Küresel ısınmanın mevsimlere etkisi: Dört mevsime veda mı edilecek? Yazlar 6 aya mı çıkacak?

İklim değişikliği hayatın gerçeği. Yeryüzü insan etkisiyle ısınırken bu durum mevsimleri de olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, "Baharlar ortadan kalkacak, yazlar 6 ay sürecek" gibi söylemler konusunda farklı görüşleri savunuyor

Çin’de yapılan bir araştırmada küresel ısınma etkilerinin devam etmesi halinde 2100 yılında Kuzey Yarımküre’de kış mevsiminin iki aya inerken, yaz mevsiminin altı aya çıkabileceği belirtilmişti / Fotoğraf: Pixabay

1800'lerin sonundan beri yeryüzündeki sıcaklık 0,95 ila 1,2 derece arttı.

Son 50 yılda yüzey sıcaklığı da daha önceki dönemlerde olmadığı kadar yükseldi.

Bilim insanları sıcaklık artışının 2 dereceyi geçmemesi uyarısında bulundu. 

IPCC raporu: Isınmanın kaynağı insan faaliyetleri

200'ü aşkın bilim insanının yer aldığı ve sonuçları geçtiğimiz hafta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nde (IPCC) açıklanan çalışmada ise iklim değişikliğinin varlığı kabul edilse de bu durumun binlerce yıldır doğanın kendi kendisine gerçekleştirdiğinden farklı şekilde insan etkisiyle yapıldığına yer verildi.

İklim konusunda atılacak adımlar için gözler, kasım ayında İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenecek 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na (COP26) çevrildi.

Independent Türkçe'nin görüşlerine yer verdiği uzmanlar, iklim değişikliğinin mevsimlere etkisi konusunda hemfikir olsa da periyodlar ve süreçlere ilişkin farklı görüşleri savunuyor. 

Küresel ısınma dünya yangın Pixabay.jpg
Atmosferin, okyanusun ve toprağın insan etkisiyle ısındığının kesinleştiğine yer veren IPCC raporunda sera gazlarının atmosfere salımının devam etmesi sonucu yaklaşık 15 yıl içinde önemli bir sıcaklık sınırının aşılabileceği uyarısı yapıldı. Raporda ayrıca, bu yüzyıl sonunda deniz seviyelerinin 2 metreye kadar yükselebileceğine dikkat çekildi. Raporun ardından gözler, kasım ayında İskoçya'da düzenlenecek konferansa çevrildi / Fotoğraf: Pixabay

 

"Dünyada iki mevsim kalacak ya da yazlar 6 ay olacak demek kehanetten ibaret"

Bir bilim insanı olarak iklimle ilgili kehanetlere değil, IPCC'nin atıfta bulunduğu makalelere baktığını belirten Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil, mevcut veriler ışığında dört mevsimden iki mevsime geçileceğine dair söylemleri "spekülatif" bulduğunu söyledi.

"Bilim insanları mevcut bilimsel iklim modellerini geliştirme çabasında. Her bir faktörün tek ve net hesaplanamaması, modellerin çok karmaşık faktörler içermesi ve insan etkisinin hesaplamalara net olarak katılamamasından dolayı kehanetler ortaya çıkabiliyor. Dünyada iki mevsim kalacak ya da yazlar 6 ay olacak demek kehanetten ibaret" yorumunu yapan Bilbil, bu söylemlerin ancak retorik (söz söyleme sanatı) ya da toplumları, politikacıları harekete geçirmek için kullanılabilecek bir enstrüman olabileceği görüşünde.

Doç. Dr. Bilbil'e göre iklim değişikliği kabul edilmeli ve olumsuz etkilerini azaltmak için acilen harekete geçilmeli.

İklime ilişkin bilimsel verilerde hangi öngörülerin yer aldığını sorduğumuz Ebru Tekin Bilbil, Türkiye'nin de etkisi altında bulunduğu Akdeniz ikliminin kuzeye ve güneye doğru yayılarak yazların daha kurak ve çorak geçmesi, soğuk geceler azalırken sıcak gündüzlerin artması, yağış oranının azalması ve genel olarak sıcaklığın artmasının sürebileceğini söyledi.

Yaz mevsiminin nisandan ekime dek sürmesi ihtimalinin değerlendirildiği makalelerin de bulunduğuna değinen akademisyen Bilbil, sıcaklıkların artsa da iklim değişikliğinin tüm etkilerinin 5-10 sene gibi bir süre içinde beklenmesinin mümkün olmadığını savundu.

"İklim değişecek, yeryüzü ısınacak ama insan etkisinin boyutu hesaplanamıyor"

Küresel ısınmanın var olduğunu ve bu durumun süreceğini dile getiren Ebru Bilbil, bu durumu hızlandıranın insan faktörü olduğunu hatırlattı.

30, 40, 50, 100 yıl sonraki tahminlere ilişkin projeksiyonları dikkate alma çağrısı yapan Bilbil, şöyle konuştu:

Artık kabullenelim iklim değişmeye devam edecek, ortalama ısı artacak. Ancak insan etkisinin boyutu hesaplanamıyor. 2050'de, 2100'de başımıza geleceklerle ilgili bir adaptasyon çalışması şart çünkü iklim bir şekilde değişecek ve yeryüzü ısınacak. 50 yıl sonraki adaptasyona ilişkin neler yapılabileceği belirlenmeli.

Biyoçeşitliliğin yok oluşunun yeni bir durum olmadığını, kitlesel yok oluşların tarih boyunca gerçekleştiğini ve bundan sonra da görüleceğini belirten Doç. Dr. Bilbil, "Yeni olan bu değişimlerin fiziksel değil, insan etkisiyle gerçekleşmiş olması" yorumunu yaptı.

 

Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil Özyeğin Üniversitesi.png
Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil / Fotoğraf: Özyeğin Üniversitesi

 

"Karbon salımları acilen azaltılmalı"

İklim krizinin etkilerini azaltmak için öncelikle karşı karbon salımlarının ivedilikle azaltılması gerektiğine vurgu yapan Ebru Tekin Bilbil; sera gazı, metan gazı ve karbondioksit salımının azaltılmasıyla büyük yol katedilebileceğini savundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"İklim kriziyle ilgili ülke stratejisi belirlenmeli"

Politika yapıcılara da seslenen Bilbil, iklim değişikliği ile ilgili bugüne dek yaşananların bile hükümetler açısından tehlikenin boyutunu görmek için yeterli olduğunu söyleyen Bilbil, Avrupa'da maliyetleri artırsa da karbon vergisinin önemli olduğunu, Yeşil Avrupa Paktı'nın da dikkate alınması ve Türkiye'nin de buna adapte olması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Son olarak iklim değişikliğinin muhtemel su krizi ile birlikte toprağa olumsuz etkileri olacağına da değinen Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil, "Gündelik pratikler değişmeli. Su verimli kullanılmalı, israfın önüne geçilmeli. Tarım uygulamaları çiftçi ile de görüşülerek planlanmalı. Sıra gelir mi bilemiyorum ama iklim kriziyle ilgili bir ülke stratejisi belirlenmeli. Araştırma Komisyonu kuruldu, çalışmalar da yapılıyor, adımlar var ama daha fazlası gerekli" ifadelerini kullandı.

Gündemdeki hudut tartışmalarına da göndermede bulunan Bilbil, "Bir toprağın sizin sınırlarınızda olması kadar verimli olması da önemli. Toprak tehlikede ise o toprağın sizde olmasının çok da önemi kalmıyor" dedi.

kuraklık su iklim değişikliği 2 AA.jpg
Atmosferin, okyanusun ve toprağın insan etkisiyle ısındığının kesinleştiğine yer veren IPCC raporunda sera gazlarının atmosfere salımının devam etmesi sonucu yaklaşık 15 yıl içinde önemli bir sıcaklık sınırının aşılabileceği uyarısı yapıldı. Raporda ayrıca, bu yüzyıl sonunda deniz seviyelerinin 2 metreye kadar yükselebileceğine dikkat çekildi. Raporun ardından gözler, kasım ayında İskoçya'da düzenlenecek konferansa çevrildi / Fotoğraf: AA

 

"2100'ü beklemeye gerek yok, mevsimler arası geçişler başladı bile"

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Meryem Kayan da mevsimler arası geçişlerin olduğunu belirtti.

IPCC'nin 2000'lerdeki raporlarında sera gazı emisyonlarının artmasıyla sıcaklık artışının 1,5- 2 derece arasında tutulmasına çalışıldığına değinen Kayan, ısınmanın kuzey yarım küreye doğru yükseldiği ve ilerlemeyle birlikte buzulların erimeye başladığı vurguladı.

"Gezegenimiz ısınıyor ve mevsimlerin periyodları değişmeye başladı. Bundan sonra daha fazla değişeceği de aşikar. 2100'ü beklemeye gerek yok, mevsimler arası geçişler başladı bile. Bahar periyodları kısaldı, yaz periyodu arttı" diyen Kayan, Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinin küresel ısınmadan daha fazla etkilenebileceğine dikkat çekti.

Yazların çok daha sıcak ve kurak, kışların ise daha ılıman ve az yağışlı geçtiğini belirten Kayan, temmuz ayının son 100 yılın en sıcak aylarından olduğunu söyledi.

Meryem Kayan, "pastırma yazı" adı verilen ve sonbahar mevsiminin sonunda görülen güneşli, sıcak günlerin geçmişte kasım ortasından aralığa kadar sürerken, günümüzde daha uzun seyredebildiğini de sözlerine ekledi.

Meryem Kayan -TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı.png
Meryem Kayan / Fotoğraf: TMMOB 


"Gezegenin kendi kendisine soğumasını bekleyemezsiniz"

IPCC'nin son raporundaki insan etkisine de değinen Kayan, "İklim krizi insan kaynaklı ise çözüm de buradan çıkmalı. Gezegenin kendi kendine soğumasını bekleyemezsiniz. Sera gazı emisyonlarının azaltılması, fosil yakıtların terk edilmesi, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için şart. Aksi takdirde Türkiye, su ve gıda kriziyle karşı karşıya kalabilir. İnsan dışındaki canlıları da düşünmeliyiz. Felaketlerin hızlı şekilde gelmemesi ve daha kötüsü yaşanmaması için harekete geçmeliyiz" şeklinde konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Küresel ısınmanın etkisiyle yazların 6 ay sürmesi beklenmekte"

Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk de meslektaşı Meryem Kayan ile benzer görüşte. 

Küresel ısınmanın etkisiyle yazların artık 6 ay sürmesinin beklendiğini belirten Öztürk, kış mevsiminin ise 2 aya düşebileceği uyarısı yaptı.

Prof. Mustafa Öztürk Çevre Mühendisi Independent Türkçe.jpg
Prof. Dr. Mustafa Öztürk / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Eylül ayının da yaz gibi geçebileceğini savunan Mustafa Öztürk, küresel ısınmanın etkisiyle artık dağlara kar yağışı ve dağların kar tutma kapasitelerinin de düştüğünü ifade etti.

Öztürk, Türkiye'nin bazı bölgelerinde olağanüstü şiddette kuraklığının yaşandığını ve toprağın kuruduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti: 

"Soğutmada daha fazla enerji tüketilecek ve sera gazı salımı artacak. Kuraklık daha uzun süre devam edeceği için tarımsal kuraklık artacak. Yüzeysel su kaynakları daha fazla kuruyacak ve orman yangınları riski artacak." 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU