BM yetkilileri, Meclis Komisyonu'nda: İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının yeniden gözden geçirilmesini temenni ediyoruz

BM Kadın Birimi Türkiye Direktörü Asya Varbanova, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmedi'nden çıkma kararının yeniden gözden geçirilmesini istedi

Fotoğraf: Twitter

Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı.

Komisyon toplantısına, BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, BM Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami ile BM Kadın Birimi (UN Women) Türkiye Direktörü Varbanova katıldı.

BM Kadın Birimi Türkiye Direktörü Varbanova, komisyonda, aile içi ve kadına şiddetle mücadeleye yönelik konuşma yaptı.

Kadın ve kız çocuklarına şiddetin, en yaygın insan hakları ihlali olduğunu söyleyen Varbanova, "Kadına şiddetten ari hiçbir ülke yok. Biz buna 'gölge pandemi' diyoruz. Çünkü tüm dünyaya baktığımızda bununla yeterince mücadele edilmediğini görüyoruz." diye konuştu.

Verilerin, son 10 yılda dünyada aile içi şiddet konusunda bir azalmanın olmadığını gösterdiğini anımsatan Varbanova, "Dünyada üç kadından biri aile içinde ya fiziksel ya da cinsel olarak şiddete maruz kalmış. Türkiye'de bu konudaki son araştırmaya baktığımızda benzer resmi görüyoruz." ifadesini kullandı.

Kovid-19 salgınının, kadının ve kız çocuklarının karşılaştığı şiddet riskini artırdığını belirten Varbanova, aile içi şiddetin yanı sıra online ve dijital şiddet riskinin de arttığını dile getirdi. Varbanova, hareket kısıtlamaları nedeniyle hizmetlere erişim konusunda da sıkıntılar yaşandığına dikkati çekti.

 "Kadına şiddet münferit değil, toplum temelli bir sorun"

Türkiye'deki BM yöneticileri olarak kadına şiddetle mücadelenin, öncelikli çalışma alanlarından olduğunu aktaran Varbanova, şöyle devam etti:

BM ve Türkiye arasındaki iş birliği 5 yıllık bir strateji ile çerçevelendirildi. 2020'de 5 yıllık BM iş birliği stratejisini tamamladık. 2016-2020 dönemini kapatmış olduk. 2021-2025 döneminde yeni bir stratejiyi, BM sürdürülebilir kalkınma ve iş birliği çerçevesini yürütüyor olacağız. Hem geçtiğimiz 5 yılda hem de gelecek 5 yıl içinde kadın ve kız çocuklarına karşı şiddetin önlenmesi konusunda özel stratejiler, öncelikler koyduk. Geride kalan 5 yıllık stratejiye baktığımızda mevzuatın, politikaların, uygulamaların ve hesap verebilirlik mekanizmalarının, toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmesi ve kadına şiddetin azalması konusunda hedefi vardı. Yeni stratejiye baktığımızda, Türkiye'de kadın ve kız çocuklarının kaynaklara, fırsatlara, haklara eşit erişiminin olmasını ve ayrımcılıktan ari bir hayat yaşamalarını hedefliyoruz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kadına şiddetin münferit değil, toplum temelli bir sorun olduğunu vurgulayan Varbanova, "Köküne baktığımızda nedeni, kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç dengesidir. Bu nedenle kadına şiddet, daha güçlü bir toplumsal cinsiyet eşitliğine yatırım yapılmadan engellenemez. BM'nin bütün programlarına baktığımızda eşitliği ve güçlendirmeyi destekleyen adımlar olduğunu görüyoruz." görüşünü paylaştı.

Varbanova, Türkiye'nin, kadına şiddetin engellenmesi konusunda önemli ilerleme kaydetmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bunları takdir ediyoruz ve bu alana geniş kaynakların ayrılmasını memnuniyetle karşılıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de artık toplumun tamamında, kadın hakları konusunda bir bilinç oluştuğunu belirten Varbanova, "Tabii ki kanunlar da kadınlara belli haklar tanıyor ancak kadınların, kanunla kendilerine atfedilen bu haklardan nasıl faydalanacaklarına ilişkin bilgi edinmeleri gerekiyor. Şiddet yalnızca fiziksel dünyada değil, dijital ve çevirim içi dünyada da kendini gösterebiliyor. Bu bağlamda özellikle online ortamda gerçekleşen şiddete de dikkat edilmesi gerekiyor." dedi.

"İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı yeniden gözden geçirilmeli"

Türkiye'nin, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine yönelik çekince ve üzüntülerini paylaşan Varbanova, şunları kaydetti:

Biz bunun geriye dönük atılan bir adım olduğunu ve şimdiye kadar yapılan yatırımların, kadına şiddetle mücadele noktasında atılan adımların, aslında biraz daha altını oyduğunu düşünüyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi aslında en kapsamlı ve bu alanda ilk uluslararası anlaşma. Bu bağlamda tabii ki mağdurların korunması, faillerin soruşturulması, entegre politikalar getirilmesi, önleme çalışmaları yapılması gibi birçok alana dokunuyor. Olumlu değişiklik yaratabilmek için çok güçlü bir araç olduğuna inanıyoruz. Onaylayan ülkelerde bu anlaşma olumlu değişiklikler yaratmayı başardı. Türkiye'nin anlaşmasından çekilmesine ilişkin duyduğumuz çekincelerin altını çizmek istiyoruz. Bu politika, 'sıfır tolerans' politikasına karşı bir adım gibi algılansın istemiyoruz. Bu politika, kadına şiddet konusunda çıkarılan çok önemli bir inisiyatif. Böylesi suçların işlenmesinde teşvik unsuru yaratabilecek bir mesajın verilmesini istemeyiz. Çekincemizi dile getirerek, bu kararın yeniden gözden geçirilmesini temenni ediyoruz.

AK Partili Çalık: Herkesin saygı göstermesi gerekir

Komisyon Başkanı Öznur Çalık ise İstanbul Sözleşmesi'nin daha adı yokken 2005'te Türk Ceza Kanunu'nda yaptıkları değişiklikle, töre saikiyle işlenen kadın cinayetlerinin oranını yarı yarıya azalttıklarını, şu anda bu kapsamda yalnızca 17 dosya bulunduğunu belirtti.

Anayasa'da 2010'daki değişikliklerin, 2012'de Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un çıkarılmasının, kadına şiddetle mücadeledeki en önemli adımlardan olduğunu söyleyen Çalık, "Biz kadına şiddetle mücadeleye, İstanbul Sözleşmesi'nden önce başladık. İstanbul Sözleşmesi sonrası da kadına şiddetin önlenmesi için mücadelemiz, kararlılığımız sonuna kadar devam edecek." diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan iradenin, yine sözleşmeden çekilme kararı aldığını ifade eden Çalık, sözlerini şöyle sürdürdü:

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılma kararı Türkiye'nin kararıdır. Buna herkesin saygı göstermesi gerekir. Amacımız, kadına yönelik şiddetin engellenmesidir. Sözleşme olsa da olmasa da biz kadına yönelik şiddetin önlenmesi için bütün iradeyi ortaya koymuş vaziyetteyiz. Kadına karşı şiddetle mücadeleden asla ödün vermeyeceğiz. Kadına şiddetle mücadelemiz; kanuni düzenlemelerimiz, politika belgelerimiz, koruyucu ve önleyici mekanizmalarımız kapsamında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da 'sıfır tolerans' ilkesiyle, aynı kararlılıkla ve etkin şekilde uygulanmaya devam edilecek. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın.

 

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU