İGAM’dan Altındağ açıklaması: Barış dilini geliştirmeye ihtiyaç var

"Altındağ’da yaşanan olaylar, bazı kesimlerin mülteci karşıtı tutumlarının devam ettiği sürece ne gibi sonuçlarla karşılaşacağımızın 'öncü' göstergesidir"

Altındağ'da Emirhan Yalçın'ın hayatını kaybettiği kavganın ardından çıkan olaylarda pek çok sığınmacının evleri ve işyerleri zarar gördü / Fotoğraf: Twitter @alicanuludag

İltica ve göç alanında çalışan bağımsız araştırma merkezlerinden İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM), Ankara Altındağ'da Suriyeliler'in hedef haline gelmesi üzerine yazılı bir açıklama yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Açıklamada "Ankara Altındağ’da yaşanan olaylar, bazı kesimlerin mülteci karşıtı tutumlarının devam ettiği sürece ne gibi sonuçlarla karşılaşacağımızın 'öncü' göstergesidir" dendi.

Uzun yıllar Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcülüğü görevini de yürüten İGAM Başkanı Metin Çorabatır imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

"Türkiye, sosyo- ekonomik açıdan önemli bir dönemden geçmektedir. Bir taraftan Covid-19 Pandemisi koşullarında ekonomik sorunlarla boğuşurken, bir taraftan da Afganistan’dan NATO ve ABD güçlerinin çekilme kararıyla, özellikle Türkiye- İran sınırında bir göç hareketliliği yaşanmaktadır.

Bu göç hareketliliği önce belirli kesimlerce ‘kitlesel bir göç akını’ varmış gibi gösterilmiş ve özellikle bazı siyasi parti yöneticilerinin ve yerel yönetimlerin, ‘sanki ülke işgal ediliyormuş’ gibi bir dil kullanmaları ve ayrımcı uygulamalarıyla, toplumsal çatışmaların önü açılmıştır. 

Kaldı ki, bir süredir Uluslararası Mülteci Hukuku’na inanan hak odaklı STK’lar ve sosyologlar tarafından, kullanılan nefret dilinin artması, ayrımcılığın yayılması ve yaydırılmasının toplumsal çatışmalarla sonuçlanacağı yönünde uyarılar yapılmıştır.

Ankara Altındağ’da yaşanan olaylar, bazı kesimlerin mülteci karşıtı tutumlarının devam ettiği sürece ne gibi sonuçlarla karşılaşacağımızın ‘öncü’ göstergesidir.

Toplumsal çatışmaların kimseye yararı olmayacağı aşikardır. Mülteci karşıtı tutumların devam etmesi ve derinleşmesi, toplumsal erozyonu derinleştirecek ve bir arada yaşama ilkesi ve ülküsü zarar görecektir. Tüm tarafların bu tür çatışmalara engel olacak bir barış dili ile geliştirilmesine acilen ihtiyaç vardır.

Aynı zamanda, ‘mülteciliğin’ zulümden, savaştan kaçan insanlar için bir ‘hak’ olduğunun bir an önce kabul edilmesinde yarar vardır. 

4 milyon kadar insana koruma sağlayan ülkemizde, Afgan sığınmacıların yeni bir göç dalgasına neden olup olmayacağı konusu bir an önce masaya yatırılmalı ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Uluslararası Mülteci Hukuku çerçevesinde bir an önce yeni bir yol haritası çizilmesi gerekmektedir. 

Bu yol haritası çizilirken, tüm tarafların masada yer alması sağlanmalı ve ayrımcılığın ve nefret dilinin yaygınlaşması ve derinleştirilmesini önleyecek politikalar geliştirilmelidir. 

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) olarak yaşanan olaylardan dolayı çok ciddi bir üzüntü ve kaygı duyduğumuzu bir kez daha vurgulamak isteriz"

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU