkemenin bu kararı emsal teşkil etmiş olmalı ki o zamandan bu zamana Türkiye dahil dünyanın birçok yerinde canileri savunanlar arasında "uyurgezerliği" gerekçe gösteren pek çok dava olmuş.


Uyurken 26 kez bıçakladı, beraat etti

Yine yankı uyandıran "uyurgezer caniler"den tüyler ürperten başka bir vaka 1981'de Arizona'da yaşanmış. Steven Steinberg adlı adam, karısı Elena'ya mutfak bıçağını 26 kez saplayarak katletmiş.

Bu kez katil Steinberg cinayeti kabullenmiş kabullenmesine ama olanları hiçbir şekilde hatırlamadığını söylemiş.

Sonunda Kaliforniyalı Psikiyatri Uzmanı Dr. Martin Blinder, jüriyi sanığın cinayet sırasında uyumakta olduğuna ikna etmiş. Sonuç Steinberg özgür bir adam olarak mahkemeden ayrılmış. 
 

Steven and Elena Steinberg. Epub Bud.jpg
Steven and Elena Steinberg / Fotoğraf: Epub Bud

 

Katil uyurgezer vakalarında, dünya çapında büyük yankı uyandıran dramatik bir diğer dava 35 yıl önce Kanada'da görülmüş.

Uyurgezerliği bilinen Kanadalı Kenneth Parks (23) evli ve bir de küçük kızı varmış. Ancak galiba Parks'ın hayatı pek yolunda gitmiyormuş. Zira işsizmiş ve birikmiş kumar borçları varmış.

Derken takvimler 23 Mayıs 1987'i gösterdiği gün, güneş doğarken Parks, otomobiline binip 23 kilometre yol kat edip, o sırada yatağında uyumakta olan ve iddialara göre çok sevdiği kayınvalidesini öldürmüş, kayınpederini de ağır yaralamış!

Bu gerçekten de akıl almaz değil mi? Bir uyurgezerin 23 kilometre araba sürmesi olacak şey değil! Ama olmuş! Parks, kendine geldiğinde polise gitmiş ve onlara kanlı ellerini göstererek "Galiba birilerini öldürdüm" demiş.
 

Kenneth Parks.jpg
Kenneth Parks / Fotoğraf: Frank Lennon/Toronto Star

 

Her iki elinin avuç içinde derin kesikler varmış. Bu tüyler ürperten olayın devamında; cinayeti ve saldırıyı hatırlamayan Parks'ı bir psikiyatri uzmanı, bir psikolog, bir nörolog ve uyku alanındaki araştırmalarıyla ünlü doktor Roger Broughton'dan oluşan bir ekip savunmuş.

Cinayetten tam bir yıl sonra jüri Kenneth Parks'ı suçsuz bulmuş! İçinizin buz ettiğini ve aklınızın almadığını tahmin edebiliyorum. Gerçekten çok tuhaf ve sinir bozucu bir örnek…
 

Uyurgezerlik yaptığı için kayınvalidesini öldürmekten beraat eden Kenneth Parks - Frank Lennon-Toronto Star.jpg
Uyurgezerlik yaptığı için kayınvalidesini öldürmekten beraat eden Kenneth Parks / Fotoğraf: Frank Lennon/Toronto Star

 

Uyurgezer olduğunu iddia eden Delibaş'a müebbet 

Gelelim Türkiye'ye. Ülkemizde bu tür davalara çok rastlanmıyor. Bu tıbbi nedenlerden ötürü ya da hukuk sisteminin buna fırsat vermiyor olmasından mı? Emin değilim.

Yine de bu tür savunmalar olmuyor da değil. Yani en azından Türkiye'de bilinen ilk uyurgezer cinayeti, bundan on yıl önce medyanın gündemine geldi. 

Günlerce tartışılan olay İstanbul Pendik'te 9 Ocak 2012'de yaşandı. Olayda Öznur Delibaş (23) yatağında ölü bulunmuştu. İnşaat işçisi kocası Cemal Delibaş, polisi arayıp haber vermiş, yapılan incelemede ceset üzerinde herhangi darp ve yara izine rastlanmamıştı.

Ancak ölümü şüpheli bulun polis, cesedi incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Yapılan otopsiyle boğularak öldürüldüğünün anlaşılan Öznur Delibaş'ın kocası gözaltına alındı.

Cemal Delibaş mahkemede, "Eşimle herhangi bir sorunum yok. Olay gecesi bir süre sohbet ettikten sonra birlikte uyuduk. Bir elimle eşimin boğazını sıkmış ve diğer elimle de elini tutmuş halde uyandım. Elimi çekerken eşimin sertleştiğini fark ettim. Bir süre sonra öldüğünü anladım. Rüya gördüğüm sırada öldürmüş olabilirim" şeklinde savunma yaptı. 
 

Cemal Delibaş.jpg
Cemal ve Öznur Delibaş / Fotoğraf: Cumhuriyet


Ancak, Adli Tıp Kurumu mahkemeye gönderdiği raporda, Delibaş'ın olay tarihinde cezai ehliyetinin tam olduğu, suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak edebildiği belirtiliyordu.

Bunun üzerine mahkeme, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yazı yazarak sanıkta 'REM uykusu davranış bozukluğu olup olmadığı' konusunda yeniden rapor aldırılmasına karar verdi.

Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi istenilen tetkikin hastanelerinde yapılmadığını belirterek geri çevirdi. Diğeri ise güvenlik gerekçesiyle bu işe yanaşmadı.

Mahkeme heyeti sanık Delibaş'ı, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gönderilmesini kararlaştırdı.

Fakat, her nedense, yeniden Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderilen Delibaş'ın, cezai ehliyetinin tam olduğu yönünde rapor çıktı.

Bunun üzerine mahkeme "Rüyada öldürmüş olabilirim, kasıt yok" savunmasına itibar etmeyerek, Cemal Delibaş'ı "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırdı.


Kendisini de yaralıyor

Uzmanlar uyurgezerlerin uyku halindeyken yataktan kalkıp yaptıkları davranışlarda bilinçsiz olduğunu savunuyor. Buna kanıt olarak, bir uyurgezerin uyurken gözleri açık hareket etmesine rağmen önünü göremediği için kendisine zarar vermesini örnek gösteriyorlar.

İstanbul'da, üç sene önce bu iddiaları doğrulayan bir vaka yaşandı. Olayda bir uyurgezerin kendisini yaralaması var. İstanbul Şişli'de uyurgezer olduğu belirtilen 16 yaşındaki Rıza Buğra S., apartmanın dördüncü katındaki dairenin penceresinden düştü!

Elektrik tellerine takılarak, park halindeki otomobilin üzerine düşen genç, daha sonra koşarak yolun karşısındaki apartmana pencereden girdi.

Girdiği komşunun evinde kendine gelen Rıza Buğra S., otomobille en yakın hastaneye kaldırıldı. Bütün bu anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
 

Rıza Buğra S.jpg
Rıza Buğra S.'nin düşme anı güvenlik kameralarına böyle yansımıştı / Fotoğraf: Twitter

 

Bir uyurgezerin neler yapabileceğinin kanıtı olan görüntüler, akıl almazdı. Neyse ki, delikanlı bu korkunç olayı vücudunun çeşitli yerlerine birkaç kırıkla atlattı.

Aslında benzer bir vaka 2017'de yani Rıza'nın şans eseri kurtulmasından tam iki yıl önce Ankara'da da yaşanmıştı. Uyurgezer olduğu öne sürülen Orhan Aslan, ne yazık ki Rıza kadar şanslı değildi.

Ailesiyle yaşadığı 8'inci kattaki evinin penceresinden düşen 27 yaşındaki genç, hayatını yitirdi. 
 

Orhan Aslan.jpg
Orhan Aslan / Fotoğraf: Akbaba Haber

 

"Uyurgezerlik nörolojik bir hastalıktır"

Görüldüğü gibi uyurgezerler, uyku halindeyken yaptıkları bilinçsiz davranışlarıyla kendilerine ve çevrelerine zarar verebiliyorlar. Tüm bunları yaparken de uyurgezerlik halinden çıkmıyorlar.

Birçok insana göre, uyurgezerlik rüyaların dışa vurumu. Oysa uyku araştırmacıları bunun aksini söylüyor.

Nöroloji ve Klinik Norofizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Yılmaz "uyurgezerlik" ya da "uykuda yürüme" olarak bilinen, tıbbi tabiriyle "somnambulizm"nin beynin nörolojik gelişim basamaklarında gecikmeye bağlı bir uyku hastalığı olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Yılmaz, "Parasomni, uykuya dalarken, uyku evreleri arasında ya da uyanma esnasında gelişen,  istenmeyen, anormal sayılabilecek davranışlardır. Uyurgezerlikte, yavaş göz hareketlerinin olduğu yüzeysel ya da derin (NREM uykusu) uyku sırasında ortaya çıkan, şaşkın uyanma şeklinde başlayan, bazen de hastanın yatak dışına çıkması, yürümesi, koşması şeklinde görülebilen bir hastalıktır" diye konuştu.
 

prof.dr_. hikmet yilmaz (3).JPG
Nöroloji ve Klinik Norofizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Yılmaz

 

Kesin sebebi hala bilinmiyor

Uyku evrelerinin birbirine geçişleri sırasında, örneğin hafif uykudan derin uykuya geçerken yaşanan ve uyku ile uyanıklığı düzenleyen merkezlerin anlaşmazlığı sonucu ortaya çıksa da "uyurgezerlik" parasomnisinin kesin sebebinin hala tam olarak bilinemiyor.

Prof. Dr. Yılmaz, normalde uyku sırasında, uyanık dediğimiz farkındalık ya da uyanıklık durumundan sorumlu beyin yapılarında bir fonksiyon bozukluğu olduğunda, bu tür durumların ortaya çıktığının altını çizdi. 
 

pixabay3.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

Bir "uyurgezerin", uyku halindeyken geçirdiği evreleri "atak süresi" olarak niteleyen Prof. Dr. Yılmaz, değişik aralıklarla bu atakların tekrarlayabildiğini, 15 yaşın altındaki çocuklarda yüzde 9-11'lere varan sıklıkta görülebildiğini, erişkinlerde ise bu oranın yüzde 2-3 civarında olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Yılmaz, şöyle devam etti:

Hasta atak süresince huzursuzdur, uygunsuz, nadiren şiddet içeren davranışlarda bulunur. Basit, amaca uygun olmayan hareketler görülebildiği gibi, uygunsuz cinsel hareketleri içeren kompleks davranışlar da görülebilir. Hasta geri dönüp yatağına yatabilir ya da atak aniden hasta başka bir yerde iken sonlana bilir. Hastalar sıklıkla zaman ve yer bakımından farkındalık duygusunu yitirmiştir. Ayrıca kişi uyurken o an yaptığı davranışları veya geçmişte olan olay ve davranışları unutmaktadır, yani amnezi mevcuttur.


"Genetiktik yatkınlık söz konusu"

Cinsiyet farkı gözetmeden kadın ve erkeklerde de görülebilen 'parasomni'nın genetik bir rahatsızlık olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, "Bu hastalıkta, genetik-ailesel yatkınlık söz konusudur. Ailede uykuda yürüme hikayesi olmayan çocuklarda yüzde 20 civarında uykuda yürüme görülürken, bir ebeveynde uykuda yürüme öyküsü olduğunda bu oran yüzde 45 ve her iki ebeveynde uykuda yürüme öyküsü olduğunda ise yüzde 60 düzeyine ulaşmaktadır. Toplum bazlı ele aldığımızda, tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri çalışmalarında yüzde 65 oranında hastalık görülmesi de genetiğin bu hastalıktaki rolünü vurgulamaktadır. Çok sayıdaki çalışmada, kalıtımla geçen hastalıklar, genetik ve çevresel etkileşimle ortaya çıkan hastalıklar olabileceği öne sürülmüştür. Genelde iyi seyirlidir. Büyük bir bölümü yaş ilerledikçe azalarak kaybolur" şeklinde konuştu.
 

prof.dr_. hikmet yilmaz (2).jpg
Prof. Dr. Hikmet Yılmaz 

 

"Uyandığında her şeyi unutur"

Bilim insanlarının uyurgezerlik probleminin genetik olduğunu öne sürmesine karşın, ilginç bir biçimde bugüne kadar "sorumlu bir gen" gösterilemediğine dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, bir uyurgezerin, uyku halindeyken her türlü aktiviteyi yapabileceğini anlattı:

Uyurgez bir hasta; uyanıkken yapabileceği her türlü aktiviteyi bu atak sırasında yapabilir. Mesela, kilometrelerce araç kullanabilir, yemek yapabilir, uyku halinde olduğu için bilinçsizce buzdolabından alabileceği her türlü besini yiyebilir ki bunda çiğ yenmemesi gereken şeyleri yemek gibi şeyler de var. Ayrıca birine şiddet uygulayabilir, uykuda cinsel davranışta bulunabilir (sekssomnia).

Örneğin, adam hiç olmadığı biri gibi davranabiliyor. Eşiyle bambaşka biriymiş gibi birlikte oluyor. Mesela kadın diyor ki, '15 yıllık eşim ne böyle bir şey talep ederdi, ne yapardı. Sanki bambaşka biri geldi' diyor. Bu tür olayların hikayesini bilemeyiz. Yine bu tür rahatsızlığı olan biri uyurken kişi birine vurabilir, bir şeyler kırabilir…


Çocuklarda yüksek ateş, yetişkinlerde alkol tetikler

Uyurgezerlerin akıl almaz davranışlar sergilese bile uyandığında hiçbirini hatırlamadığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, bu kimselerin problemlerini çoğunlukla aile üyesi veya ev arkadaşlarından bunu öğrendiklerini söyledi.  

Parasomni rahatsızlığının tespitinde çocuklarda ateşli hastalık, yetişkinlerde ise alkol kullanımının bu rahatsızlığı kolayca tetiklediğini anlatan Prof. Dr. Yılmaz şöyle örnek verdi:

Bakın mesela bazen politikacıların, sanatçıların veya futbolcuların havalimanında hayranlarına saldırdığı veya kötü davrandığı eylemler görülür. Ve bu durum çoğunlukla şımarıklık olarak değerlendirilir. Halbuki şımarıklık değildir, o kimse uçakta kendisine ikram edilen alkolü kullanmış olabilir, üstüne iş saati ritmi de bozulmuşsa parasomni birden alevlenebilir. Bu arada vücudun iş ve uyku saati vardır. Bazen bu mecburen değişebilir, o zaman da vücudun dengesi bozulabilir. Yani çocukları ateşli hastalıktan korumak, yetişkinler de ise alkol kullanımına dikkat etmek gerekir. Aksi parasomniyı tetikler.


Çocuklarda daha çok görülüp erişkin dönemde düşen parasomi kaynaklı uyurgezerliğin yaş arttıkça tekrar yükselişe çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, 50 yaşından sonra bu rahatsızlığın tekrardan yüzde 5-6 arttığına vurgu yaptı.

Uyurgezerlik parasomnisinin kalıtsal olması ailesinde olmayanların içini rahatlatmasın, Prof. Dr. Yılmaz sağlığına dikkat etmeyenlerin de uyurgezer veya başka bir parasommia hastası olabileceğini belirterek şunları söyledi:

Bu noktada kişinin kendini bilmesi çok önemli. Düzenli yatıp - kalkmak, iyi uyumak, enfeksiyondan, stresten kendini korumak, düzenli beslenmek, yatma saatlerinden önce yememek veya yemekten en az 3 saat sonra yatmak. Uyku saatine yakın alkol, uyarıcı madde ilaç kullanmamak çok dikkat edilmesi gereken noktalar.
 

pixabay2.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

"Uyku laboratuvarında kolayca tespit edilemez"

İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin Adli Psikiyatri Ünitesi'nde çalışan Psikiyatrist Dr. Gültürk Köroğlu, uyurgezerliğin uyku laboratuvarlarında kolayca yakalanamayacağına vurguladı:

Genellikle ailesinde benzer parasomni öyküsü olan kişiler daha dikkatli olmalı. Daha çok 5-25 yaş arasında ortaya çıkar. Uyku sırasında, konuşmak, gezinmek, yatakta oturmak gibi fiziksel ve sözel aktiviteler gözlenir. Bu sırada genellikle bireyin gözleri açıktır. Kişi, yeniden uykusuna döner ve sabah bir şey hatırlamaz. Diğer uyku bozukluklarına göre nispeten nadirdir. Epizodik, yani aralıklı olarak ortaya çıkar bu yüzden genellikle uyku laboratuvarlarında kolay yakalanamayabilir.


"Çiğ tavuk bile yiyebilir"

Uyurgezerlerin uyku halinde ne yediklerinin pek farkında olmadıklarına dikkat çeken Psikiyatrist Köroğlu, "Uyurgezerde, NREM uykusundan kaynaklanan parasomniya eşlik eden bulimia nervosa benzeri aşırı yeme ve hafıza kaybı kombinasyonu şeklinde gözlenir. Yiyecek ve içecekler aceleci ve kontrolden çıkmış bir şekilde tüketilir. Yüksek kalorili yiyecekler tercih eder. Bazen olağandışı ve alışılmadık şeyler yenildiği olur, örneğin kişi çiğ tavuk yiyebilir. Uykudan önce bilinçli olarak aşırı miktarda yiyeceğin yendiği, 'gece yeme sendromu'ndan farklı olarak, uykuya bağlı yeme bozukluğunda kişi bu davranışlarını hatırlamaz" dedi.
 

Psikiyatrist Gulturk Koroglu2.jpeg
Psikiyatrist Dr. Gültürk Köroğlu

 

Psikiyatrist Köroğlu, vücudun uyku evrelerinin verdiği sinyallerin önemine işaret ediyor şöyle aktardı:

Uykunun hızlı göz hareketlerinin izlendiği REM dönemi ve bir de nonREM dönemi vardır. Uyurgezerlik nonREM döneminin bir hastalığıdır. NonREM ve REM parasomniları arasında ayrım önemlidir çünkü tedavi farklıdır. Nonrapid göz hareketi parasomnilar daha erken yaşlarda görülür ve genellikle genç yetişkinlik döneminde yaygındır. Yine de uyurgezerliğin tam nedeni bilinmemektedir. Oysa REM parasomnileri geç yetişkin yaşamında bulunur ve dejeneratif beyin hastalıkları ile ilişkilidir.


"'Cezai ehliyeti azalmıştır' raporu verdik"

Uyurgezerlerin bilinçli hareket etmediği için "ceza ehliyetinin azalabileceği" görüşünü paylaşan Psikiyatrist Köroğlu, "Açıkçası yedi yıldır adli psikiyatri birimindeki bilirkişilik görevi yapıyorum. Bu sürede suça karışmış bir olguyla karşılaşmadım ancak geçmişte, 'REM uyku bozukluğu tanısıyla' hastanemizde ceza ehliyetinin azaldığına ilişkin rapor düzenlendiğini biliyorum. Öte yandan, bir suçla ilişkisiz olarak, tedavi amacıyla başvuran hastalarım oldu. Genellikle genç yastaydılar ve örneğin ebeveyn kaybı gibi stresli bir yaşam olayından sonra uyurgezerlik ortaya çıkmıştı. Bu olgulardan ilk anımsadığım, geceleri bilinçsizce yatağından kalkıp yemek yediği için kilo almaktan yakınan genç bir kadındı. Ailesi ve erkek arkadaşıyla ilişkili çatışmalarını çözmeye yönelik psikoterapi seansları sonrasında atakları oldukça azalmıştı" şeklinde konuştu.  


Tedavisi nasıl?

Kalıtımsal etkilerin dışında uyurgezerliği tetikleyen diğer unsurlara da dikkat çeken Psikiyatrist Köroğlu, aşırı duyarlı kişilerin de uyurgezerliğe yatkın olduğuna vurgu yaptı.

O da tıpkı Prof. Dr. Yılmaz gibi bireylerin uyurgezer parasomnisini tetikleyici etkenlerden yani uykusuzluk, gürültü, stres, alkol, ilaçlar ve yüksek ateşten, kendilerini korumasını önerdi.
 

Psikiyatrist Gulturk Köroğlu1.jpeg
Psikiyatrist Dr. Gültürk Köroğlu

 

Uyurgezerlik ataklarının kısa aralıklarda tekrarlanması halinde tedavi edilmesi gerektiğini belirten Psikiyatrist Köroğlu tedavide "uyku hijyeni" denilen yeterli sürede ve programlı uyanmanın önemini vurguladı.

Uykunun kalitesini artırmanın da büyük önem taşıdığını belirten Köroğlu, "Ayrıca psikoterapi, gevşeme egzersizleri ve hipnoz yardımcı olabilir. Sık atakları olan hastalar için ilaç tedavisi önerilir. Uyutucu etkisi olan benzodiazepin grubu ilaçlar, antidepresanlar ve uyku hormonu melatonin en çok kullanılan ilaçlardır" ifadelerini kullandı.
 

avukat ulaş Balamir.jpg
Avukat Ulaş Balamir

 

"Suç sayılması kasıta bağlıdır" 

Adana Barosu'na kayıtlı Avukat Ulaş Balamir, uyurgezerlik nedeniyle davranışların irade dışında gerçekleşmesi halinin ceza kanununda özel olarak düzenlenmediğini belirtiyor. Avukat Balamir hukuki açıdan konuyu şöyle değerlendirdi:

Türk Ceza Kanunu'nda irade dışı gerçekleşen eylemlere yönelik genel düzenlemeler mevcuttur. Konuya genel bir düzenleme getirmiştir. Bunlardan ilki Türk Ceza Kanunu'nun 21. Maddesi'ndeki düzenlemedir. Buna göre, 'Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır'. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

Diğer bir düzenleme ise 'Akıl hastalığı ile ilgilidir.' 32'nci maddeye göre, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan kişiye ceza verilmez. Konuyla ilgili son düzenleme ise 34'üncü maddededir. Bu maddeye göre, geçici bir nedenle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.


Uyurgezerlik gerekçesiyle kişinin cezai sorumluluğunun olup olmadığına ilişkin genel bir kural olmadığını belirten Avukat Balamir, "Uyurgezerlikle ilgili olarak önemli olan nokta, kişinin bu sebeple işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması ya da davranışlarını yönetememesidir. Kişide bu düzeyde bir bilinç kaybı olup olmadığı her somut olayın özelliğine ve her kişiye göre ayrı ayrı incelenebilecek bir konudur ve Adli Tıp Bilim Dalının alanına girmektedir. Sonuç olarak uyurgezerlik nedeniyle kişinin ceza sorumluluğunun kalktığı ya da kalkmadığı şeklinde genel bir kural yoktur ve konulması da doğru değildir" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU