Erdoğan'ın "nas" vurgusunu anayasa hukukçuları değerlendirdi: "Laik bir devlette yürütülen politikalar, dini gerekçelere dayandırılamaz"

Erdoğan'ın faiz indirimlerini savunmak amacıyla yaptığı açıklamaları değerlendiren anayasa hukukçuları, atılan adımlar ve icraatların dini gerekçelere dayandırmasının laikliğe dolayısıyla anayasaya aykırı olduğunu öne sürdü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiye dair açıklamaları dikkat çekiyor.

Son olarak faizle ilgili açıklamaları beraberinde tartışmalara da neden oldu.

Erdoğan, faiz indirimleriyle ilgili olarak "Benden faizleri düşürmeyi beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu" demişti. 

"İnandığımız değerler silsilesinde faizin yeri yok"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, faiz inidirimi yaparken vurgu yaptığı "nas" ifadesini bir süre dile getirmedi.

"Kur korumalı TL vadeli mevduat" hayata geçip, döviz ve altın fiyatları aşağı yönlü düşerken bir süre susan Erdoğan dün yine faizle mücadeleye vurgu yaptı.

Türkiye'ye özgü yeni bir ekonomi modeli inşa ettiklerini, ülkenin ekonomik bağımsızlığı için çalıştıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Küresel ekonomik sömürü düzenin kalbinde ne var, faiz var. Faiz düzeni zulüm düzenidir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar, biz de bu düzene savaş açtık. 19 yıldır bunlarla savaş halindeyim. Hiçbir zaman da bu can bu tende olduğu sürece faizcilere hiçbir zaman yürüyün diyemem, onların ne yanında ne arkasında yer alamam. Çünkü bizim inandığımız bu noktada değerler silsilesi içerisinde faizin yeri yok. Biz faizle ayağa kalkan değil, inşallah hep söylüyorum, faiz sebeptir, enflasyon neticedir." 

Erdoğan'ın açıklamasının ardından sosyal medyada bazı yorumcular, bir devlet başkanı olarak Erdoğan'ın ekonomi politikasını dini görüşüne göre şekillendirmesinin anayasa ile çeliştiğini öne sürdü.

 

Erdoğan'ın açıklamaları sosyal medyada anayasaya uygun olmadığı iddialarına yol açtı

Bu iddiada bulunanlardan biri de eski AK Parti Milletvekili Emin Şirin oldu.

Şirin, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şöyle dedi:

Anayasanın 24. maddesini okuyalım. Okuduktan sonra Erdoğan'ın ekonomi ve faiz programını İslam hukuku ve nasa ısrarla dayandırmasının anayasaya uygun olup olmadığına bakalım: Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

Erdoğan'ın faize yönelik dini değerlere dayandıran açıklamaları anayasaya uygun mu yoksa anayasayı ihlal mi ediyor?

ergunözbudun.jpg
Prof. Dr. Ergun Özbudun / Fotoğraf: Twitter

 

"Laik bir devlette, bir devlet politikası, dini gerekçelere dayandırılamaz"

Bu sorunun cevabını anayasa konusunda uzman isimler verdi.  

Prof. Dr. Ergun Özbudun göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu açıklamaları anayasaya uygun değil ve laiklik ilkesine aykırı bir tutum sergileniyor. 

Anayasa ne kadar başkalaştırılmış olursa olsun laikliğin temel bir değer olarak devletin değişmez niteliklerinden biri olarak kabul edildiğini ifade eden Özbudun, "Laik bir devlette, bir devlet politikası, dini gerekçelere dayandırılamaz" dedi.

Hayata geçirilen adımın dini değerlere dayandırılarak savunulmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Özbudun, "Anayasanın 24. maddesine aykırı. O maddeye bakarsanız diyor ki 'Kimse devletin ekonomik sosyal, siyasal, hukuki, temel düzenini kısmen de olsa dine, dini değerlere dayandıramaz, bu amaçla propaganda yapamaz. Sayın Cumhurbaşkanı, ekonomi politikasını savunurken bu gerekçelere dayanıyor. Dolayısıyla anayasanın laiklik ilkesine aykırı bir tutum" diye konuştu. 

şuleboyunsuz.jpg
Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz / Fotoğraf: Twitter

 

"Erdoğan'ın açıklaması anayasayla açık biçimde çelişir"

Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ise açıklamaların anayasanın ikinci maddesindeki laik devlet ilkesiyle çeliştiği görüşünde. 

"Temel hak ve özgürlüklere, laikliğe aykırı sınırlama getirilememesiyle çelişir" ifadesini kullanan Boyunsuz, şunları kaydetti:

"Devletin amaç ve görevlerini belirleyen 5. maddesiyle çelişir. Birçok yani daha sayabileceğimiz başka sakıncalı maddeler de olur. Burada hükümetler ekonomik politika belirlerken bu politikalarını daha devletçi veya daha liberal seçebilirler. Ama bu seçimlerini yaparken akılcı makul politika tercihleri üzerine oturtmaları gerekir elbette. Yani şöyle ya da böyle bir ekonomik politikayı dayatan bir anayasa değil bizimki. Bununla birlikte inanç temelli olarak politika belirlenmesinin önüne geçen bir anayasa. Tabii ki yani insanlar inançları gereği faizden uzak durmayı seçebilirler. Ama devlet politikasında kullanılabilen bir şey değil. Kaldı ki devletin kendi yasal faiz oranlarında bildiğim kadarıyla herhangi bir düşme yok. Yani sizin devlete bir borcunuz varsa devlet alacağı konusunda aynı faiz politikasını da uygulamıyor. Onu da belirtmek isterim." 

necmiyüzbaşıoğlu.jpg
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu / Hürriyet 


"Kendisi faiz almayabilir ancak ekonomik düzeni dini esaslara göre belirlemek laikliğe aykırı"

Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ise insanların faiz almak ya da almamasının kendi tercihlerine bağlı olduğunu ancak ekonomik düzeni dini esaslara göre belirlemenin yanlış olduğunu bunun da anayasaya aykırılık teşkil ettiğini söyledi. 

Yüzbaşıoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı bireysel tercihi olarak dini referanslara göre hareket edilebilir. Kendisi faiz almayabilir, faiz ödemeyebilir. İnanç zaten bireyseldir. Ancak ülkeyi yöneten bir kimse olarak ülkenin ekonomik düzenini dini esaslara göre belirlemek laiklik ilkesine uygun değildir" ifadelerini kullandı. 

tolgaşirin.png
Doç. Dr. Tolga Şirin / Fotoğraf: verfassungsblog.de

 

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı açıklamaları anayasal bağlamda sorunlu"

Doç. Dr. Tolga Şirin, bir siyasi parti veya siyasi figürün faize karşıt olabileceğini, süregelen ekonomi politikasını değiştirmek isteyebileceğini kaydetti.

"Bunda tek başına anayasal bir sorun yoktur" diyen Şirin, şunları söyledi:

"Fakat meselenin püf noktası, söz konusu karşıtlığın dinsel bir emrin gereği olarak dile getirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarına göre laiklik, devlet yönetiminin din kurallarından etkilenmemesini gerektir. Bu içtihatlara göre laikliğin yürürlükte olduğu yerde devlet, din kurallarına göre değil, toplum ihtiyaçlarının akılcı ve bilimsel yönden değerlendirilmesine göre yönetilir. İşte sayın cumhurbaşkanının açıklamalarının anayasal bağlamda sorunlu olduğu nokta buradadır." 

anayasamahkemesi.jpg
Anayasa Mahkemesi / Fotoğraf: AA

 

"Anayasa Mahkemesi, geçmişte uluslararası sözleşmeyi bile laikliğe uygun mu diye incelemişti"

Şirin açıklamalarına şöyle devam etti:

Burada yeri gelmişken iki karara değinmek isterim. Birincisi; geçmişte Anayasa Mahkemesi bu noktada çok dikkatliydi. O kadar ki mahkeme, yetkilerinin sınırlarını zorlayarak, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu'nu kuran uluslararası sözleşmeyi bile titizlikle incelemiş; şeriat kurallarına değen söz konusu metne, dönemin siyasi iradesi bu sözleşmeye laiklikle uygunluk çekincesiyle taraf olduğu için vize vermişti. Yani o zamanlar uluslararası bir sözleşme bile laiklik ilkesinin üzerine titreyerek ele alınıyordu. Bugün bu hassasiyet hala canlı mı diye kendimize sormalıyız düşüncesindeyim.

"Çiçek, AK Parti kapatma davasında faiz karşıtı söylemlerin dinsel referanslar içermediğini anlatmaya çalışmıştı"

Şirin, ikinci kararı ise şu şekilde özetledi:

İkincisi; Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları bana Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında 2008 yılında açılan kapatma davasını anımsattı. Hafızam beni yanıltmıyorsa AK Parti adına Anayasa Mahkemesi önünde savunmayı, o günlerde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Cemil Çiçek yapmıştı. Sayın Çiçek, partinin faiz karşıtı söylemlerinin dinsel referanslar içermediğini ve şeriatçı bir yön barındırmadığını anlatmaya çalışmış ve az önce dile getirdiğim türden bir nüans ortaya koymaya çalışmıştı. Anayasa Mahkemesi, buna rağmen o davada çeşitli nedenlerle AK Parti'nin laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı olduğunu tespit etmiş fakat kapatma yönünde karar vermeyip (kapatma için gereken yüksek oy nisabına ulaşılmadığı için) devlet yardımından kısmen yoksun bırakma yönünde bir yaptırıma hükmetmişti. Bu karar aslında toplumumuza dönük bir ön uyarı niteliğindeydi. Bu ön uyarıya rağmen bugün çok daha başka bir konuma kaymış bulunuyoruz. Görünen o ki artık bir nüans yaratma derdi taşınmıyor.

mustafakamalak.jpg
Prof. Dr. Mustafa Kamalak / Fotoğraf: AA

 

"Cumhurbaşkanı döneminde zina serbest bırakılırken, nas yok mu orada?"

Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak da Erdoğan'ın konuşmasını laikliğe ve anayasaya uygun olup olmamasından ziyade çelişkileri açısından değerlendirmek gerektiğini söyledi. 

Nasın şüphesiz Allah ve resulünün emrettiği yahut yasakladığı şeyler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kamalak, "Şimdi eğer Kur'an'ı Kerim'de faiz yasak olduğu için Sayın Cumhurbaşkanı, faiz indirimine gidiyorsa çelişkiler açısından bakıyorum olaya. Bundan 7-8 yıl kadar önce hatırlayacaksınız o zaman başbakandı. 'Faiz bir dünya gerçeğidir' demişti. O zaman bu nas yok muymuş?" diye konuştu.

Kur'an-ı Kerim'de zinanın yasaklandığı ve "Yapmayın" ifadesinden daha ziyade "Kesin yaklaşmayın" denildiğini vurgulayan Mustafa Kamalak, şunları kaydetti: 

"Sayın Cumhurbaşkanımızın iktidarı döneminde zina serbest kılındı. Yani zina bugün suç değil. Nas yok mu orada? Öbür taraftan yine Kur'an-ı Kerim'e göre domuz eti haramdır. Ayeti kerime ile yasaklanmıştır Cenabı Allah tarafından ama AK Parti döneminde domuz çiftliklerine kredi teşvik kredisi verilmesi yönünde yönetmelik çıkarıldı. Peki bunları nasıl izah edeceğiz? Cumhurbaşkanı'nın böyle konuşması, laiklik ilkesine aykırı mı, değil mi? Onu ilgili makamlar değerlendirsin. Ben çelişkiler açısından bakıyorum." 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU