Trump ve Netanyahu'nun ardından İbrahim Anlaşmaları'nın akıbeti ne olacak?

İsrail Bölgesel Dış İlişkiler Enstitüsü Başkanı Dr. Nimrod Goren’in imzasıyla yayımlanan makalede, ABD arabuluculuğunda imzalanan ve İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesini öngören İbrahim Anlaşmaları’nın geleceği masaya yatırıldı

İbrahim Anlaşmaları'nın 15 Eylül 2020'de Beyaz Saray'da düzenlenen imza törenine Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif el Zayani, eski İsrail Başbakanı Netanyahu, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan ve dönemin ABD Başkanı Donald Trump katılmıştı (Reuters)

İsrail'de 12 yıl başbakanlık koltuğunda oturan Binyamin Netanyahu'nun ardından yeni bir koalisyonun iktidara gelmesi, İsrail'le Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında geçen sene imzalanan İbrahim Anlaşmaları'nın akıbetine dair soru işaretlerine yol açmıştı.

ABD'de faaliyet gösteren düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü'nün internet sitesinde İsrail Bölgesel Dış İlişkiler Enstitüsü Kurucusu ve Başkanı Dr. Nimrod Goren'in imzasıyla yayımlanan makalede, ABD arabuluculuğunda imzalanan ve İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesini öngören İbrahim Anlaşmaları'nın geleceği masaya yatırıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail'de yeni hükümetin göreve gelmesinin ardından uluslararası alanda anlaşmayla ilgili bazı endişelerin gündeme geldiğine değinilen yazıda, bu durumun anlaşmaların eski ABD Başkanı Donald Trump ve dönemin İsrail Başbakanı Netanyahu'nun kişisel başarısı olarak algılanmasından kaynaklandığı belirtildi. İki liderin görevden ayrılmasıyla anlaşmaların hayatta kalıp kalamayacağına dair soru işaretlerinin ortaya çıktığı belirtildi.

"Yeni dönemde İbrahim Anlaşmaları daha da gelişecek"

Makaleye göre yeni dönemde İbrahim Anlaşmaları sadece hayatta kalmayacak, aynı zamanda daha da gelişecek ve yeni başarılar getirecek. Yazıda, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in bu hafta BAE'ye yaptığı ziyaretin de bu açıdan iyi bir gösterge olduğu kaydedildi.

Makalede Netanyahu'nun anlaşmaların imzalanmasında önemli rol oynadığı ancak sonraki aylardaki tavrının, anlaşmaların muazzam potansiyelinin gerçekleşmesini giderek daha da zorlaştırdığı yorumu yer aldı. Netanyahu'nun normalleşme sürecinin tek mimarı olmadığı, kendisi 2009'da iktidara gelmeden önce sürecin başladığı belirtilen makaleye göre, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat kurumları yıllar içinde arka plandaki diplomatik süreci adım adım inşa etti.

Güvenlik, ekonomi, bilim ve araştırma alanlarındaki paylaşımların da İsrail ve Körfez ülkelerini giderek yakınlaştırdğı, BAE'nin stratejik kararlarının da bunda etkili olduğu belirtildi.

"Netanyahu'nun Filistinlilere yönelik eylemleri Körfez ülkelerini rahatsız etti"

Makalede, anlaşmaya varılması sonrasında bazı engellerin ortaya çıkmaya başladığı, Netanyahu'nun Körfez'e ziyaretlerinin art arda ertelendiği, eski İsrail Başbakanı'nın kabine üyelerinin de bölgeye ziyaretlerini engellediği, politikalarının Emirlikleri rahatsız ettiği, Netanyahu'nun anlaşmaları kendi siyasi çıkarı doğrultusunda kullandığı eleştirilerinin ortaya çıktığı ifade edildi.

Yazıda, Netanyahu hükümetinin Doğu Kudüs'te ve Mescid-i Aksa'da Filistinlilere yönelik eylemlerinin ve son olarak Gazze'deki gerilimin Körfez ülkelerinin tepkisini çektiği hatırlatıldı. Ayrıca Trump'ın İbrahim Anlaşmaları'yla ilgili projeleri ödemek için bir yatırım fonu kurma girişiminin ve BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan dışında diğer Arap devletleriyle normalleşmelerin gerçekleşeceğine dair vaadinin başarısız olmasına da değinildi.

İsrail'de yeni bir hükümet ve yeni olanaklar

Makalede şu ifadelere yer verildi:

Netanyahu'nun görev süresinin son günlerinde, İsrail'in Körfez ülkeleriyle ilişkileri, seçim kampanyasının büyük vaatlerinden ve açıklamalarından çok uzaktı. Ancak şimdi, yeni hükümetin hızla yol alması ve ilişki potansiyelinin gerçekleştirilmesi için koşullar olgunlaştı. Hem İsrail Başbakanı Naftali Bennett hem de Lapid görevdeki ilk günlerinde Körfez ülkeleriyle ilişkilerin önemini vurguladı, bu ilişkileri ilerletme yönündeki taahhütlerini dile getirdi ve üst düzey Emirlik yetkilileriyle mesaj alışverişinde bulundu.

Netanyahu'nun Körfez ziyaretlerini artık veto edememesi ve koronavirüs kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılması göz önüne alındığında, İsrail hükümetinden bir dizi üst düzey heyetin gelişen ilişkileri sağlamlaştırmak için Körfez'e gitmesi muhtemel.

İsrail'deki yeni hükümetin Arap ülkeleriyle ilişkilerin yönetimini geliştirmesinin beklendiği, yönetimde artan şeffaflığın da muhtemelen ilişkilerdeki engelleri ortadan kaldıracağı kaydedilen yazı, şöyle devam etti:

Yeni atanan Bölgesel İşbirliği Bakanı Issawi Frej'in İsrail'deki Arap vatandaşların normalleşmeye gidilen ülkelerle ilişkilere katılımını artırma niyeti de iyiye işaret. Hükümetin Filistin Yönetimi'yle diyaloğu teşvik etmeye yönelik adımları, Arap dünyasıyla ilişkiler için de çok faydalı olacaktır.

Başkan Joe Biden liderliğindeki ABD de, İsrail'in normalleşmeye gidilen ülkelerle ilişkilerini Trump'ınkinden daha iyi bir çerçevede geliştirmeyi taahhüt ediyor.

Makalede, Biden'ın, ABD'nin eski İsrail Büyükelçisi Daniel Shapiro'yu normalleşme süreci için özel elçisi olarak atama niyetinin İsrail ve bölgedeki devletler için çok faydalı olacağı ve İsrail, Körfez ülkeleri ve Filistin Yönetimi arasında ortak projelerin yolunu açabileceği belirtildi.

Araştırma kurumları, üniversiteler, kültür kurumları, şirketler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğinin son aylarda geliştiğine dikkat çekilen yazıda, bu yıl Dubai'de düzenlenecek ve İsrail'in de katılması beklenen Expo fuarının İsrail'in yeni ilişkileri açısından bir kutlama anı olabileceği kaydedildi.


Independent Türkçe, mei.edu/75

Derleyen: Merve Arkan

DAHA FAZLA HABER OKU