Doç. Dr. Erdönmez: Ormanları kendi haline bırakmak ağaçlandırmadan daha faydalı olur

Orman yangınları konusundaki 'yabancı ülkelere çağrı' ve 'sabotaj, kundaklama' tartışmalarını, ekosistemi eski haline döndürmek için yapılması gerekenleri ve yapısal anlamdaki ihtiyaçları, Yüksek Orman Mühendisi Doç. Dr. Cihan Erdönmez'le konuştuk

Doç. Dr. Erdönmez’le “Aynı anda pek çok yerde yangın çıkması normal karşılanabilir mi? Yabancı ülkelere yardım çağrısı nasıl yorumlanmalı? Bundan sonra hangi adımlar atılmalı? Fidan dikmek çözüm olur mu? Ekosistemi rehabilite etmek için neler yapılmalı, bitki örtüsünü canlandırmada nasıl bir yol izlenmeli? Ormanın eski haline dönmesi kaç yıl sürer?” gibi sorulara yanıt aradık / Fotoğraf: AA

Yalnızca Türkiye değil, aralarında Yunanistan, İtalya, İspanya, Romanya ve ABD'nin bulunduğu pek çok ülke orman yangınlarıyla mücadele ediyor.

Ülkedeki yangınlarda 6. güne girilirken; Adana, Antalya, Muğla, Denizli ve Isparta'da durum kontrol altına alınabilmiş değil.

Zararın en büyük olduğu yerlerden biri Muğla.  

Özellikle Marmaris ilçesi, Bodrum'un Aşağı ve Yukarı Mazı mahalleleri ile Çökertme Koyu'ndaki ormanlar küle dönmüş durumda.

"Ormancılık konusunda ciddi bir revizyon şart"

Son günlerde yaşananları konuştuğumuz İstanbul Üniversitesi-Cerrrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yüksek Orman Mühendisi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, ormancılık konusunda ciddi bir revizyonun şart olduğu görüşünde.

"Aynı anda bu kadar çok noktada yangın çıkması normal karşılanabilir"

Öncelikle eş zamanlı şekilde Türkiye'nin pek çok noktasında yangın çıkmasının normal karşılanıp karşılanmayacağını sorduğumuz Erdönmez, "Çıkabilir" diyerek, gerekçeleri sıraladı:

Bilim insanları olarak bu durumu hiç yadırgamıyoruz çünkü önlem alınmadığında bu aylarda hava koşulları yangın riskini çok yükseltir. Pek çok ülke orman yangınlarıyla mücadele ediyor. 'Kesin terör örgütü yapmıştır, sabotaj vardır' da diyemem, kesin yoktur da. Ancak aslolan bu tartışmalarda boğulup, orman yangınlarıyla ilgili gerçekleri arka plana itmektir. Yangınlar konusunda asıl konuşmamız gerekenleri konuşmayıp meseleden uzaklaşıyoruz. Yangınlar hep oldu ve yine olacak. Devlet, tedbir almakla yükümlü.

"Amazonlar'daki ormansızlaşma bizi, bizdeki yangınlar tüm dünyayı etkiler"

Yabancı ülkelere yardım çağrısı üzerinden büyüyen tartışmaları da değerlendirmesini istediğimiz Erdönmez, hangi ülkeden olursa olsun, orman yangınlarını söndürmeye yardım edecek her türlü yardımın talep edilmesi ve gelenlerin de kabul edilmesi gerektiğini savundu.

Yardım isteğinin "devleti aciz gösterdiği" şeklindeki eleştirileri haksız bulan Erdönmez, "Dünyanın hangi noktasında olursa olsun, doğanın görmüş olduğu zarar, diğer yerleri de etkiler. Örneğin Amazonlar'daki ormansızlaşma bizi, bizdeki yangınlar da tüm dünyayı etkiler. Küresel iklim krizi, karbon salımı gibi çevresel konular, ülke sınırlarını kapsayan sorunlar değildir. Bitkisiyle, otuyla, hayvanıyla, insanıyla tüm canlıların zarar görmesi söz konusu. Ekosistemin, habitatların devamlılığı her şeyden önemlidir" şeklinde konuştu.

Geçmişte pek çok ülkenin benzer sorunlarla karşı karşıya kaldığında yardım talep ettiğine de değinen Doç. Dr. Cihan Erdönmez, kimi zaman olumsuz durumlardaki yardımlaşmanın ülkeleri ve insanları yakınlaştırdığı yorumunu yaptı.

 

Doç. Dr. Cihan Erdönmez Twitter.jpg
Doç. Dr. Cihan Erdönmez / Fotoğraf: Twitter / @forestercihan

 

"Kamuoyu bilgilendirmelerini Bakan yapmamalı"

Yangın yönetimi ve kamuoyu bilgilendirmelerinin çok hatalı ve eksik yapıldığı görüşündeki Cihan Erdönmez'e göre, açıklamalar Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yerine Orman Genel Müdürlüğü (OGM) uzmanı tarafından yalın ve polemik yaratmayacak bir dille yapılmalı.

"Türkiye'nin mevcut koşulları, büyük bir siyasi kamplaşmanın olduğunu gösteriyor" diyen Erdönmez, "Böylesi partiler üstü bir durumda siyasi bir ismin çıkıp olumlu/olumsuz bir şeyler söylemesi tepki çekebiliyor. Orman Genel Müdürlüğü'nden biri çıkıp teknik bir açıklama yapsa, hatta ağzından çıkacak her kelime kritik önem taşıdığından bu konuşma öncesinde iletişim uzmanlarına da danışılsa, en doğru yöntem izlenmiş olur. Böylelikle konunun özünden uzaklaşılmamış ve olay siyasileştirilmemiş olur" ifadelerini kullandı. 

"Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde yangın yönetim ekibi kurulmalı"

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) bünyesinde farklı bölümlerde uzman kişilerin oluşturduğu yangın yönetim ekibi kurulması gerektiğini aktaran Doç. Dr. Erdönmez, "Mevcut görev ve pozisyonu ne olursa olsun, emekliler ve akademisyenler de dahil olmak üzere orman yangınları konusunda uzmanlardan oluşan bir yangın yönetimi ekibi oluşturmalı ve bu ekipten aktif şekilde yararlanmalıdır" dedi. 

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Yangın çıkmadan harekete geçmiyoruz"

Bundan sonra atılması gereken adımlara ilişkin, "Yangın çıkmadan harekete geçmiyor, hep söndürmeye odaklanıyoruz. Yangınların çıkmasını azaltmak için tedbirleri artırmıyoruz, önce tedbir artırılmalı" şeklinde konuşan Cihan Erdönmez'e göre insan-orman etkileşimini en düşük seviyeye indirmek şart.

 

marmaris yangın REUTERS/Umit Bektas
Marmaris yangını / Fotoğraf: Reuters

 

"İnsan-orman etkileşimini en alt seviyeye indirmek şart"         

İnsanların ormana girişini arttıkça yangın tehlikesinin büyüdüğüne dikkati çeken Cihan Erdönmez, "Ormanları, orman olarak korumak şart. Mümkün olduğunca bütünlüğü korumak gerek. Ormanların parçalanmasına yol açan her türlü işletme ve tesis (enerji, maden, otel, yol vs) insan ve araç giriş çıkışını artıracağından yangın riskini artırıyor.

"Ormanları kendi haline bırakmak ağaçlandırmadan daha faydalı olur, doğayı taklit etmeli"

6 gündür ülkeyi etkisi altına alan yangınlara ilişkin en merak edilen durumlardan biri de o alanların eski haline çevrilmesinde izlenecek yöntem.

"Ekosistemi rehabilite etmede izlenecek yöntem ne olmalı?" sorusuna Erdönmez, yanan alanların insan etkileşimine kapatılıp, kendi haline bırakılması gerektiği yorumunu yaptı ve ekledi:

Doğayı taklit etmeli. Yanan alanlar koruma altına alınıp, insan giriş çıkışına kapatılıp, ormanlar kendi haline bırakılmalı. Burada otsu, çalı formunda ya da ağaç formundaki bitkilerden bahsediyoruz. Ağaçlandırma yoluyla sağlanacak başarıdan daha fazlası sağlanır, bilimsel araştırmalar bunu gösteriyor.

"Yanan yerleri ağaçlandırmak genetik kirliliğe yol açıyor"

Sosyal medyadaki fidan bağışı kampanyalarına da değinen Doç. Dr. Erdönmez, yanan alanlarda ağaçlandırma yapılmasının neden doğru bir yöntem olmadığını da anlattı:

Yanan yerleri ağaçlandırmak, genetik kirliliğe yol açıyor. Ağaçlandırmayla sadece o ağaçları dikiyorsunuz. Bir de ağaçlandırma öncesinde iş makineleriyle toprak işleniyor, yanan kök ve tohumları alandan uzaklaştırıyorsunuz. Siz oraya ne dikerseniz sadece o yetişiyor! Ama kendi haline bırakılırsa, serpilen tohumlar, kökler, hemen hemen hepsi geri gelecek, böylelikle biyolojik çeşitliliği de koruyacağız. Şayet lokal olarak bu bazı alanlarda sağlanamazsa, toprak tamamen yok olur kaya ortaya çıkarsa, doğa kendi kendini yenileyemezse doğa desteklenebilir.

"20 yıla ihtiyaç var"

Son olarak ormanlar, bitki örtüsü ve hayvanlarla ekosistemin eski haline dönmesinin kaç yıl süreceğini sorduğumuz bu durum yanan yerlere göre farklılık gösterse de genel tabirle 20 yıla ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

Ancak Erdönmez, 120 yıllık Kızılçam ağaçlarının bulunduğu bir ormanın eski haline dönebilmesinin yine 120 yılı bulacağını da sözlerine ekledi. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU