ATV'nin "Bizim Yunus" dizisine "Sizin değil" diyen yazar Acar: Yunus Emre'nin Aleviliği gözardı ediliyor; İlahiyatçılar: Sadece Alevi olarak tanımlanması doğru değil

Yazar Ayşe Acar, Yunus Emre'in tarihsel gerçekliğinden ve kimliğinden koparılarak anlatıldığını öne sürüyor. İlahiyatçılar Balcı ve Yeprem ise Yunus'un Alevi kökenli olduğunu ancak onun tek bir kimlikle tanımlanmasının doğru olmadığı söyledi

Şiirleriyle yüzyıllardan beri hafızalardaki yerini koruyan Yunus Emre'yi tasvir eden bir resim

Bu topraklarda yaşayıp da Yunus Emre'yi duymayan azdır.

Bugünkü Eskişehir sınırları içerisinde yer alan Sivrihisar'da M.S. 1238'de doğup yine aynı ilin sınırları içerisinde 1328'de yaşamını yitiren Yunus Emre, bir halk ozanı olarak şiirleriyle Anadolu insanının hafızasında ve kalbinde yüzyıllar boyunca yaşıyor.

Hoşgörüyü, merhameti, sevgiyi esas alan şiirleri onun dünya çapında tanınmasını sağladı.

Yaşamının büyük bir kısmını Alevi-Bektaşi öğretisinin öncü isimlerinden Hacı Bektaş Veli'nin halifelerinden Tapduk Emre'nin dergahında hizmet ederek geçiren Yunus Emre günümüzde de en sevilen halk şairleri arasında yer alıyor.

Pek çok yazılı ve görsel esere konu olan Yunus Emre'nin hayatını anlatan "Aşkın Yolculuğu" adlı bir dizi 2015 ile 2016 arası TRT'de oynadı.

Son olarak Yunus Emre'nin hayatını anlatan "Bizim Yunus" adlı sekiz bölümlük bir belgesel-dizi de geçen pazar günü ATV'de başladı.

 

Twitter'dan itiraz etti: Tek sorun şu; Yunus sizin değil!

Ancak ATV'de başlayan diziye Alevilik üzerine araştırmaları olan ve son olarak "Kırklar Meclisi Hünkar Bektaş" kitabını kaleme alan yazar Ayşe Acar'dan bir itiraz geldi.

Dizinin başlayacağına dair bir paylaşımı alıntılayan Acar, Twitter hesabından "Tek sorun şu; Yunus sizin değil! ATV'nin yeni projesi "Bizim Yunus" başlıyor! 'Bizim Yunus' ne zaman başlayacak, konusu ne?" dedi.

Acar, bu mesajına cevap olarak yapılan paylaşımlardan birini yine alıntılayarak bu sefer de "Biz / Bizim" Yunus Emre'ye ait bir kavram, ona gönderme yapıyorlar. Fakat Yunus'un bir biz tanımı var tabi, onu sindirmek kolay değil" diye konuştu.

Gazeteci yazar Salih Tuna'nın kendisinin tweetini alıntılayarak "Tapduk Emre"nin ifadesi, "Bizim Yunus" demesi üzerine Acar ona cevaben de "Biz meselesi sadece o kadar değil. Büyük bir kavram bu: İnsanın 'insaniyetle' ilişkisini anlatıyor. Yunus Emre şiirle felsefe yapan bir filozoftur. Kavramları titiz kullanan biridir" şeklinde konuştu.

IMG_j349ux.jpg
Ayşe Acar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bayağı bayağı Alevi Bektaşi birinden bahsediyoruz"

Sosyal medyada bu karşılıklı mesajlaşmaların ardından Ayşe Acar'ı aradık ve itirazının nedenlerini sorduk.

Acar, Yunus Emre'ye dair yapımlarda onun Sünni bakış açısı içerisinde lanse edilmeye çalışıldığını öne sürerek, iddialarına şöyle başladı:

Bu durum sadece Yunus için değil Mevlana için de geçerli. Mevlana'yı kendileri gibi zannediyorlar. Şiirlerine bakınca Ortodoks Sünni görüşüyle uzlaşmayacak bir sürü şiiri var. Ama Yunus'un şöyle bir yönü var. Yunus, Tapduk Emre'nin elinde yetişmiş biri. Tapduk Emre de Hacı Bektaş'ın öğrencisi. Dolaylı Yunus Emre Hacı Bektaş'ın öğrencisi. Bayağı bayağı Alevi Bektaşi birisinden bahsediyoruz. Şiirlerinden net bir şekilde görüyoruz ki taassuba, ehlibeyt karşıtlığa, inancın sadece ibadete indirgenmiş şekline karşı bir adam.

"Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre'yi söylüyorlar ellerinde kimse olmadığı için"

"İtirazınız Yunus'un Alevi kimliğinin göz ardı edilmesine mi?" sorusuna ise Acar, şu cevabı verdi:

Hayır. İki yüzlülüğe tepki gösteriyorum. Bu Mevlana için de yapılıyordu. Ancak Mevlana ABD'de bestseller (çok satan) olduktan sonra kıymete bindi. Hiç kimseleri yok ellerinde övünç duyacakları. Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre bu üç kişiyi sürekli söylüyorlar ellerinde başka kimse olmadığı için söylüyorlar. Dünya genelinde üzerinde uzlaşılmış, evrensel ölçekte ellerinde kimse olmadığı için bu üç kişiyi söylüyorlar. Ama bunları da kendilerine benzeterek, kendi dünyalarına benzeterek uygun görüyorlar.

 

"Yunus'u her kesim sever"

"Peki bunu kim yapıyor?" sorusuna "Siyasal İslamcılar" cevabını veren Acar, Yunus Emre'nin her kesim tarafından sevilmesinin nedenini şu şekilde açıkladı:

Yunus'u Ateistler, dinle ilişkisi olmayanlar, devrimciler, Ortodosk Sünni kesimin tasavvufa ilgi duyan kesimleri de sever.  Yunus Emre çok zarif, çok önemli bir ozan. Yunus Emre'nin kapsayıcı bir özelliği var. Şiirleri oldukça geniş bağlamda söylenmiş. Bir dünya görüşü olarak da okuyabilirsin, bir tanrı görüşü olarak da okuyabilirsin. Böyle kapsayıcı bir özelliği var darağacının geniş olmasından kaynaklı.

"Ebu Suud ceddinse Yunus olmuyor"

Acar, "Peki siz Yunus anlatılırken onun mensubu olduğu Alevi inancının da vurgulanması gerektiğini mi söylüyorsunuz?" sorusuna şöyle bir cevap verdi:

Bu çok önemli bir konu. Yunus Emre tarihi bir şahsiyettir ve bir yolu vardır. Ehlibeytin yolundan gider. Ortodoks değil de heterodoks bulunan bir yoldur bu. Yunus Emre'nin şiirlerini okuyan halka eziyet edildi bu coğrafyada. Bu gerçekliği yadsıyarak, böyle olmamış gibi yazarsanız bu tarihe onun şiirlerini okudu diye eziyet gören halka saygısızlık olur. Ebu Suud fetvalarıyla Yunus Emre şiirlerinin okunmasını yasaklamıştır. Eline geçse öldürürdü onu bulamadığı için başkalarına eziyet çektirmiştir. Ama şimdi öyle bir riyakarlık var ki şimdi Ebu Suud'a da ceddimiz deniyor, Yunus Emre'ye ceddimiz deniyor. Olmuyor öyle işler. Ebu Suud senin ceddinse Yunus olmuyor. Ebu Suud da evrensel bir söylem bulsa anlatacak. Yok. Elinde Yunus, Mevlana Hacıbektaş değerinde biri olsa hemen terk edecek bu üç kişiyi. Çaresizlikten anlatıyor bu üç kişiyi. Ebu Suud'un övülme nedeni içeride safları sıklaştırma.

yunusemre.jpg
ATV'deki Bizim Yunus dizisinde Yunus'u Barış Özdemirli canlandırıyor / Görsel: ATV

 

"Anlattıkları Yunus Emre tarihteki Yunus Emre değil"

Acar, Yunus Emre'ye dair çekilen dizileri teknik ve içerik olarak yanlış bulduğunu söylerken gerekçesini ise şöyle dile getirdi:

Sinematografik de çekmiyorlar bu işleri. Anlattıkları Yunus Emre tarihteki Yunus Emre değil. Halkın şiirlerini okuduğu için çile çektiği Yunus Emre'yi değil, kafalarındaki Yunus Emre'yi anlatıyorlar burada bir problem var. Birde sinematografik de anlatmıyorlar. Çocuklara anlatır gibi, uyduruk duruşlar, uyduruk ses tonları, derviş, hak tanrı deyince moda girmeler, garip garip anlatımlar. Örneğin şunu anlatmazlar. Yunus Emre kıtlık nedeniyle yardım almak için insanlara yardımın yapıldığı dergahın Hacıbektaş'a gider.  Hacı Bektaş'ın kulağına gelir geldiği ve der ki 'Ben ona öğretiyi mi anlatayım yoksa buğday mı ister'. Yunus Emre'nin cevabı çok gerçekçidir. Açlık, kıtlık var buğday istiyorum der ve buğdayı alır gider. Yunus Emre gerçek bir karakterdir. Buğdayı alıp gittikten yolda kafasına yolda takılır acaba bana bir şey mi diyeceklerdi? Bayağı yaşanmış gerçek bir hikaye var ortada. Ama onlar bu gerçeklikten koparıp garip, Sünni okuması olan bir hikaye yaratıyorlar.

pirsultan.jpg
Pir Sultan Abdal'ı tasvir eden bir resim 

 

"Sol hareketler olmasa Pir Sultan Abdal'ı da hatırlamayacaktı"

Ayşe Acar, Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş Veli gibi isimlerin Alevi kimlikleriyle halk arasında bilinmesine karşın halk arasında Yunus Emre'nin bu yönüyle daha az bilindiği iddiasına da itiraz etti.

"Yunus Emre'nin şiirleri yüzünden eziyet çekenler o kadar çok olmuştur ki halk bilmez olur mu?" ifadelerini kullanan Acar, "Sizin bahsettiğiniz halk 50-60 yıllıktır. Bu Cumhuriyet dönemindeki halktır. Yunus'un şiirlerini okuyorlar diye Aleviler başlarından oldular. Sadece Yunus için geçerli değil Pir Sultan Abdal da sol hareket olmasa kimsenin dilinde olmayacaktı. Sol hareket ve Ruhi Su'lar tekrar gündeme getirdiler. 1970'lerde başlayan sol gelenek olmasa belki Pir Sultan Abdal'ı da hatırlamayacaktı bu halk dediğimiz kitle. Pir Sultan'ı hatırlamalarının sebebi bu.  Alevi kitlelerinin Alevilikle ilişkileri çok güçlü değil son 100 yıldır bir şey bilmiyorlar. Bilmiyorlar. Bir şey bilmiyorlar. Bir şey biliyorlarmış gibi davranmaları bir şeyi gizlemiyor. Aleviler doğrusunu isterseniz Aleviliği bilmiyor" ifadelerini kullandı.

"Kendin dışındakileri dışarı atarsan 'Bizim Yunus' diyemezsin"

"Bizim Yunus" sözünün Tapduk Emre'nin ifadesi olduğunu tekrarlayan Acar, sözlerini şöyle tamamladı:

Hacı Bektaş ve Tapduk Emre, bir toplum yaratıyorlar. Bunun da ilk öznelerinden bir tanesi Yunus Emre. Bunlar ehlibeytin yolundan giden Alevi-Bektaşi kitleler. Bu kitlelere "Bizim Yunus" diyen Tapduk Emre kastettiği biz kim peki? 72 millete aynı gözle bakmayan bizden değildir diyor bu kitleler. Çeşitliliği farklılığı kabulleneceksin. Kendin dışındaki her şeyi dışarı atıp aşağılarsan affedersin 'Bizim Yunus' diyemezsin. Denmez. Kızarız biz de.

balcı.jpg
İsrafil Balcı / Fotoğraf: Twitter

 

"Alevidir ama mutlak Alevi olarak tanımlanmasını doğru bulmam, saf bir Anadolu insanıdır"

Peki Acar'ın iddialarına ilahiyatçılar ne diyor? Yunus'u tanımlarken nasıl bir dil kullanmalı?

Bu soruyu ilk olarak İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı'ya sorduk.

Balcı, Yunus'un Alevi olduğunu doğruladı ancak devamında Acar'ın sözlerine şöyle bir itiraz getirdi:

Yunus'un duruşu aslında saf bir Müslüman ama kökeni, eğilimi Alevi. Sayın Acar'ın Yunus'un Alevi kimliği ile tanınsın söylemine katılmam. Çünkü da o da bir siyasal tercih. Siyasal İslamcılar, Yunus'u Alevilik yönünden arındırıp öne çıkarıyorlar, bunlar da Aleviliğini öne çıkararak Yunus üzerinden kendi hedeflerini güdüyorlar. Dolayısıyla Yunus saf bir Anadolu insanıdır. Ama dine bakışıyla baktığınızda daha çok Alevi tonları taşır. Ama bu değildir ki mutlaka Alevi kimlikle tanınsın. Arı duru bir saf Anadolu İslam inancı vardır onda. Dolayısıyla ben onun mutlak Alevi olarak tanımlanmasını doğru bulmam. Hacı Bektaş'ta Alevi kimliği daha baskındır. Yunus da onu göremezsin. Ortalama bir Anadolu insanıdır.

"Yunus, ne Mevlana ne de Hacı Bektaş gibi etiketlenmez" 

Mevlana'nın Yunus'tan farklı olarak tasavvuf yönleriyle öne çıktığını söyleyen Balcı, "Mevlana da Alevilik ve saf bir din anlayışından ziyade tasavvufi ekol daha ağır basar. Hacı Bektaş Veli, Alevi Bektaşi geleneğini temsil eder. Mevlana daha çok tasavvuf üzerinden tanımlanacak biridir. Ama Yunus'u ne Mevlana ne de Hacı Bektaş gibi etiketleme şansınız daha azdır. Ortalama bir Anadolu insanıdır.  Öyle görmek daha doğrudur" diyerek sözlerini bitirdi.

saimyeprem.jpg
Saim Yeprem / Fotoğraf: Twitter

 

"Biz de Aleviyiz... Hz. Ali'yi sevenlere Alevi deniyor"

İlahiyatçı Prof. Dr. Saim Yeprem de Yunus'un Tapduk Emre'nin öğrencisi onun da Hacı Bektaş'ın halifesi olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

Hacı Bektaş'a bağlı olanlara Bektaşi deniyor. Bektaşilikte Hz. Ali'yi birilerinden biraz daha seven gruba dahil. Ahiler ve Yeniçeriler de Bektaşi'ydiler. Bu grubun tamamına adı Hz. Ali'ye sevgileri biraz daha fazla oluğu için Alevi deniyor. Bu manada bakınca biz de Aleviyiz. Hz. Ali'yi sevenlere Alevi deniyor. Büyük padişahlar da kılıç giyinme merasiminde gülbank ya Ali'yi söylüyordu. Olaya öyle bakarsanız itiraz eden hanımefendinin Yunus'un mezhebiyle ilgili tahlili doğru ama yine mezhebini meşrebini söylemesi edebi (yazımsal) değil.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU