Son ültimatom

Okan Can, Independent Türkçe için yazdı

Olması gereken oldu ve en sonunda ortak çıkarlar çerçevesinde, aynı masada, aynı dili konuşarak, kamuoyunun karşısına çıktı 4 kulüp başkanı. Canlı yayında, Süper Lig’in şirket olması, yabancı kuralı, yayın ihalesi ve kurullar ile ilgili taleplerini dile getirdiler. Yıllardır birbirlerine zarar vererek girdikleri kazandırmayan rekabette, o kadar çok para kaybettiler ki geç de olsa, en sonunda aynı masada toplanabildiler.

Kulüpler, hem bildiri ile hem de canlı yayında, futbolun patronu olmak istediklerini söylediler. Ve açık açık futbolun kötü yönetildiğini belirtiler. Kulüpler haklı fakat bu kötü yönetimlerin de bir parçası.

Türkiye Futbol Federasyonu yönetimleri, futbolu kötü yönettikçe, kulüpler de futbolun kötü yönetilmesinden faydalandılar ve dönemsel kazanımlara odaklandılar. Sonuç olarak batan kulüpler ve işlemeyen bir futbol sistemi ortaya çıktı.

Zaten TFF’nin 302 delegenin 126’sı, Süper Lig kulüplerinden, toplamda ise 252 tanesi de profesyonel kulüplerin delegelerinden oluşuyor. Aslında fiilen kulüplerin etkin olduğu yönetimlerden meydana geliyor TFF yönetimleri. Bu yönetimlerde yer alan yöneticilerin birçoğu, daha önce kulüplerin yönetimlerinde yer aldıkları da unutulmamalı.

Yani futbolu, uzun zamandır kulüpler yönetti zaten.

Bununla beraber Türkiye Futbol Federasyonu’nun önceliği uzun süredir futbol değil. Yıllık ortalama 920 milyon TL’lik bütçesi olan federasyonun,  organizasyon, denetleme, eğitim ve futbolun tabana yayılması gibi misyonları ile ilgili bir değer yarattığını söylemek güç. Zaten son yıllarda küme düşmenin kalkması, yabancı sınırı değişiklikleri, sürekli esnetilen harcama limitleri ve pandemide amatör futbolun yaşadığı sıkıntılarına bakıldığında öncelik, günü idare etmek oldu.

Futboldaki sistemsizlik, kurumsallaşmaya başladı

Özellikle Türk futbolunun artan borcu, azalan geliri, futbolda yetişmeyen insan gücü, yayıncı problemi ve adaleti sağlanamayan sistemi, her geçen yıl kurumsallaşmaya başladı. Aynı zamanda Türkiye’de futbol, dar bir kesim içine hapsolmuş ve belli bir monotonlukta kendini tekrar eden bir oyun haline geldi.Bu yüzdendir ki özellikle dört büyük kulübün, federasyona verdiği ültimatom, doğru ve haklı olmakla beraber, gerçekçi durmuyor.

Çünkü kulüplerin talepleri gerçekleşse bile, futbol ve kulüplerin düzelmesi kolay değil. Bu yüzden sistemin, komple yenilenmesi gerekiyor.

Yöneticilerden, teknik adamlara, hakemlerden spor medyasına kadar, bir yıkıcı yeniliğe ihtiyacı var bu sistemin.

Mesela geçen yıl, sezona 852 oyuncu ile başlamış 21 kulüp. Kulüp başına ortalama 41 oyuncu. Bu kadar oyuncu istihdam edip, yaratılan maliyetlerin sorumlusu kulüpler.

Yine kulüpleri batıran kötü yönetimlerin ibra edilmesi, denetim kurullarından geçmesi ve bu kulüpleri batıran eski yöneticilerden hesap sorulmamasının sorumlusu da kulüpler.

Batan, mali krize giren tarihi kulüplerde, milyonlarca TL’lik zararın da sorumlusu kulüpler.

Sorunu yabancı futbolcu sınırına indiren, ama yaşlı ve maliyetli yabancı oyunculara, milyonlarca euro veren de kulüpler

Kulüpleri faiz sarmalına sokup, bankalara milyonlarca euro borca giren de kulüpler.

Siyaset kurumuna bağlı kalıp, sürekli futbol zararının finanse edilmesi için vergi avantajları isteyen de kulüpler.

Devlete stat yaptırıp, elektrik parasını ödemeyen de kulüpler

Altyapıya, üretime kaynak ayırmayıp, sürekli popülizm ile transfer hastalığına yakalanan da kulüpler.

Gelirler düşüp pandemide zarar etmesine rağmen sürekli harcama limitlerinin artmasını isteyen de kulüpler. Ve para yokken %25 sapma bedeli alan da kulüpler.

Batmış kulüpler, futbolun patronu olabilir mi?

Sonuç olarak, futbolun sahibi olan kulüpler futbolu ve gelirleri yönetmek istiyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde artık kulüplerin yönettiği ligler ve sistemler inşa edildi.

Fakat yine de çelişki burada başlıyor. Kulüpleri batıran ve futbolu değer katmayan kulüpler, futbolun sahibi ve patronu olabilir mi?

Kendilerini yönetirken bu kadar zarar eden kulüpler, futbolu yönetebilecek mi?

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU