Merkezi sınavların kaldırılmasına kimler karşı çıkıyor?

Canan Duman, Independent Türkçe için Eğitimci Onur Soğuk, eğitimci, yazar Müjdat Ataman ve eğitim uzmanı Salim Ünsal ile konuştu

Fotoğraf: MEB

2021'in üniversite ve lise yerleştirme sınavlarını geride bıraktık; ancak her sene olduğu gibi iki sınavın da hem içeriği hem de yapısı alışık olduğumuz tartışmalara neden oluyor.

Soruların zorluğu da, 'kaldırılsın' açıklamaları da gündemi meşgul etmeye devam ediyor.  

Her yıl lise giriş ve üniversite giriş sınavları sonrası birkaç gün gündemde kalıp tartışılan, bir sonraki sınav zamanına kadar rafa kaldırılan "Ne olacak bu sınavlar?" sorusu yine soruluyor.

Milyonlarca kişiyi ilgilendiren sınavlar, siyasilerin de gündemine düşünce tartışmalar alevleniyor. 

Peki, LGS ve YKS soruları gerçekten zor muydu?

Merkezi sınavların kaldırılması mümkün mü?

Eğitimci Onur Soğuk, eğitimci, yazar Müjdat Ataman ve eğitim uzmanı Salim Ünsal Independent Türkçe için değerlendirdiler.  


"En fazla adını, yapısını biraz değiştirip tartışmalara devam ediyoruz" 

"LGS ve YKS soruları zor muydu?" sorusunu yönelttiğimiz eğitimci Onur Soğuk; "Bu yıl da tartışmaların nedeni sınavların zorluğu oldu. Özellikle matematiğin hem LGS hem YKS'de ciddi şekilde zorlayıcı olması öğrenciyi, veliyi ve eğitimcileri isyan ettirdi. Sınavın kolay olması ve ayırt ediciliğinin düşük olması tabii istenen bir durum değil ama bir dersin bu derece zor olması ve diğer derslerin bu zorluğa yakın olmaması da sınavın niteliğini düşürüyor" dedi ve ekledi:

İki senedir yaşadığımız pandemi, istediğimiz kalitede yapamadığımız online eğitim ve artarak devam eden fırsat eşitsizliği de sınav sonuçlarının istenildiği gibi olmamasının ciddi nedenlerinden.

Bütün bu gürültünün nedeni sınavmış gibi görünse de aslında temel sorun, eğitimimiz ile sınavlarımız arasındaki büyük fark.


"Sınav bir sonuçtur; yapısını ya da içeriğini değiştirmek eğitimimizi daha iyi hâle getirmeyecek"

Bu tartışmanın, sınav üzerinden yapmaya devam edilmesi halinde "bir adım yol alamayacağımızı" belirten Onur Soğuk; "Sorularımız yeni nesil belki ama eğitimimiz değil. Sınav bir sonuçtur; yapısını ya da içeriğini değiştirmek eğitimimizi daha iyi hâle getirmeyecek. Daha önce olduğu gibi en fazla test kitaplarının adını değiştirmekle kalırız" diye konuştu.
 

ONUR SOĞUK.jpg
ONUR SOĞUK.jpg, by abdurahman.koc


"Eğer sınav sonuçlarının üzerinden eğitimimizin durumunu okuyacaksak asıl dikkatimizi çekmesi gereken okullarımız arasındaki devasa farktır" diyen Soğuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

Seçme ortaokullar ve liselerin bu sınavlarda başarılarıyla dikkat çekmesi normal belki ama diğer okullarımızın büyük bir kısmının bu okullara çok uzak kalması kabul edilebilir değil. Bu durum hem fırsat eşitsizliğini gözler önüne seriyor hem de seçkin liselere gidemeyen öğrencilerde umutsuzluğa neden oluyor.


"Merkezi sınavlara eğitimde eşitliğin vazgeçilmezidir diyenler karşı çıktı"

'Merkezi sınavların kaldırılmasına kimler karşı çıkıyor' sorusunu yönelttiğimiz eğitimci, yazar Müjdat Ataman; "Merkezi sınavlara eğitimde eşitliğin vazgeçilmezidir diyenler karşı çıktı. Bu karşı çıkışın dayanağı olarak da yıllardır verilen benzer örnekler sunuldu; bu merkezi sınavlar sayesinde köydeki çoban çocuk da iyi üniversiteye gidebilir. Bu sav, her yıl ulusal basının verdiği tekil örneklerle pekiştirilir. Merkezi sınavları kaldırmanın torpilin önünü açacağı, herkesin eşinin, dostunun çocuğunu iyi okullara dolduracağı da sınav sistemi kaldırılamaz diyenlerin savunularındadır. Tüm bu tartışma toplum olarak bizi diğer tartışmalarda olduğu gibi iki kutba ayırıyor. Ülkenin her tartışmasında olduğu gibi ya siyahı ya da beyazı tutmak zorunda bırakılıyoruz" şeklinde yanıtladı.
 

Müjdat Ataman.jpg
Eğitimci, yazar Müjdat Ataman

 

"Merkezi sınavları yarın kaldırıyoruz demek yerine, ara yollar bularak geçişe zemin hazırlayabiliriz"

Merkezi sınavların nasıl kaldırabileceğine ilişkin bilgi veren Ataman, şunları söyledi;

Bu sistemin savunucuları fırsat eşitliğinden söz ediyor. Özel derslerle, özel öğretmenlerle, özel kurslar ve okullarda sınava hazırlanan çocuklarla, bu imkanlara uzak çocukları aynı yarışa alıyoruz. Bu adil olmayan yarışı da diğeri daha kötü diye savunuyoruz. Merkezi sınavları yarın kaldırıyoruz demek yerine, ara yollar bularak geçişe zemin hazırlayabiliriz.


"Bu ülkede yıllardır yetenekle kabul alınan güzel sanatlar bölümleri var" diye anımsatan Ataman, "Mimar Sinan Üniversitesi'nin tüm mezunları ve öğrencileri yeteneksizdir ve torpille üniversiteye girmiştir diyebilir misiniz? Demek ki üniversite kendi saygınlığını korumak için, mezunlarının becerileri ile ismini büyütebilmek için liyakata değer verebiliyormuş" ifadelerini kullandı.

Günlük haberlerde sıklıkla Anadolu'nun kimi üniversitelerinde kişiye özel açılmış akademik kadro ilanlarının görüldüğünü belirten Ataman, bu konud şunları söyledi:

Üniversitelerin eş, dost, akraba yuvasına çevrildiği ile ilgili eleştiriler yapılıyor. Hepimiz biliyoruz ki bu üniversitelerin saygınlığı da benzer oranda düşüyor. Liyakata önem veriyor ve adil bir sistem kurulması için mücadele ediyorsak öncelikle üniversitelerin özerkliği ile işe başlayabiliriz. Adil rekabetin önünü açabilirsek merkezi sınavların durumunu da derinlemesine tartışabiliriz. 


"PISA ve TIMS gibi sınavlar, bu mantalite değişimini tetikledi"

Sınavların son yıllarda neden değiştiğini sorduğumuz eğitim uzmanı Salim Ünsal ise şu bilgileri verdi:

70'li yıllardan beri üniversite sınavları, 90'lı yıllardan beri de liselere giriş sınavları uygulanıyor. Çeşitli dönemlerde çeşitli isimlerle adlandırılmış olsa da hep test tekniği ile yapılandırılmış sınavlar.

Test tekniğinde de yarım asırdır tek değişmeyen unsur lise sınavlarında 3, üniversite sınavlarında ise 4 yanlışın bir doğruyu götürmesi. Uzun yıllar içerik ve yöntem bakımından birbirine benzeyen sınavlar uygulansa da gerek MEB, gerekse YÖK ve sınavın uygulayıcısı ÖSYM 2018'den itibaren bir mantalite değişikliğine gitmeye karar verdi.

Bu değişiklikte benzer uluslararası sınavların da payı oldu mutlaka. Son zamanlarda ülke gündemini sıklıkla işgal eden PISA ve TIMS gibi sınavların bu mantalite değişimini tetiklediğini düşünüyorum.

 

SALİM ÜNSAL.jpg
Eğitim uzmanı Salim Ünsal

 

"İlgi, yetenek ve kişilik özelliklerini ölçmüyoruz" 

Sınavların son 4 yıllık yapısal değişikliğinin sanki salt öğrencileri sıralama değil de onun yanında eğitim sistemini değerlendirme niteliğinde olduğunu belirten Ünsal, öğrencilerin bu tarz sorulara hazır olmadığını belirterek şunları aktardı:

Öğrenciler, okulda ve uygulamada çok da tanışık olmadıkları sınavlarla merkezi sınavlarda yüzleşiyorlar. Sınavlardaki sorular kötü soru değil ama kitlenin bu tarz sorulara ne kadar hazır olduğu tartışmaya fazlasıyla açık. 

Bu tip sorular, bilgiyi, yorumu, analiz ve sentez becerilerini, çoklu düşünmeyi, problem çözebilmeyi, hızlı ve doğru okuyabilmeyi, okuduklarını anlayabilmeyi ve zihinde pratik çözümler geliştirebilmeyi ölçen sorular. Bunların yanında ölçme becerisi gösteremediği pek çok alan da var. İlgi, yetenek ve kişilik özelliklerini ölçmüyor mesela.

 
"Salt sınavı yapılandırarak değil eğitimin tüm kademelerini farklı bir felsefe ile ele alarak bu girdaptan çıkabiliriz" 

Son olarak çözüm önerilerini aktaran Ünsal; "Sisteme ilişkin zaafların giderilmesi, eğitim modeli ve okulda uygulanan sınavların bu modele evrilmesini gerektiriyor. Öğretmenin de dersini bu zenginlikte işlemesi ve öğrenciye daha çok sorumluluk vermesi gerekiyor. Biz salt sınavı yapılandırarak değil eğitimin tüm kademelerini farklı bir felsefe ile ele alarak bu girdaptan çıkabiliriz" dedi.  

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU