Kuruyan Tuz Gölü ve flamingo yavruları

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Bir zamanlar yaklaşık 1665 kilometrekarelik alana sahip Tuz Gölü, eşsiz bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapıyordu.

Bir zamanlar Türkiye'nin en büyük ikinci gölüydü; Tuz Gölü.

Tuz Gölü doğudan batıya göç yolunda uçuş mesafesinde olduğu için kuşların dinlenme, konaklama ve bazı kuşların üreme noktasıydı. Flamingolar gibi bazı kuş türlerinin üreme ve beslenme alanıydı; Tuz Gölü.

Tuz Gölü, flamingoların en büyük doğal üreme alanıdır. Tuz Gölü ve çevresi, Türkiye'de flamingolarının en önemli yuvalama alanlarından biridir.

Havaların ısınmasının ardından, önemli göç yolları üzerinde bulunan Tuz Gölü'ne her yıl yaklaşık 20-25 bin flamingo gelmekte.

Tuz Gölü flamingolar için hem bir doğal üreme, yavrularını geliştirme alanıdır hem de göç yolu üzerinde bulunan dinlenme alanıdır.


Flamingolar, Tuz Gölü içerisindeki kendilerine kırmızımsı rengi veren mikroskobik canlılar denilen algler ve diğer omurgasızlarla beslenir.

Ebeveynler suyu süzerek beslenir ve daha sonra yavrularını beslerler. Su çekildiği ve kirlendiği zaman besin de azalmaktadır. Ayrıca suyun azalması ile Flamingoların doğal yok edicileri de yavrulara zarar verebilmektedir.

Tuz Gölü flamingolar için eşsiz bir beslenme, kuluçkalama ve kreş imkanı sunmaktadır. Flamingolar, mart ayından ekim ayına kadar gölde kalmaktadır.

Kuluçka süresi yaklaşık 25-30 gün sürmektedir. Kuluçkadan sonra flamingo yavruları, yumurtadan çıkarak bir araya gelir ve gölün besince zengin güney kısmına inerek kreş alanı oluştururlar.

Dünyada flamingoların kuluçkaya yattığı en önemli sulak alanlar arasında bulunan Tuz Gölü aynı zamanda 1. Derecede Doğal Sit Alanı, Önemli Bitki Alanı, Önemli Doğa Alanı ve Önemli Kuş Alanı statülerine sahiptir.

Tuz Gölü, uluslararası kriterlere göre uluslararası öneme sahip 81 sulak alandan A Sınıfı Sulak Alan kategorisindeki 18 sulak alan içerisinde yer almaktadır.

Tuz Gölü ve çevresinde, başta flamingo olmak üzere Angıt (Tadorna ferruginea), Suna kuşu (Tadorna tadorna), Turna kuşu, Bataklık Kırlangıcı (Glareola prantincola), Kılıçgaga (Recurvirostra avocetta), Van Gölü Martısı (Larus armenicus), İnce Gagalı Martı (Larus genei) ve yırtıcı kuşlar gibi 85 kuş türü, 4'ü endemik 129 böcek türü ve 15 memeli türü bulunmakta.

Tuz Gölü ekosisteminde 279 bitki türü bulunduğunu ve bunlardan 39'unun sadece su bölgesinde yetişebildiği havzadır.

Tuz Gölü'nün yüzde 32,4 tuzluluk oranı ile Ürdün ve İsrail arasındaki Lut Gölü'nden sonra dünyanın en tuzlu gölü olan bölgedeki tuz işletmelerinin her yıl yaklaşık 5 milyon ton tuz ürettiği tahmin edilmekte.

Tuz Gölü'nde yaklaşık 221 milyon ton/yıl tuz rezervi bulunduğu tahmin edilmekte.

Tuz Gölü, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer almaktadır. Türkiye'nin tuz ihtiyacının yüzde 40 ila yüzde 50'ı bu gölden sağlanmakta.

Yüksek buharlaşma oranlarına sahip, yarı kurak iklim bölgesinde yer alan Tuz Gölü'nün tuzluluk oranının, her yıl yaz mevsiminin sonunda üçte bir oranında arttığı ve su ile kaplı olmayan alanda 1-30 santimetre kalınlığında bir tuz tabakası oluşmaktaydı. 

Yağış alanı 11 bin 900 kilometre olan Tuz Gölü, dışarıya akıntısı olmayan kapalı havza gölüdür.

Havza yılda ortalama 324 mm/m² yağış ile Türkiye'nin en az yağış düşen alanıdır.

Tuz Gölü-Konya kapalı havzalarında yaz mevsimi, yıl içerisinde havzaya en az yağışın düştüğü yağış değişkenliğinin çok olmadığı bir mevsimdir.

Yağışların azalması ve sıcaklıkların artması kuraklığı ve aşırı su kullanımını tetiklemekte. 

Burcu Akın tarafından yapılan bir çalışmada Tuz Gölü havzasında kuraklığın saptanması açısından önemli parametrelerden biri olan yağışın değişimi ve eğilimleri için yıllık ortalama yağış tutarlarının 1975-2016 yılları arasındaki eğilimleri belirlenmiştir. 
 

1.jpg
Şekil 1. Tuz Gölü çevresindeki istasyonlarda yıllık ortalama yağış eğrileri

 

Şekil 1 incelendiği zaman Tuz Gölü havzasında Aksaray hariç, 40 yılda, yağışların yüzde 16- yüzde 24 oranında azaldığı görülmekte.

Zaten kurak olan Tuz Gölü havzasında kuraklığın etkisinin daha şiddetlendiği anlaşılmakta. 

Ortalama yağışta 1.2-11.6 mm arasında bir azalma meydana gelmiştir. 

Yerüstü su kaynaklarını etkileyen en önemli parametrelerde biri de sıcaklıktır. Tuz Gölü havzasında ortalama sıcaklık değişimi Şekil 2'de verilmiştir.  
 

2.jpg
Şekil 2. Tuz Gölü çevresindeki istasyonlarda yıllık ortalama sıcaklık eğrileri 

 

Şekil 2 incelendiği zaman Tuz Gölü havzasında, 40 yılda, ortalama sıcaklığın 1,7 ila 3,6 oC arttığı görülmekte. Buda yerüstü su kaynaklarının daha fazla buharlaşmasını hızlandırmakta. 

Küresel ısınmanın etkisiyle 1880'den 2020 yılına kadar global ölçekte sıcaklık değişimi (yeşil renk) ve Akdeniz Havzasında sıcaklık değişimi (mavi renk) Şekil 3'te verilmiştir. 
 

3.jpg
Şekil 3. Global ölçekte akdeniz havzasında sıcaklık değişimi 

 

Şekil 3'te de görüldüğü gibi Akdeniz havzası hızla ısınmakta. Tuz Gölü, Akdeniz havzası içinde yer almakta. 

Türkiye'nin içinde bulunduğu Akdeniz havzası, 1,2 oC'lik küresel ortalama sıcaklık artışına kıyasla 1,5°C derecelik sanayi öncesi dönemden bugüne daha fazla ısındığı için bir iklim değişikliği sıcak noktası olarak kabul edilir. Bu artış, aşırı buharlaşmayı ve suya olan talebi tetiklemekte.

Akdeniz havzasında 1,5 oC artmış olan sıcaklık, önümüzdeki on yılda 1°C'lik korkunç bir sıcaklık artışı halinde 2038 yılına kadar yerüstü sularında buharlaşma hızının bir buçuk kat artacağı anlamına gelmekte.

Akdeniz havzasında, global sıcak artışının üzerinde sıcaklık artışı (yılda 0,03 oC) gerçeklemekte.

İklim değişikliğinin etkisiyle artık Akdeniz havzasında yaz ayları daha uzun, kış ayları ise daha kısa olacaktır.

Akdeniz havzasında sıcak hava dalgasının sıklığı, yoğunluğu ve süresinde artışlar olacaktır. 

Global ölçekte sıcaklıkta 1 derecelik artış, yağışlarda yüzde 4 oranında azalmaya neden olmakta. 

Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, küresel ortalama değerlere kıyasla şimdiden daha yoğun kuraklıklara ve yerüstü su kaynaklarında buharlaşmaya neden olmakta.

Akdeniz havzasında olan Türkiye İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerinde başında gelmekte.

Sıcaklıkların artışının ve yağışların azalmasının yanı sıra Türkiye'de yanlış tarım ve sulama suyu politikaları sonucunda yok olan tüm sulak alanlar, binlerce yavrusu ölen flamingolar, yuvasız ve besinsiz kalan kuşlar ve balıkların kısacası kocaman bir yaşam döngüsünün yok oluşunun resmidir.

Ayrıca binlerce yıldır Konya ovasında susuz hasat edilen tahıllar yerine sulama gerektiren ekim bitkilerine (mısır, şeker pancarı gibi) geçilmesi su kullanımını artırmış ve Tuz Gölü'nün kurumasını tetiklemiştir.  

Tuz Gölü maalesef kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Durum gittikçe kötüleşiyor.

Yaşanan olağanüstü meteorolojik kuraklık, 2000'den sonra çok kötü hâle gelmiştir. İnsanlar yaşanan kuraklıklar sebebiyle azalan yüzey sularından yeraltı su kaynaklarına yönelmiştir.

2008 ve 2016 yıllarında gölün tamamen kurumuştur (Fotoğraf 1). 2019 yılından bu yana da bu durum daha da kötüleşmiştir. 

2000'li yıllardan itibaren Tuz Gölünde tuzla kaplı alan %70'den fazla artmıştır.

NASA, Tuz Gölü'nde kuraklığın yıllar içinde (1988-2020 yılları arasında) neden olduğu değişimi veya yok oluşu gösteren uydu görüntülerini paylaşmıştır.

Gölün bazı yaz mevsimlerinde tamamen kuruduğuna dikkat çekilen paylaşımda göldeki suyun giderek azaldığı görülmekte.
 

f1.jpg
Fotoğraf 1. Tuz Gölü'nde yıllara göre değişimi 

  

Fotoğraf 1'de göldeki su miktarının son 33 yılda çok ciddi derecede azaldığı görülüyor. Tuz Gölünü kuraklık, aşırı su kullanımı ve buharlaşma kurumuştur.

2021 yılı yaz mevsiminde Tuz Gölü'ndeki suyun tamamen çekildiği, (buharlaştığı veya kuruduğu) görülmekte (Fotoğraf 2).

Tuz Gölü'ndeki kuraklığın çarpıcı boyutu uydu görüntülerine yansıdı (Fotoğraf 2).
 

f2.jpg
Fotoğraf 2. Tuz Gölü'ndeki kuraklığın çarpıcı boyutu görüntüsü

 

Bir zamanlar Türkiye'nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, artık su birikintisinden çok daha büyük tuzlu bir alana sahiptir.

Tuz Gölü havzasında yeraltı ve üstü su hazneleri, geri dönüşsüz biçimde yok olmuştur.

Tuz Gölü Havzası'nda yapılan çalışmalarda son yıllarda sıcaklıklardaki aşırı artışlar ve yağışlardaki anormal düşüşler tespit edilmiştir.

Ayrıca;

  • İklim değişikliğinin etkisi, 
  • Yağışların azalması,
  • Sıcaklığın artışına paralel olarak buharlaşmanın artması,
  • Yanlış tarım ve su politikaları uygulaması,
  • Vahşi ve kaçak sulamanın yapılması,
  • Kaçak su bentlerinin ve kuyuların yapılması, 
  • Suya ihtiyaç duyan tarımsal üretimin yaygınlaştırılması,
  • Bitki deseninin değiştirilmemesi,
  • Yeraltı suyunun aşırı kullanılması sonucu yeraltı su seviyesinin görülmemiş ölçüde düşmesi, 
  • İzleme ve denetimlerin yapılmaması,

daha fazla yüzey ve yer altı suyunun kullanımına neden olmuş ve böylelikle havzanın su beslenmesi azalmıştır.

Ve tüm bunların sonucu Tuz Gölü kurumuş ve buda;

  • Hala bataklık olarak görülen biyoçeşitliliği en zengin olduğu sulak alanların yok olmasına,
  • Yüzbinlerce göçmen kuşuna konaklama imkanı sağlayan havzada binlerce flamingonun ölmesine,
  • Göçmen kuşların yuvasız ve besinsiz kalmasına,
  • Havzada kuruyan toprağı, sera gazı salım kaynağı haline dönüşmesine,

neden olmuştur.

Kısacası NASA'nın ifadesiyle;

Kocaman bir yaşam döngüsünün yok oluşunun resmidir.


Zaten kurumakta olan Tuz Gölü, 2021 yılında yaşanan şiddetli kuraklık, aşırı su kullanımı ve buharlaşmanın etkisiyle temmuz ayında da neredeyse tamamen kurumuştur.

Bu da gölde katliam gibi yaklaşık 5 bin yavru ve yetişkin flamingonun telef olmasına yol açmıştır.

Katliam gibi ölümlerin önemli nedeni, susuzluk, besinsizlik ve kirlilik gibi habitat bozulması sonucu olmuştur.

Tuz Gölü'nün gelecekte nasıl bir hâl alacağı oldukça belirsizdir.
 

f3.jpg
Fotoğraf 3. Kuraklığın etkisiyle ölen flamingolar

 

Tek başına kuraklık, flamingoların bu alanı tercih etmemesine sebep olmaz.

Sulak alanların özelliklerini kaybetmesi ve habitatın tamamen yok olması sonucunda Tuz Gölü, göçmen kuşları için riskli duruma girmiştir.

Tuz Gölü havzasının önümüzdeki yıllar içerisinde daha kurak ve çölleşmeye açık bir alan haline geleceği tahmin edilmekte. 

Aşağıda sıralanan önlemler alınmazsa Tuz Gölü göçmen kuşları için konaklama yeri olmakta çıkacaktır.

Göçmen kuşları, kuruyan, habitatı bozulan ve besin zinciri yok olan göllere ve sulak alanlara göç etmez.

Çare;

  • İklim değişikliğinin etkisiyle sıcaklık artışı, dolayısı ile buharlaşmanın artması, yağış azlığı ya da yağış seyrinin aynen devam etmesi ile akım değerlerinde görülen bu azalmanın kuraklığa sebebiyet verebilmesi, Tuz Gölü-Konya Kapalı Havzalarının hidrolojik kuraklık analizleri yapılmalı. 
     
  • İklim değişikliğinin, kuraklığın, buharlaşmanın ve aşırı su kullanımının göller üzerinde oluşturduğu etkiler mutlaka incelenmeli, gelişmeler ve alınması gerekenler raporlanmalı.
     
  • Kuru iklimlerde ve kurak bölgelerde göllerde buharlaşma oranı daha da yüksek olacak. Küresel ısınmanın etkisiyle önümüzdeki onlarca yılda Türkiye'de yerüstü sularının (göllerin) buharlaşma hızları artacaktır. Yerüstü sularının buharlaşma hızları mutlaka tespit edilmeli.
     
  • Göllerde buharlaşma kayıplarının doğru takip edilmesi ve tahmin edilmesi, özellikle su kıtlığı çeken bölgelerde, mevcut su kaynaklarının yönetiminde hayati bir rol oynayacak.
     
  • Buharlaşma oranlarının izlenmesi, ulusal içme ve kullanma suyu temini ve gıda güvenliği üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.
     
  • Tuz Gölü havzasında sıcaklığa ve kuraklığa dirençli susuz tarımsal üretim geliştirilmeli.
     
  • Her yıl Tuz Gölü su bütçesi raporu hazırlanmalı.
     
  • Hakim rüzgar yönünde ağaçlandırma seferberliği başlatılmalı. Tuz Gölü ve çevresinin serinletilmesi sağlanmalı.
     
  • Konya'ın, Aksaray'ın ve Şereflikoçhisar'ın evsel atıksuları ileri kademe arıtılmalı ve Tuz Gölü'ne besleme suyu olarak verilmeli. 
     
  • Yeraltı suyunun kullanımında kısıtlamaya gidilmeli.
     
  • Tuz Gölü ve Konya havzasında yağmur suyu ve kar hasadı yapılmalı. 
     
  • Su yoğun sanayi tesislerinin atıksularını ileri kademe arıtıp yeniden kullanmaları sağlanmalı. Aksi durumda bu tür su yoğun tesisler kademe kademe kapatılmalı.   
     
  • Yıllar içinde su seviyesindeki azalmayı tespit etmek üzere bilimsel bir çalışma yapılmalı.
     
  • Türkiye'de bütün göller uydu görüntüleri ile izlenmeli.
     
  • Önümüzdeki yıllarda Tuz Gölü Havzası, ortalama yağış miktarını alsa bile yer altı ve yer üstü su hazneleri geri dönülemez ölçüde yok olmuştur. İklim projeksiyonlarında, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak bu alanın gelecek on yıllarda daha da ısınacağı ve yağışların azalacağı göz önüne alındığında, bu anlamda gölün kurumasında rolü olan tüm eylemler bölgenin ekolojik ve hidrolojik dengesinin korunması açısından gözden geçirilmeli ve yanlış uygulamalar mutlaka terk edilmeli.

2021 yılı yaz aylarında Tuz Gölü, İkiz Göller, Kuyucuk Gölü, Akşehir Gölü, Marmara Gölü tamamen kurumuştur.

Ülkemizde son 60 yılda 70'e yakın göl kurumuştur. 

Göllerdeki gelişmeler ve alınması gereken önlemler periyodik olarak izlenmez, raporlanmaz ve gerekli önlemler alınmazsa çözümsüzlük katlanarak artacaktır.

Tuz Gölü ve çevresi çölleşebilir.

Kısaca, Tuz Gölü'nün suyu gitti tuzu kaldı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU